..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Sevgi bilmekten doðar." -Mevlana
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
ÝzEdebiyat - Yazar Portresi - Meryem Rabia Taþbilek
Meryem Rabia Taþbilek - dilsizmütercim
Site Ýçi Arama:


Ana Sayfa
  Pencere Önü Düþünce Rutinleri (Meryem Rabia Taþbilek) 9 Mayýs 2009 Deneysel 

Tebbessümüne inþirah içirilmiþ çocuklar þaþkýnlýkla bakardý bu hale kapý aralýklarýndan... Fakat þu aþikardý ki, herkesin içindeki karanlýk aydýnlýðýný arýyordu. Aranýyorsa bulunacaktý elbet. Bazýlarýmýz pusuda gözlüyorduk aydýnlýk arayan karanlýðýmýzý. Pütürlü soru iþaretleri törpülüyordu hakikatin önündeki duvarý inceden inceye. Yeni anlamlar yumuþak dokuyu geçip, aklýn sinir uçlarýna dokunup kanatýyordu.

  Dilsiz'in Ben Tercümesi (Meryem Rabia Taþbilek) 9 Mayýs 2009 Bireysel 

Kendinden yana bakmaya yorulduðu pencerelerinin tozunu alýrken, sürekli yolculuk yaptýðý trenin ayný cephesine oturup ve ne zamandýr dikkat kesilse de etrafýndaki yolun sadece bir yönüne aþina olduðunu farketti. Ters yönde ve hep baktýðý yönün aksi istikametinde bir koltuða gömüldü. Önce biraz soluklandý. Tüm yorgunluðunu içine yatýrdý, düþünce hamaklarýnda sallandý. Sonra üzerinden geçtiði köprülerden içinin aðýrlýklarýný akýtýrmýþcasýna dalgýn dalgýn bakmayý denedi. Akan her neyse daha çok genizine hücüm ediyordu. Manzaranýn buðusuna raðmen yeni bir çehre kazanmýþtý yollar.

  Yumurtasýz Omlet ve Direniþimize Dair (Meryem Rabia Taþbilek) 12 Ocak 2009 Politik Olaylar ve Görüþler 

“Bana dýþarý çýkýnca karpuz yemeyeceksin deseler onu bile kabul etmem çünkü ben iþgal rejimini muhatap almýyorum.” Ahmet Yasin Ýmam Ebu Hanife'ye zalim Haccac hediyeler sunup ve devlette üzt düzey görevle yanýnda yer almasýný teklif ettiðinde, Ebu Hanife; “Bana þu sarayýn direklerini saymamý söyleseniz onu bile saymam!” diye cevap vermiþtir. Ve zaten bu erdemli duruþu hasebiyle Haccac tarafýndan þehid edilmiþtir. Oysa þimdilerde bizim mücadelemizde bu vakarlý, kendinden emin duruþa ne kadar da muhtacýz! Öfkelerimiz cesaretlerimizden daha büyük. Nedense öfkemiz bile hep uzaklarda yapýlan haksýzlýklara ve zulümlere dair daha bir hýzlý tetiklenebiliyor. Zira uzaklara dair tepkiler bir bedel ödenmeden “gösterilebiliyor” ama yakýnlara dair sergilememiz gereken tavýralýþlar daha somut bedeller gerektirebildiðinden ayný iþtiyaký ve hareketi bu alanlarda gösteremiyoruz. Kanaatimce Ýsrail(in zulmü) kredi kartý veya paraya yüklenen anlam gibi. Onun yaptýðý zülmün beznerini yapanlar yahut Ýsrail'in yaptýðý zulümlere mani olmayanlar, para ve kredi kartýnýn bir yerde birleþtiði gibi aynileþiyor.

