|
• ÝzEdebiyat > Öykü > Aný |
501
|
|
|
|
Çocukken ne zaman büyük olacaðýz diye düþürken, büyüðünce de keþke hep çocuk kalsaymýþýz dediðimiz çok olmuþtur herhalde.Çocukluðun bu kadar çabuk geçtiðini düþünürsek çocuklarýmýzýn, çocukluk etmelerine müsade edip, bu imkan nisbetin de olsa, onlara olanak saðlamalý, doðayla onlarý tanýþtýrmalý, onlara sevgi, saygý ve kibarlýk kavramlarýný öðretmeliyiz.Onlar bunu çocukken öðrenir, örf ve adetlerimizi bilirlerse yarýnlarýmýzdan ne endiþemiz olabilir...Mutlu, huzurlu, gülen ve güler yüzlü mutlu çocuklar, yarýnlarýn mutlu, düne dair güzel anýlarý olan, baþarýlý gençleri olarak karþýmýza çýkacak ve bizleri aþacaklardýr...Bütün yüzler gülsün, hiç solmasýn... |
|
502
|
|
|
|
Baraj Yolu iki farklý dünyanýn tam ortasýnda... Bir ekvator. Yolun bu yaný Rýza abinin dünyasý öbür yan yavuklusunun. Rýza abim mahalledeki çay bahçesinin sahibi. Daha doðrusu babasýndan devir aldý, þimdi kendisi iþletiyor. Uzun boylu, kalýn kaþlý, ela gözlü bir yiðit. Saçlar daim taralý, üst dudakta Ayhan Iþýk vari bir býyýk artist gibi adam Rýza abim. Serde gençlik var. Baþýnda da kavak yelleri... |
|
503
|
|
|
|
Alacaklýsýna Þahin; borçlusuna Kumru takliti yapan Mihverli Papagan'lar ve Çürük Portakal'lara ithaf edilir. |
|
504
|
|
|
|
"yani tarzan ruhlu bir benliðe doðranmýþ selülozun yaþayanýndan daha deðerli olduðunu anlatmak çok zordu, çünkü kitabýn-kalemin hala fotosentez yaptýðýný ispatlamalarý gerekiyordu" |
|
505
|
|
|
|
"Ne hasta bekler sabahý
Ne taze ölüyü mezar...
Ne de þeytan bir günahý
Seni beklediðim kadar!.." |
|
506
|
|
507
|
|
|
|
"Kerpiç kerpiç üstüne kurdum binayý
Binayý kurar iken gördüm Leyla'yý
Leyla baþýma açtý türlü belayý"
|
|
508
|
|
|
|
Toplantýdan çýkan sendika yöneticilerinin adý bir iki yerde geçti. Yöneticilerin soy adlarý genel olarak yazýþma, karar defteri, raporlar gibi yerlerin dýþýnda pek kullanýlmýyordu... Örneðin Genel Baþkan'ýn adý Haþmet, soy adý Zurna'ydý; ama yakýn arkadaþlarý, sürekli, ' Sayýn Baþkan, derken toplantýlarda genel olarak iþverenler, 'Haþmet Baþkan, diyorlardý.. Genel Mali Sekreterin adý, soy adý Ahmet Cücetepe olduðu halde kendisinden , 'Geldi Ahmet baþkan, gitti Ahmet baþkan, diye söz ediliyordu... Diðerleri de öyle!... Genel Baþkan Vekili' nin adýnýn Salim olduðu bilindiði halde, soyadýnýn Nazik olduðu bilinmiyor gibiydi.. .'Salim baþkan da Salim baþkan!... Böylece gidiyordu... Örgütlenme Sekreterinin adý 'Orhan, olmakla birlikte soyadý 'baþkan, olmuþtu sanki!.. Oysa deðildi... Onun soy adý da, 'Dolandýr, idi. Orhan Dolandýr! Herkes biri birine, ' Baþkan, ve ya ' sayýn baþkan, diye sesleniyordu... Bu yaygýn bir hitap þekli olarak kullanýlmaktaydý.. Ýþyerlerinden Genel Merkez' e yolu düþmüþ þube düzeyinde yönetici, temsilci ve üyelere bile Genel Merkez Yöneticileri tarafýndan, ' baþkan, diye hitap ediliyordu... Ara sýra iþyerlerinden Genel Merkeze' e uðrayanlarýn adlarýnýn bilinmediði ve ya anýmsanmadýðý zamanlarda durumu kurtarmada iþe yaradýðý oluyordu bu formulün... |
|
509
|
|
|
|
Geçmiþte kalmýþ bir yargýlama anýsý... |
|
510
|
|
|
|
Topladým bütün cesaretimi. Karanlýktan deðil kendimden korkuyordum. Ýçimdeydi karanlýk. Ay ýþýðý kapalý perdelere raðmen loþ kýlýyordu odayý. Ay tutulmasý olsa keþke dedim o anda. Hatta bir daha dönmemek üzere terk etse insanlýðý. |
|
511
|
|
512
|
|
|
|
Tren garýndan biletimi alarak trene bindiðim ana kadar hiç kimsenin þüphelenmeyeceði biri iken, illa da üzerime þüphe çekebilmek için her þeyi yapýyordum. Birinin bana dik dik baktýðý anda, aþýrý bir korkaklýkla sýðýnacak bir kuytuluk bulana kadar arkamý dönüp hýzla uzaklaþýyordum ve baktýðýný sandýðým kiþi, asýl ondan sonra dik dik bakmaya baþlýyordu. Trene en arkadaki tenha vagonlara ulaþarak binmeye çabalýyordum ve görenlerde suçlu bir kaçaðýn algýlamasýný yaratýyordum. Trene binip de boþ bir kompartýman bulabilme çabalarýmda ise, ancak tenha bir kompartýman bulmakla yetinerek, kompartýmana benden önce yerleþmiþ üç kiþilik bir köylü ailenin yaný baþýna, o ailenin bir bireyiymiþim gibi algýlanarak dikkat çekmeyeceðimi umarak oturmuþtum. |
|
513
|
|
|
|
Sahte bohçacý çetesiyle yaþanan olaydan sonra annem evde duramaz oldu, korkuyordu.
