• ÝzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) |
21
|
|
|
|
Televizyonlarda duyunca cumhurbaþkanlýðý için yüz bin imza yetiyormuþ diye, bayaðý heyecaným artmýþtý. Öyle ya benim kimin oðlundan kýzýndan eksiðim vardý. Ben de bu ülkenin sevgi dolu bir vatandaþýydým. Herkesi de kucaklayabilirdim, hatta yanaklarýndan bile öpebilirdim... Hatta onlarýn kahvelerine gidip okey oynayabilir, düðünlerinde de elime mendil alýp tey tey tey diye halayda çekebilirdim... |
|
22
|
|
|
|
Ýþte böyle güneþli bir pazar sabahý, geldi bizim kahvaltýya dadandý. Benlik bir þey yok, ben kolay kolay korkmam arýdan, ama benim evlat ve haným her nedense huzursuz oldular... Hop oturup hop kalkýyorlar bana dönüp ’’Baba þunu kovsana, baba ne yapacaðýz ya ýsýrýrsa, baba bir þeyler yapsan güleceðine.’’ sorular yýldýrým gibi geliyor... |
|
23
|
|
|
|
Onu tanýmak, tanýmýþ olmak ilginçti gerçekten. Akrabam mýydý, asker arkadaþým mýydý, komþum muydu, aslýnda hiç birisi deðildi, ama yine de ilginçti O’nun ile ilk defa karþýlaþmak, konuþtuðunu görmek ve de sohbet etmek
Buzdolabýný açýnca ’’Þþþþt þþþt’ diye gelen bir ses ile irkilmiþtim. Kimdi bu sesin sahibi, balkona yakýndým filan, belki bahçeden de geliyor olabilirdi. Balkona çýkýp baktýðýmda kimseleri görememiþtim... Biraz daha dikkat edince buzdolabýnýn içinden ve içindeki bir þeftaliden geldiði ortaya çýkmýþtý ayan beyan...
|
|
24
|
|
|
|
Rýzký veren her ne kadar Allah cc. olsa da, ticaret hayatý içinde bunu bilende var bilmeyende. Ýdrak edende var, edemeyende. Bizim binamýz aþaðý yukarý yüz yirmi yýllýk bir bina. Kurtuluþ Savaþýnýn ilk zamanlarýnda misafirhane olarak da kullanýldýðý söylentiler arasýnda... Dile kolay tamý tamýna elli bir sene babamýz ve bizler ayný çatý altýnda namusumuzla ticaret yapmaya çalýþtýk. Kýsmet buraya kadarmýþ. |
|
25
|
|
|
|
Eðer ki patlýcanlar biz oturtma olmak istemiyoruz, sen en iyisi bizden Ýmam Bayýldý yapsan, nasýl olur derlerse, bu sizin için büyük bir sýkýntý olacaktýr... Bir de þöyle bir þey var patlýcanlar için bir yerlerden oturma izni almak gerekir mi gerekmez mi bunu da bir araþtýrmamýz lazým... Birçok çocuk patlýcan ile yapýlan yemekleri sevmeyebilir. Ben kendimden biliyorum, bende sevmezdim. Sonra büyüyünce sevmeye baþladým Ýmambayýldýsýný da baþka baþka patlýcan yemeklerini de... |
|
26
|
|
|
|
Geçenlerde köye gittim. Arkadaþýmý ziyaret ettim. Tabii meþhur aðacýmýzýn altýnda oturup sohbet etmek istedim. Ama ne göreyim, dut aðacýmýz adeta yerinde yoktu. Neredeyse tamamen kesilip budanmýþtý.