  Direniþ, Sivil Ýtaatsizlik ve Satyagraha Felsefesi (Meryem Rabia Taþbilek) 4 Ocak 2009 Özgürlük ve Eþitlik 

Kaç gündür Gandhi'nin pasif direniþ ve satyagraha feslefesi örnekleri üzerine tefekkür ediyorum. Peygamberimiz'in onca direniþ örneklerine þahit ve varis iken biz neden hala Gandhi'nin yapabildiðine ulaþýp, hatta aþýp saðlam, Müslümaanca bir direniþ sergileye miyoruz?! Pasif direniþi; kendileri bizzat þiddeti kullanmasalar bile þiddete maruz kalmayý göze alabilen topluluklarýn mücadele þekli diye tanýmlýyorlar. Öte yandan bunlarý yazarken Malcom X'in özgürlük manifestosundaki "Öfkeni Kullan" ibaresini de göz ardý etmemek gerek. Bir þekilde itidali bulmalý.

  Cinnet Modern ve Truman Þov (Meryem Rabia Taþbilek) 29 Aralýk 2008 Post-Modernizm 

Az ya da çok bir Truman Þow (filmine) dönen yahut dönüþtürülmeye çalýþýlan hayatýmýzý bu aralar aðrý eþiðimi pek çok zamandan daha da fazla hýrpalayacak þekilde gözden geçirmeye çalýþýyorum. Zaten insanýn özelde kendi hayatýný ve genelde yaþadýðý toplumu, kainatý aklý aðrýyacak þekilde kafa patlatarak tefekkür etmeye çalýþmasý yeterince sarsýcý bir durum olsa da bu konuya dair izlemeyenler için “The Truman Show”dan da bahsetmek istiyorum. Film Truman adýnda bir insanoðlunun bebekliðinden itibaren bu durumdan kendisinin haberi olmaksýzýn; bir Tv Þovuna tabir yerindeyse evlatlýk olarak verilmesi ve sonrasýnda kendisi dýþýnda herkesin bu þovu izlemesine dayalý bir hayat serüvenini içeriyor. Çocukluðundan itibaren bir adadadýr ve Tv þovu devam ettiði sürece bu programýn kaymaðýný yiyenlerin kazançlarýnýn sona ermemesi için adadan ayrýlmamasý gerekmektedir. Bu yüzden bilinç altýna yapay bazý hatýralarla deniz fobisi yerleþtirilmiþtir Truman'ýn. Bu fobisinden dolayý kaçmak için farklý yollarý kullanmaya yeltendiðinde de turizm ajansýnýn duvarlarýnda araç kazalarýnýn fotoðraflý haberleri yer almaktadýr. Böylece adadan kaçýþ yollarýný týkamaya çalýþýr þov yönetimi. Çaðýmýzýn Psikolojik Savaþ silahý medyanýn kulaklarýný çýnlatmadan edemiyoruz haliyle bu noktada. Ýçinde yaþadýðýmýz sistem(ler)de topluma empoze edilen suni tehlike, korku ve güvenin istemin tekelinde olduðu düþüncesi, düþman ve ötekilerle bizim üzerimizde uygulanmaya çalýþýlanlarýn biraz daha derinden farkýna varabiliyor insan bu film vesilesiyle.

  Ýmece Dertlerden Devþirilmiþ Bir Hikayedir: Hayat (Meryem Rabia Taþbilek) 26 Aralýk 2008 Ýronik 

