|
• ÝzEdebiyat > Roman > Polisiye |
41
|
|
|
|
20 bin lira gibi bir rakkam talep etmiþti yeþil döbyesli kýz'dan.Ve o gün bugündür. ödemediði çalýþtýðý taksitler,krizlerlerle gelen yapýlandýrmalar derken,yeþil döbyesli kýzýn maliyeti tam olarak 35 milyara fýrlarken,selçuk hayatýndan firar etmiþ,elinde kala kalan sadece belkide yaþama tutunmasýný saðlayan borcunu ödeme azmi ve namuslu bir insan olarak ölme isteði kalmýþtý. |
|
42
|
|
|
|
Odanýn sessizliði ürpertiyordu. Fazla büyük olmayan, bir pencereyle caddenin günlük akýntýsýna açýlan sýradan bir oda idi burasý... |
|
43
|
|
|
|
Adamýn adým sesleri kulaklarýnda yankýlanýrken içi ürpermiþti. “Neden” diye geçirdi aklýndan, “Sadece küçük bir günah iþledim Allahým. Bu dünyada sen böyle bir ceza verir miydin?” |
|
44
|
|
|
|
Emin olduðu ve gözlerinle þahit olduðu tek þey,kendisi hakkýnda arama motorunda sürekli olarak güncelenen kýsa ve öz bildirimlerdi.Onun hakkýnda çýkan en son bildirim,Ýstanbul’un sessizliði ve ýssýzlýða ile bilinen geniþ bir ova’nýn tam ortasý’na kurulmuþ cayra kasabasýna gitmesi gerektiðini anlatan açýk ve net cümlelerdi. |
|
45
|
|
|
|
Sigarasý bitmiþti. Yanan izmariti küllük içerisinde yavaþça söndürdü.Yanýnda duran pet su þiþesinden bardaðýna su koydu.Kalýnca sayýlabilecek dudaklarýnla içine çektiði dumanýn ardýndan,suyunu yudumladý. |
|
46
|
|
|
|
sizinde okumumanýzý ve bu ðüzel romanýmý sizinle paylaþmak istedim |
|
47
|
|
|
|
Sizce kusursuz cinayet var mýdýr yoksa biz mi öyle görmek isteriz? unutmamak gerekir ki katil de bizden biri. yoksa deðil mi... |
|
48
|
|
|
|
Þule duvardaki saate baktý. 13.30’u gösteriyordu. Usulca annesinin yanýna gelerek;
—Anneciðim benden istediðin bir þey var mý? Biliyorsun bugün günlerden cuma ve az sonra arkadaþlarla evin bahçesindeki çardakta buluþacaðýz.” Dedi.
O sýrada mutfakta olan Nermin Haným, öðle yemeði için gerekli hazýrlýklarý yapmakla meþguldü. Kýzýnýn nerede ise fýsýltý ile söylenen sözlerini duymadý bile. Salata için yýkadýðý marullarý doðramakta olan annesinin dalgýnlýðýný fark eden Þule, bu kez daha yüksek bir sesle;
- “ Anne birazdan arkadaþlarým çardakta olacak ben çýkýyorum” dedi. Bunun üzerine kadýn;
- “ Peki, ama sakýn geç kalma! Baban az sonra burada olur. Bir saate kadar evde olmalýsýn.” Diye karþýlýk verdi. Þule;
- “ Kalmam, görüþürüz anneciðim” dedi ve oradan ayrýldý. Arkadaþlarýyla çardakta buluþacak olmasý minicik yüreðini sevinçle doldurmuþtu.
Kapý giriþindeki taþ basamaklarý ikiþer üçer atlayarak soluðu bahçede aldý. Hýzlý adýmlarla yirmi metre kadar ötedeki bahçe kapýsýna ulaþtý.
Bir çýrpýda burayý aþarak çardaða uzanan patika yola koyuldu. Yol, güzergâh boyunca bir incelip bir geniþliyor, kývrýmlar oluþturarak çardaðýn bulunduðu tepede gözden kayboluyordu. Dað yamaçlarýndan deniz tarafýna doðru esen meltem rüzgârlarý, henüz yeterince ýsýnmamýþ olan havanýn daha da serin hissedilmesine neden oluyordu.
