• ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Popüler Kültür |
41
|
|
|
|
“Konya Oturaklarý” baþlýðýyla yayýmlanan kitapta, Konya halk yaþamýnda önemli yeri olan, kadýnlarýn danslarýyla renklendirdiði, sazlý ve sözlü eðlencelere adýný veren oturak alemlerinin deðiþen yüzü ve özellikleri anlatýlýyor. |
|
42
|
|
|
|
Ezberci ,elemeci sistem”,anlamak” yerine “anmayý “koyduðunu hiç fark ettirmeden.Sinsice içten içe kuþaklarý bilimden,kültürden ve en önemlisi kendi tarihinden uzaklaþtýrdý. |
|
43
|
|
|
|
Ne kadar yazýk ki bu narin ve nazenin, naif ve beyza alemin güleç ve þizofren celladý olmaktan beis duymadýnýz. O kadar mesut ve bahtiyar bir çocukluk yaþanýþ olmalýsýnýz ki sizi irkiltmedi acý çýðlýklarý, iniltiler. |
|
44
|
|
|
|
Þecaat arzederken, merd-î kýptî sirkâtin söyler.. R.Paþa. |
|
45
|
|
|
|
Günümüz müziðine dair bir inceleme kitabýnýn tanýtýmý... |
|
46
|
|
47
|
|
|
|
Müzik kocaman bir dünya içine sýðýndýðýmýz, içinde mutlu olup dillendiremediklerimizi kustuðumuz, kendimizi tanýmladýðýmýz bir kimlik. Öyle kalýn bir kitap ki aradýðýmýz tüm hayatlar sýðýyor içine ve hissettiðimiz bütün duygular karþýlýk buluyor içinde.. Ne þanslýyýz ki kendimiz ifade edebileceðimiz böylesi sýnýrsýz bir evrenimiz var: notalara sýnýr yok, seslere ve sözlere sýnýr yok burda!
|
|
48
|
|
|
|
...Ama dönem sonunda gösteriye çýktýklarýnda, yüzlerinde ‘Yaptým iþte, size inat, herkese inat, her þeye inat yaptým; çýktým, iþte oynuyorum’ ifadesi okunurdu.
|
|
49
|
|
|
|
Ülkemizdeki hapishane ve kahvehane gerçeðini düþündüðümüz zaman az bile olduðunu görürüz..... |
|
50
|
|
|
|
Hipotez: “ Popüler kültürlerde idealler deðil, en temel içgüdüler hakimdir.“ |
|
51
|
|
|
|
- “felsefe eðitiminin amacý,felsefeyi deðil,felsefe yapmayý öðrenmek;düþünceleri deðil,düþünmeyi öðrenmektir.”” felsefe yapmak için,felsefeyi yapmýþ ve onu doruðuna çýkarmýþ olan büyük düþünürlerle birlikte düþünmek gerekir.”” Felsefe,bizi alçak gönüllü olmaya davet eder ve bilgi sandýðýmýz þeylerin her zaman öyle olmadýðýný bize düþündürür.”
|
|
52
|
|
|
|
beni paralý olman deðil; kapitalizme hizmetin yýktý. çünkü sen aptal kýzlar gibi hep arabasý olanlarýn peþine takýldýn. belki bunda bir sorun yoktur. fakat þunu bil ki sen hiçbir zaman insanlara bu arabayý nereden buldun diye sormadýn. zira insanlarýn zengin olmasý önemli deðildir; önemli olan o zenginliði nasýl elde ettiði ve nasýl harcadýðýdýr. sen bunu hiç düþünmedin. sen bir arabada jantlar gibi aksesuar oldun. |
|
53
|
|
|
|
Kavram kargaþasýna devam caným Türkiyem |
|
54
|
|
|
|
Sarmýsaklasak da mý saklasak, sarmýsaklamasak da mý saklasak? |
|
55
|
|
|
|
Bir sarhoþ otobüste yalnýzken yanýna oturdum. Dedi yanýmda kimse oturmazken sarhoþ olduðum için sen nasýl oturdun. Dedim beni döversen birisi kurtarýr elbet. Dedi tüm insanlar dörde çeyrek vardýr; ben ise üç buçuðum. Dört olan sadece peygamberimizdir. Þaþýrdým o an sözleriyle. Dedim kendi kendime bir abdestliden duymadým böyle söz acaba niye? Bir söz vardýr eski bir gramofondan çýkar gibi gönlü hoþ eder. |
|
56
|
|
|
|
Bize yazmayý öðreten deðerli öðretmenlerimiz mi yanlýþ öðretti bilmem ama zaman zaman internet sitelerinde karþýlaþtýðým “Mutlaka Okuyun…” baþlýklý yazýlar beni o yazýdan resmen uzaklaþtýrýyor. Adeta yalvarýrcasýna bir ifade içeren bu baþlýklardan uzak dururum. |
|
57
|
|
|
|
TV dizilerinin etkileyici gücü tartýþýlmaz ama bu dizilerdeki karakterler bizi (yani çoðunluðu) yansýtýyor mu? |
|
58
|
|
|
|
Evet, düpedüz entelektüel bir bilgi birikimine sahipti iþte. Geniþ vizyonu daðarcýðýndakileri, herkesi kendisine hayran edecek bir anlatýmla aktarmasýna yetip artýyordu. Konuþmasý son ana kadar büyük bir dikkatle dinlenir, beðeni iþareti olarak anlaþýlabilecek kýpýrdanmalar baþlardý salonda. Gittiði her yerde kalabalýklar kendisini izler, yolunu bulabilenler yanýna kadar sokularak teveccühlerini sunmaya çalýþýrdý.
|
|
59
|
|
|
|
Ülkesini yüksek istiklalini korumasýný bilen Türk milleti dilini de yabancý dillerin boyunduruðundan kurtarmalýdýr. (2 Eylül 1930)
Mustafa Kemal ATATÜRK
|
|
60
|
|
|
|
Önce büyük bir otoyol geçti ýssýz araziden . Ýn cin top oynayan daðlar dereler araba sesleriyle canlandý. Sonra bir hýzlý tren yolu yapýldý ; en ýssýz yere de bir istasyon kuruldu. Ýstasyon yakýnlarýndaki daha önce deðersiz olan arazi birden deðer kazanýverdi. Oraya en yakýn ilçenin zenginleri köylünün elinden ucuza arazi kapatýp , hemen inþaat yapmaya baþladýlar. Ýnþaatlar baþlayýnca , iþçi çadýrlarý , barakalarý kuruldu. Birileri köfteci barakasý , çaycý barakasý yaptý. Ýþçilerin kazançlarýnýn bir bölümü onlarýn geçimini saðlayacaktý. Ýþler geliþtikçe , birisi bakkal açtý , ekmek sebze ; hatta içki de sattý. Birileri de gidip bir mescit iþine giriþti ; çevre köylerden para topladý devlet kurumlarýndan yardým aldý. Çaycýdan köfteciye kadar herkes, kendi çapýnda kazanýyordu. Tümünü besleyen oradaki iþti. |
|