Gecenin ilerleyen saatlerinde huzursuz bir uykuya dalmýþsa da, boðazýný sýkan ilmek, aklýný aðrýtan bir düþünce gri dumanlara sarmalanmýþ uykusundan etti yine onu. Önce mutfaða gitti, loþ ýþýkta bir bardaðý her zamanki yerinden alýp yarým bardak su içti. Nicedir halký içi hakkýyla doldurulamamýþ bir baþarýya odaklayarak, hýrs afyonuyla yaraladýðýný düþündüðü “Kiþisel Geliþim” kitaplarý; bardaðýn dolu kýsmýna bakýlmasýný telkin etse de, o bakmaktan ziyade dolu kýsmý içmenin daha makul olacaðýna inanlardandý. Neyse suyu içmiþti iþte. Ama içi serinleyemezdi elbette yarým bardak su ile. Yüzünü rahat rahat ekþitmeye bir bahane bulmak istercesine geçen gün ekþiliðinden yiyemediði mandalinalardan birine elini attý. Kabuðunu soyarken, “Soyulur muydu hayatýn kabuðu, yoksa bütün vitamini kabuðunda mýydý?” diye mýrýldandý, zor da olsa gülümseyerek. Sonra mandalinanýn üzerindeki ince zarlarý gayri ihtiyari ayýklamaya baþladýðýný farketti. Yerken rahatsýz etse de bu beyaz zarlarýn faydalý olduðunu hatýrlayýp durdu. Mandalina dilimlerinde ufak delikler açýp, damaðýyla bastýrarak suyunu emerken yakýn zamanda aklýný aðrýtan konularý irdelemeye koyuldu.

  Özledikçe Irmaklar Doðuran Gözlerim (Meryem Rabia Taþbilek) 9 Aralýk 2008 Aþk ve Romantizm 

Dedi ki; Kalbimin kulaðýmda attýðý demlerdi... Kulaðýmsa hep ayak seslerindeydi... O günler hep birbirine benzerdi. Yýllardan, aylardan ve günlerden neydi hatýrlamýyor olmam bu yüzden normaldir. Her sabah þakaklarýmda bir kýsrak bileklerinin gücünü denerdi. Ve gece þehrin tüm saatleri odama toplanýp geçmek bilmeyen zamaný çoðaltýrlardý. Yine de gözlerim uykuyu aramak için çok meþgul olurdu yakaza ürperiþlerde... Çok yollar bekledim. Özledikçe ýrmaklar doðuran gözlerim hiç yorulmadý ufku gözlemekten. Bir iþaret, bir umuda muhtaç deðildim yollara teðellemek için kara kirpiklerimi. Sonuçta bir gözlediðim vardý ve geleceðinden emin olmasam da beklemek varlýðýný perçinliyordu içimde. Esmer bir selam beslerdi ufkumun ferini. Susmanýn kaçýþ olmadýðý tek eylemdi belki de beklemek o demde. Sustum ve bekledim. Güneþin doðuþunu bekledim. Nasibime batýþý yazýlmýþtý, bilemedim. Beklediðime deðmediðini kimseler söyleyemez yine de. Kalbime baðladýðým onca aðýrlýða ve içimde çýrpýnan sayýsýz geyik sancýsýna yine de deðdi. Yarýna kaç gün kaldýðýný bilerek uyandým bir sabah. Beklediðimden uzundu sadece. Ama gelecek olan geçmiþ gibi yazýlmýþtý bile deftere.

  Bileklerimde Budanmýþ Gül Dallarý (Meryem Rabia Taþbilek) 23 Eylül 2008 Umut 


  Kalbimin Ýncir Bahçesi Sükûtumun Gizli Lehçesi (Meryem Rabia Taþbilek) 23 Eylül 2008 Özlem Þiirleri 


  Baraka (Meryem Rabia Taþbilek) 3 Eylül 2008 7nci Sanat (Sinema) 

Filmin giriþinde gösterilen yüksek daðlar ve akabinde kayan yýldýzlar. Önce insana verilen halifeliðin yapabileceði yüce icreatlara raðmen, sonrasýnda irademizle aþaðýlara doðru düþüþümüzün hemen giriþteki özeti gibi bir þeydi benim için. “De ki: Herkes bulunduðu hal ve niyetine göre iþ yapar. Bu durumda kimin en doðru yolda olduðunu Rabbiniz daha iyi bilir." Ýsra Suresi 84 Ýlk dikkatimi çeken üzerine reklam afiþi yapýþtýrýlmýþ, hüzünbaz bir yüz. Üzerindeki afiþin yarýsý aþaðýya düþmüþ… Ýçinde yaþadýðýmýz, yaþatýldýðýmýz çarpýk sistem insanoðlunun sorunlarýnýn üzerini suni ve kýsa vadeli hazlar, sentetik boyalarla kapatmaya çalýþsa da bir þekilde patlak veriyor yine de insanýn huzursuzluðu ve mutsuzluðu diye düþündürüyor.