Þule paltosuna sýký, sýký sarýldý. Üþümemek için adýmlarýný hýzlandýrdý. Yol boyunca, baharý müjdelercesine öbek öbek açmýþ kýr çiçekleri arasýndan geçerek çardaðýn bulunduðu tepeye doðru týrmanmaya baþladý.
Bir gün önce okul çýkýþýnda Þule ve Kübra, kendilerini kasabadan köye taþýyan okul servisine binecekleri sýrada sýnýf arkadaþlarý Ahmet yanlarýna gelmiþ ve
- “ Arkadaþlar, yarýn çardakta buluþuyoruz öyle deðil mi? size anlatacaðým þeyler var! Demiþti. Þule ve Kübra, ikisi de bir aðýzdan yanýtlayarak;
- “ Elbette Ahmet, her zaman ki gibi” dediler. Sonra ayný anda birlikte verdikleri bu cevap için birbirlerine bakarak gülüþtüler. Ahmet konuþmasýný sürdürerek;
- “ Fakat bir þey daha var. Bu kez küçük kardeþim Neslihan’da gelmek istiyor benimle…” Þule;
- “ Bizce sakýncasý yok. Neden olmasýn” dedi. Ahmet kýsa bir duraksamadan sonra;
- “ Þeyy, çocuklar, sanýrým tavþan adasýndaki madene gitmemiz gerekecek! ”
Kýzlar, duyduklarýna inanamamýþçasýna;
- “ Nee! Tavþan adasýna mý gideceðiz yani? ” diyerek þaþkýnlýklarýný belirttiler. Ahmet;
- “ Ne o, korktunuz mu yoksa? Sizin gibi kýzlar…”
Ahmet daha sözlerini tamamlayamadan servis þoförü Harun’un tiz ve ince sesi duyuldu arabada;
- “ Haydi, çocuklar, kesin artýk þu þamatayý! Yola çýkýyoruz.” Ortalýðý saran gürültülü motor sesi ve egzoz dumaný çocuklarýn konuþmasýný yarýda býrakmýþtý. Kapý kapanýrken Þule aracýn arka kýsmýna geçerek Kübra’nýn yanýndaki yerini almýþtý bile.
Ýþte çardak þimdi tam karþýsýndaydý. Þule etrafýna bakýndý, her zamanki gibi buluþma noktasýna en erken gelen kendisi olmuþtu. Kendi kendine söylenerek;
— “Ahmet’in derdi neydi acaba? ”
Birden az öteden gelen Kübra’nýn tanýdýk sesiyle irkildi. Baþýný kaldýrýp arkadaþýna baktý ve
- “ sen miydin kýz beni çok korkuttun” dedi.
Kübra,
- “ Neyin var senin böyle! Çok dalgýnsýn. Hanidir el sallýyorum sana, beni fark etmedin bile.” Þule;
- “ Bir þeyim yok. Fakat Ahmet’in söyledikleri takýldý kafama. Tavþan adasý biliyorsun ki tehlikeli bir yer. Geçen sene orada olanlarý unutmuþ olamazsýn! Buna raðmen Ahmet, acaba niçin gitmek istedi oraya? ”
Kübra merakla;
- “ Eeee, sahi ben Ahmet’i bugün okulda hiç görmedim. Sakýn baþýna bir þey gelmiþ olmasýn!”
Þule;
- “ Sanmýyorum. Çünkü oraya birlikte gitmekten bahsetmiþti bize. Yalnýz baþýna hareket etmiþ olamaz.”
Kübra, baþýný öne doðru sallayarak onayladý arkadaþýný ve ardýndan ekledi;
- “ Galiba haklýsýn, dediðin gibi olmalý. Fakat biraz bekleyelim, eðer gecikecek olursa telefon eder ararýz kendisini.”
