• ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Sanat ve Sanatçýlar |
121
|
|
|
|
Dünya kukla tiyatrosu örnekleri arasýnda en önemlilerinden biri kuþkusuz Japon Kukla Tiyatrosu ve Otome Bunraku Tiyatro geleneðinin temsilcisi olan Masaya Kiritake. Dünyada yaþayan beþ Kiritakeden biri olan Masaya Kiritake, Ýzmir Sabancý Kültür Merkezi’nde sahnelediði unutulmaz gösteri ile izleyenleri büyülüyor.
|
|
122
|
|
|
|
Karagöz ve Ortaoyunu' nda musýki... |
|
123
|
|
|
|
Cesur olmadýðýnýzý düþünüyorsanýz, korkaksýnýzdýr. |
|
124
|
|
|
|
“Akýn Akýntürk, 1978 yýlýnda Gümüþhane’de doðdu. Gazipaþa Ýlkokulu’nu, Dumlupýnar Ortaokulu’nu ve Gümüþhane Lisesi’ni bitirdi. KTÜ Gümüþhane Ýnþaat Mühendisliði Bölümü’nün ikinci sýnýfýndan ayrýldý. Bestekâr, yorumcu ve yapýmcý olan Akýntürk, ilk kaseti ‘Asi Çocuk’u 1999 yýlýnda Marmara Müzik’ten çýkardý. Ýkinci kaseti olan ‘Aleyna’(CD) 2007 senesinde Akýntürk Production’tan çýktý. ‘Aleyna’ adlý albümünde besteleri kendine ait olan 11 parçaya yer verdi. 2003 yýlýnda ‘Akýntürk Production’u kurdu.
|
|
125
|
|
|
|
Tiyatronun felsefesine giriþ anlamýnda bilmeniz gerektiðini düþündüðüm özetleyerek yazdýðým bir yazýdýr.. |
|
126
|
|
|
|
Can Yücel þiirleriyle insaný ‘vurur’. Fotoðraf da öyledir. Ýyi fotoðrafýn insaný ‘zýnk’ diye yerinde ‘durdurma gücü ’ vardýr. O fotoðrafý gördüðünüz anda olduðunuz yerde ‘kalýrsýnýz’. Burada amaç, insanlarý ‘durdurmak’, ‘sarsmak’, ‘düþündürmek’, ‘bir þeyler anlatmaktýr’. Fotoðraf size düþündüklerini, ‘en kýsa’ ve ‘en çarpýcý’ yoldan anlatmaya çalýþýr. Öyle, fotoðrafýn karþýsýnda kala kalýrsýnýz. Ýþte, bu fotoðrafýn ‘vurucu’ gücüdür. Ayný ‘vurucu’ gücü, Can Yücel þiirlerinde görebilirsiniz. Ben bir yazar olsam düþüncelerimi anlatmak istediðim zaman 100 sayfalýk bir kitap da yazarým ama bunu fotoðrafta bunu tek bir kare ile anlatýyorsunuz. Þiir de ise çok kýsa bir dörtlükle de söylemek istediðinizi anlatabilirsiniz. |
|
127
|
|
|
|
Eserin sonunda Selim Paþa’yý oynayan Suhan Arslan “Ýyilikle kazanamadýðýn insanlarý kendinden uzak tut” der. Ve her nedense barbar Türkler olarak bilinen kuralý bir Osmanlý Paþasý bozar. Bir zamanlar esir düþtüðünde çektiði acýlarý þimdi esir aldýðý düþmanýn oðluna yaþatmak istemez. Yüce gönüllülükle onu salýverirken uygar batý dünyasýna da bir insanlýk dersi verir. “Konstanze’ni de al ve vatanýna doðru yelken aç. Elime düþtüðünü ve sana özgürlüðünü baðýþladýðýmý babana söyle. Bunu da yapýlan bir haksýzlýða, iyilikle karþýlýk vermenin, kötülüðü kötülükle ödemekten çok daha zevk verici bir þey olduðunu göstermek için yaptýðýmý söyle. Vatanýna dön ve babandan daha insancýl ol!”. Nokta.