  Kuþ Bakýþý/bosna/4 (Meryem Rabia Taþbilek) 3 Eylül 2008 Kent 

Ýnsanlar yine yanýlýyor! Kuþ bakýþýný yüksekten bakmak anlamýyla sýnýrlandýrýyorlar. Belki de bunu kasýtlý olarak böyle deðerlendiriyorlardýr diye düþünmeden edemiyorum. Gerçi benim düþüncemin ne önemimi var! Kimim ki ben? Topal bir “Hüdhüd” belki de... Ara sýra gevezelik eden ama genellikle insanlarýn bakmaya tenezzül etmediði hayatýn kör noktalarýna kanlý gözlerini dikmiþ, sonbaharýn karþýsýnda buruþan, yapayalnýz bir heykel gibi çoðu zaman hareketsiz, bu meydan çeþmesinin yanýna sinmiþ, toplu taþýma araçlarýnýn ve çocuklarýn seslerine bekçilik etmek gibi bir göreve kendi kendini atamýþcasýna bir itinayla çevreye kuþ bakýþlarý atan ve topal yalnýzlýðýnda kendini avutmaya çalþan bir Hüdhüd... Ýnsanlar gelmek bilmeyen sabahý sanki sýrtlarýnda bir tufan gibi taþýyorlar! Bu meydan daha tan aðýrmadan aklý aðrýyan binlerce topuk tarafýndan arþýnlanýyor her sabah... Birilerinin telkin ettiðinin peþinde bir ömür tüketip, umduðunu bulamayanlar ya da aramaktan yorulanlar, duraðan bir hayattan bunalýp baþýna iþ arayanlar, kaybolanlar, ardlarýnda merak edenleri olanlar ve olmayanlar, bekleyenler, bekletenler, beklediði gelenler... az da olsa aradýðýný bulanlar, belasýný bulanlar, fiyatý olanlar, deðeri olanlar... Savaþ sonrasýnda silkelenip kendine gelenler, hepten kaybedenler, kaybedecek bir þeyi kalmadýðýný düþünenler, yeniden baþlayanlar, yarasý kabuk baðlayanlar, hala kanayanlar, kaybettiklerinin izini sürenler, aradýðýný bulmaya çalýþanlar, neyi aramasý gerektiðini arayanlar, aþýklar, maþuklar, yalnýzlar, gezginler, bezginler, satýcýlar, alýcýlar, modern hýrsýzlar, evsizler... Envai çeþit insanýn hikayesi görünmez, duyulmaz bir lisanla yazýlýdýr bu kaldýrýmlarda... Ýnsanoðlu kendi dik baþýnýn hizasýndan baþka bir görüþ mesafesini keþfe çýkmayalý hayli bir zaman oldu... Bu yüzden kendinden baþkasýný göremiyor olmasýna mazeretler sýralar!

  "Köprüler Üstünde Þaþýrdýðým Bir An; Yüreðin Arafta Atýyordu" (Meryem Rabia Taþbilek) 3 Eylül 2008 Aný 