Arkadaþa “Bu ne hal? Ne oldu bu aðaca?” dedim. Arkadaþým güldü: “Hiç sorma! Bir bilsen aðacýn baþýna neler geldi.” dedi. |
|
27
|
|
|
|
Yine rüyalar, yine kuruþlar ile cebelleþmeler... Tam yolda yürürken kocaman bir binanýn üzerinden benim üzerime bir kuruþlar, beþ kuruþlar, on kuruþlar yaðýyor... Tam yoldan kuruþlarý toplayacaðým zaman, on kuruþlardan birisi dile gelip ’’Hoop hemþerim hooop üzerimize sakýn basma, topla bizi topla on tanemiz bir lira yüz tanemiz on lira yapýyor, ne haber koçummmm!’’ böyle bir muhabbete dalýyoruz kuruþlar ile... |
|
28
|
|
|
|
KARAGÖZ ÝLE HACÝVAT: HARAMÝ
Hacivat pencereye çýkar ve karþý mahalledeki evinin bahçesinde bulunan Karagöz'ün üstüne atlar. Ýkisi birlikte yere yuvarlanýr. Aralarýnda boðuþma baþlar. Daha sonra Hacivat ayaða kalkar. Karagöz yerdedir ve gözleri kapalý durumdadýr. Buna karþýn, saða sola yumruklar, tekmeler savurmaktadýr. Hacivat, Karagöz'ün omzuna, koluna dokunarak uyarmak ister ama durmadan baðýrýp çaðýran Karagöz'dür.
-- Beþ deðil on olsanýz hakkýnýzdan gelirim. Haramiler sizi. Adama evinin bahçesinde bile rahat yok. |
|
29
|
|
|
|
Arkadaþýmýz Nejat’a kallavi bir þaka yapacaðýz ama öyle bir þaka olmalý ki yýllarca unutmasýn. Hemen hazýrlýklara baþladýk. Önce patlayan sigara vereceðiz sonra patlayan sakýz sonrada uydurulan sefer görev emri ile askere yollayacaðýz... Zaman ve zemin uygun. Birinci Körfez Savaþý zamanlarý... Epey uzun zaman geçmiþ. O günlerde çok çok kýzmýþtý... |
|
30
|
|
|
|
''Dünyaya rezil oldular: Nasýl bir F-35'i kaybedebilirsiniz? ABD ordusunun dün bulunmasý için halktan yardým istediði F-35 bulundu. Uçaðýn kaybolmasý eleþtiri yaðmuruna tutulurken F-35'lerin teknik arýzalarý tekrar gündeme geldi.'' BASINDAN
Yine Hýzýr gibi hýzlý hareket ederek uçaðý kaybeden pilota ulaþýp röportaj yaptýk...
|
|
31
|
|
|
|
Oðlan büyüdü, geldi onsekiz yaþýna. Reþit oldu bir de ehliyet aldý yaþýna girince, biz de arabanýn arka koltuðuna doðru kayýyoruz yavaþ yavaþ. Oh be biraz da siz sürün ben arka koltukta keyif çatayým. Biz yaþlanýyoruz yavaþ yavaþ onlarda çocukluktan gençliðe adým atýyor haliye, olgunlaþýyor, düþünce ve davranýþlarýda ona göre deðiþiyor ve geliþiyor. Bakýyorum da benim gençlikte sergilediðim davranýþlarý üç aþþaðý beþ yukarý onlarda sergiliyorlar, çok da büyük hatalar yapmadýlar mý kýzamýyorsunuz keratalara... |
|
32
|
|
|
|
Ali, asgari ücretle çalýþan ve zor þartlarda yaþayan bir teknik personeldir. Patronu Savaþ, ona nükleer füzyon reaktörü projesinde yer almasýný teklif eder. Ancak Ali, bu projenin tehlikeli olduðunu düþünerek reddeder. Bu yüzden iþten kovulur. Ali, yeni bir iþ bulur. Yeni patronu Vural, ona güneþ enerjisi projesinde yer almasýný teklif eder. Ali, bu projeye ilgi duyar ve kabul eder. Bu öykü, Ali’nin hayatýndaki deðiþimi ve karþýlaþtýðý zorluklarý mizahi bir dille anlatýyor. |
|
33
|
|
|
|
