 • İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
1241
|
|
|
|
İkimizde Özledim Diyemeyecek Kadar Uzak Kaldık Birbirimize... |
|
1242
|
|
1243
|
|
|
|
-Ama gidiyorsun. Beklide yapmacık bir gülümseme, takılıp o gülümsemenin peşine…- |
|
1244
|
|
|
|
Bir kanal ararsın içinde “aşk” olmayan. Yeteri kadar doymuşsundur çünkü tüm bu olaylardan. Kısa bir süre sonra böyle bir kanalın mümkün olmadığını anlayıp televizyonu kapatırsın son derece öfkeli yarı sitemli bir tavırla. |
|
1245
|
|
|
|
Herhangi bir gecenin derin karanlığında sensiz olmak nedir diye sorsalar kocaman bir hiçliğin içinde seni anlatırdım |
|
1246
|
|
|
|
Önce söz gelir, engel tanımaz bir akarsu hüneriyle sızar içimize, ardından sözün hakimi gelir, karşı konulamaz bir güçle sahip olur benliğimize. Sözün gücü en güçlü silahları bile gölgede bırakır. Çünkü silah insanları yok ederek etkisiz bırakırken, söz bunu insan hala yaşıyorken başarır. Ondaki gücü keşfeden herkes bilir, söz; nsanın iç dünyasına inen kapının tek anahtarıdır. Bütün mesele o dünyada ne yapmak istediğin, neyi hedeflediğindir...
|
|
1247
|
|
|
|
Pencerenin pervazında nazlı güneş, alaca bir karanlık namluda… Yüreğimdeki koyu gölgenin müsebbibidir yokluğun… Affet, kanayan güllerimle bir mum ışığının karanlığında büyüyor yüzünü göremediğim hüzünlerim. Dindiremedim acılarımı affet baş edemedim kendimle. |
|
1248
|
|
|
|
Umudun ve umutsuzluğun arasında kalmış bir insan...ve kaybolan, uzaklaşan sevgilinin ardından inanç çerçevesi içinde bir ARAYIŞ... |
|
1249
|
|
|
|
....
Kimse fark etmedi ayrıldığımı..
Kimse merak etmedi neden ve nereye gittiğimi…
Bir mendil sallayanım olmadı ardımdan…
Mahcup bir el kaldıranım…
Bir gözyaşı dökenim olmadı..
“Gitme, kal” diyenim… “Çabucak gel” diyenim…
“Sensiz duramam buralarda” diye yakınanım olmadı…
“Gidince hemen haber ver lütfen” diye seslenenim…
Kimse fark etmedi ayrıldığımı.. |
|
1250
|
|
|
|
Yaşarız ne için bilmeden farkında olmadan |
|
1251
|
|
|
|
Buluşuruz hepimiz aynı sofrada,
yaralanmış yüreklerimizin türküsünü söyler,
suskunluklarımızı paylaşırız... |
|
1252
|
|
|
|
Ayaklar iğrençtir aslında bazı zamanlarda. İnsanı hatalara götüren, akılsız başın derdini çeken et yığını ucu bir beşlik edilmiş ama değeri yerine göre bin beşlik eden ayaklar. Ayrılık zamanlarında insanları taşıyan, o anda bir kere olsun yolunu şaşırmayan, o anda dünyanın en gereksiz beden uzuvlarından biridir işte. |
|
1253
|
|
|
|
İlk kez aşık oldum ve sevmeyi öğrendim... |
|
1254
|
|
|
|
"Bu kez eğilmeyecek satırlarım, üç kuruşluk aşkının karşısında. Bu kez, ucuzca gidişine pahalı duracak, adam gibi kalışlarım" |
|
1255
|
|
|
|
Söyle bana, usulca eğilerek zamandan..daha sessiz../bu aşk kimin.. |
|
1256
|
|
|
|
Bir büyünün dayanılmazlığıyla yeniden doğuşu hızlandıran bir his ! Unutulamaz, akıcı, hüzünsüz ve yenileyici anlar.. Bu ritim bazen yavaş bazen hızlı.. Bu akış bazen cana değer bazen kararlı !
Sesini duyduğumda, beklenen kendini gösteriyor diyorum. Ateşin yakıyor, yakmalı diyorum. Kalbin atıyor, atmalı diyorum.
Seni görebiliyorum. Şarkını duyabiliyorum. İçini sezebiliyorum, anlayabiliyorum.
|
|
1257
|
|
|
|
Yüzünün gölgesi hangi suya düşse kâğıtlarda gülün sureti belirirdi. Ebrû ebrû işlenirdi kağıtlara yüzün. Şimdi gül rengini attı, bir bağbozumu yaşadı bütün gülzarlar. Baykuşlar gül bahçelerinde bülbüllerin kanını döktüler, şimdi gülistanlarda baykuşlar hüküm sürülüyor. Gittin ya güller küskün bütün gülüşlere. |
|
1258
|
|
|
|
sensizim; ağlamaklı ve yapayalnız.. |
|
1259
|
|
|
|
Başlayıp biten herşey adına teşekkürler. Sen ellerimden tutup birçok düşün yüzüme aydınlandığı günlerin ardından, hiçbirşeyin eskisi gibi olmayacağını bile bile hayal kurabilidi |
|
1260
|
|