|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katýlýmý |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Murat, Mevlüt, Muzaffer ve Ýsa
Ýsa Kantarcý
Roman > Korku Romaný
Murat, Mevlüt, Muzaffer ve Ýsa
“Ýsa, senin arkandayýz, Murat, Muzaffer ve ben, sen kafaný yorma.”
Balkonda sigara içiyordum öðleden sonra, güneþ var ama serindi hava, yaz bir türlü gelmedi, yaðmur, sel, her þey can sýkýcý. Kadýnlar, kýzlar can sýkýcý, çocuklar þeytan. Güzel, iþe yarar bir þey yok gibi. “Neden geldim hayata, bu ne iþ?” Bir yaþamak derdidir gidiyor. Ne istersem, en elde etmek istersem diþimle týrnaðýmda bir mücadele vermem
[DEVAMI]
|
|
|
• ÝzEdebiyat > Deneme > Yaþam |
481
|
|
|
|
Gün ýþýðýnýn gözleri aydýnlattýðý gibi, çayýn þuasý da sözleri aydýnlatýr. Buðulu iklimlerde sohbet, daha bir kavi daha bir içtendir; engine açýlmýþ bir yelkenli gibi süzülür gider. Çayýn zarafeti, muhabbet edenlerin hâletlerine yansýr. Mecliste, hodgâmlýða , kabalýða yer kalmaz. Nezaket ve nefaset ýtýrý yayýlýr çayýn buðusuyla beraber.
|
|
482
|
|
|
|
Ýçinden keþke o zamanlar biraz daha çok sarýlsaydým, koklasaydým, öpseydim diyor telefonda oðlunu dinlerken… Sünnet düðününde oðlunun boncuk boncuk gözyaþlarýna dayanamayýp onunkinden daha çok miktarda gözyaþlarýný içine akýttýðý günü hatýrladý.
|
|
483
|
|
|
|
Anlatacak çok þeyim var yazacak hiç biþeyim... |
|
484
|
|
|
|
Ey Orta Doðu hiç mi yüzün gülmeyecek, hiç mi huzur gelmeyecek, uðramayacak senin oralara... Kudüs hep mi yetim kalacak, öksüz kalacak? Selahattin Eyyubi'nin kemikleri hep mi sýzlayacak? Hep mi yaralarýmýza tuz basacaðýz? Hep mi kan kusup da kýzýlcýk þerbeti içtik diyeceðiz? Hep mi bu herzeleri yiyeceðiz? |
|
485
|
|
|
|
‘Býrakýn silinsin göz yaþlarým gözümden. Beni acýmasýzca hapsettiðiniz göz çukurlarýnýzdaki yansýmamý görmek istemiyorum.Hayata sizin gözlerinizle bakýp, sizin beyninizle yaþama uðraþýndan azad edin beni.Bana verilen bu akýl, bu kalp, bu eller, bac |
|
486
|
|
|
|
Bir babanýn oðluna sesleniþi... |
|
487
|
|
|
|
Yanýlgýlar insanlarýn sahip olduklarý gerçekleri midir aslýnda ? |
|
488
|
|
|
|
2005 Aðustos ayýnýn son haftasýnda ailenin minik bir üyesi olarak dünyaya geleceðinin haberini aldým. Sen anne karnýnda 45 günlükmüþsün, o sýra bana öyle söylediler. Hem sevindim, hem hüzünlendim. |
|
489
|
|
|
|
Öyle düþünüyordum kendi kendime iþte... Döküldü kalemden inceden... Çok da ciddiye almamak lazým aslýnda yazarý. |
|
490
|
|
|
|
Yalnýzlar þehri burasý.
Burada sadece yalnýz olanlar yaþar, aldatýlmýþlar, darbe almýþlar, en sevdikleri tarafýndan kandýrýlmýþlar yaþar. |
|
491
|
|
|
|
Bir an kendimizi, hiç, ama hiçbir þeyle (kiþiler- kurumlar ) kýyaslamadýðýmýz bir günde yaþadýðýmýzý hayal edelim. Üzerimizden tonlarca yükün kalktýðýný, adeta kuþ gibi hafiflediðimizi hissedeceðiz. Ýþte o zaman gerçek özgürlüðü tadacaðýz |
|
492
|
|
|
|
kaybedilen baharlarýn çocuklarýyýz biz...pus yüzlü eylüllerin... |
|
493
|
|
|
|
” Oyun bitince, þah da, piyon da ayný kutuya konur” diyen, Sokrates ne kadar haklý. Kendini tüm canlý varlýklarýn efendisi sayan, o da yetmez tüm dünyanýn, hatta evrenin efendi-si olarak gören, hiçbir þeye saygý duymayan, göstermeyen insanoðlu, oyun bitince ayný kutuya gireceðini hesap edemiyor ne yazýk ki… |
|
494
|
|
|
|
baþlýk abartýlý deðildir. o dünyanýn en masum, en samimi, en hakiki yayýncýsýydý.
kimdi bu yayýncý, onun kiþisel dünyasýnda kýsa bir yolculuk yapalým... |
|
495
|
|
|
|
Biz toplum olarak kuklalarý çok severiz. Onlarýn eylem ve söylemlerini zevkle ve heyecanla izleriz. Sabah akþam onlardan söz ederiz. Çýlgýnlýklarýna, cesaretlerine, giyimlerine ve yaptýklarý iþlere hayran kalýrýz. Ve onlara benzemeye çalýþýrýz. |
|
496
|
|
|
|
Aklýndaki düþünceler gibi hýzlý hýzlý gitmek istemiyordu. Bütün gün usanmadan denize dönük banklara arkadaþlýk eden, sabah serinde gelip balýk umudu sýcaða kalan amatör balýkçýlar, biraz önce denizde alabildiðine ýslanan köpeklerin sandal gölgesinde miskinliklerine bakýp bir yerlere dalýyorlardý yakalamaya çalýþtýklarý balýklardan önce.
|
|
497
|
|
|
|
Karamsarlýðýn piçi,bedbinliðin üvey oðlu, bedbahtlýðýn öz evladý, ta bizi bulana kadar mutluyuzdur yaþama sevincini tadarak....
|
|
498
|
|
|
|
Savaþ, akla gelen her þeye sahip olmak ve bunlarý ‘öteki’ nden korumak için, gücü elinde tutmak isteyen; cehaletle yoðrulmuþ bir üstünlük duygusuyla saldýrganlaþan insan ya da toplumlarýn yakalandýðý korkunç bir hastalýk halidir. |
|
499
|
|
|
|
Kiþi, çevresindeki insanlarýn her birinin hoþnutluðu için ayrý çaba harcar. Deðiþik zevklere sahip insanlardaki uyumsuzluklar ve farklýlýklar binlercedir. Kýsacasý, ‘insan için yaþayan’ kiþi, aslýnda yüzlerce insan için yaþar.
|
|
500
|
|
|
|
Sanýrým onun dýþýnda baþka hiç ama hiç kimseyi ,ölene dek ve her sigara yakýþýmda hatýrlamayacaðým. |
|
|
|