Özlem
(alper kutay erke) 12 Mart 2006 |
Yaþam |
| |
"Kýzým olursa adýný Özlem koyacaðým" dedi, dolunayda yakamozlarý seyre dalýnan bir deniz gibi ýþýl ýþýl parlayan gözbebekleriyle gözlerimin içerisine bakarak... |
|
Eylül'de Ayrýlýk Zor Olur...
(alper kutay erke) 3 Mart 2006 |
Sevgi ve Aþk |
| |
Terkedeceksen bir yaz ayýnda terket beni demiþtim, Haziran, Temmuz, Aðustos farketmez, gökte güneþ olsun alnýmýzda ter, yeter... |
|
Cevapsýz Sorular
(alper kutay erke) 3 Mart 2006 |
Sevgi ve Aþk |
| |
Kaç bin gününü çalardý ömründen insanýn bu en güzel yerinde kördüðüm olan iliþkiler? Hangi vitamin iyi gelir, hangi ilacýn farmakolojik özellikleri keserdi unutulmuþluðun ateþli nöbetlerini? |
|
Bir Özlem Bitti
(alper kutay erke) 3 Mart 2006 |
Yaþam |
| |
Artýk üç þekerli içiyorum çayýmý ve yanýnda çilekli, susamlý kurabiyelerim. Güneþin doðuþunu seyrediyorum hýzlý geçen bir gecenin ardýndan, yüzümü yýkýyorum soðuða aldýrmadan, dudaðýmý þekilden þekile sokup ýslýk çalmayý öðreniyorum, sonra bir üç þekerli çay daha... |
|
|
Tren düdüklerinden korkardým hep, resmi üniformalý hareket memurlarýndan da, çocukluðum onlarýn arasýnda geçmiþti. Kahverengi tren vagonlarý camlarýmýzýn zoraki manzaralarýydýlar, ben onlarý seyrederdim bütün gün sonrada sýkýlýr sokaktan gelip geçen arabalarý taþlardýk arkadaþlarla. Devlet Demiryollarýnýn sarý boyalý lojmanýnýn duvarýna asýlý potayla basketbol oynardý çocuklar, ben boyum küçük olduðu için uzaktan bakardým hep. “Bu çocuk cüce kalacak” derdi amcam da çok içerlerdim o sözüne. Ama yinede belli etmez, güler geçerdim. Rivayete göre çok zeki bir çocukmuþum, babam amcamýn bu sözüne ithafen “Cüce de olsa çok büyük adam olacak bu çocuk” derdi. Cüce kalmadým çok þükür ama adam olabildim mi bunu hala çözmüþ deðilim.
Doðduðumda ismim konusunda hararetli tartýþmalar yaþanmýþ evde. Ýlk ismim Alper’de karar kýlýnýnca göbek adýmý da Tunga koyalým deyip, nüfus müdürlüðüne o zamanlar Konya Devlet Demiryollarýnýn müdürü olan dedemi göndermiþler. Dedem yolda ezberleye ezberleye gittiði ismimi nüfus memurunun karþýsýna geldiðinde unutunca da bizim Alper Tunga olmuþ Alper Kutay.
Ortanca amcam tarihçi Yazar Cemal Kutay’ýn hayranýydý, sanýrým bu hataya en çok sevinen de O olmuþtur. Kütüphanesindeki Cemal Kutay kitaplarýný okuyarak geçmiþti okul yýllarým. Ýþte ta o zamanlar yazdýklarý geniþ kitlelere ulaþan bir yazar olmak en büyük hayalim olmuþtu. Gizlice amcamýn odasýna girer, kitaplarýný alýp Cemal Kutay isminin Cemal’ini kazýr, Kutay’ýn önüne Alper yazardým. Ýsmimi bir kitabýn üzerinde görmek öyle hoþuma giderdi ki, amcamýn tehditlerini bile hiçe sayardým.
Aziz Nesin satýþ rekorlarý kýran kitaplarýnýn ardýndan “Yazdýðým her kitabý acaba yayýnlatabilecek miyim korkusuyla yazýyorum” derken, ben yürüdüðüm yolun ne kadar dikenli olacaðýný az buçuk hayal edebiliyordum. Bu ülkede yazar olabilmenin standartlarý nelerdi, yazmak, yazabilmek toplum adýna üstlenilen bir sorumluluk muydu, sorumluluksa bu sorumluluðu yerine getirebilmek için ne tür fedakarlýklar gerekliydi? Bir yazar, bir pop sanatçýsý ya da bir futbol yýldýzý kadar popüler olabilir miydi? Yazar dediðin enteresan, sýra dýþý, sakallý, uzun saçlý, entel bir tip mi olmalýydý? Yazar ne yer, ne içer, hangi ortamlarda yazar, nasýl yaþardý? Böylesine tuhaf sorularla meþgul ederken beynimi, birkaç önce güncemin sayfalarýna þöyle bir göz attýktan sonra tam Aziz Nesin’lik bir hikayenin kahramaný olduðumu fark edip kendi halime gülmeye baþlayacaktým...
|
|