 • İzEdebiyat > Öykü > Başkaldırı |
21
|
|
|
|
Yerde debelenen oğlunu aldı kucağına baba. Bağrına basmak istedi onu. Saçlarını koklamaya başladı. Akan gözyaşlarını, oğlu görmesin diye içmek istiyordu
|
|
22
|
|
|
|
Kazdağı altın arama çalışmalarına dair yazdığım kısa bir hikaye... |
|
23
|
|
|
|
İnsanlar korkularını karıştırdılar. Tepe gözlerden, gul yabanilerden sonra arıdan, sinekten korkmaya başladılar. İlginçtir, insandan korkmaya başladılar. Haddini bilmek ne kadar güzel... |
|
24
|
|
|
|
Kadın neydi?Nedemekti?Erkek olmak ya...peki insan olmak? |
|
25
|
|
|
|
Çocuktu anlamazdı acının ne demek olduğunu. O acıyı yalnız kendisi biliyor sanıyordu. Onu da gürül gürül yanan bir sobadan öğretmişlerdi ona. Her şeye aklı eremezdi. Yine de istediğini yapmakta serbestti. Öylesi bir hakkı kendinde görüyordu nedense... |
|
26
|
|
|
|
Görüşebildiğim insanların geneli biliyoruz fakat çaresiz kalıyoruz diyorlardı. Tabi ki bu gerekçeler de manasızdı, sabırla sineme çekildim ve çalışmaya devam ederek, sırlarıma havale ettim. |
|
27
|
|
|
|
Boyunlarına asılı olan yağlı ilmik bile engelleyemedi bu yiğit iki devrimci gencin haklı haykırışını… Yıldızlar utandı, ay yüzünü sakladı. |
|
28
|
|
|
|
Vilayetteki sinemalara yabancı film olarak önceleri sadece Hint filmleri gelirken, sonra Amerikan ve Avrupa menşeli filmler gelmeğe başlıyordu. Fakat yerli senaryolara alıştığım için, yabancı filmler bana, sanki tam olayların ortasında bitiyormuş gibi g |
|
29
|
|
|
|
Yazılanların, yorumu okuyucuya bırakılan pek çok, hem de Piza kulesi kadar doğru konular vardır. Saygılar. |
|
30
|
|
|
|
Son kezde sigara içmeli diyorum boş olan eve. Kan kokusu karışıyor sigarama. Sonsuzluğa karışacak ruhumu mutlu eden tek varlık olduğu için minnettarlık duyduğumu söylüyorum parmaklarımın arasındakine bakarak. |
|
31
|
|
|
|
Yazıyı kaleme almamda ki en büyük etken edebiyatımızda şair ve yazarların toplumda ki suç işleyen insanlara mahkumlara, yani hırsızlara, katillere, esrarkeşlere bakış açılarında ki acımasız duruştur. Üstelik onları bir vebalı gibi görmeleri, sefil iğrenç yaratıklar diye yaftalayıp toplum dışına iterek adeta tekme tokat dışlayarak sanki bu insanlar yokmuşçasına gibi bir tavır almalarıdır. |
|
32
|
|
|
|
Vitrinin üzerinde duran ,tamamı camdan mavi melek balığı kızım tarafından çizgi filmdeki, hayalleri gerçek yapan hayal balığına benzetilmişti.
-Anne bu hayal balığına benziyor !
-Evet kızım doğru zaten hayal balığı.
-Neden ?
-Bizim de hayallerimiz var çünkü.
-Neden ?
-Peki senin hiç hayallerin yok mu ?
-Ben Deniz Kızı olmak istiyorum. Bir de Tinker Bell gibi havalarda uçabilmek.
-Bak gördün mü işte bizim de hayallerimiz var senin gibi .Biz de şimdi senin tam eksikliğini kavrayamadığın barışı,mutluluğu hayal ediyoruz kızım.
Şaşkın bakışlarla bana bakan kızımın kafasını biraz karıştırdığımın farkındaydım. Önce benim hayallerim olması biraz tuhafına gitmişti.
-Neden bu kadar şaşırdın biz büyüklerin hayalleri olamaz mı?
-Anne siz büyüksünüz.Her istediğinizi yapabilirsiniz.
-Peki anne ben de büyüyünce hayallerim olacak mı ?
-Eğer benim gibi kalbinin ufacık bir köşesinde bir çocuk saklayabilirsen olabilir.
-Gerçekten mi?
-Evet öyle olmasaydı ben seninle nasıl yataklarda zıplardım, bahçede saklambaç oynayabilirdim ,seninle dans edebilirdim, içimdeki küçücük yerde sakladığım çocuk olmasa ,hayallerim olmasa ……..
Artık gözlerinde bir parıltı vardı.
|
|
33
|
|
|
|
“ Baba“ diye yineledi. “Gün boyu siz yokken, çok düşündüm ben. Kararım kesindir! Vazgeçirmeye kalkmayın beni.“ Sustu. Gözleri dolu dolu olmuştu, dudakları titriyordu. “Ben Okumak İstiyorum!“ dedi, suskunluğunu bozarak.“Okumak istiyorum!“ |
|
34
|
|
|
|
Güney Amerika Kıtası'ndaki And Dağları'nda bir lama yaşıyormuş. Bu lamanın adı Heman'mış. Heman bazen sürüyle birlikte otlar, bazen yalnız gezermiş. Hayat güzelmiş, yaşamak güzelmiş, otlamak güzelmiş. Nereden gelmiş bilinmez bir puma ( Dağ aslanı ) ortaya çıkmış. Puma avlanmaya başlamış. Lamalar sağa sola kaçışmışlar ama puma her defasında bir lamayı yakalamış.
|
|
35
|
|
|
|
ANLAM BİTTİ...! Lucifer, sadece bir kutu dolusu çamur kaldı, ve hayatı yeniden yoğuracak TANRI YOK ARTIK LUCİFER...
|
|
36
|
|
|
|
Köyün birinde köylünün birinin kaz sürüsü vardı. Zaten adamda kaz çobanıydı ve adı Kazım’dı. Koyun güder gibi kaz güdüyordu. Kaz çobanı önüne katmış kazları giderken durup türkü söylemeye başlayınca kazlar etrafına toplanıyor ve onu dinliyorlardı. Böyle sazsız, cazsız, müziksiz türkü söylemek Kazım’ı mutsuz ediyordu. Kazım bir gün arkadaşlarından izin alarak köyden ayrıldı ve şehre saz almaya gitti.
|
|
37
|
|
|
|
"Ben de kansermişim, akciğer hem de"
|
|
38
|
|
|
|
Caracalla yüksek bir tepeden vadiye bakıyordu.Uzun boylu oldukça yakışıklı sayılırdı.Kayalıklarda iç hesaplaşmasını yapıyordu.Domna onu pers prensesiyle evlendirmek istiyordu ama onun gönlü İyon’un kardeşi Nerva’ daydı.Bir çok kez onunla evlenmek istediyse de Nerva tarafında reddedildi.Nerva Makedon kralı makrekus ile evlendi.
|
|
39
|
|
|
|
Feryat ediyordu Mine…
Kendini yerden yere atıyordu…
Yürekler dayanmıyordu artık yankılanan bu feryada. |
|
40
|
|
|
|
oyunun dışına çıktığında dilin kemiği ortaya çıkar.
kemal sakan |
|