• ÝzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe |
321
|
|
|
|
Enerji birikebilir, toplanýr, çýkarýlýr olduðu içindir ki kolektif yasalar ve kolektif birim zamanýn deðiþe bilirliði vardý. Kolektif bilinç bu akýþlar üzerine bindiriþ edilen manaydý.
Avcý toplayýcý emek zaman bu bindiriþler nedenle hem birbiri üzerine transfer deðiþimiyle; birikebilir, harcanýr (çýkarýlýr) ve toplanýr bir kolektif emek (enerji) oluyordu.
|
|
322
|
|
|
|
El kendisine geçen soyut kolektif güçle davranýyordu. Ama dýþtaki somut kolektif gücü El; þirk saydý. Kendisine bühtan saydý. El bu eþleþme içinde kolektif etki olaný çekip kendisine alýyordu. Bu durumda kolektif yetenekli yüklerin tümü El ‘e geçen bir anlam yüklenimi olmasýyla; kolektif kapasiteyi El de bulmanýz kaçýnýlmaz olurdu.
|
|
323
|
|
|
|
baruch de spinoza 1632’de, amsterdam’da dünyaya gelir. dinsel aðýrlýklý bir eðitim alýr. sinagog tarafýndan aforoz eder, yalnýzlýða itilir. hayat onun için zorlaþmýþtýr...
|
|
324
|
|
|
|
Hukuk kolektifti. Doðada ilk kes ortaklýðý olanlarýn hukuku vardý. Ýlk kolektif hukuk sosyal hukuktu. Sosyal hukuk saðlatan bir ortak aný yaþanmýþlýðýný içeren bað enerjili hukuktu. |
|
325
|
|
|
|
Yaratma süreçlerinin çoðu erken dönem içindedir. Ýlki groteski algýlarý kolektif algý mantýðýna dönüþüp kolektif süreci baþlatan anlatýmlardý. Yaratma anlatýmlarý kolektif dilin bileþen, ayrýþan, yeniden bileþeninin ifade dilidir. Ýlk yaratma dönemi ilk kolektif oluþumun baðlaným süreçlerini anlatmanýn, diliydi. |
|
326
|
|
|
|
“Doðada rastlanan her taþýn altýna bakmalýdýr. Çünkü gerçeðe bazen caddelerde deðil, patika yollarda rastlanýr” - Bacon |
|
327
|
|
|
|
Bu bakýmdan “Benlik” her zaman tekil deðildir. Duruma ve þartlara göre tekilleþtiði kadar kolektifleþmektedir de. Bir kiþi benliðini aþýrý decede yükseltip bu doðrultuda bir yaþam ortaya koymaya baþlarsa, süper egoya dönüþmüþ demektir. Süper egoya sahip kiþiler çoðunlukla aile ve çocuklarýný dahi düþünmezler. Onu için “Kolektif Benlik ile Süper Egoyu” birbirinden net olarak ayýrmak gerekir.
|
|
328
|
|
|
|
"Bu aþamada beþ parça zamana ait her bir parçaya dek sürenin azlýðý, çokluðu" hiç önemli deðildi. Bu aþamada her bir parça zamana baðlý niceli durumlar inþacýlarýn aklýna gelip itirazý olan bir durum deðildiler. Neden mi? Hem yeni sürecin aksaðý bilinmiyordu.
Hem de inþa için önemli olan eþitleþtirme deðil kolektif bir karþýlýðý olmayý inþa edebilmekti. Nesnel oluþmanýn eþitlikçi bir mantýðý yoktu. Önemli olan ilk kes bir kolektif etkiyi ortaya koyacak olan ilk adýmýn atýlýyor olmasý ve organizasyonun kuruluyor olmasýdýr. Zaten böyle bir itiraz ortaya konsaydý eðer, süreç hiç baþlamadan daðýlýrdý. Toplumlarýn yerinde yeller eserdi. |
|
329
|
|
|
|
El takdirine göre "bana var-sana yok" demenin üssel açýlýmla olan çatýþmacý olgu ve olaylar süreci El mana anlayýþý üzerinde süreci teolojik hesaplaþmaya çeviriyordu.
|
|
330
|
|
|
|
Toplumlar; nüfus gibi; biliþ, buluþ, teknik teknolojileri kullanýmlarý gibi zamana baðlý bir üretim gücüyle sýnýrlarý olan belirli oluþturturlar. Ama toplumla sýnýrlý bu belirli oluþlar kiþileri Einstein gibi Cahit Arf gibi, Pir Sultan Abdal gibi Graham Bell gibi; Pasteur gibi belirleyen dalgalanmalarýyla kiþilere yaratýcý birer dýþ olanaktýrlar.
