Kur’an ahlakýndan uzak yaþayan toplumlarda kadýn ve erkek için belirlenmiþ karakterler vardýr. Kadýn için öngörülen karakterin en önemli özelliklerinden biri, kadýnýn beden olarak erkekten güçsüz olmasý nedeniyle, karakter olarak da zayýf olmasý gerektiði þeklindeki yanlýþ inançtýr.

Çocukluk döneminden baþlayarak aldýklarý telkinler nedeniyle toplumun belirlediði karakteri benimseyen kadýnlar, zorluk durumlarýnda gereken sabrý ve olgunluðu gösteremezler. Zor koþullarda kadýnlarýn olaylarý daha da zorlaþtýrdýklarý, karþýlarýndaki insanlara yük olduklarý genel görüþtür. Gerçekten de birçok kadýn tehlike anýnda heyecanlanýr, tedbirsizce davranýr, olaylarý daha da zorlaþtýrýp, diðer insanlarý da telaþa sürükler. Erkekler ciddi tehlike içeren olaylarda soðukkanlý davranýr, olaylara daha cesur yaklaþabilirler. Zorlu durumlarda çoðu zaman erkekler, bir yandan çözüm ararken, bir yandan da korku ve panik halindeki kadýnlarý yatýþtýrmaya çalýþýrlar.

Mümin kadýnlar için ise böyle bir durum söz konusu olmaz. Allah’a duyduklarý sevgi, baðlýlýk ve teslimiyet onlara güçlü ve cesur bir karakter kazandýrýr. Allah’ýn insanlarý zorluklarla, canlardan, mallardan eksilterek sýnayacaðýnýn, cesaret ve tevekkülle kararlýlýk gösterenlerin ise nimetlere kavuþturulacaðýnýn bilincindedirler. Bu da onlarýn sabrýný ve þevklerini artýrýr.

Onlara bir musibet isabet ettiðinde, derler ki: "Biz Allah’a ait (kullar)ýz ve þüphesiz O’na dönücüleriz." (Bakara Suresi, 156)

Kur’an’da birçok cesur mümin kadýn örnek olarak verilir. Bu cesaretli kadýnlardan biri Hz. Meryem’dir. Hz. Meryem Kuran’da iffeti, sabrý, samimiyeti, derin imaný ve ’kýnayanýn kýnamasýndan korkmamasý’ ile tanýtýlan bir mümin kadýndýr. Allah onu seçmiþ, eðitmiþ, “Hani melekler: " Meryem, þüphesiz Allah seni seçti, seni arýndýrdý ve alemlerin kadýnlarýna üstün kýldý," demiþti.” (Al-i Ýmran Suresi, 42) ayetiyle haber verildiði gibi, Kendisine yakýnlýðý ve ahlâkýyla tüm kadýnlara üstün kýlmýþtýr.

Rabb’inden bir mucizeyle Hz. Ýsa’ya hamile kalan Hz. Meryem, türlü iftira ve hakaretlere uðramýþ ancak Allah’ýn buyruklarýndan asla taviz vermeden itaat etmiþtir. Hz. Meryem, tek baþýna kavmine karþý koymuþ, doðrularý cesaretle hiç çekinmeden açýklamýþtýr. “ Ýffetini koruyan (Meryem); Biz ona Kendi Ruhumuz’dan üfledik, onu ve çocuðunu insanlýða bir ayet kýldýk.” (Enbiya Suresi, 91) ayetiyle bildirildiði gibi, son derece iffetli olan Hz. Meryem iftiralar atan kavmine cesurca direnmiþ ancak samimi açýklamalarý fayda etmemiþtir.

Bunun üzerine Rabb’i, Hz. Meryem’i büyük bir mucizeyle temize çýkarmýþ ve Hz. Ýsa’yý daha beþikteyken konuþturarak, onun doðru söylediðini kavmine göstermiþtir.

(Ýsa) Dedi ki: "Þüphesiz ben Allah’ýn kuluyum. (Allah) Bana Kitabý verdi ve beni peygamber 8 kýldý." (Meryem Suresi, 30)

Ýnsanlar zor zamanlarda genellikle yanlarýnda kendilerine yardým edecek, yol gösterecek, destek olacak birine ihtiyaç duyarlar. Hz. Meryem ise her þeyi Allah’tan beklemiþ, yalnýz O’na güvenip dayanmýþtýr. Kazançlý çýkan da, yaþadýðý zor koþulda tek baþýna kavminin karþýsýna çýkarak, korkusuzca ve büyük bir kararlýlýkla mücadele eden Hz. Meryem olmuþtur. Ýftiralara raðmen kararlýlýðýný yitirmemiþ, cesur mümin karakteriyle diðer iman sahiplerine örnek kýlýnmýþtýr.

Yüce Allah, Firavun’un karýsýnýn üstün ahlâkýný da Kuran’da örnek verir. Firavun, Mýsýr’da acýmasýz yöntemleri, zalim karakteri ve halkýna uyguladýðý þiddet ile tanýnan biriydi. Karýsý da, Firavun’un bu zorba ahlakýna ve inkârýna en yakýndan þahit olan insandý.

Allah’ýn “... Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba ve gerçekten ölçüyü taþýranlardandý.” (Yunus Suresi, 83) ifadesiyle tarif ettiði Firavun, tüm erkek çocuklarý öldürüyor ve halkýna iþkenceler uyguluyordu. Kimse tüm Mýsýr’ýn sahibi olan, hatta Mýsýr’ýn Ýlahý olduðunu (Allah’ý tenzih ederim, yüceltirim) iddia eden Firavun’a baþ kaldýramýyordu.
Allah, Firavun’u uyarmak ve Ýsrailoðullarý’ný kurtarmak için Hz. Musa’yý göndermiþtir.

