• ÝzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe |
381
|
|
|
|
Yani hayat karada, yürüme ve týrmanmayý gereken ortamdý. Karadaki engelli alan içinde yüzme eylemi týkanma, yýðýlmaydý. Karada engellenmeye, baskýlanmaya uðrayan yüzme eylemi; bu ortama denk düþen yürümeyi, týrmanmayý belirli yapýp seçecekti. |
|
382
|
|
|
|
Ýnsanlýðýn buluncu içinde derinden derine kendisini duyurtup, arada sýrada her münasebetsiz durumda (!) su yüzüne çýkan kolektif bulunç ile köleci buluncun çatýþmasý vardý. Kolektif bulunç köleci acýma ve merhamet buluncu içinde akýþla kendisini yeryüzüne vakfeden bir insanlýk buluncu olmuþtu. |
|
383
|
|
|
|
‘Þimdi’nin genetik haritasýnda fahiþe bir gendir 'kutsal'lýk...
Kutsal, tek kelimeyle YARATILANDIR.
Ama yaratýlan KUTSAL deðildir…
|
|
384
|
|
|
|
Kýsaca ilk düzenli totem yapýlar içine geçiþte türümüze ait zorunlu olan kimi doðal referanslar totem yapýlar içine eksen, çevrimi oldular.
Ýþin özü iþin bað enerjisi bu temel saðlatmalardý. Sosyal duygudaþlýk, ortak özellikli seçilim yasasý bu iþe katkýndý. Referans eylemleri hýzlan-dýran etkiydi. Zaman zaman ekseni çevrimin zihinsel izahý yerine kon-dular. |
|
385
|
|
|
|
Hayatýn kendi dýþýnda türümüz de kolektife organize ve amaçlý biçimde ilk depo enerji "sosyal alanýn" içinde biriktirilir. Ýlk toplumsal depo enerji de "toplumsal alan" içinde depolanýr. Biriktirilen enerji potansiyel enerji olarak depolanýr |
|
386
|
|
|
|
Þimdiki zamanýn geriye etkimesi içindeki paylaþým El ‘in takdirine yönelme ve El ‘in takdirini anlama oluyordu (iç sel duyuþ). Baþlangýcýn ileriye etkisi de El ‘in takdirine boyun eðen tevekküldü (imandý). |
|
387
|
|
|
|
Dalga parçacýktý. Ya da dalga tepenin çukuruyla çukurun tepesiyle birlikte vardý. Çukur kendi yaptýðý tepeyle fark (potansiyel) yapýyor, tamlaþýyor, doluyordu. Tepe de kendi oluþturduðu çukuruna kayýp düþmekle çukurunu dolduruyordu. Bir dalgayý tamlaþan tepe-çukur gibi parçalý durumlar boþluk, doluluk gibi en az bir ikili belirsizle üssü süredurumlardý. |
|
388
|
|
|
|
Her yetenek, sýnýrlý bir kapasite içinde ama bir yetenek birçok yeti durumun çevrimiyle sýnýrsýzdýr. Bu baðlamla kapasite bir yetenek türü özelleþmesi de deðildir. O kapasite içine "bir türden kapasitenin daha bir iþlevle depo edilip olmakla kullanýlmasýdýr".
|
|
389
|
|
|
|
Bu köleci vicdani muhasebe yeni bir düþünce ve eylem, alaný açacaktý. Bu yeni söylemli eylem alanýna göre vicdanýnýz “sað elin verdiðini, sol el görmesin” diyecekti. Ama güzel söz deðil mi? Bu güzellikle siz farkýna varmadan kolektif referansa göre yanlýþ olaný meþrulaþýyordunuz. Emeði gasp edilen düþkünlerin sadaka alma iþi El mantýðý ile meþrulaþýyordu. |
|
390
|
|
|
|
Acaba ölmeden önce son çýrpýnmalar mý bunlar? Yokluða giden yolda var olmak için mi? Bu, insanlarýn kýsa bir hayatý olacaðýný bilmesine raðmen (ki belki dünyada bir insan ölmeyecek, bunu tümevarmadýðýmýz sürece bilemeyiz) bu kadar çalýþýp didinmelerinin, ev, iþ, araba, kadýn ve çocuk sahibi olmalarýný açýklayabilir mi? Ýnsanlarýn uðraþtýðý bütün bu iþler ve daha niceleri (savaþmak ,seviþmek yarýþmak..) yok olmamak için mi? |
|
391
|
|
|
|
Keyfine göre iþ açmanýn ortamýnda bu kes de yeterince savunmanýn, yavru bakýmýnýn üstlenilmediði yerde 6 kiþiden dördünün keyfi besin bulma iþinde olmasý demek sistemin karar alamamasý demekti.
