• ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu |
41
|
|
|
|
Adým Havva…
Tarihin doðar doðmaz topraða gömdüðü “insan” soyundaným ben…
Ýnsan soyunun cennetten kovulmasýna sebep olan þeytanýn ta kendisiyim. O yüzdendir yeryüzü cennetinde yerimin olmayýþý.
|
|
42
|
|
|
|
Ýsmini bilmiyorum,sormadým..Ben Berfino dedim ona..Ölümün soðuk yüzüne düþmüþ kar tanesi gibiydi.. |
|
43
|
|
|
|
Bekir Sýtký Kunt; konuþma dilini yazý diline getirme anlayýþýný benimser: "...Dilde ölçü , dilde realizmdir; yani yaþayan dil ile yazmaktýr. Halkýn dili, sanatçýnýn kendi dili olmalýdýr." der.
Yapýlan bir söyleþi de, sanat anlayýþýný özet olarak þöyle dile getirir: "Sanatýn tek amacý ve yolu halk için olmaktýr.
Halktan olmayan, halký anlatmayan, halkta yanký uyandýrmayan bir sanat, düþünülemez dahi.Bir sanatçý yaþamak istiyorsa,
halkýn malý olmasýný bilmelidir.Bu halk ezelden ebede kadar vardýr... |
|
44
|
|
|
|
Aynanýn karþýsýnda, saatlerce hiç býkmadan o korkunç çirkin yüzünü seyretti...Ýç dünyasý adeta yüzüne yansýyordu. Aynanýn hemen üstünde yer alan geniþ çerçeveli gençlik fotoðrafý aslýnda çok yakýþýklýydý.Be eski sararmýþ resim onu mutlu ederken, aynada gördüðü yüz ise bu mutluluðu alt üst ediyordu. Ýki karar arasýnda bocalýyordu...
|
|
45
|
|
|
|
Sakinliði ve sessizliðiyle ünlü kentimizin yukarý caddelerinden alýþmýþ olmadýðýmýz bir gürültü koptu. Kulak verdik ne oluyor diye. Osman adýný duyunca gürültünün nedenini anladýk. |
|
46
|
|
|
|
Savaþ zorluktur. Kahramanlar zor oyunun finaline gider. |
|
47
|
|
|
|
Kendisi bilmediði bir yolun yolcusu olmuþtu.. |
|
48
|
|
|
|
Bu öyküyü mutlaka yazmalýydým. Saatime baktýðýmda yarým saatlik bir sürem kalmýþtý. Ýþ yerim ile evim arasýnda ki mesafeye bu süre yeterliydi. Aksi halde hafýzamdan uçup gitme tehlikesi vardý. Çünkü hastaydým. Her geçen gün her geçen saat beynim eriyordu. Acilen patronu görmem þarttý. Ama önce onun emir erini görmeliydim. Kapýyý çalýp içeri girdiðimde koltuðunda tüm ihtiþamýyla bana gülümseyerek bakýyordu. Dolgun göðüsleri, kalýn bacaklarý ile muhteþem sarýþýn afrodit heykeli o koltukta oturuyordu. Hemen önünde diz çöktüm :" Ey sekreterlerin en güzeli bu sefil dünyaya bir daha gelirsem eðer ve zengin biri olursam eðer seni haremime önce sekreter sonra sarayýma kraliçe olarak almazsam dünyanýn en þerefsiz adamýyým" dediðimde sekreter kahkahalarla gülüyordu. |
|
49
|
|
|
|
Dili sürçtü öðretmeninin, “ne güzel pembe gözlerin var senin”. O gün bugündür adý, “pembe gözlü kýz” olarak kaldý. |
|
50
|
|
|
|
O aslýnda bunu seçmemiþti.. |
|
51
|
|
|
|
Sirkeci-Harem araba vapuru. Her gün bu vapura iki defa binmek zorundayým: Ýþe giderken ve dönerken... Ýnsaný canýndan bezdiren, yorucu iþ stresinden sonra eve gidecek olma düþüncesi bile rahatlatmýyor bazen. Yaklaþýk yarým saat süren bu sýkýcý yolculuðu ç |
|
52
|
|
|
|
Çevrenizdeki her þey kýrýk dökükken sizin mesut olmanýz mümkün deðildi.
