..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Mektubum sanýrým fazla uzun oldu, çünkü daha kýsa yazmak için yeterince vaktim yoktu. -Pascal
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > Mehmet Önder




18 Haziran 2011
Bedava Tatil  
Mehmet Önder
Yaz ayaðýný salladý mý, tatil sözcüðü daha bir sevimlilik kazanýr. Yazla tatil kardeþ gibidir. Tatil deyip geçmeyin, çok önemli; yapýlmadan olmaz. Ama, yapýlýnca da þöyle ucuz, huzurlu, keyifli olmasý aranýr.


:AHEF:
BEDAVA TATÝL



Yaz ayaðýný salladý mý, tatil sözcüðü daha bir sevimlilik kazanýr. Yazla tatil kardeþ gibidir. Tatil deyip geçmeyin, çok önemli; yapýlmadan olmaz. Ama, yapýlýnca da þöyle ucuz, huzurlu, keyifli olmasý aranýr.
Araþtýrýp soruþtururken, eski komþulardan Erhan abi denk geldi. Görüþmeyeli iþleri çok ilerletmiþ. Üç katlý lüks bir de yazlýðý varmýþ. Kendileri bu yýl gitmeyeceklermiþ; biz gidip güzel bir tatil yapabilirmiþiz. Öyle, bir hafta da deðil, kalamayýz da, istersek aylarca kalabilirmiþiz.
Haberi verince, bizim evde bir sevinç bir heyecan. Sevinmek de yerden göðe kadar hakkýmýz; þans denen þey insanýn yüzüne, gülse gülse bu kadar gülebilir.
Yalnýz Erhan abinin bir isteði var. Eþleri dostlarý çokmuþ. Biz oradayken ahbaplarýndan gelen olur da bir kahve ikram edersek çok sevinirmiþ.
Bak þimdi! Öyle þey mi olur? Bir zamanlar “Binmeyeceði eþeðin önüne ot atmaz!” diye eleþtirilen Erhan abi, yararlý bir insan olmuþ, onca para sayýp kocaman turistik villa satýn almýþ, bizi de oraya istediðiniz kadar tatil yapýn diye göndermiþ; bir fincan kahvenin lafý mý olur.
Hazýr üç katlý villa, çevremizdeki tatil özürlüleri araþtýrdýk, alýþkanlýk yok ya, bir kayýnbiraderi ayartabildik. Eþ, oðul, kayýnbirader dört kiþi sabah erkenden yola koyulduk.

     …

Usta þöför kayýnbirader sayesinde umduðumuzdan çok önce villaya vardýk. Ama, iþimiz biraz zorlu. En baþta bahçe; kapýlara kadar belediye çöplüðü gibi. Neyse ki, iþin ucunda “Bedava Tatil” var. Bu kadarcýk zahmeti olacak. Hemen dört koldan temizliðe giriþtik. Bir kýyýdan kayýnbiraderle ablasý, öteki kýyýdan oðlanla ben. Oðlan ikide bir “Fahri temizlik iþçisi yazýlsaydýk bari” diye sýzlanýp duruyorsa da “Oðlum, bedava tatil her zaman bulunmaz” diye diye yatýþtýrýyorum.
Bina giriþ kapýsý kýrýlmýþ olmalý yenisi takýlmýþ. Kapýnýn kýyýsýndan itibaren sýkmalý boya ile kocaman bir de yazý yazýlmýþ, “efsiz!” Önce bir anlam veremedim; sonra düþününce Erhan abinin insan sevgisini, iyilikseverliðini bir kez daha takdir ettim. Bu yazý aslýnda “evsiz” olacak. Harf yanlýþlýðý yapýlmýþ. Demek istiyor ki “Evi barký olmayan, sokakta kalmýþ garipler gelsin, burada barýnsýn.” Tabii gelen giden, barýnan yoksul çok olduðu için kapý da kýrýlmýþ. Ýyilik perisi Erhan abi durur mu? Sonradan gelecek yurtsuz yuvasýzlar için kapýyý yeniletmiþ. Aklýma daha mantýklý bir açýklama gelmiyor.

     …

     Biz yolun uzunluðundan korkarken, erkenden varýp öðleye kadar bahçe temizliðiyle, öðlenden akþama kadar da içerinin kaba temizliðiyle uðraþtýk. Akþamlar oldu; artýk birer kahveyi hak ettik, derken kapýnýn önünde son model bir araba durdu. Hani o birer kahve için uðrayabilirler, denilen ahbaplardan olmalý. Onlar da bizim gibi dört kiþilik bir aile. “Ooo güzel, tertemiz, hýýmm!” diye diye kapýdan girdiler.
Bedava tatili kýstýrdýk ya, adamýn dostlarýna da gereken konukseverliði göstermek þart oldu. Hep birlikte kahvelerimizi içtik. Yalnýz konuklar bizi çok sevmiþ olacaklar, gitmeye niyetli görünmüyorlar. Neyse caným, þurada bedava tatil yapýyoruz. Akþam yemeðini de birlikte yiyelim, herhalde “Bize müsaade” diyecekleri bir saat vardýr. Yüzsüzlük yapacak deðiller ya.
     …

Bu arada çocuklarýndan birinin uykusu gelmiþ yatacak yer sordular. Bina zaten bomboþ, haným götürüp ikinci kata yatýrdý.
Bizi çok sevdikleri anlaþýlan konuklar, o gün kaldýlar. Hem Erhan abinin bize gösterdiði insanlýða karþýlýk vermek, hem de özel konukseverliðimizi göstermek için olabilecek en üst düzeyde ikramda bulunduk, hizmet ettik.