Seyitgazi’ye, ablamýn yanýna gidip orada kalmaya baþladý. Bir hafta, iki hafta… Zavallý babacýðýmla periþan olmuþtuk. |
|
514
|
|
|
|
Umut ve Umut gibi yaþamak zorunda kalan sokak çocukalrýnýn dramý anlatýlmaktadýr. |
|
515
|
|
|
|
Baþkalarýna þans gibi gözüken sizin içinde þansmýdýr acaba? |
|
516
|
|
|
|
Bir toplum ki çocuklarýn, yaþlýlarýn ve zeka engellilerin büyücek bir bölümü korumasýz ve korunaksýz... Ne geçmiþleri var, ne de gelecekleri ama, bunlarý olaðan bakýþlarla izleyen toplumun geçmiþini yaþlýlar, geleceðini çocuklar oluþturmuyor mu? Bir de zeka engellilerimiz var, bunlar da çokluk yazgýlarýyla baþbaþa!.. Etiketsiz, hiyerarþik olarak hiçbir kariyeri ve üniformasý, silahý, örgütü ve örgütlenme olanaðý bulunmayan bu katmanlar toplumun öp öz malýdýr... Bu mala sahip çýkmayan bir toplum maddi dünyasýnýn elden uçup gittiðinin ayýrdýna vardýðý için olsa gerek; umudunu cinlere, okumaya-üfürmeye , taþlara, duvarlara, çula, çaputa baðlar oldu!. |
|
517
|
|
|
|
Seni senden sormanýn güzelliði… Sahilde, dað baþýnda, vadide…
Seninle yaþamanýn, dünyaya kafa tutmanýn çekiciliðinin o vahþi güzelliði; vazgeçilmez.
Yakamda gül gibi taþýrým seni...
|
|
518
|
|
|
|
Kýzýl saçlý kýz biraz daha yaklaþtý.Yaklaþtýkça meraký daha da artýyordu Kýzýl saçlarý yüzünü kapatýyordu.Saçlarýný geriye çekti.Göle çok yaklaþmýþtý.Önündeki ýslak kayayý fark etmemiþti.Kayaya basmasýyla kaymasý bir oldu.Ormaný delip geçen çýðlýðýný kimse duymadý.Suya düþmüþtü.Çýrpýndý ama nafile hiçbir fayda vermedi.Bir kaç kez suyun yüzeyine çýkmayý becerdiyse de sudan çýkamadý.çok korkmuþtu.en sonunda yorgun düþtü ve kendini suya býraktý.gözleri yavaþ, yavaþ kapanýyordu.en son hatýrladýðý þey boþluktu sanki hiçbir zaman bitmeyecek bir boþluk.Öncesi bomboþ.Sanki hiç yaþanmamýþ gibi.En son mavi bir kelebek.Onu yalnýzlýða mahkum eden yalnýz bir kelebek.mavi kelebekler mezarlarda yaþar.Þimdi ise mavi bir kelebek onu yalnýzlýða gömmüþtü.Onun geçmiþini gömmüþtü
|
|
519
|
|
|
|
Gelmiþ tencere ekmeklerin hepsini tenceerinin içine doðramýþlar Ata''yla.Rakýlarýn hepsinide tencerenin içine boþaltmýþ. |
|
520
|
|
|
|
Dostluðu ve sevgiyi ben bu ocakta öðrendim. Bu bana bir lütuftu.
Yaramaz mýydým bilmiyorum ama çok mýzmýzdým. Annemse beni hayatýn gerçeklerine alýþtýrmaya çalýþmaktan artýk bitap düþmüþtü. Ama yýlmadý önce herþeyin olumsuzunu düþünerek, heyecanla ve umu |
|
|
|