|
|
392
|
|
|
|
Kýsacasý ön ittifaklar üreten iliþki nedeniyle; birisi üreten iliþkinin kendisi olmak üzere sosyal mantýklý ikinci bir giriþme seremonisini, öngörüyordu. Üreten iliþkinin kendisi iradeni, zorunlu, somut ve gerçekçi bir giriþmeydi. Burada sosyal tabanlý ritüelin ikna edici kaynaðý totemi mana anlayýþýydý. Ve totemi hafýzada var olan animizmdi (canlýcýlýktý). |
|
393
|
|
|
|
Gruplar "emeðin deðiþile bilirliðini" zaten kendi grubunun kolektif iliþkileri içinde anlamýþtý. Hem de canýný ve ölülerini yenmekten kurtarmak için barbarlara sunduðu kurban takdime si içinde emeklerin gruplar dýþýnda da deðiþtirilebilir olduðunu iyice pekiþtirmiþti.
Emek, grubun gördüðü her bir iþte billurlaþýyordu. Ve billurlaþan emek ürünü iþler birbiri arasýnda deðiþilir kardeþ payý oluyordu. Emeðin veya üretilen ürünlerin, karþýlýk ürünlerle deðiþtirmesi nesnel koþuldu. Billurlaþan emeðin ürün içindeki deðiþtirme deðerli takas iþi, o grubu dýþa, eðim ediyordu.
Fakat grubun yalýtým koþullu öznel sosyolojini olan totem kardeþliði; grubun dýþa eðilimine zorluk (direnç) gösteriyordu.
Totem kardeþliði nedenle gruplar bir türlü baðdaþamýyordu. Öznel grup sosyolojisi ve öznel grup kültürü yani etnik oluþ; üreten mantýða göre oluþmadýðý nedenle dýþtaki gruplarý dýþlýyordu!
|
|
394
|
|
|
|
Çevrenin fantastik ve eðlenceli yanlarý, kiþiye göreydi. Kiþinin göreliliði de yaþama sevinci ve can korkusuydu. Bu neden ile kiþinin fantastik kurgularý, þimdilik kiþinin kendisinden baþlattýðý ikisinin arasý bir yol olan eylem alanýydý. |
|
395
|
|
|
|
Eðer boþluk bir birim, dolulukta bir birime kýl payý kadar yakýn durumla 0,99988 deðerinde olsun. Yani bu durumda doluluk boþluktan 0,00012 sayýsý kadar eksik veya azdýr veya küçüktür ya da hafiftir. Sýcaklýktýr, soðukluktur. Daha yoðundur az yoðundur vs. |
|
396
|
|
|
|
Hawking evrenin baþlayýþ þeklinin bilimsel yasalarýn gerektirdiði bir yol olduðuna "inanýyor". Eðer inanýp inanmamak, yani, "inanç" söz konusu ise o zaman "bilimsel düþünce"ye ne oldu? O zaman bilim adamý ile din adamý arasýnda ne fark var? Bertrand Russell'ýn öngörüsü gerçekleþiyor mu yoksa? |
|
397
|
|
|
|
Spritüal akým Platon sembolizmiyle anýlacaktý. Spritüaline Platon’un bulduðu bir düþünce deðildi ama spritüaliler olan tüm düþünce Platonla bilinecekti. Platon'un idealar öðretisine göre bu dünya simülasyonlardan ve illüzyonlardan ibaretti. Dünya gölgeler alemiydi. Ýmmanuel Kant bu spritüali neyi "biz rüyanýn rüyasýný görmekteyiz" diye belirtecekti. Rüyamý deðiþtiremiyorum diyecekti. |
|
398
|
|
|
|
Yamyamlar en az iþ ve en az enerji harcamasýný yapacak bir yorulma ilkesi gereði ve çatýþmalar içinde kendisinin de ölme riskini bertaraf etme adýna yiyeceðe yönelip; diðerlerinin canýna dokunmayacaktý. Yamyamlarýn kolaylýkla saðladýklarý hazýr sunu yiyecekleri varken; kendisinin de taarruza uðrayacaðý nedenle ne gruba ne ölülerine dokunmuyordu. Yani daðý aþmaya gayret etmiyor, daðý eteðinden dolanýyordu. |
|
399
|
|
|
|
“Bir ýrmak’ta iki defa yýkanýlamayacaðýný” biliyoruz, elbet. Irmaðýn yanýna her geliþimizde, “hep yeni sular akmaktadýr”; ancak, farkýnda olmamýz gereken nokta þu ki: “sular hep akmaktadýr”!.. |
|
400
|
|
|
|
Su kendi bileþimini veren hidrojen, oksijen üssü durumlara olabildikçe kapanan bir geri iz olmakla, su sizi boðar, su cisimleri taþýr, ateþi söndürür, tohumu çimlendirir vs. bir üssel özelliktir. Çeþitliliktir. |
|