 • İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
661
|
|
|
|
insan bir içimlik su ise kendine layık dudakları bulmalı. insan aşk şarabıyla zikzaklar çizen bir ressamsa kendine elini titretmeyecek sevgili aramalı. |
|
662
|
|
663
|
|
|
|
"Karanlıklarıma bir avuç güneşin yetiyordu meğerse herşeyin yalanmış. Bir Kasım günü ait olduğun kollara geri döndün. Bir nefes sanmıştım seni lakin bıçağın en keskin yerinde kanattığın yüreğimi farkededim. Bilseydim gözlerinin yalan olduğunu, bilseydim gözyaşlarınnda baharlarımın solduğunu. Şimdi yüreğimin tozlu raflarında " yalnızlığa " gömdüm seni. Gittin demiyorum sana çünkü sen bana hiç gelmemiştin ki ."
|
|
664
|
|
|
|
hep yazıldı ateş ve pervane hakkıdna. kimi zaman pervane ateş oldu kimi zamanda ateş pervane. sevgili hârdı, ateşti, en kızılıydı alevlerin. ben de pervaneydim. kısacası, ateş ve pervane ikilemine kendi aşkımın gözünden farklı bir bakış. |
|
665
|
|
|
|
Yıkık kalbimin kırıntılarından bir tekne ve o teknede sevgiliye döşenmek üzere hazırlanmış bir suit oda |
|
666
|
|
667
|
|
|
|
Arada gel yanıma, arada bak gözlerime. Gözlerinde hayatı bulayım yine. Sonra yine çeker gidersin nasıl olsa, bu sefer de şiirler tutar beni ayakta. |
|
668
|
|
|
|
Evden çıkıp dışarıdaki sıcağı yutmak istemediğim bir gün... |
|
669
|
|
|
|
Aşık sevdiğini gücendirmekten, onun sevgisinin yok olmasından çok çekinir. Allah’a aşkla bağlı insan, bundan daha şiddetle içi titreyerek Allah korkusunu yaşar. Allah’ın hoşnutluğundan mahrum kalmaktan korkar... Allah’tan gücü yettiğince korkan insan, O’nun buyruklarına uyma konusunda çok daha dikkatli olur; en çok Rabb’ini sever ve en çok O’na saygı duyar.
|
|
670
|
|
|
|
zamasızdır, mekansızdır sevda ..öyle deli dolu..öyle pervasız uçan kuşlar gibi..nereye konacağının hesabını yapmaz... |
|
671
|
|
|
|
Hiç kuşku yok ki insanlığın ikinci Orta Çağını yaşadığı bu günlerde bile, dünyanın bütün köprü başlarında sevdiklerini sayılara vurmaktan kurtaran bir edebiyatçı vardır ve bundan sonra da sayı sevicilerin yanlış hesabı Bağdat’a varmadan edebiyattan |
|
672
|
|
|
|
Aşk müsaitmisin bie demeden gelip yerleşiverdi kalbime, daha hal hatır sormadan, nereye bile diyemeden çıkıp gidiverdi aynı hızla. |
|
673
|
|
674
|
|
675
|
|
|
|
Kurt gibi acıktım Anne!
Neler yaptı benim Canım Annem bugün bakayım?
Kuru Fasulye, pilav, cacık…
Çok sıktı be Anne! Pazartesi günlerinin fix menüsünden ne zaman kurtulacağız? Şaka yaptım Anne hemen yüzünü buruşturma! Gel Canım Annem! Gel şöylece şuraya otur. Gel biraz nefeslen! Dünyanın işi biter mi hiç? Sen kaygılanma sakın. Bu oğlun Senin elinden zehir olsa yer! |
|
676
|
|
|
|
Gözlerim; yeşil bir hayalin ıssız durağında beklemekteydi sessizce ve fikirlerimse senli iki zaman arasına bağdaş kurmuş medet dilenmekte, dilsizler yokuşunda başıboş seyirlerde... Sevdama itham ettiğim romanların yazarı bir deli vardı içimde, gönül yaralarımdan sızanları kağıtlara elleriyle kazıyan, derinlerimde sakladığım kör, sağır ve dilsiz hasretimin çocuğuydu, tabiri caizse... Hasretimin tabiri bu deli çocuk gitmez oldu gecelerimden, sarıldı bana gecenin en siyah saatlerinde, dilim oldu kağıtlara konuşan... Yine kalemi vurdum gece vakti satırlara. Bu çocuk yalnız kağıda dökerdi mürekkep renginde gözyaşlarını... |
|
677
|
|
|
|
Susuyorsun. Susmanı duymak öyle acı ki! gidişinde kalanlarla başbaşa olmak öyle öyle dayanılmaz ki! kalan “hiçbirşey”se; insan “hiçbirşey”e dayanamaz ki! dayanmak en azından tek bir şey ister: “dayanacak birşey”! imkans |
|
678
|
|
|
|
Dur gitme suya gönlünü akıtan dilber! |
|
679
|
|
|
|
Vurgunlarda yürek
Bana bir ömür sensizlik yerine
Bir anlık sen gerek. |
|
680
|
|
|
|
Güneşin batarken doğamaması gibi bu, terk ediliş ama yeni bir diriliş; güneş yerini ay’a bırakmaz mı, ay ışığını güneşten alsa da yine de geceyi aydınlatmaz mı? |
|