• ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Yazarlar ve Yapýtlar |
161
|
|
|
|
Törelere ÝSyan Eden Adam Nazým-8 SON |
|
162
|
|
|
|
"Muhtaç olduðumuz kudret damarlarýmýzda ki asil kanda mevcuttur" acaba kimler bunun farkýnda.... |
|
163
|
|
|
|
Gerçek adýyla Louis Marie Julien Viaud, bilinen takma adýyla Pierre Loti… Kendisine 1867 yýlýndaki Okyanusya seferi sýrasýnda, Tahitili yerliler tarafýndan “Pierre Loti” ismi verilmiþtir. Loti, Büyük Okyanus’ta yetiþen bir çiçeðin adýdýr, gül anlamýna gelir. O, bir Fransýz yazarý… Denizci bir aileden gelen Pierre, çocukluðunda Latince, Yunanca ve Ýngilizce dillerini öðrenmiþtir. Türkiye’de, özellikle Ýstanbul’da onu tanýmayan, bilmeyen aydýn yok gibidir. Ýstanbul’da Divanyolu’nda bir caddeye, Eyüp’te bir kahvehaneye ve o kahvehanenin bulunduðu tepeye adý verilen bu meþhur yazar Türk dostu olarak bilinir.
|
|
164
|
|
|
|
Sayýlarý çok az olan, çaðýmýzýn alperenlerinden biri daha göçtü dünyamýzdan… Türkiye’nin ilk atom mühendisi Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre’den bahsediyorum. “Âlimin ölümü âlemin ölümüdür” demiþti Resulullah Efendimiz… Bu söz ne kadar da doðrudur. Gerçekten de âlimler âleme ýþýk saçýyorlar. Onlar göç edince âlem karanlýkta kalýyor. Rahmet-i Rahman’a göç eyleyen Ahmet Yüksel Özemre, Türkiye’nin medar-ý iftiharýydý. 34 yaþýnda profesör olma baþarýsýný göstermiþti. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun eski baþkanlarýndandý. Tam bir görev adamýydý. Fizik alanýnda otorite sayýlýrdý. Fransýzca, Ýngilizce, Ýtalyanca, Almanca ve Ýspanyolca dillerini bilirdi. Ýlmi açýdan Türkiye’nin deðil, dünyanýn da sayýlý bilim adamlarýndan biriydi kendisi… Bir o kadar da mütevazýydi.
|
|
165
|
|
|
|
Törelere Ýsyan Eden Adam Nazým-3 (Nazým Hikmet’e dair kýrk baþlýk)
|
|
166
|
|
|
|
Nazan Bekiroðlu'nun son kitabý olan Sonsuzluk Hecesi : LA hakkýnda bir tanýtým yazýsýdýr.Kitapla ilgili kiþisel, akademik ve yazarýn tarzý hakkýnda kýsa izlenimler mevcuttur. |
|
167
|
|
|
|
Türk þiirinden nice kalem erbaplarý geldi geçti. Herkes kendi ahvalini yazdý. Daha sonra da hoþ bir seda býrakýp göçtüler. Arkalarýnda katlar, yatlar, tapu kayýtlarý deðil, sanat þaheserleri býraktýlar. Onlar sevgiye, aþka, hoþgörüye talip oldular. O, tok gönüllü ve engin yürekli þahsiyet abideleri, kaplarýný sevgi çeþmesinin berrak suyundan doldurdular. Yazdýklarýyla zamana kayýt düþtüler. Ebedilik nakýþýný satýr aralarýna kazýdýlar.
|
|
168
|
|
|
|
Seksenine merdiven dayadýðý bir dönemde aramýzdan ayrýlan Bener, yaþý ileri bir safhada olmasýna raðmen hayal kurmaya ve kurduðu hayalleri okuyucularýyla paylaþmaya devam ediyordu. Hayattan elini eteðini çekmemiþti, nefes aldýkça hayat yaþanmaya deðerdi. Onun hayata bakýþý sevgi ve hoþgörü temeli üzerine bina edilmiþti. Doðrusu da bu deðil miydi zaten. Söz sarraflarý olan þair ve yazarlara da hayata sevgiye hâkim noktadan bakmak yakýþýrdý. O da kendine yakýþaný yaparak yaþadýkça okuyucularýna muhabbet bahçesinden güller derdi. Kalem sustu… 08 Aralýk 2007’de edebiyatýmýz bir deðerini daha topraða gömdü.
|
|
169
|
|
|
|
-Ýki aþamadan oluþan bir yöntemi vardý: a)Ýroni(alay):Bu yöntemi uygulayarak önce kiþiye,alaylý bir yolla hiçbir þey bilmediðini gösteriyordu. b)Maiotik(doðurtma):Sorular sorarak kiþinin doðuþtan aklýnda bulunan bilgileri ortaya çýkarýyordu.
|
|
170
|
|
|
|
Ömrün hasat zamaný gelince Azrail geride kalanlarý hüzne boðarak vazifesini ifa ediyor. “Her nefis ölümü tadacaktýr.” (Al-i Ýmran S. 185) hakikati muhakkak tecelli ediyor. Ölüm bir kere yaþanýyor ama tam yaþanýyor. Allah’ýn en sevgili kulu Hz. Muhammed(sav) bile ölüm yolundan geçerek ölümsüzlük makamýna kavuþtu. Günümüz insaný ölümü soðuk ve sevimsiz buluyor. Oysa hiç de öyle deðil. Ölüm aslýnda Mevlana’nýn nitelediði gibi bir þeb-i arus(düðün gecesi) tur. Ölümü itici bulanlar; onu zihinlerden silmek, hatýrdan çýkarmak için bin bir türlü yola baþvuruyorlar. Fakat bu boþ gayretler ölüm gerçeðini örtbas etmiyor. Ölümü baþýmýzdan savamýyoruz. “Þimdi yapacak çok iþim var, biraz eðlen sonra gelirsin” diyemiyoruz. Her gün birileri hayattan kopuyor. Bunlarý görmemek neyi halleder ki!...
|
|
171
|
|
|
|
Ülkemizin en güzel Aþk þairlerinin baþýnda gelen bir Üstad’ýn düþüncelerinden meydana gelmiþ bir nesildir diriliþ nesli. Hani Monna Rosa’nýn ünlü Þairi diyor ya: |
|
172
|
|
|
|
Hüzünlü bir gurbet gibi yüreðiniz çaðýldamaktadýr,Ýnceden inceye sýzlar varlýðýný size hissettirir ben burdayým, vakit çok geç deðil, der size o haz duygunuz
ve tekrar hayatý biryerlerden yakalamaya çabalarsýnýz bu çabalarýmýzýn sonucun da Allah''ýn ikram ettiði hayat size farklý bir göz kýrpar ibadetin keyif ve mutluluk
verdiðini hissedersiniz Dua lara tutunur yürek ritminizi o vuruþlarla tekrar harekete geçirirsiniz ne diyelim Allah hepimizin yolunu açýk eder inþaallah
|
|
173
|
|
|
|
1970 yýlýnda Kozaklý’ nýn Ýmran köyünde doðdum. Tüm köy çocuklarý gibi 1979 kadar köyümde yaþadým ve okula gittim.1979 da ilkokul dördüncü sýnýftan okulu býrakýp, Ýsviçre de yaþamakta olan babamýn yanýna yerleþtim. |
|
174
|
|
|
|
-Bilgenin kendisini istek ve duygulardan uzak tutmasý gerektiðini ve ihtiyaçlarýný en aza indirmesi gerektiðini,savunur.
|
|
175
|
|
|
|
Trabzon,tarihten bugüne kadar çok büyük þahsiyetler yetiþtirmiþtir.Bu þahsiyetlerin baþýnda da Cihan Padiþahý Kanunî Sultan Süleyman gelmektedir.O Trabzon’un gözbebeðidir. |
|
176
|
|
|
|
Güzel insanlar bizleri dünya gurbetinde yalnýz koyup birer birer göçüyor. Doðumlar da devam ediyor bir yandan ama gidenlerin yerleri kolay kolay dolmuyor. Yaþlý dünyamýz her geçen gün asaletinden bir þeyler kaybediyor. Yýldýzlar güneþini yitirince karanlýða gömülüyor mekân… Dünyamýzýn yýldýzlarý mesabesinde olan ilim ehlinin göçü, deðerlerin de göçünü hýzlandýrýyor. Onun içindir ki âlimin göçü âlemin göçü olarak görülüyor.
|
|
177
|
|
|
|
Ecel gemisi, acý siren sesleriyle hayat limanýna uðrayarak oradan topladýðý yolcularý ebedî âleme taþýyor. Bu mahzun göç,dünyanýn yaratýlýþýndan bugüne dek durmadan devam ediyor.Göçenlerden çok, arkada kalanlar yýkýlýyor. |
|
178
|
|
|
|
Ancak bu kadar olur. 90’ýnda hayata yeniden baþlamak böylesine incelikli ve duyarlý bir dille anlatýlabilir. Alaycý yaklaþýmýndaki zarafet mi yoksa akýcý yazýlýþýndan kaynaklanan kolay okunuþu mu bilemiyorum ama Gabriel Garcia Marquez’in ̵ |
|
179
|
|
|
|
yine epigraf online edebiyat arþivinden emre sururiye teþekkürler.
bilmeyenleriniz varsa bu öykünün yazarýnýn " yani rüzgar herþeyi alýp götürmeyecek mi " adýnda altýkýrkbeþ yayýnevinden çýkmýþ bir romaný vardýr , kafanýza kakýlarak tavsiye edilir , " kürtaj ' da " fena deðildir. |
|
180
|
|
|
|
"Meni udsun qara torpaq Qarabað getse" dedi,
Qarabað getdiyi üçün itirdi caný Baba. |
|