|
• ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Yazarlar ve Yapýtlar |
61
|
|
|
|
Seçkin Gündüz'ün öykülerinde, bazen kendinizi ya da bir tanýdýðýnýzý bulmanýz olasýdýr. Her öyküsü naif, kolay okunabilen bir anlatým içermektedir. Günlük yaþamda karþýlaþtýðýmýz, yaþadýðýmýz birçok olayýn gerçek ötesi yansýmalarýný görüyoruz.
Toplum içindeki kadýnýn yeri, onun öfkesi anlatýlýrken, bir baþka öyküde ise sýradan birinin ruhsal tepkimelerine tanýk oluyoruz.
Seçkin Gündüz, uzun yýllara dayanan deneyimli öykücülüðünü, bu kitabýyla taçlandýrmýþ. Ýçinde her birimize hitap edecek türden kahramanlar, kiþilikler, olaylar var. Kendinize ayna tutmak istiyorsanýz, bu öykülerden tat alacaksýnýz.
|
|
62
|
|
|
|
Ulu Tarih Çýnarý Halil Ýnalcýk'ý tanýtýcý bir yazý. |
|
63
|
|
|
|
“Artýk kendimden sorumlu deðilim; buna çok memnunum. Baþkalarýnýn elindeyim artýk, kendi kendinden kurtulmuþ, özgürlüðüm elimden alýnmýþ durumdayým.
Yaþasýn düzenli günler, saatler!
Ve ruhun zaferi!
Yaþasýn düzen, disiplin!” |
|
64
|
|
|
|
Asýrlar boyunca avcýlarýn en büyük tutkularýndan birisi olan "geyik" önemli bir unsur olarak anlatýlarda yerini almýþtýr. Ziya Gökalp'in Alageyik (1913) manzumesi ile masallaþan "alageyik," Yaþar Kemal'in Alageyik (1967) romanýnda efsaneleþerek bir av tutkusuna dönüþmüþ ve " Necati Cumalý’nýn Yaralý Geyik (1981) oyununda sahneye aktarýlarak dramlaþmýþtýr. Yaþar Kemal'in kaleminde, Toroslar'ýn eteklerinde aþktan da öte bir av tutkusuyla Halil'in yüreðine yar olan Alageyik, 1959’da Atýf Yýlmaz'ýn ve 1969'da Süreyya Duru’nun yönettikleri Alageyik filmleri ve Ali Can Meydan’ýn 2011'de yönettiði kýsa animasyonlu Alageyik Efsanesi ile beyaz perdede de yerini alýr.
Bu çalýþmada Yaþar Kemal'in Alageyik eserinde Türklerin binlerce yýllýk av geleneði ve kültürünün bir yansýmasý olarak Halil adlý gencin geyik avý tutkusu metin odaklý bir çözümleme ile eski inançlarla ilintili olarak, doðu ve batý kültüyle karþýlaþtýrýlýp irdelenecektir. Baþlangýçta sözlü ve yazýlý edebiyatýn içinde dillere destan bir masal haline gelen Alageyik, Burada, doðu ve batý kültüründe mitolojik bir imge olarak 'geyik kültü'ne ve Halil ile Alageyik'in yanýk bir türkü haline gelen öyküsüne kýsa bir yolculuk yapýlýyor. |
|
65
|
|
|
|
Cahit Külebi'ye çok þey borçlu olduðumuza yakinen inandýðým için, Onu yeni kuþaklara layýkýyla anlatmayý ve unutturmamayý boynumun borcu olarak addediyorum... |
|
66
|
|
|
|
Mantýðýn duygularýn önüne geçtiði, duygularla deðil akýlla hareket etmeyi öðreten mutluluk oyunu, yaþam öðretisi, tatlý limon POLLY-ANNA. |
|
67
|
|
|
|
engelsizerisim.com adresinde yayýnladýðým bir inceleme yazýsý. |
|
68
|
|
|
|
Tüm yaþamýný yörük kültürüne dair araþtýrmalara ve derlemelere adamýþ bir tarihçiydi. Yörük tarihinin araþtýrýlmasýnda büyük emekleri geçmiþtir. |
|
69
|
|
|
|
Harf inkýlabý sonrasýnda bir tane dahi tercüme Kur’an yoktu. Türkiye’de Kur’an-ý Kerim’in il tercümesini yaparak önemli bir hizmette bulundu. Kamil Miras, Türkiye’nin dikkate deðer ilim adamlarýndan biri olan Miras, bir çok eseri de Türkçe’ye çevirmiþtir.
