"Bazen bir mýsra yaþamý deðiþtirir." -Kafka |
|
||||||||||
|
1. Doðal olarak kiþiye zevk veren þeylerin çoðu, ahlak kurallarý tarafýndan bir þekilde yasaklanmýþ, 2. Toplumumuz boyalý basýnýnýn sözde uzman ve medya temsilcilerinin oluþturduðu deðerler ve ideal hayaller öylesine abartýlýr ki, onlara hiçbir zaman ulaþamama durumunda kalan insanýn ezikliði ile tam bir haz duygusu ile yaþamasýna mümkünat veremez, 3. Baþarýsýz olma ya da bazý þeyleri yanlýþ yapma korkusunun verdiði bir psikolojik hareket, 4. Sabýrsýzlýðýmýz, 5. Kendi gerçek yüzünü ve kiþiliðini gizlemek için, toplumun öngördüðü sahte rollere bürünmek ve bu rolleri oynamaya çalýþtýrmak… Diðer taraftan, “Sevgi ve cinsellik, dünyanýn en doðal þeyi olmalýdýr.” Diye düþündüren televizyonlarýn onu hiçbir zaman, açlýk, susuzluk ya da þefkat ihtiyacý gibi olaðan bir þey olarak göstermemesinin asýl sebebinin ise, yine bu alan içinde yurdum insanýný kurulmuþ olan bu milti milyarlýk endüstriden kopartmama düþüncesinin yattýðýný bilmenizi, görmenizi isterim. Þöyle ki sevgi, televizyon dizilerimizde insanlarýmýzý adeta melodramatik bir öðe haline getiriyor! Pop müzikte sevgi duygusu, ulaþýlamayan bir özlem abidesi biçimin de iþlenmiyor mu? Hayvan sevgisini bile istismar eden bu hayvanlarýn televizyonlarda bebek mamalarýndan daha çok, hayvan yemlerinin reklamlarýný yapmýyor diyebiliyor muyuz? Evet, cinsellik mevzusu daha zor bir süreç geçiriyor ülkemde! Önce ahlak havarileri ve bilim adamlarý tarafýndan “günah” bir eylem haline getirilip, daha sonra karmaþýk bir psikolojik problem olarak ortaya sürülüp temiz zihinlere peþkeþ çekiliyor! Bu adi uzmanlar, siz fark edemiyoruz deseniz de televizyonlardaki programlarýnda bu tartýþmalarý günün 24 saati tartýþýp duruyorlar! Televizyon programlarý, hemen bütün getirdikleri ve vaadleri ile ülkemizde maalesef mutluluðunu önceletiyor çaðdaþlarýna. Hemen hemen ama bütün mukaddeslerimizi ruhsuz fiziðe peþkeþ çekecek aþýrýlýkta savurgan ve keyfi hazlarýna engel gördüðü tüm manevi deðerlere çýldýrasýya saldýrgan ve dahi çýðýrtkan bir nesl-i mek’ûb istila etmiþ durumda. Ýnsanýn kanýný donduran sohbetlerin isteklerin ardý arkasý kesilmiyor… Sahip olduðu bütün bilgileri ve imkânlarý her fýrsatta çeþit çeþit dünyevi zevklere hizmetçi haline getirip, hiçbir Ýslami veya insani sýnýr tanýmayan bu þehvetzede TV programcýlarýnýn elinde adeta dünya çapýnda bir günah evine dönmüþ; meyhaneleri, týmarhaneleri ve hapishaneleri aratmayacak kadar zavallýca görüntüleri izleyince vicdaný olan herkesin içini cýzz ettirecek, bu programlarýn izlenme rekorlarý kýrmasý da ayrýca düþünülmesi en elzem bir konu olmalýdýr bu bilgiler ýþýðýnda… Bu insancýklarýn trajedisi kendisine miras býrakýlmýþ erken yaþlanmýþ eli bastonlu gençler zümresinden bir kiþi haline sokmaktan baþka bir þey deðildir. Her nerede olursa