Ancak, “Sonunda Musa’ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) baþka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptýrmalarý korkusuyla- iman eden olmadý...” (Yunus Suresi, 83) ayetiyle bildirildiði gibi, az sayýda gençten baþka Hz. Musa’ya iman eden olmamýþtýr. Çok sayýda insan, Firavun’un zulmünden korktuðu için iman etmezken, Firavun’un karýsý korkmamýþ, Allah’ýn rýzasýný ve yakýnlýðýný kazanmayý seçmiþtir. Yaþadýðý ihtiþamlý sarayý ve muhteþem nimetleri ardýnda býrakan bu kutlu kadýn, ölüm, açlýk gibi birçok tehlikeyi göze alarak büyük cesaret örneði göstermiþtir.

Onun, " Rabbim bana Kendi katýnda, cennette bir ev yap; beni Firavun’dan ve onun yaptýklarýndan kurtar ve beni o zalimler topluluðundan da kurtar." (Tahrim Suresi, 11) diyerek ettiði dua, samimi imanýnýn göstergesidir.

Mümin kadýnýn cesareti, dünya hayatýna dair beklenti ve endiþe yaþamamasýndan kaynaklanýr. Kendisine can veren Allah’týr ve yaþamýna son verecek olan da yine O’dur. Dünya hayatýnda sahip olduðu maddi manevi herþeyi veren Allah’týr. Bunlarý alacak olan da yine tümünün gerçek sahibi olan Allah’týr. Mümin kadýn, Allah’ýn herþeyi hayýr ve hikmetle yarattýðýnýn bilincinde olduðu için, kayba da uðrasa, ardýndaki hayrý bekler. Gösterdiði sabýr ve tevekkülün karþýlýðýnda, Allah’tan bir güzelliðin kendisine ulaþacaðýný bilir. Bu nedenle, zorluk ya da tehlikeyle karþýlaþtýðýnda asla korkuya kapýlmaz.

Mümin kadýn, Allah’ýn sýnýrlarýný muhafaza konusundaki kararlýlýðýný her durumda korur. Koþullar ne olursa olsun, Kur’an ahlâkýndan kesinlikle ödün vermez. Rabb’inden baþka hiçbir varlýktan korkmaz ve O’nu hoþnut edecek en uygun davranýþlarý sergiler.
Gerçekte kadýný ve ahlakýný güzelleþtirip üstün hale getiren, karakterini saðlamlaþtýran, davranýþlarýný etkileyici kýlan fiziksel özellikleri deðil, imaný, Allah sevgisi, Allah korkusu ve takvasýdýr.

“... Biz onlara kendi þan ve þeref (zikir)lerini getirmiþ bulunuyoruz...” (Mü-minun Suresi, 71) ayetiyle bildirildiði gibi, Kur’an ahlakýný yaþamak insanlara ‘þan ve þeref’ kazandýrýr. Dolayýsýyla bu ahlaký yaþayan bir kadýn, saygý duyulan, cesur ve onurlu bir karaktere sahip olur. Ýnanan bir kadýn, içinde bulunduðu toplumdan, ailesinden ya da arkadaþ çevresinden aldýðý telkinler Kur’an dýþý da olsa, Allah’ýn hoþnut olacaðý ahlaký ölçü alýr. Dinden uzak yaþayan toplumlardaki birçok kadýnda görülen tüm zayýflýklardan, davranýþ bozukluklarýndan kurtularak, güçlü bir karakter geliþtirir.

Ýnsanlarýn kýnamalarýndan korkmayan güçlü bir kiþiliðe sahiptir mümin kadýn ve Kur’an ahlakýný yaþamayan kadýnlarda görülebilen zaaflara Allah’ýn izniyle hiçbir zaman kapýlmaz.
Dünya hayatýnda yaþanan ömür çok kýsýtlýdýr; zaman hýzla tükenmektedir. Ahiret yaþamýnda Allah’ýn rahmetini, rýzasýný ve cennetini rýzasýný kazanabilmek için tek imkan dünya hayatýndaki bu kýsa süredir. Yaþanan her an çok deðerlidir. Her anlarýný bu þuur açýklýðý ile geçiren mümin kadýnlar kendilerine Allah’ýn hoþnutluðunu kazandýracaðýný umduklarý iþlere yönelirler. Kur’an’ýn, “Bunlar, Allah’a ve ahiret gününe iman eder, maruf olaný emreder, münker olandan sakýndýrýr ve hayýrlarda yarýþýrlar. Ýþte bunlar salih olanlardandýr.” (Al-i Ýmran Suresi, 114) ayetindeki ifadeyle, yaþadýklarý her aný ‘hayýrlarda yarýþarak’ geçirirler.

Bugün toplumda kadýnýn görevi yalnýzca eþ, anne ya da büyükannelik ile sýnýrlandýrýlýr. Mümin kadýnlar ise Kur’an’da örnek gösterilen kadýnlarý, Peygamberimiz’in(sav) eþlerini ve o dönemde yaþayan sahabe hanýmlarý örnek alýrlar. O kutlu kadýnlar, erkeklerle birlikte din ahlakýnýn yayýlmasý için mücadele etmiþler, teblið faaliyetlerinde bulunmuþlardýr.
Zaman, erkek ya da kadýn; müminler için evde oturma zamaný deðildir. Yaþam amacý Rabb’inin rýzasý olan her inanan kadýn, din ahlakýnýn yayýlmasý konusunda cesaretle çaba içinde olmalýdýr.