Evet ilk ekstrem geldi... Üüüüüüf bu ne yahu! Bunlarýn hepsini ben mi almýþým? Almýþým demek ki. Çok þaþýrdým gerçekten. Hiç bu kadar ekstre geleceðini düþünmemiþtim. Neyse hallederiz ya maaþýmýz ile... Aslanlar gibi iþimiz var, çalýþýyoruz birader. On günde süre vermiþler ödemem için. Ne güzel, olmadý borç alýrým, eþimden, dostumdan. Dur dur dur! Asgarisini öderim, bir ay atlatýrým yahu! Zaman kazanýrým. Aslan bankam o þansý da vermiþ bana... |
|
34
|
|
|
|
Memleket Orta Zekalýlar Cenneti... Orta Zekalýlarý sakýn hafife almayýn. Normal zekanýn bir týk altý yani öyle söyleyeyim... Maþallah maþallah, aman nazar mazar deðmesin. Barýþ Manço’nun o eski þarkýsý geliyor hemen aklýma hani sözleri var þöyle ’’Heeeey koca topçuuuuuuu, þu daðlara yan geleeeeeee.’’ Topçu dediðin zaman durup bir beþ dakika düþüneceksin, olmadý, beþ dakika yetmez on hatta on beþ dakika düþünmeli... |
|
35
|
|
|
|
Küçükken hangi çocuða sorsanýz illaki ’’Doktor olucam ben’’ demiþtir büyük çoðunluðu... Ben de demiþimdir belki... Ýyi de olmadýysak da Fahri Doktorluk var caným. Biz de fahri-sini oluruz. Ne olur yani bize de bir üniversiteden Fahri Doktorluk ya da Fahri Profesörlük verseler... Þeyini sallasan memlekete Fahri Profesöre deðiyor... Þeyini derken yanlýþ anlaþýlmasýn elini demek istemiþtim...
|
|
36
|
|
|
|
Yok, yok kimseleri tavlamýyoruz. Bacanak ile tavla oynuyoruz. Seneler var elime almamýþým. Bilirimde oynamam. Oynarým da yenemem... Yenilirim de kýzmam... Sevmemde, her zaman satrancý tavlaya tercih ederim, ama bacanak ’’Gel sana biraz ders vereyim.’’ deyince, tabi kaçmak olmaz, oturduk tavlaya... Bakalým burada kim kimi tavlaya... |
|
37
|
|
|
|
Nadiren de olsa mahallemizde, çevremizde, yöremizde yaþayan sivri akýllý ve varlýklý tiplerin hayatýna deðinen bir anlatý... |
|
38
|
|
|
|
Tabi biz gittiðimizde koyunlarýn dönmesi durmuþ, aðýllarýna çekilmiþlerdi... Ýllaki koyunlardan birini sýkýþtýrýp bu konuyu açýklýða kavuþturmalýydým... Koyunlarýn sahiplerinden de izin alýp aðýla daldým. Ýçlerinden en semiz olanýný seçip mikrofon elimde ses kayýt cihazýný da çalýþtýrdým. ''Ne iþ bu, koyun dostum on iki gün durmadan dönmüþsünüz, baþýnýz dönmedi mi, mideniz bulanmadý mý, küçük abdeste, büyük abdeste sýkýþmadýnýz mý? deyin hele bakalým.'' Önce melül melül bana koyun gibi bir baktý, sonrada ''Benim adým bile yok daha, oysa ki duyuyoruz ta ileride Anadolu diye bir yer varmýþ, orada bütün koyunlarýn kýnalý, sevimli, can kýz gibi isimleri varmýþ. Þimdi biz bir yerde iþte bunu protesto etmek için, sahiplerimizi, çobanýmýzý protesto etmek için, böyle döndük durduk, ama bir iþe de yaramadý gibi sanki, ayný tas ayný hamam, devam ediyor her þey, hiç bir deðiþiklik yok hayatýmýzda.'' |
|
39
|
|
|
|
Kiracýlara sabýr dileðiyle........ |
|
40
|
|
|
|
Þimdiye kadar denemediðim kilo verme yöntemi kalmamýþtýr herhalde. Stresli ve gayet hareket kabiliyeti az olan bir iþiniz varsa, oturarak çalýþýyorsanýz, sýkýntýdan durmadan boðaza yükleniyorsunuz eee sonra ne oluyor, bunlar size tabi ki yol su elektrik olarak dönmüyor da, kilo, kolesterol, þiþmanlýk, sinirlerinizin bozulmasý olarak geri dönüyor. |
|