|
Kayýtsýzlýk Düþünceyi Öldürür...
Bir topluluk içinde yaþýyorsanýz o topluluk içindeki her ses tonunu yakalamak, dinlemek, eþlik etmek, eleþtirmek veya duymazlýktan gelmek gibi bazý sosyal aktiveleri paylaþmak zorundasýnýz. Bu, sizin bir toplum içinde birey olmanýzdan kaynaklý aktivitedir. Yani siz bir yerde duruyorsunuz; durduðunuz yerle ilgili, iliþkili olanla, her þeyle bir baðýnýz var demektir. Bu bað, ayný zamanda, sizin yaþamla, toplumla olan baðýnýzdýr. Durduðunuz yerden, baktýðýnýz yere kadar her alan sizin görüþ açýnýzýn kapsamýndadýr. Bu görüþ kapsamýna giren zorluklarý, eþitsizlikleri, olumsuzluklarý deðerlendirirken de durduðunuz yerin önemi büyüktür. Durduðunuz yerde sizi tutan birikimleriniz, sosyal siyasal varlýðýnýz zor durumda bulunan ve sizlerle ayný toplumu paylaþan kiþilere karþý kayýtsýzlýða itiyorsa o durduðunuz yeri çarçabuk deðiþtirmekle yükümlüsünüz. Bu ezilmiþ olan toplum bireylerinin haklý olup olmamalarý ile ilgili bir þey deðildir. Bu tamamýyla sizin kendi sorunsalýnýzdýr. Sizleri kayýtsýzlýða iten her duruþ görüþ alanýnýzý daraltmaktadýr. Bu duruþ neticesinde kimlerin haklý veya haksýz olduðunu bulma þansýnýz yoktur. Kayýtsýzlýk düþünceyi de öldürür. Sizi kayýtsýzlýklara süren her ortamdan uzaklaþýn, çünkü düþünceler ancak böyle bir ortamda ölür.
|
|