olsun hayatlarýndan olduðu kadar zevk ve ihtiyaç fazlasý sevgi bekleyen bu genç kýz ve erkeklerimize sadece acýmak geliyor insanýn içinden… Son birkaç yüzyýlda herkesin malumu þeyleri seyrediyoruz ediniz de hepiniz nükteyle karýþýk filmlerde TV programlarýnda “varlýk içinde yokluk” denilebilecek þekilde tam bir mutsuzluk cehennemi içerisinde yaþamýyor muyuz sanki!! Ülkemizin en yalnýz, en kimsesiz insanlarýnýn dopdolu olduðu metropoller; stres ve hüzün hastalýðýna tutulmuþlarýn karargahý hastahaneler; kuralsýzlarýn ve ahlaksýzlarýn (ve dahi maðdurlarýn) yurdu hapishaneler; hafýzasýndaki acýlarý silmek isteyenlerin, kendini unutmak isteyenlerin ve aklýný iptal etmede tersinden zevk arayanlarýn uðrak yeri olan meyhaneler; haya perdesinin yýrtýldýðý, ar damarýnýn çatladýðý, namusun pây-i mâl edildiði ve gayr-ý meþru cinselliðin pazara döküldüðü þehvetler cehennemi olan kerhaneler.. Bütün bunlarýn hepsini doðuran ve içinde barýndýran yuvasýz-ocaksýz biçare evler… Bunlarýn böyle virüs gibi nasýl yayýldýklarýný farklý þeylerde düþünmeye gerek var mýdýr Allah aþkýna! Bakýyorsunuz “Desti izdivaç, izdivaç, Behlül, Bihter, Fatmagül” gibi daha ismini sayamadýðýmýz bu laçka programlarýn türevleri ve en çok canýmý sýkan Ýslami kanalarýn bu tür programlara son dönemlerde iyice çanak tutmasý sadece hastalýðý yaymaktan baþka bir olamaz! Diyoruz ki bu bir hastalýktýr. Zira buna týp dilinde bir hastalýk derler. Buna baþka bir teþhis koymaya kimse cüret etmesin! Ve bunu seyreden insanlarýnda sanýyorum psikolojik dengelerinde bir bozulma söz konusudur. Evet, ülkemiz insanýn þuan ki göstergeleri “ayandan sonra beyan olmaz” kategorisine giriyor ama biz yine de tekrar ile kazanç elde edeceðimizi düþünerek tekrarýn takviyesi ile te’yid ve tahkiminden istifade etmek için tekrar serlevha edelim.. Ülkemin namuslu insanlarýný erotizm, cinsellik ve þehvetin pençesine düþüren sebepleri þöyle sýralayalým! 1. Uyumsuz eþleþmeler, geçimsiz eþler ve yükselen boþanma oranlarý.. 2. Bir kýt’a açlýktan kýrýlýrken, diðer kýt’alarda köpekler için icad edilen gýda ürünleri ve saðlýk servisleri.. 3. Uyumsuz meslekleri ve gönülsüz-isteksiz iþçileri ile birlikte yüksek iþsizlik problemleri.. 4. Eðitim-öðretim yetersizliði ve buna baðlý olarak terbiyesizlik ve cahillik.. 5. Bir kutsala inancýn olmayýþý, kutsal deðerlerden kopmuþluk veya iman zayýflýðýna baðlý olarak ortaya çýkan gayesizlik, boþvercilik, hiççilik.. 6. Ahireti inkardan doðan ölüm fobisi, kabir kaygýsý, kötümserlik, ümitsizlik… Menfaatçiliðin doðal neticesi olan samimi dosttan mahrumiyet, maskeli uhuvvet, ihanet, yalnýzlýk, kimsesizlik.. 7. Tûl-i emelden kaynaklanan geçim korkusu ve gelecek endiþesi.. Hayatý kavgadan ibaret görmekten çýkan boðuþma, mücadele, tedirginlik, güvensizlik, sahtecilik.. 