-ba ayaklarý kýrýlmýþ bir Albatros gibi uçuyorum kýrýldýkça çoðalan çiçeklerle dolu uçurumlardan… acýsý hafiflesin diye kanatlarýmýn… -ba Açýk-kapalý bir çok kapý arasýna sýkýþtýðým bir demde alýp baþýmý gitmek istedim… Hayati kararlar vermem gereken bir arifede… Ve gittim… Tüm kýþlarýn kapýya dayandýðý bir “Aralýk”tan, giderek çoðalan, ruhumun soðuyan ve daralan kanallarýndan bir inþirahlýk nefesin ardýna düþerek… Topal bir duaydý benimkisi. Sýzýlarýmýn dinmesi ve yüzümde iðreti durmayan bir tebessümle geri dönebilmek için. “Yüreðim arafta atýyordu… Ayaklarýma bakýyordum, dönecekler mi diye…” Yol Düþleri/ Cemal Þakar

  Bir Gül Tohumu Ekmeli Küllerimize/bosna - 1 (Meryem Rabia Taþbilek) 3 Eylül 2008 Yaþam 

O köprüde bir baþkalýk vardý diye aðlýyor yaþlý adam. O köprüde bir baþkalýk vardý, bu benim Mostar’ým deðil! Teselli sözcükleri aramak içimden gelmiyor. Çünkü biliyorum ki karþýmdakinin acýsýnýn üzerinde her teselli sözcüðü eðreti duracak. Yeri doldurulamayacak bir çok þeyini yitirmiþ, vakarý acýsýyla bütünleþmiþ, sarsýlmýþ ama yýkýlmamýþ bir çýnar gibi karþýmda duran adam için ne söylesem yavan. Susuyorum, aðlayarak ve yumruk yaptýðým parmaklarýmý gizliden gizliye diþleyerek eþlik ediyorum acýsýna. 12 yakýný katledilmiþliðin acýsýný içimde nereye yerleþtireceðimi bilemeden. Gariptir ki; saat 15:52 de Mostar yerle bir edildikten sonra; köprüyü yakýndan gördüðüm, ayak bastýðým ilk anda, yani “tamir” edildikten sonra, ben de bu köprüde bir baþkalýk olduðunu hissetmiþtim. Eskiden de bir baþkaydý elbet. Fakat artýk yalancý bir edayla, hiçbir þey olmamýþ gibi, akan onca kanýn ardýndan olaðanca beyazlýðýyla gerçeklikten uzak öylesine bir yeri doldurulmuþluk, kanýma dokunmuþtu gördüðümde.

  Lal Muhabbet/ler (Meryem Rabia Taþbilek) 1 Eylül 2007 Yaþam 

Konuþmanýn, tanýþmanýn getirisi olarak aramýzda baðlar kurduðumuz insanlar kadar, bir kelime dahi konuþmadýðýmýz bir çok insan ve varlýkla aramýzda en az konuþtuklarýmýz kadar saðlam baðlar kurarýz. Zaten bazen kelimeler muhabbeti törpüler, sükut da cilalar... Ve yine bazý semtler, camiler, mezarlýklar, bazý binalar vardýr ki onlarý bir bahane bulup ziyaret etmek, sessizce dertleþmek, gün geçtikçe solan, deðiþen renklerine, çehrelerinin farklý hallerine þahit olmak bazýlarýmýzýn hayatýnda önemli bir yere sahip. Aramýzda sessiz diyaloglar yüksek çekim gücüne sahip baðlar vardýr... insan kendisini mekanla duygusal bir bað kurarkan bulur, zamanýn bile törpüleyemeyeceði bir bað... Mekan pörsüse de insan vefa gösterdiðinde bað baki kalýr... Mesela; bizim mutfaktaki çaydanlýkla su götürmez bir dostluðumuz vardýr. Kimsenin yanýmda olmadýðý demlerde kendisi sadýk bir dost olarak benimle geceler boyu demlenirdi. Zatý allerini kaçyüz kere ateþte unutup uyuya kaldýðýmdan; aþýklarýn yüreklerinden daha fazla yanmýþsa da gýk bile demeden hayatýmdaki yerinde varlýðýný sürdürmeye devam eder.. Tabi bir de birçoðumuzun yanýndan hiç ayýrmadýðý 3 K... Kaðýt, kalem, kitap hakkýnda pek çok þey söylenebilir...

  Kendini Ýyileþtiren Bir Yara Gibi (Meryem Rabia Taþbilek) 1 Eylül 2007 Yüzleþme 

"Bundan önceki hayatýmýn içinden geçiyorum önceki hayatýmdaki çölden geçiyorum þimdi iki yanýnda yükselen uzun binalara aldýrmadan burasý çöldü biliyorum o zaman da çöldü bu zamanda binalarýn örtemediði çölü görüyorum eski bedenimde aldýðým öldürücü yaralar yalnýzca birer leke þimdiki bedenimde yataðan, saldýrma, ok mýzrak fal gibi sakli duruyor derinimde kutsal kitaplara dilini veren þiir birer leke dilimde bir zamanlar gördüðüm bir rüya bu þimdi içinden geçiyorum görmüþtüm görmüþtüm görüyorum" Yanýmdan tekerleklerine boncuklar dizildiði için ilginç ritimlerde sesler çýkartan bisikletiyle minik bir çocuk geçiyor. Tekerlek döndükçe kum saati ters düz oluyor. Tekerlek zamaný öðütüyor. Kendimi ritme kaptýrýp arkasýndan baðlanmýþ bir teneke gibi sürükleniyorum. Bilinç altýmýn akýntýlarýndan birine, bir kanala giriyorum. Ve orada içime dolan çim kokusunu, hatýra kumbaramýn gýcýrtýlý sesi eþliðinde yüzüme çarpan vernik kokusuna baðlýyorum.

  Oyunuzu Kime Vereceksiniz? (Meryem Rabia Taþbilek) 1 Aðustos 2007 Toplum ve Birey 

-Esbab-ý Nuzülden, Tefsirden, Buhariden, Týrmiziden, Bakaradan, Nisadan, Ahzaptan ýslanmadan; iki salla, bir baðla yaparak Müslüman olduðunu sanan Sen. -Rönesans ve Reformdan, 1789 dan, Tanzimattan, Cumhuriyetten kana kana içmeden; denize girip, bira içmeyi çaðdaþlýk sanan “elhamdülillah atatürkçüyüm” ya da “Allah laiklikten ayýrmasýn” diye absürd dualar eden Sen. Sen oyunu kime vereceksin?

  Rus Ruleti ve Türkiyedeki Demokrasi Arasýnda Yedi Müþterekliði Bulmak! (Meryem Rabia Taþbilek) 1 Aðustos 2007 Politik Olaylar ve Görüþler 

Uzun zamandýr gözlerimi tavanda bir noktaya dikerek "Rus Ruleti" ile Türkiye'deki siyaset, seçimler arasýndaki benzerlikleri kafamda canlandýrmaya çalýþýyorum. Týpký iki benzer karikatür arasýnda 7 ayný noktayý bulmak gibi...

  Oyumu Pinokyo'ya Vereceðim! (Meryem Rabia Taþbilek) 1 Aðustos 2007 Politik Olaylar ve Görüþler 

"Türkiye'de oynanan "demokrasicilik oyununu" þu misalle daha güzel anlatabilirim: Ülkeyi bir gemi olarak düþünün, bu geminin biri gizli olmak üzere iki adet kaptan köþkü var, tabiiki iki de dümeni... Herkesin gerçek sandýðý sahte dümenin kaptanýný yolcularýna seçtiriyorlar. Seçilen kaptan ucu boþ olan sahte dümenin baþýna geçiyor ve hep "...miþ" gibi yapýyor; görevi bu. Gemi ahalisi, kendilerini istedikleri rotada, ulaþmak istedikleri limana doðru, seçtikleri kaptanýn götürdüðünü düþünedursun; gizli kaptan köþkünün seçimle gelip-gitmeyen demirbaþ kadrosu gemiyi istediði rotada seyrettiriyor. Eðer sahte dümenin baþýna "rol" icabý oturtulan "göstemelik kaptan", gemi ahalisinin iradesini geminin rotasýna yansýtmaya yeltenirse, 27 Mayýs'ta olduðu gibi, kaptan "rol"ünden alýnýp daraðacýna yollanarak haddi bildiriliyor."

  Kaleme Yemin Olsun (Meryem Rabia Taþbilek) 1 Aðustos 2007 Yazarlar ve Þairler 

O yazýcý üç çeþit yazý yazdý; Birini o okudu baþkalarý deðil, Birini o da okudu baþkalarý da, Birini o da okumadý baþkalarý da... Þems-i Tebrizî Her zaman ayný akýcýlýkta "özümüzden gürlemez" cümleler. Her daim fikirlerimize tahayyül ettiðimiz beceri ve çeviklikle giydiremeyiz kelimeleri. Sözün özü ya biçilen cümelenin gölgesinde asimile olur veyahut kursaðýmýza düðümlenenleri kaleme alýncaya kadar hararetini, tesirini yitirir... Zira tesirini yitirmeyen, baþka hiçbir kelamýn gölgesinde kalmayan tek kelam vardýr. Özümüzü, kelamamýzý görünen veya görünmeyen þekliyle ne denli o ilahi kelamla yoðurusak elimizdeki kalem de o denli kavi ilerler kaðýt üzerinde.

  Sudan Çýkmýþ Balýk Sendromunun Mutlu Versiyonu (Meryem Rabia Taþbilek) 6 Temmuz 2007 Yaþam 

RÛM SÛRESÝ(48) "Allah rüzgarlarý gönderendir. Onlar da bulutlarý harekete geçirir. Allah onlarý dilediði gibi, (bazen) yayar ve (bazen) yoðunlaþtýrýr. Nihayet yaðmurun onlarýn arasýndan çýktýðýný görürsün. Onu kullarýndan dilediklerine uðrattýðý zaman bir de bakarsýn sevinirler." "Ben nerede yaðmur yaðarsa orada þemsiye kýrmanýn kitabýyým" Mevlana Ýdris Gözlerimize kurþunlar sýkýlýyorken...

 

 



Dünümde, bugünümde ve yarýnýmda:
Sorularýn çýkardýðý sürtünme sesi pek de kafiyeli sayýlmazdý. Bu yüzden dýþarýdan duyulduðunda iç gýcýklardý pek çok defa. Ýnsanlar yüzünde soru iþaretleriyle gezen çehrelere tüylü bir þeftaliye dokunmuþcasýna ekþiyerek bakarlardý. Soru sorma yoldaþlýðý yerine, bulunacak olan yeni cevaplarla, hali hazýrda var olan cevaplarýný tokuþturma kolaylýðýný yeðlerlerdi. Bu durum örsünü vuruyordu teraziye. Tebbessümüne inþirah içirilmiþ çocuklar þaþkýnlýkla bakardý bu hale kapý aralýklarýndan. Çocuklar ve kuþlar eflatun bir fon gibi uðuldardý þehrin gürültüsüne boðdurulmuþ can kulaðýmýzda. Fakat þu aþikardý ki, herkesin içindeki karanlýk aydýnlýðýný arýyordu. Aranýyorsa bulunacaktý elbet. Bazýlarýmýz pusuda gözlüyorduk aydýnlýk arayan karanlýðýmýzý. Pütürlü soru iþaretleri törpülüyordu hakikatin önündeki duvarý inceden inceye. Yeni anlamlar yumuþak dokuyu geçip, aklýn sinir uçlarýna dokunup kanatýyordu.
...
Ayrýca bu adreste de yazýlarýmý yayýnlýyorum;
http://www.dilisizmutercim.blogcu.com



 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Meryem Rabia Taþbilek, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.

 

Bu dosyanýn son güncelleme tarihi: 19.03.2024 16:04:51