 • İzEdebiyat > Deneme > Yaşam |
361
|
|
|
|
Keşke kalbimin bir dili olsaydı da benim anlatmak istediklerimi o anlatsaydı. Dilime, yüreğime o tercüman olsaydı. O anlatsaydı sende olan beni, benim halimi, ve ahvalimi…
|
|
362
|
|
|
|
Yaşam ırmağı gürül, gürül hızla kopürdeyerek akarken, bizler kısır bir döngü içerisinde kendi hapishanemize kendimizi mahkum etmişsek ; buna da yaşamak diyorsak, kendimizi kandırmıyormuyuz acaba ? |
|
363
|
|
|
|
Koşullar ne olursa olsun, zarar göreceğimizi bilsek de doğru sözden, adaletli davranmaktan vazgeçer miyiz? Hepimiz bu soruyu kendimize soralım… |
|
364
|
|
|
|
.....yaşanan yaşanacak çarklar yerine oturacak oturuyor da, bize kaderimiz kalıyor, oda Yaradan’ın verdiği tek zerre haksızlık yapılmaz diyor insana hak ettiğin sana, o halde saflar belirlensin tövbelere otursun, hak bilinsin kul adına! |
|
365
|
|
|
|
Her tren ilk gardan başlar yolculuğuna ve son durakta durup bir sonraki yolculuğuna başlar. |
|
366
|
|
|
|
Kazanılanlar hep el değiştirir, kaybedilen hep bedenler... |
|
367
|
|
|
|
Bazen yaşanılan kayıplar, insan hayatından parçalar alır götürür. Bu parçaların bıraktığı boşluk öyle acı verir ki bu boşluğun verdiği acıyla dizlerininizin üzerine yıkılırsınız. Yıkıldığınız an içinizde ki güçle yeniden ayağa kalmanız gerektiğini bildiğinizden bir müddet dizlerinizin üzerinde kalsanız bile yeniden ayağa kalkarsınız. Sebebler bulursunuz kalkmak için ya da güvendiğiniz sevdiklerinize tutunursunuz bazen de beklenmedik bir el uzanır, siz kalkmak istemediğiniz anda bile sizi ayağa kaldıran sımcıcak tutulası bir el.
|
|
368
|
|
369
|
|
|
|
Yalnızlık bende tarifsiz olmuş, içinden geçemediğim bir sis bulutu yalnızlık, içinde ne olduğunu bilmiyorum... |
|
370
|
|
|
|
el değmemiş umutların suskun gelişini bekliyorum...saklanıyorum.. |
|
371
|
|
|
|
bir dost sons evgilisine dair bir şeyler anlatmıştı günün birinde. onu dinlerken garip düşünceler şimşek hızıyla üşüştü beynime birer birer. nasıl oynuyorduk hayatın karşısında? rollerimizi seçerken nelere dikkat ediyorduk? aşk dediğimiz neydi gerçekten? sanal bir yanılgı mıoydı tümüyle? yoksa çarpıtılmış gerçeklerden örülü fantastik kurgu bir öykümüydü? sevgi yüce miydi gerçekten? yoksa insan kendi yüceliğini mi paylaşmıştı sevgiyle? |
|
372
|
|
|
|
iki farklı ağrı iki farkli saklayış........ |
|
373
|
|
|
|
Yağmur tanesi kadar saf ve temiz doğar insanoğlu.. Daha dünyaya ilk merhabasında yaşlar akar gözlerinden tıpkı yağmur gibi. Dokuz aylık anne hasretinin sona erişinin sevincidir kimbilir. Belki de bir bilinmeze gelişin tuhaf korkusudur.
|
|
374
|
|
|
|
Var olmak, var olabilmek… Beyinde başlayan sancıların yıllarca, saatlerce, saniyelerce (mecburen) devam et(tiril)mesi… |
|
375
|
|
|
|
canım sıkkın dedim o kadar işte... |
|
376
|
|
|
|
Garip bir sevinç dalgası yükselip dururken içimde, hayatımdaki üç erkeğe de şükrediyorum. |
|
377
|
|
|
|
Neden sana ezberleyeceğin bir tanım ya da zorlanmadan elde edeceğin bir bilgiyi vereyim ki? Çözmen gerekeni kendin gör!.. |
|
378
|
|
|
|
İmtihan gereklidir; insan bir şeyleri aşmalıdır ki Allah’ın huzuruna arınmış olarak çıkabilsin. Belalar yağmur gibidir; yağan her yağmurla mümin daha arınır. Yaşanan hiçbir bela kalıcı ve sonsuz değildir. Samimi mümin, Rabb’i için sabreder; teslimiyetle, tevekkülle, yine O’nun yardımını bekler. |
|
379
|
|
|
|
Çok sevdiğin biri ölür ya bazen, hani aslında yakındır ama uzaktır artık, yani hep seninledir ama hiç seninle değildir, hani her zaman hissedersin ama duyamazsın sesini ya artık, hani ölür ama anılarıyla yaşar ya, işte o gidenin ardından; |
|
380
|
|
|
|
Dere, kışın ayazında coşkulu akıyor, Ağrı’nın köyünden okula gitmek öyle kolay değildi. Önce paçalarını sıvayacaksın, sonra da ayakkabılarını çıkartıp, buz gibi suyun içine sokacaksın. Çantanı da ıslanmaması için yukarı kaldıracaksın. Bitti mi? Hiç biter mi okulun otuz kilometrelik yolu… Eğitimin ışığı yıldızlar gibi uzakta olsa küçücük yüreklerde okuma isteği hiç bitmiyor…
|
|