 • İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm |
401
|
|
|
|
Şair hangi yaştan bahsediyordu dizelerinde bilmiyorum ama ben kışa doğru yol aldığım bu yaşımda böylesine bir duygu ile ilk defa tanışıyordum. Ve bu her ne ise, anlamaya dinlemeye yorumlamaya çalışıyordum.
|
|
402
|
|
|
|
Acı ve eğlenceli gerçek şu; bunu ne ben yazdım ne de sen okudun. |
|
403
|
|
|
|
Şimdi tüm bekleme nöbetlerime istinaden bir beklentim var galiba. Tüm anlattıklarıma dayanarak aklıma takılan birşey .... |
|
404
|
|
|
|
Bir genç kız delikanlıya sorar:
"Benden hoşlanıyor musun?"
Delikanlı;
"Hayır" diye cevap verir.
Kız sorar:
"Beni sevimli buluyor musun?"
Delikanlı;
"Hayır" diye cevap verir. |
|
405
|
|
|
|
BİR İNSAN HAYATI BOYUNCA KAÇ DEFA AŞIK OLABİLİR, BİR AŞKI BİTİRİP YENİ BİR AŞK YAŞAYABİLİRMİ |
|
406
|
|
|
|
Bir zamanlar hükmettiğim kelimelerimi sana gönderdim. Şimdi onlarsız bir yitik kandilim. Onlarla birlikte gitti, tüm bildiklerim. |
|
407
|
|
|
|
bitti,sabahın ışıklarını görüyorum ve kamaşıyor gözlerim.Biram bitti artık kahve içme zamanı şöyle en sertinden.Gece bitti,bira bitti.Sen niye bitmiyorsun? |
|
408
|
|
|
|
İnce bilekleriyle, gece saçlarıyla rüzgar güneşe yalvardı doğmaması için. Tek isteği gecenin yıldızlı yorganlarının altında koca çınara sarılıp derin uykulara dalmaktı. Mutsuzluğun dokunamayacağı tek varlıktı sevdaları. Yüreklerindeki çaresiz boşlukların adı bile kalmamıştı. Ne kadar acıklı olsa da unutuşlar, bu ıstırabı ruhlarından çıkarıp attılar. Çaresizliklerin karşısında dimdik durarak minik tohumlardan imkansız bir gelecek çıkarttılar. |
|
409
|
|
|
|
…gözlerimizde med ler vardı cezir leri unutmuş…seninkiler yeşilimsi…benimkiler kahverengi…ve ikisi de asi…
|
|
410
|
|
|
|
Bu sefer giderken içinden geçtiğim bütün şehirler bana inat ıslak ıslak bakıyorlardı yüzüme. Neden sorusu vardı sollamak serbest çizgilerinin üzerinde.
Geri dön diyordu bir U dönüşü yapılmaz levhası bile.
Ben giderken hep ama en çok seni bırakırdım ge |
|
411
|
|
|
|
Ayrılık acısıyla ağlardı hüznün içinde yüzen deniz kızı her gece… Tahammül edilmez bir yokluktu avuçlarındaki titreme. Hasretli gözyaşlarıyla engin denizlere açılırdı gerçeklere meydan okuyarak. Cesur yüreği ile kucaklardı denizin hırçın dalgalarını. Bakışları; suskun bir güz güneşi, her gülümseyişi; bin yıllık figan olurdu yıldızsız gecelerde, vuslatı bekleyen yüreği biçare… |
|
412
|
|
|
|
Geçmişte gençlerin davranışlarına egemen olan kısıtlayıcı gururun, yaşlılıkta nasıl çözüldüğünü, kaçırılan olanakların nasıl giderilmez bir sızıya yerini bıraktığını küçük bir öykünün dar çerçevesi içinde vurgulamaya çalıştım. |
|
413
|
|
|
|
Aynı kentin aydınlattığı iki genci anlatır bu öykü serisi. Kısmen bakışan, hiç görüşmeyen ama yürekleri kenetlenmiş iki genç... Aşka aşık olan bir kadın, hayal dünyasında kavrulan bir adam. Günlerin tükendiği yerde dünler en lezzetli yiyecektir. |
|
414
|
|
|
|
Bizim ailede; ihtirasları yüzünden etrafını muzdarip eden çoktur. Ben; beklide bu yüzden hislerimden ziyade aklımla yaşamak istedim.
İnsanın sevdiği bir ev olunca kendisine mahsus bir hayatı olur. Etrafımdaki her şeye kendi içimdeki saadet duygus |
|
415
|
|
|
|
Çünkü siz:
“Bakışlarla kutsanmış aşkın çocuklarıydınız.”
|
|
416
|
|
|
|
“Bu ne aşkın, bu ne derdin, bu ne mestin sesidir. Bu ne tizin, bu ne evcin, bu ne pestin sesidir.” |
|
417
|
|
|
|
Kız ayrılığın bu kadar acısız olmasına inanamadı. Olaya melodram havası katmak için sevgilisine gece telefon mesajı yazdı. “Beni durup dururken neden terk ettin. Hayatında başka bir kız varsa açık söyle. Ben bu acıya dayanamıyorum. İntihar etmeyi düşünüyo |
|
418
|
|
419
|
|
|
|
Soğuk üşütürken, yağmur damlalarından kaçmak için şemsiyenin altına sığınırken fark ediyorum; orada sonsuza kadar kalmalıydım! Yüzümüzü, bedenimizi birbirimizde saklayabilmeliydik. Sağda solda görülen suratları belli olmayan ve birbirlerine sarılan sevgililer kadar normal olabilmeliydik. |
|
420
|
|