8. Hakiki selîm akla çelme takan sûrî sahte akýlcýlýk.. Muhabbet elbiseli þehvet küpleri romantikler.. Ýþte bunlar ve daha niceleri modern insanýmýzýn içinde bulunduðu mutsuz yýðýnlara en güzel örneklerdir. Ülkemizin içinde bulunduðu durum satranç tahtasýnda kötünün iyiye þah çekmesi ile izah edilebilir! Elinde medya gibi büyük bir görseli bulunduranlar iþkembelerini doldurmak için ellerinden gelen tüm pislikleri bu masum insanlara dayatmaktan asla ve katta geri durmayacaklardýr. Bakýnýz! Kuvvetlinin elinde siyaset var! Eskiden nüfusu olanýn elinde siyaset var iken þimdi ekonomisi iyi olanýn elinde ise her þey var! Bu gün, ülkemizin her köþesinde kanlý ölümler, toplu katliamlar, intiharlar, sýcak savaþlar, esrarlar, eroinler, iðneler, haplar, sigaralar, kýsýrlaþtýrmalar, su gibi içilen içkiler, alkoller, biralar, þampanyalar ve bedeni hazlar söz konusu ise buradaki hastalýðýn en can alýcý noktasýnda görselli medyadan baþka kimseyi aramak akýl mantýk ile baðdaþmayacaktýr! Cinsellik haya perdesini yýrtmýþ, ar damarýný çatlatmýþ, artýk pazara dökülmüþtür; eþcinseller, homoseksüeller, heteroseksüeller, lezbiyenler, geyler hayvaniyet derekesinden bile aþaðýlarda, sýnýrsýz bir sefahet yaþamakta, rezalet ve hasarete maruz kalmaktadýr… Yeryüzü sanki bir mahkemeye dönmüþtür; herkes hem davalý, hem de davacýdýr; cinayet, tecavüz, ta’ciz, hýrsýzlýk, dolandýrýcýlýk, yan kesicilik, hortumculuk ve yüzlercesi. Herkes birilerinden þikâyetçi deðil midir? Maalesef gayr-ý memnunlar kafilesi doldurmuþ mahkeme sandalyelerini, salonlarýný ve hollerini… Yeryüzü bir hapishaneye dönüþmüþ; ekseriyet heva, vehim, nefis ve þeytanlarýnýn komutasý altýnda iradî veya gayr-i iradî esaret yaþamakta, bir hücreden kurtulsa diðerine, ondan çýksa öbürüne týkýlmaktadýr… Ülkemiz büyük bir sinema salonuna dönmüþ; insanlar evlerinde veya dýþarýda televizyon ve radyonun karþýsýnda sürekli olarak birilerinin dolaylý veya doðrudan diktelerini seyrediyor yahut dinliyorlar, onbinlerce film, sinema, dizi vesairelerle gerçek yaþamdan uzaklarda hayalî bir hayat soluklamaktadýrlar. Lafý çok uzatmaya gerek yok! Sözün özü ister size ister bize dokunsun þuan ki yýðýnlarýn tek müsebbibi, televizyonlardýr… Ýnsanýmýz mutlu olduðunu düþündükçe mutsuzluk bataklýðýnýn içine batýrýlmaktadýr. Bunun faturasý kimedir? Bunun faturasý, mutsuzluktan kahrolan, yalnýzlýktan dem vuran genç ve masum yavrularýmýzadýr… Ülkemizin ve içinde yaþayan bu güzelim insanlarýmýzýn kadirþinaslýðýný inkâr edecek kadar yalancý, çirkinliklerini ikrar edemeyecek kadar da korkak deðiliz elbette. Bütün kanallarýyla 75 milyon insanýmýza bu saldýrýlar karþýsýnda bilinçli müminler olarak küçücük bir çocuðunki kadar sahici bir kahkahayla gülmenin vakti gelmemiþ midir? http://twitter.com/yusairmak https://www.facebook.com/yusairmak yusairmak@hotmail.com
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |