 • İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm |
221
|
|
|
|
Siz hiç çaresiz kaldınız da olmayacak birşeye sarıldını mı, işte öyle bir öykü. |
|
222
|
|
|
|
YANLIŞ SEVDALAR KARŞISINDA ACIMADIMI YÜREĞİMİZ DERİNDEN? |
|
223
|
|
|
|
Oysa aldatmak için geçerli sebepleri vardı... |
|
224
|
|
|
|
Sıcak bir Eylül akarken gözlerinden, gün sevdadır, gün vedadır... Tek suçludur Eylül, o çağırmıştır sevda sancılarını ve bitmeyecektir. Aralık kapıları kapanırken günlerin yüzüne, yeni merhabalar kucaklanır acımadan... Bunu sezer yürek ve kırılır aynalardaki gülümseyişe. Yalnız dillerde kraliçedir ceylan bakışlı sultan... Bir kez daha anlar ki aşk yoktur. Bir suret asılıdır yürekte, acıtan. Her nefeste yaşananın aslı yoktur. |
|
225
|
|
|
|
Gün Dağı’ndan gelen nehir aşkın nehri, Doğanur nehrin ışığı oldu. O nehirden su içenler bir daha asla sahte aşkın susuzluğuna kanmadılar.
|
|
226
|
|
|
|
İlk aşklar küllenir, sonra alevlenir mi? Yıllara meydan okur mu? Aşkınızın üzerine örttüğünüz kar hep orada kalacak sanırken bahar aniden gelip karları eritir mi? |
|
227
|
|
|
|
insan hayatında önemli olan şimdilerdir ve ben bütün şimdilerimde seni seveceğim... |
|
228
|
|
|
|
Aradan bir saat geçmişti... Mutfak boştu artık. Masadaysa üzerinde bir şeyler yazan bir mutfak listesi ve karşılıklı duran iki boş çay fincanı vardı... |
|
229
|
|
|
|
O öyküdeki kadın da benim kadar mutlu mudur? Ben şimdi cennetin ışıltılı yollarında, senin kollarındayım. Başlangıcım, yeni hayatım, biricik aşkım söyle, o da aynı yollarda koşmuş mudur? |
|
230
|
|
|
|
İlk defa, hayatımda ilk defa birini, hiç gereği yokken, üstelik sebepsiz yere zihnimde canlı tutmaya çalışıyordum. Tebessümü bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Kendi kendime bu kadar düsünmeğe değer biri olmadığına dair telkinlerde bulunuyordum lakin buna kendimi dahi inandıramıyordum. |
|
231
|
|
|
|
- Ne tür kadınlardan hoşlanırsın?
- Benden hoşlanan kadınlardan...
|
|
232
|
|
|
|
"Çok güzelsin." diyorum.
"Evet, çok güzelim, hem de çok tatlıyım." diyor.
"Eminim ki çok tatlısındır." diyorum
"İçsene beni." diyor.
Sarhoş oluyorum, ne yaptığımı bilmiyorum, kadehi dudaklarıma götürüyorum, içiyorum.
|
|
233
|
|
|
|
Ayaklarımın yerden kesilmesinin hemen ardından, birden taş zemine basmam arasında sıkışıp kaldığımda, yatağında başka biriyle bana şaşkın ve telaşlı gözlerle bakıyordu. |
|
234
|
|
|
|
Hava kararıyor. Işıklar daha yanmadı...Yandaki yazlık konağın pencereleri bomboş, perdesiz, çiçeksiz...... Su sesleri kesilir gibi oluyor. Yakacık tepelerinde gecikmiş yolcular iç geçiriyorlar. Umutla bekliyorlar. Kuşlar yorgun argın yuvalarına dönüyor. Sayfalar çevriliyor. Manastırın ürperti veren hazin çan sesleri, belli belirsiz, Süreyya Plajının yalı kalıntılarına doğru yankılanıyor... Su kulesi öylecene duruyor. Yeryüzü sanki su kulesinin ayakları dibinde bitiyor... Daha ötesi, sonrasız ve saydam bir boşluk... |
|
235
|
|
|
|
“Birdenbire bastırırsa yokluğum, karanlık gibi,
tipi gibi, sis gibi. Korkma devrilmekten kaldırabilirim seni.”(*)
|
|
236
|
|
|
|
Azrail’i beklemenin adıdır, sevmek! |
|
237
|
|
|
|
Pi, banyoya girdiği sırada Bi, gökyüzünün maviliğine kapılmış gitmişti../Yaşadıklarına kendini inandırmanın ötesinde, herşeyin bu kadar kısa sürede, ne kadar geliştiğinin hesaplarını yapıyordu kendince../Daha önce yaşadıkları adeta silinip gitmişti birden |
|
238
|
|
|
|
İş dönüşü canı eve gitmek istemiyordu. Nedense bu gün olabildiğince yalnız akalmak istiyordu |
|
239
|
|
|
|
Kam'ın Yaşamı İle İçiçe Geçmiş Bir Sevda Öyküsü |
|
240
|
|
|
|
Hani bazen anlatırdınya içinden geçen duyguların sen anlatmaya başladığında nasıl arka kapıdan çıkıp, kaçıp, kaybolup gittiklerini. Arkalarında ne bir iz nede bir işaret bırakmadan yok olduklarını |
|