      …

Ertesi sabah hep birlikte kahvaltýya oturmuþtuk ki, kapýnýn önünde bir araç daha durdu. Ardýndan bir ses “Biri bavullarý alsýýýn!” Anlaþýlýyor ki, Erhan abinin bir yakýn dostu daha geldi. Kayýnbiraderle oðlana kaþ göz iþareti yapýp, yardým etmelerini istedim. Ýkisi de huysuzlana huysuzlana bavullarý taþýdýlar. Çocuklar da haklý aslýnda, þurada bir acý kahvemizi içip gideceksiniz. Bavul taþýtmanýn ne alemi var. Hýrsýzdan korkuyorsanýz arabanýza alarm taktýrýn.
      Neyse, hazýr kahvaltýya baþlamýþken onlarý da davet ettik. Onlar da, uygun bir yer bulamamýþ olmalýlar, bir þey yememiþler. Erhan abinin daha sýký fýký ahbaplarý olmalýlar, rahat davranýyorlar. Çok da uzaktan gelmiþler, hemen birer yatacak yer istediler. Onlarý da üç katlý villanýn, en üst katýnda yer gösterdik. Kahvaltýyý alelacele yapýp yatmaya çýktýlar. Nasýlsa bedava tatil bulmuþuz, üç beþ kiþiyi yedirip yatýrmanýn lafý da olmaz artýk.
Her ne kadar haným mutfaktan çýkamaz, çocuklar alýþveriþten, konuklara hizmetten kýçlarýný yere koyamaz oldularsa da, ucunda bedava tatil olunca, böyle þeylere katlanýlýyor.

     …

Ýkinci gece birazcýk sýkýntýlý baþladý. O sonraki gelenler var ya, onlar da bir kahve içimi uðramýþa benzemiyorlar. Önce “Biz yatmaya çýkýyoruz” dediler; arkasýndan haber gönderdiler “Sabah kahvaltýsýný odamýzýn balkonunda alýrýz.”
Açýk açýk sýkýlmaya baþladýk desem, inanýr mýsýnýz? Hele kayýnbirader, zaten sinirli çocuk “Hepsini kovacam!” diye tutturuyor, zor sakinleþtiriyorum.



Ben bizimkileri “Ayýptýr, günahtýr” diye yatýþtýrmaya çabalarken kapýnýn önünde bir araba daha durdu. Hem bu limuzin gibi bir þey, Erhan abinin diplomat tanýdýklarý da olmalý, arabanýn içinden yedi sekiz kiþi birden çýktý.
Bunlar da bir gece kalalým derlerse yandýk. Ne yatak yeter ne yiyecek. Gerçekten, bir süre sonra baktým, kalýcý gibi davranýyorlar. Bu iþ böyle olmayacak; en alt katý da onlara tahsis ettik. Sonunda götürdüðümüz çarþaflardan, yaygýlardan bahçeye bir çadýr kurduk, yerleþtik. Artýk haným mutfakta tatil yapýyor, çocuklar alýþveriþte. Yalnýzca, hizmet için binaya girilebiliyor. Ben kahya gibi, çadýrýn yanýna bir sandalye attým, hizmet kusuru olmasýn, diye denetim yapýyorum.
Konuk sayýmýz oldukça kabarýk. Yenmiþ içilmiþ önemli deðil de cepteki paralar suyunu çekiyor.
Bedava tatil olmasa çekilecek gibi deðil.

     …

Bu arada bizim konuklar yüzsüzlüðü iyice ele aldý. Çocuklar alýþveriþteyken de
ikram istiyorlar. Bu durumda garsonluk bana düþüyor. Aman biraz gecikmeyeyim, hemen
“Hizmet kötü, personel zayýf” diye þakalara baþlýyorlar.
Þimdi eðri oturalým doðru konuþalým, konukluðun da bir ölçüsü, süresi olur deðil mi? Bunlarýn gitmeye hiç mi hiç niyetleri yok. Ver yesin, yatýr uyusun hesabý keyif yapýyorlar. Sanki bedava tatile biz gelmemiþiz de onlar gelmiþ.
Ýstekleri de biraz fazlaya kaçýyor zaten. Neymiþ efendim, çocuklar öðün aralarýnda hamburger severlermiþ.
Haným ekmekarasý yapsýn dedim, olmazmýþ. Ýlle de hamburger.
Konuk umduðunu deðil bulduðunu filan diyeceðim, olmaz. Ne de olsa tanrý konuðu bunlar. Biz de kýrk yýlda bir bedava tatil fýrsatý yakalamýþýz.
Yalnýz bazý katlanýlmaz oluyorlar. Ýkinci kattaki adam kayýnbiraderi yanýna çaðýrmýþ “Hani animasyon, nerdee!” diye baðýrmýþ. Kayýnbirader de adamýn söylediklerinden ne anladýysa üstüne yürümüþ. Zor yatýþtýrmýþlar. Hatta yatýþtýramamýþlar bile, günlerce “Herkes animasyonu soruyor, hiç babimasyonu soran yok!” diye söylendi durdu.