Aralarýnda bir süre daha konuþan çocuklar soðuðun da etkisiyle bir an önce çardaða çýkýp ýsýnmaya karar verdiler. Kübra merdivenlere týrmanýrken Þule maþingayý yakmak için daha önce aðaç kovuðuna istiflediði kýþlýk odunlardan bir kucak dolusu aldý yanýna. Aðýrlýðýn etkisiyle rutubetli, ýslak basamaklardan kayýp düþmemek için boþta kalan eliyle sýký sýkýya tutuyordu basamaklarý. Yaklaþýk on beþ metre karelik bir kullaným alaný bulunan çardak, çocuklarýn burada hoþça vakit geçirmeleri için yetip artýyordu bile. Maþinga, denize bakan pencere kenarýndaki köþeye yakýn bir yere kurulmuþtu. Ýki metre yükseklikteki tavana kadar uzanan borular, aðaçtan yapýlmýþ çardaðýn duvarýndaki delikten olabildiðince öteye, dýþarý doðru iyice uzatýlmýþtý. Maþinga borularý, dýþtan bakýldýðýnda hoþ bir görüntü vermese de çýkan dumandan aðacýn zarar görmemesi için bu þekilde yapýlmýþtý. Çocuklar, maþingayý yaktýklarý zaman söndüðünden emin olmadýkça oradan ayrýlmayacaklarýna dair söz vermiþlerdi ailelerine. Okulda gördükleri derslerden aðaç ve ormanlarýn çevre için ne kadar önemli olduðunu öðrenmiþlerdi. Orman yangýnlarýnýn ülke ekonomilerine, çevreye ne büyük zararlar verdiðini, ekolojik dengenin bu durumdan nasýl etkilendiðini çok iyi biliyorlardý. Hatta bir ara okulda yapýlan “ Ormanlar ve çevremiz ” konulu etkinlikte, hazýrladýklarý duvar gazetesinden dolayý ödül dahi kazanmýþlardý. Ýþte bu nedenle ateþi yakarken etrafa kývýlcým sýçratmamaya son derece dikkat ediyorlardý.
|
|
49
|
|
|
|
"Bilmem" dedi Gevþo. Onun için aslýnda hiç farketmezdi.Yeni bir suç iþlemek.Siciline bunu ekletmek hiç bir þeyin önemi yoktu. Kendisinin de bir önemi yoktu. Yaþýyordu iþte.Sokaktaki taþtan kaldýrýmlardan,
Bir bitkiden pek bir farký yoktu.Sadece yaþýyordu. Yaþamak için suç iþlemeyi seçmiþti. Suç iþlemek içinde yaþamayý.Kimi kimsesi yoktu.Kaybedeceði bir þey yoktu. Sadece hayatý bekleyen ruhsuz bir nesne gibiydi. Taþ bir kaldýrým gibiydi. Üzerine çýkýlan.Her gün çiðnenen. Bazen içindeki cehennem ateþi ile kavrulan.Bazense buz gibi soðuk taþ bir kaldýrým gibi. Sadece küçük bir çevrenin ayak takýmýydý. |
|
50
|
|
|
|
Adamýn adým sesleri kulaklarýnda yankýlanýrken içi ürpermiþti. “Neden” diye geçirdi aklýndan, “Sadece küçük bir günah iþledim Allahým. Bu dünyada sen böyle bir ceza verir miydin?” |
|
51
|
|
|
|
Saat gece yarýsýný geçmek üzereydi. O saatlerden sonra otostop yapmak çok güç olurdu. |
|
52
|
|
|
|
Uzun öðrencilik yýllarýndan sonra,siyasetin içerisinde piþmek ve kamile dediði gibi piþkinleþmek kolay olmamýþtý.Ona göre psikolojik anlamda bir sýnýrý yoktu.Ýnsan kademe kademe ya daha çok ahlaklý bir yaþama doðru yol alýr ve hayatta yaptýklarýndan ödün vermeyerek böyle bir sýnýrsýzlýðý seçer yada kademe kademe daha da piþkinleþir bu piþkinlikte kendine yine yeni bir sýnýrsýzlýk seçerdi. Politika her ne kadar iþleyiþ gereði belli kurallar manzumesi etrafýnda dönsede,zeki ve ihtiraslý insanlarýn kendi seçtiði sýnýrsýzlýkta tatmin olabilecekleri alaný en geniþ þekilde önlerine seren basamaklarý,yükseliþlerinin nihai hedefleri belli en iyi koridordu. |
|
53
|
|
|
|
G-3 marka silaha o yörelerde rastlamak imkansýzdý. Akýllara ilk gelen Sivas topraklarýnda arananlarýn olayla ilgilerinin olduðuydu ve Rovi kod adlý Yusuf Ünalan'ýn gurubuydu belki de gece ordan geçenler. |
|
54
|
|
|
|
Ölümle uyku arasýndaki ince çizgide bazen huzurlu bazense cýlýz bir nefesi uyuduðu odayý kaplarken,Ölüm varla yok arasýndaki bir yerde duruyordu.Oysa insan küçük bir zevkle geliyordu bu dünyaya.Varoluþ bir þölenken,yok oluþ sessiz sedasýzdý.Her ikisinde de bir þeyin içinden gelip;sanki çok ama çok büyük birþeyin içine doðru gidiyordu.Bu yoðun uyku içersindeyken veda etti annesine |
|
55
|
|
|
|
Onun evine de aðabeyim için gittim.
- Ordamýydý peki ? |
|
56
|
|
|
|
Þizofren bir kadýnýn kocasýnýn intiharýndan sonra söylediði saçmalýktan baþka bir þey deðildi bu.Bir kerecik bunu gerçek olarak kabul etse,bir sürü sorular sorabilirdi elbet. 40 kiþi,ülkenin apayrý yerlerinde,hiç durmadan neyi yazýyorlar? Belkide bir yer altý örgütü idi bu.Defterini dürmek istedikleri kiþiler hakkýnda
bilgi toplayan ve onlar hakkýnda yazýlar yazan bir örgüt.Yok daha neler? dedi içinden.Sanal alemde insanlarý zor duruma düþürmek için tuzaklar kuran bir örgüt fikri aslýnda benimseyecek bir varsayým deðildi. |
|
57
|
|
|
|
Þöhret onu hayatta en tepeye çýkarsa da. Kollarýna,ayaklarýna,göz kapaklarýna hareket edebileceði her yanýna sanki misina ile kancasýný takmýþ.Ýstediði her yöne acýlar içersinde çekiþtirerek götürüyordu.Sempatik ve yakýþýklý olmasý, ortaya koyduðu hareketli ve dinamik müzik tarzý ile genç kýzlarýn her zaman istediði bir erkek, evli kadýnlarýn bir ah çektiði adam olmasý artýk umrunda bile deðildi. Bazen geride kalan,sýradan hayatýný çok özlüyor.Ýçinde bulunduðu renkli küp þeklindeki hapishane ve sirkten sýyrýlýp eski hayatýna dönmek istiyordu. Ama bu mümkün deðildi. Albüm anlaþmalarý,Konser anlaþmalarý,Tv programlarý vs,vs,altýna imzasýný attýðý herþey geriye dönmesine engeldi. |
|
58
|
|
|
|
Yýllarca Asala, Hizbullah ve PKK gibi terör örgütlerinin hedefi olan ülkemiz, hepsinden farklý yepyeni bir terörle tanýþmýþtý; Hiçbir ideolojik ve siyasi amacý olmayan bu terör sadece belli bir bölgeyi veya toplumun belli kesimini deðil, bütün ülkeyi ve ülkede yaþayan herkesi tehdit ediyordu. Üstelik bu terörün militan sayýsý diðerlerini çoktan katlamýþtý bile. Ve ne yazýk ki bu sayý da her geçen gün büyük bir hýzla artmaktaydý |
|
59
|
|
|
|
Hasret dolu bakýþlarla özlediði yollarý, binalarý süzerken, özlemden yanýp tutuþan yüreðine yudum yudum sýla sevgisini serpeliyordu. |
|
60
|
|
|
|
Meþhur beþ tepelerin sonuncu tepesini de aþmýþlardý çoktan, þehrin lambalarý karanlýklar içinde yeryüzüne saçýlmýþ bir avuç yýldýz gibi parlarken, birazdan gökyüzündeki ve yeryüzündeki yýldýzlar kat kat çoðalmýþ, ay bulutlarýn arasýndan çýkmýþ ve Erciyes'i gece nöbet tutan dað göðüslü mehmetçiðe çevirmiþti. |
|
|
|