BÝR VARMIÞ ÝKÝ YOKMUÞ
Bir kaldýrýmdan diðerine koþarak geçen yalnýzlýðý, musalla taþýna sahipsiz bir tabut gibi yatýrdý. Ellerini can çekiþirmiþçesine yanlarýna düþürüp baþýný arasýna aldý.
Týkýþ týkýþ otobüsleri ve dolmuþlarý düþündü. En arkada sýkýþarak oturan kendisinin týpatýp aynýsýydý. Yüzündeki giz ifadeye dönüþüp ortalýða soru iþaretleri yýðýyordu.
Akþamüstleri simetri üstüne kafa yorup düzenli olmayan eþyalara el atmadan onlarý düþünerek yoruluyordu. Temeli atýlmamýþ ne kadar yapý varsa sanki kafasýna düþecekmiþ gibi sürekli elektriklerin kesilmesini ve yapý temellerindeki taþ ve betonlarý düþünüyordu…
Evlilik cüzdaný soran ucuz otellere kirli týrnaklarýný ve sevgilisinin çeyizlik yatak örtülerini anlatýyordu. Kabak kafalý, diyordu kabul yeri memuru için, gözleri oyuncak tüfek görmüþ çocuk gibi, diyordu. File içinde lastik top görüp tekmelemeye baþlayan bir çocuk gibi bizi gafil avladýðýný sanarak ne kadar da mutlu oluyor, diye düþünüyordu.
Bir küllüðü tepeleme dolduran garbi bebekler poker oynuyorlardý. Bir kazak, bir çift eldiven sevindirmeye yeterdi oysa kendisini, bu bekleme salonundaki garbi bebekler Kafdaðý’nýn neresinde yaþayan Simurg kuþunun akrabalarýydý acaba?
Otel odasýnda, sevgilisinin saç fýrçasýna takýlan saç telleriyle doktorculuk oynamaya baþladý. Evhamlý sevgilisinin kahve telvesini yalayana kadar…
Odanýn perdesini çekip lambayý yakarken, kalabalýktan yaðdan kýl çeker gibi kurtulduðunu düþündü. Kanýksadýðý pisipisine bir gururlanmaydý bu. Gazoz kapaðý ütüp çamurlu elleriyle maðrur bir halde burnuyla oynar gibi…
Gazete bayii titizliðiyle, iadeye yollayacaðý gazeteleri sarar gibi sevgilisinin üstünü yorganla örttü. Otelin karþýsýndaki iþ yerinin kepengi gürültüyle indirilince içinden saydý!
Oturduðu koltukta gümbür gümbür akan bir gür ormaný düþündü, kapkaranlýk, iðne deliði kadar bile olsa ýþýk bir an kendisi içinde kaybolunca deðmeyen. Apar topar saklanmak istediði, kafasýnda nakþettiði bir sýðýnak.
Ütülü beyaz gömleðinin sol kolunun düðmesi kopmuþtu. Sýðýnacaðý ormandaki cýrcýr böceklerini düþündü. Hayaletli bir ormanmýþ, soðan kokan elleriyle çamura batmýþ!
Boþ arsada top oynayan çocuk sesleri ormanda onun yardýmýna koþunca, çocuklara teþekkür etmek için bakkaldan filenin içinde bir lastik top almýþ!
Naylon çoraplý sevgilisiyle pikniðe yine ormana gitmiþler. Sevgilisi konuþtukça, kýrýk dökük anýlarýna uzun týrnaklarý batmýþ.
Düþ kurarken, birdenbire içinde, pijamalarýný giyip yatmak isteði doðdu.
Perdede oynayan, üstüne sarkan ürkütücü aðaç dallarýnýn gölgeleri uykusunu getirmiþti. Allak bullak olan suratýna bakmak için banyoya girdi. Aynaya bakarken cam þangýrtýlarý duyuyordu, kýlýç þakýrtýlarýný… Kendini çok zorladý ama tüfek takýrtýlarýný duyamadý.
Anýlarý zihninde fing atarken banyodan çýkýp pencere kenarýna iliþti. Bir kasaba hoparlöründen reisin dublajcýsýný duydu.
Þimþek ve yýldýrým mahþer yerine çevirirken geceyi, usulca sevgilisinin yanýna kývrýldý.
“Kurutulmuþ bir çiçektiniz sanki, göðünüzü getirdim.” (Turgut Uyar) dizesini sevgilisinin kulaðýna eðilerek fýsýldadý.