|
|
331
|
|
|
|
Hayat sevgili gibi'dir: Sevmezseniz lanet, severseniz terk eder ... Atakan Korkmaz |
|
332
|
|
|
|
Bir gerilim alaný (eðim zaman, öbek zaman olarak; nicelik, nitelik olarak vs.) diðerine tersi durumlarla oransaldýr. Bir gerilim 3 ise ve diðer gerilim öbeði 5 ise; bir gerilimde 3 'ün 5 e oraný 3/5 = 0,6 iken; diðer gerilim öbeði olan 5 in 3 'e oraný 5/3= 1,66666... türü bir devinme oraný bu tür direnç ile giriþme, dönüþme ve akýþtýr. Devim böyle bir þeydir.
|
|
333
|
|
|
|
Kiþinin kendi dýþýndaki sosyal özne, yani totem bilinci; kardeþlik enformasyonu üzerinde sosyal zekânýn da içeriðini (muhtevasýný) oluþturuyordu.
Dokunma, emme, doðma, beslenme, korunum gibi kimi sosyal, kimi hayati enformasyon olan bu tutumlar; kardeþlik tanýmlý totem alan içindeki edimsel süreçlerdi. |
|
334
|
|
|
|
Bazen hepimiz felseyi çok merak etmiþzdir. Ýþte sizlere yaraladýðým kaynaktan bir felsefi incelemesi paylaþýyorum. |
|
335
|
|
|
|
Yani para "burjuva" denen "para adamlýðýna", "faize" ve faizle "tapýnak bankerliklerine" alan açacak sürece yol versin diye bulunmamýþtý. Ama para da bu tarz eðilimlere de cuk oturuyordu. Köleci sistem rýzký kýsýk olanla yokluðu öncütleþmeye, borç alýp borç veren ödeþmelere dönüþmüþtü. |
|
336
|
|
|
|
Alevilik; maddi zenginliðe dayanýlarak kazanýlan itibar, iktidar, ibadet ve siyasetin her zaman insaný küçülttüðünü belirtir. Ýnsanlýðýn bunlara kurban gitmemesi için insanýn insani karakterinin eðitilerek yüceltilmesini ilke edinir. |
|
337
|
|
|
|
Evet, adalet kaybedilen kolektif yapýnýn kaybýnda doðup; kolektif yapýya göre oluþup kolektif deðerlere yaklaþan kýyas davranýþlarýný ortaya koyan düzenlemelerden doðmuþtu. Ama hiç bir zaman kolektif yapýlarýn temeli olmamýþtý. |
|
338
|
|
|
|
Varlýk belirmedir. Belirme Planck sabiti kadar sayýsal nicelikle türlü türlü oluþla ayný andalýktýr. Bu nedenle çokluk ta teklik, teklikte de çokluk asýl olan ve asaldýr.
|
|
339
|
|
|
|
Duyarlý kiþilerimizin analizlerinin kökünde olmayanlar kolektif gerçeklerle, kolektif güvencelerdi. Kolektif olanýn yerine, "BABA güvencesinin" konmak istenmesi daha baþtan babanýn kýr zambaklarýný keyfi donatýp; keyfi beslememesinin tehdidi olmakla köleci mantýk çýkmaza girmiþti. Bu açmazlýðýn yeri köleci sitem içinde "aile güvencesinin" ortaya konma sürecini doðuracaktý. Çünkü baba güvencesi ve aile güvencesi eþlin devamýna katkýysalar da aile boyu sömürülmenize engel deðildiler. |
|
340
|
|
|
|
Felsefe, bireyselliðin söz konusu olduðu bir uðraþý alanýdýr. Ve bu alanda uðraþan insanlarýn; içinde bulunduklarý topluma biraz daha dýþarýdan (yukarýdan) bakmalarý gerektiði konusunda hakim (yaygýn) bir görüþ vardýr. Buna kýsmen katýlmak mümkündür. Felsefecinin ait olduðu toplumun sýnýrlarýný zorlayabilen, hatta bu sýnýrlarý aþan bir yapýda olduðunu felsefe tarihi bize gösterir. Fakat bu yukarýdan bakma durumu bazen bu uðraþý içerisinde bulunan insanlarýn; halktan birisi olduðu gerçeðinin göz ardý edilmesine yol açmamalýdýr. Yani felsefeci halktan tamamen soyutlanýp, düþünce sarayýnda tahtýna kurulup, yalnýzca düþünerek vakit geçirmek zorunda olan birisi deðildir. Böyle bir zorunluluðu yoktur. Yalnýz olmasý onun tercihi olabilir fakat zorunluluk olarak anlaþýlmamalýdýr. |
|