|
|
70
|
|
|
|
Trabzonlu þair M.Nihat Malkoç, Çekmeköy Belediyesi'nin düzenlediði, jüri baþkanlýðýný ünlü þair Sunay Akýn'ýn yaptýðý “Sevgini En Ýyi Sen Anlat” konulu Þiir Yarýþmasýnda 1089 þiir arasýnda Türkiye Birincisi olarak 2000 TL'lik ödülün sahibi oldu. 12 Þubat 2012 tarihinde Ýstanbul Çekmeköy'de düzenlenen ödül törenine Sunay Akýn, Süheyl Uygur ve Cengiz Küçükayvaz gibi önemli sinema ve dizi oyuncularý katýldý. Malkoç, 2000 TL’lik ödülünü ve diðer hediyelerini Çekmeköy Belediye Baþkaný Ahmet Poyraz ve meþhur þair Sunay Akýn’ýn elinden aldý. Þair Malkoç, yemekte bir araya gelen þairlere ve misafirlere kýsa bir konuþma yaptý. Konuþmasýnda Sevgililer Gününün bir günle sýnýrlandýrýlmasýnýn anlamsýz olduðunu, bu gibi günlerin genelde ticari amaçlarla tertiplendiðini, yine de sembolik anlamda önemli bir gün olduðunu söyledi. Malkoç sözlerini þöyle sürdürdü: “Sevgili demek sadece kiþinin eþi, sevgilisi demek deðildir. Anne de, çocuk da, baba da, peygamber de bir sevgilidir. Sevgili demek en çok sevilen demektir. Bu bazý kiþiler için bir kedi bile olabilir.” Þair M. Nihat Malkoç konuþmasýný “Sermayesi sevgi olan asla iflas etmez” diyerek tamamladý. Daha sonra kendisine birincilik ödülü kazandýran þiirini hazirun karþýsýnda seslendirdi. Malkoç’a Türkiye Birinciliði Ödülü kazandýran “Anla Beni Gülnihal” adlý þiirini dikkatlerinize sunuyor, kendisini tebrik ediyor, baþarýlarýnýn devamýný diliyoruz…
|
|
71
|
|
|
|
Kadýn Þair Sappho, espri yeteneðini yer yer dizelerinin arasýnda okura hissettirirken evrensel özellik taþýyan aforizmalara da þiirlerinde yer vermiþtir. Aþaðýdaki mini dizeleri okuduktan sonra düþüncem þu olmuþtu; doðunun felsefe babasý Cibran ve asi Þairi Hayyam sanki kadýn þairden esin almýþtý. |
|
72
|
|
|
|
‘‘Bana sor sevgili kari,sana ben söyleyeyim,
Ne hüviyette þu karþýnda duran eþ’arým
Bir yýðýn söz ki,samimiyeti ancak hüneri;
Ne tasannu bilirim,çünkü ne sanatkârým
|
|
73
|
|
|
|
Þarkýlarýný yoksul halký için söyledi Victor Jara... Gitarýnýn týnýlarýný, halkýna ve ülkesine adadý. Açlýða, yoksulluða, emperyalist sömürüye, barýþa adadý kendini... Müziðin yanýsýra, tiyatroyla, folklarla ilgilendi, üllesinin kültürüyle yoðruldu, sesiyle, sözüyle, gitarýyla evrenselleþti Jara. |
|
74
|
|
|
|
Konfüçyüs, Hükümdar’ýn isteði üzerine bir süre için þehrin yönetiminde olmayý kabul etti. Yedi gün izledi. Yedinci gün yüksek memur Sao-Çengi idam ettirdi, cesedin üç gün açýkta kalmasýný emretti.
Öðrencileri çok þaþýrdýlar, yanýna gittiler, sordular: |
|
75
|
|
|
|
Þair/yazar aþaðýdaki yazýda hasretini duyduðu bu kelimeyi þöyle anlatýyor:
KAYBOLAN KELÝME Bu bayram, dilimizin bir kelime kaybettiðini iyice inandým. ”Tandýr” gibi “kaðný”gibi artýk yaþanan hayatta, yeri kalmamýþ, þöyle böyle kelime deðil; zarif, ince, medeni bir kelime. |
|
76
|
|
|
|
hatay yaz yaz bitmez bir kültür birikimine sahip. bir dünya kenti. korunmaya muhtaç bir “müzekent”. lültür sanat alanýndan ziyade sadece lezzetleriyle yemek kültürüyle öne çýkmasý, ne derece yerinde bir durumdur, tartýþýlmaya deðer bir konudur. |
|
77
|
|
|
|
Trabzon bir þehzadeler þehridir.Osmanlý Devleti’ni yöneten padiþahlardan en önemlileri arasýnda yer alan Yavuz Sultan Selim ile onun muhteþem evlâdý Kanunî Sultan Süleyman,ömürlerinin mühim bir kýsmýný Trabzon’da geçirmiþlerdir. |
|
78
|
|
|
|
Türk halk edebiyatý henüz tam anlamýyla keþfedilmemiþ büyük bir kültür hazinesidir. Bu büyük kaynaktan tam anlamýyla haberdar deðiliz. Bu muhteþem þiir konaðýnda geçmiþten günümüze kadar binlerce halk þairi konaklayarak on binlerce þiir söylemiþtir. Bu þiirler sözlü gelenekle bugünlere geldiði için çoðu deðiþmiþ veya kaybolmuþtur. Günümüzde halk þiiri geleneði devam etse de eski ihtiþamýndan ve özgünlüðünden çok þeyler kaybetmiþtir.
|
|
79
|
|
|
|
Evet, insaný diðer varlýklardan farklý kýlan temel unsur ondaki kalp ve kafa münasebeti, kalbi hayatý ile bir taraftan melekût âlemini imrendiren, bazen çalýþma ve cehd ile bazen de ilham esintileri ile varlýk âleminin sýrlý koridorlarýna dalan, makro ve mikro âlemin muhteþem nizamýný gözler önüne serip ve bu suretle, belki de farkýna varmadan, bazý kalplerin hakikate açýlmasýna akabinde açýk kalplerin ise muhkem kaleler haline gelmesine vesile olur... |
|
80
|
|
|
|
Yýl 1943. Genç Mustafa’nýn tayini kütüphaneci olarak Ürgüp Tahsin Aða Kütüphanesi’ne çýkar. Devlet memurluðu o dönemde süper bir þey, çünkü özel sektör falan yok. Bizimki kütüphanede heyecanla okurlarý bekler; bir gün olur, beþ gün olur, gelen giden yok. Etraftakilerle konuþur, herkese anlatýr: “Bakýn kütüphane bomboþ duruyor, gelin kitap okuyun.” Gelen giden olmaz. |
|
|
|