|
|
128
|
|
|
|
aklýmýzdaki tiyatroyla tarihteki tiyatronun farklýlýklarýný belirmek istedim. |
|
129
|
|
|
|
Sevilesi mavi - yeþil kurbaðalar gibi hep öpülmeyi bekleyelim. Kimse bizi öpmese bile zararý yok. Biz yine yüzümüzde maskelerimiz, hoplar, zýplar, gerilir, en iyi atlayýþlarýmýzý yaparýz, yüzümüzde en iyi gülümsememiz. Hareketler kurgusallaþýr. Kurgu bebekler otomata baðlar. Estetik küçük kurbaðalara dönüþür. Mavi - yeþil kurbaðalar atlar, zýplar, hoplar, döner, sarsýlýrken müzik hep gümbürder.
|
|
130
|
|
|
|
Tüketim labirentinde kaybolmuþ modern zamanlar bireyinin macerasý bu. Eksikliklerini, “tüketerek” tamamlamaya çalýþan “eksik býrakýlmýþ”, bilerek “deðersizleþtirilmiþ”, “sýradanlaþtýrýlmýþ”, “kimliksizleþtirilmiþ”, “tek tip formuna endeksli”, modern zaman bireyleri. Çünkü sistem böyle. Ama sistem soru sormaya engel deðil. Ýþte tiyatro bu anda devreye giriyor. Makas, iðne ve iplik gibi gündelik hayatýn en basit elementlerini, en yalýn biçimde kullanarak evrensel bir dil yaratýyor.
|
|
131
|
|
|
|
O, hazan sesli bir ‘Deli Düþ’...
O, Garbi Yeli’ni özleyen bir ‘Tufan’...
O, Ahýr Daðý’nýn bir vadisi...
O, büyülü bir sevda... |
|
132
|
|
|
|
Ölüm meleði Azrail, kýymetli kýymetsiz ayrýmý yapmadan “Her canlý ölümü tadacaktýr” ayeti gereðince canlarý ötelere taþýyarak ölümsüzleþtiriyor. Gün geçmiyor ki sala sesleriyle uyanmayalým. Gerçi son yýllarda þehirlerde sala seslerini pek duymuyoruz. Zira ölümü çaðrýþtýran bu sesler, insanlarýn moralini bozuyor diye artýk þehirlerde yankýlanmýyor. Oysa gerçeklerin üstünü örterek onlarý bertaraf edemeyiz. Ölüm de hayatýn vazgeçilmez bir gerçeðidir. O hepimizin tadacaðý, bazý kiþilere göre acý, bazý kiþilere göre tatlý olabilecek bir duygudur. Bu, kiþinin sürdüðü ömrün içeriðine göre deðiþiyor. Kiþi cenneti de, cehennemi de dünyadan götürüyor. Kimseyi suçlamaya, boþu boþuna yakýnmaya hakkýmýz yoktur.
|
|
133
|
|
|
|
Lapa lapa yaðan kar, parlak kaðýtlara sarýlý yýlbaþý hediyeleri ve Fýndýkkýran Balesi. Ýþte yeni yýlý simgeleyen üç belirgin özellik. Yeni yýl geldiðinde, dünyadaki bütün bale topluluklarý normal programlarýný askýya alýr. Ne yapar eder, Fýndýkkýran Balesini sahneye koyarlar ve bu masal balesi kýþ sezonu boyunca sahnelenir. Neden mi? Çok basit. Fýndýkkýran Balesi yeni yýlý simgeler de ondan. Hatta klasik, cývýl cývýl yapýsýyla Fýndýkkýran Balesi daha çok çocuklara bir armaðan olarak düþünülür ve dünyadaki bütün bale topluluklarý tarafýndan hemen Christmas öncesinde sahneye konur ve Aralýk ile Ocak aylarý boyunca sahnelenmeye devam eder. Bizde de bu gelenek bozulmadý ve Ýzmir Devlet Opera ve Balesi, Fýndýkkýran’ý çocuklara yeni yýl hediyesi olarak hazýrladý.
