Þiir ve Sembolizm
(Ayþe AKKOYUNLU...) 11 Eylül 2007 |
Sanat |
| |
Açma pencereyi, perdeleri çek...Monaroza seni görmemeliyim...Bir bakýþýn ölmem için yetecek...Anla Monaroza ben bir deliyim... |
|
Beyaz Dilek - (Çe) 1
(Ayþe AKKOYUNLU...) 27 Ekim 2007 |
Ýtiraflar |
| |
Bugün yalnýz yaðmura tahammül edeceðim;
Ta boðazýma kadar çýkan deli yaðmura.
Tüyüme horozdan çok itimat edeceðim,
Ýtimat edeceðim þu belalý yaðmura.
Ruhumu bayrak yapýp ben teslim edeceðim
Asýlmýþ bir adamýn iki eli yaðmura.
Bugün yalnýz yaðmura tahammül edeceðim.
Bir tren ýþýðýna, güneþe çekmek seni
Ve bir þehir yaratmak, ruhundan Gülce diye.
Parçalanan gemiyi ve yýrtýlan yelkeni
Katývermek sessizce söylenen bir türküye.
Ve sonra bir köþede öldürmek ölmeyeni
Ve son vermek bitmeyen, bu bitmeyen þarkýya,
Bir tren ýþýðýna, güneþe çekmek seni.
Sana tavuskuþunun içime girdiðini
Son, en son söz olarak söylemek istiyorum.
Ýçime girdiðini, tüyünü yolduðunu
Son, en son söz olarak söylemek istiyorum.
Ýçimde tavuslarýn bir bir kaybolduðunu,
Bana da bir çift ak kanat kaldýðýný
Son, en son söz olarak söylemek istiyorum.
Peygamber çiçeðinin aydýnlýðýnda ara
Sana doðru uzanan çaresiz ellerimi.
Sýrrýmý söylüyorum vefakar balýklara:
Yalnýz onlar tutacak bu dünyada yerimi.
Koyverip telli pullu saçlarýný rüzgara,
Bir çocuðun ardýna düþen heykellerimi
Peygamber çiçeðinin aydýnlýðýnda ara...
|
|
|
VE MONNA ROSA
Peygamber çiçeðinin aydýnlýðýnda ara
Sana doðru uzanan çaresiz ellerimi.
Sýrrýmý söylüyorum vefakar balýklara:
Yalnýz onlar tutacak bu dünyada yerimi.
Koyverip telli pullu saçlarýný rüzgara,
Bir çocuðun ardýna düþen heykellerimi
Peygamber çiçeðinin aydýnlýðýnda ara...
Bir çevre sað elimden bulanýk suya düþtü
Ve boðazýmý sýktý parmaklar ince, uzun.
Günahkar topraðýma saçýndan bir tel düþtü;
Sana ne olmuþ Rosa, bir derde tutulmuþsun.
Bir ekmek kadar aziz fikirler böyle piþti:
Noel aðaçlarý ve manolyalar kahrolsun,
Bir çevre sað elimden bulanýk suya düþtü...
Þu þapkayý çýkarýp atýyorum ýrmaða;
Her þeyim sizin olsun, hep sizin kesik baþlar.
Rüyasýnda örümcek baþlarsa aðlamaða,
Ýçine gül koyduðum tüfek ölmeye baþlar.
Günahýný sýrtýna yüklenen kaplumbaða
Gibi ölüm önünde öz benliðim yavaþlar.
Öyleyse þu þapkayý fýrlatayým ýrmaða.
Bu erkekler kokuyu kediler gibi alýr
Ve kediler her gece sürünür yastýklara.
Denizleri bahtiyar eden günler kýsalýr;
Satýlmayan çiçekler, zehirli ve kapkara,
Unutulmuþ erkekler ve kadýnlara kalýr.
Bir geyiðin gözleri düþer eriyen kara
Ve erkekler kokuyu kediler gibi alýr.
Ve yalnýzlýk, sigara külü kadar yalnýzlýk!
Ve topraðýn rüyaya yýlan gibi giriþi.
Sana da Monna Rosa, taþ bebeði býraktýk.
Ellerinde kýlçýklý balýklarýn bir diþi.
Senin hatýran gibi büyük, yeni, karanlýk;
Senin hatýran kadar Allah ve þeytan iþi...
Ve yalnýzlýk, sigara külü kadar yalnýzlýk!
.......................
Sezai KARAKOÇ...
|
20.09.2007 12:03:29
|
...ruhumu dinlendiren yerdeyim... |
| |
Sevgide güneþ gibi ol, dostluk ve kardeþlikte akarsu gibi ol,
hatalarý örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol,
öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol,
ya olduðun gibi görün, ya göründüðün gibi ol...Mevlana..
|
|
20.09.2007 12:02:10
|
...ruhumu dinlendiren yerdeyim... |
| |
Mevlâna, insanýn sorumluluðunu bir örnekle anlatýyor:
Adamýn biri bir baða girmiþ, zerdali aðacýný silkerek meyveleri yemeye baþlamýþ. Bunu gören mal sahibi "Allah'tan korkmuyor musun?" deyince,
'Neden korkayým, aðaç Allah'ýn aðacý, ben de Allah'ýn kuluyum. Allah'ýn kulu, Allah'ýn malýný yiyor." karþýlýðýný vermiþ.
Bunun üzerine bað sahibi adamý bir aðaca baðlayarak bir sopa ile iyice döðmeye baþlamýþ. Sopanýn acýlarýna dayanamayan adam, bað sahibine
"Allah'tan korkmuyor musun?" deyince, bað sahibi
"Niçin korkayým? Sen Allah'ýn kulusun, bu da Allah'ýn sopasý, Allah'ýn sopasýný Allah'ýn kuluna vuruyorum." demiþ.
Böylece Mevlâna adamýn çalma fiilinden dolayý sorumlu olduðunu vurgulamýþtýr. Demek ki, Mevlâna her þeyin Allah'ýn bilgisi ve gücü içinde olduðunu kabul etmekle birlikte insanýn sýnýrlý bir özgürlüðünün bulunduðunu vurgulamaktadýr. Bundan dolayý da insaný sorumlu tutmaktadýr. |
|
|