|
|
53
|
|
|
|
Hacý Eþref musalla taþýndaki meftanýn kim olduðunu merakla sormuþtu. Ýþte ne olduysa o anda oldu. Hacý Eþrefin bir anda tansiyonu yükselmiþti, bayýlmamak için sorduðu kiþinin koluna sarýldý. Hacý Eþref çok mu üzülmüþtü? Kesinlikle üzülmemiþti. Bu ölen sýradan bir ölü deðildi. Semtin en namlý, en psikopat, sarhoþ ve esrarkeþler listesinde bir numara olan serserisi Eþkýya Zafer’di ölen. |
|
54
|
|
|
|
Akþam karanlýðý bastýðýnda ateþler yanar, iþte o zaman hüzün basar, efkâr basar. Kimse ayrýlmak istemez. Þimdi birisinin araya girmesi lazým. Maymunluk yapmasý þart, onlarýn gülmesi lâzým. Yoksa içleri parçalanacak dertten. Görev belli. En bedavacýsý, en parasýzý devreye girer. Kralýn soytarýsý gibi. Öyle þakalar yapar ki, öyle hareketler yapar ki gel de gülme ulan için kan aðlarken. Kahkahalar yeniden patlar hem de nasýl.
|
|
55
|
|
|
|
bu yazının ardında art niyet yok fakirin nacizane tavsiyeleri yazar olmak isteyenlere saygılar |
|
56
|
|
|
|
Ýki adam, Balat'ýn eski sokaklarýnda hýzlý adýmlarla yürürken, telaþ içerisinde. Bir sokaktan, baþka bir sokaða yangýndan kaçarcasýna koþar adým gidiyorlar. Zayýf, uzun boylu olaný, kýsa boylu, kýrmýzý suratlý, þiþman adama bir þeyleri söylerken, onu devamlý ikaz ediyor. Þiþman olan ise, koca kafasýný sallarken, düþünüyor korku içerisinde. Üstlerindeki kýyafetlerden köylü, iþçi, alt sýnýf ya da polislerin deyimiyle iki tane þüpheli þahýs. |
|
57
|
|
|
|
Serkan iyi addedilen bir üniversitenin sosyal bilimlerle ilgili mezunlarýnýn sonunun genellikle mesleksizlik olan bölümlerinden birini bitirdikten sonra; o yýllarda kendisi ile ayný durumda olan çoðu yaþýtlarý gibi okuduðu okulun gerektirdiði iþi bulamadýðýndan, boþ durmamak için mahalle bakkalýna yardým ediyordu. |
|
58
|
|
|
|
-"Be hayvan Çamur Yaþar hem çeribaþý hem de mahallenin en iyi esrar satýcýsý, oðlu da mahallenin en iyi hýrsýzý. Bir gecede en az beþ dükkan soyarmýþ. Daha ne istersin, parayla oynuyorlar Allahýn belasý. Senelerdir çalmadýn çýrpmadýn da ne oldu sanki, mahalle de herkes zengin oldu sen ise kendini de bizi de süründürdün. Nusret abim zamanýnda sana söylemedi mi. Eniþte midye satacaðýna esrar sat eroin sat dedi. Ama sen tavþan yürekliliðinden, ödlekliðinden midyeden baþka hiçbir bok satmadýn. |
|
59
|
|
|
|
Göller Bölgesi Þairler ve Yazarlar Derneði Öykü Yarýþmasý Türkiye Birinciliði |
|
60
|
|
|
|
Ve gülmeye baþladý.
‘U’larla dolu bir kahkaha.
Bir kuhkuhu. |
|