|
|
134
|
|
|
|
Garcia Lorca gibi önemli yazarlarýn, oyunun atmosferini yakalayabilmek için seçtiði imgeler, sahnede harekete dönüþür. Bu, Anton Çehov’un oyunlarýnda kendini içsel bir þiir olarak gösteriri. Çehov, oyunun dinamizmini bu içsel þiirle yakalar. Çehov’un oyunlarýnýn içine girdikçe, daha derin ve daha þiirsel bir yapýyla karþýlaþýlýr. Lorca, Çehov, Yeats ve Synge oyunlarýnda, þiirsel teyatral bir dil yakalamýþlardýr. Oyunlar, düz yazý olarak kaleme alýnmýþtýr ama þiirsel bir yapý taþýr. Ýçsel dinamizmi, derinleþen bir þiirsellikle birlikte büyülü bir atmosfer yakalarlar. |
|
135
|
|
|
|
Hava soðuk. Rüzgar giderek sertleþir. Ýhtiyar Adam ayaða kalkar nasýl korunacaðým diye düþünür. Çöp kovasýnýn kapaðýný açar ve içine girer. Avare, ihtiyarý aranýr. Nereye gitti bu? Ortalarda yok. Avare çöp kovasýný çalar. Týk, týk, týk... Orada kimse var mý? Çöp kovasýnýn kapaðý açýlýr ve ortaya bir tabela daha çýkar. “Özel Mülkiyet”.
|
|
136
|
|
|
|
Kendi döngüsü ve kurgusu içinde sýkýþan, boðulan, debelenen ruhlara iyi gelecek ruh çatlaðý. Ruh çatlaðýndan sýzan renkler hayata bir güzelleme. Arada ceee diyen küçük beyaz lekeler. Yaramaz çocuklar gibi siyahlarýn koyu karanlýklarýn ardýndan göz kýrpýþlar, diðer renkleri sobelemeler. Hep þu yaramaz beyaz lekeler. Karanlýk ruhlara iyi gelecek ruh çatlaklarý. Ne kadar çok olurlarsa o kadar iyi. Ne kadar derin açýlýrsa aðýzlarý ne kadar sýzarsa hayata o kadar iyi.
|
|
137
|
|
|
|
Oyunda içinde yaþadýðýmýz düzenin yanlýþ iþletilmesi eleþtiriliyor. Dönen çarkýn nasýl döndüðünü, saðlýksýz bir döngünün içinde olduðumuz anlatýlýyor. Ýnsanlarýn zayýflýklarý, geçmiþteki yaþananlar, insanlarýn görevlerini nasýl kötüye kullandýklarýný ve bunun ortaya çýkardýðý olumsuz etkiler ele alýnýyor. |
|
138
|
|
|
|
Biz, iyiliðin ve güzelliðin ölçüsünü, þu an yaþayan insanda arayan bir anlayýþýn sevdalýsýyýz. Ýnsanlarýn yaratýcý güçlerini özgürce geliþtirebildikleri, eþit ve eþ deðer olduklarý bir toplumun hayalini kuran; insanýn insan tarafýndan sömürülmesine, baský altýna alýnmasýna son vermek; insanlarýn özgüvenlerini kazanabilmeleri onur ve hasiyetleri ile yaþamalarýný ve bunlarýn önündeki her türlü engelin, her türlü tutsaklýðýn kaldýrýlmasý taraftarýyým.
|
|
139
|
|
140
|
|
|
|
Osmanlý Sarayý' nýn önemli bölümlerinin baþýnda gelen Harem' deki musýki faaliyetleri... |
|