     …

Biz bu konuklara gereðinden çok mu yüz verdik bilmem? Adamlar konuk olduklarýný unutup baþýmýza efendi kesildiler. Beþinci gündü sanýrým adamlarýn üçü birden yanýma geldi. Önemli konularda görüþme yapacaklarmýþ. Ýlk sözü giriþteki son gelen aldý:
- Mehmet efendi, sen sýnýrsýz içkiden ne anlýyorsun bakayým?
Hayatýmda hiç böyle soruyla karþýlaþmamýþtým. Ne denir þimdi bu adama? Aslýnda benim çocukluðumda bir Emin amca vardý. Her gün içer, körkütük, düþe kalka kapýnýn önünden geçerdi. Acaba öyle rezillikten mi bahsediyor. Ýçkiyi ölçülü içmek gerekir mi demek istiyor. Hiç bir þey anlamýyorum. Ama o devam ediyor:
- Ben anladým, daya kasa kasa birayý, neymiþ efendim, sýnýrsýz içki. Üç günde göbek baðladým yahu. Bunun rakýsý var viskisi var.
Ötekiler de yerden göðe kadar haklýsýn, iþareti yapýp harfi harfine onaylýyorlar. Sonra sözü en üst kattaki aldý:
- Çocuklar deniz istiyor, cankurtaran yok. Verilen hiç bir söz tutulmadý.
Þimdi ben bunlara ne sözü vermiþ oldum? Bir kahve diye geldiler, çakýlýp kaldýlar. Acaba hoþ geldinizi çok candan söyledim de, “Gelin size paþalar gibi tatil yaptýrayým” mý anladýlar? Geleli beþ gün oldu cepte kuruþ kalmadý, karta dayandýk. Beþ gün daha kalýrlarsa, kredi kartý maðdurlarý sýralamasýnda dereceye gireceðim.
Ben böyle kendi kendime sitem ederken ilk gelen söz aldý:
- Olmuyor! Servis kötü, açýk büfe yerine ölmeyecek kadar ývýr zývýr. Ama ben anladým, giderden kýsýp üstümüzden haksýz para kazanýyorsunuz. Biz de sizi insan yerine koyup masamýza kabul ediyoruz. Yazýklar olsun!

     …

Bir þeyler dönüyor ama, haydi hayýrlýsý. Bu son sözler de yenilecek yutulacak türden deðil. Bu kez ben “Biz konukseverliði hakkýyla..” demiþtim ki, sözümü kesti:
- Öyle ya beyefendi; bir çuval paraya, bir kahve ikram edip uðurlasaydýnýz bari.
Ben þaþkýnlýkla “Ne parasý?” demiþim ki, çýkarývermediler mi Erhan abinin hesabýna yatýrdýklarý yüklüce para makbuzlarýný.

     …

Meðer adamlarýn hiçbir sözü þaka deðilmiþ. Hemen Erhan abiyi aradým, telefonu geçici olarak servis dýþý.
Artýk toparlandýk dönüyoruz, baktým keyýnbirader kapýnýn saðýna doðru yazýlmýþ “efsiz” in önüne bir þeyler yazýyor. “Ne yapýyorsun?” dedim. “Kulübedeki kýrýk kapýnýn üstünde ‘Þer’ yazýyordu, onu tamamladým” dedi.

     



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.



Mehmet Önder kimdir?

30. 11. 1959'da Ýzmir'in Bayýndýr ilçesine baðlý Furunlu Köyü'nde doðdum. Ýlkokulu köyde, lortaokulu Çýrpý Mustafa Adanýr Ortaokulu'da okudum. Bayýndýr Lisesi'nde bir dönem okuduysam da devam edemedim. Sonra radyo tamirciliði baþta olmak üzere birçok iþte çalýþtým. Ege Týp Fakültesi'nde memur olarak iþe baþladým. Buradaki on bir yýla yakýn çalýþmam süresinde önce Ýzmir Namýk Kemal Akþam Lisesi'ni, ardýndan Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdim. Ýlk Beþ yýlýný Ýzmr merkezde, kalanýný Bayýndýr'da olmak üzere yirmi iki yýla yakýn bir süredir serbest avukatlýk yapmaktayým. Evliyim, Alp Deniz adýnda sekizinci sýnýf öðrencisi bir oðlum var.

Etkilendiði Yazarlar:
Aziz Nesin, Rýfat Ilgaz, Muzaffer Ýzgü


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.