Zaman dostluðu güçlendirir, aþký zayýflatýr. -La Bruyere |
|
||||||||||
|
Yýl 1999 temmuz … Yaz okulunda bir haber aldým Faik dayým ameliyat olmuþtu. Neden di? Ne zaman olmuþtu ve sorun neydi bilmiyordum ama ameliyattý, þakasý yoktu. Ameliyat baþarýlý geçmiþti. Yaz okulu bitmiþti ve artýk evdeydim. Bazý gerçekler vardý. Acý gerçeklerdi ve saklanýyordu kimilerimizden. Ben saklananlar arasýnda deðildim, öðrenmiþtim. Dayýmýn baðýrsak kanseri olduðunu biliyordum artýk. Günden güne erimesine, renginin nasýl deðiþtiðine þahit oluyordum. Anneannem bizde kalýyordu yatalaktý. Ve dayým her hafta anneannemi ziyarete gelirdi. Ta ki evden çýkamaz duruma gelinceye kadar. O gelememeye baþladýðý zamanlar ben hep gitmek isterdim ama korkardým yanýnda aðlamaktan moralini bozmaktan. Ve maalesef ziyaretine sadece bir kere gidebildim. Gözlerinin içine bakarak helallik bile isteyemedim. Sadece kuru bir hakkýný helal etle geçiþtirildi her þey. 10 ekim 1999 sabah 6:00 Bir telefon çalýyordu. Acýydý ses… belki de verilecek haberin acýsýydý telefona akseden… Dayým vefat etmiþti. Recep ayýnýn 1. günüydü. Hep üç aylarda vefat etmek istemiþti. Ve Allah ona bunu nasip etmiþti… ….. Yýl Eylül 2002 Tatile güneydoðu Anadolu gezisine gitmeye karar verdik. Ve Arma Tur ile gezimize Göztepe den baþladýk. Gezimizde yaþ ortalamasý 60 gibiydi. Yaþ olarak en genci ben gösteriyorlardý. Beden olarak bana taþ çýkaran genç kýzlarýmýz ve delikanlýlarýmýz olsa da!... Tur güzel geçi yordu ve ilerliyordu… Batman üzerinden Mardin e gidiyorduk. Ben devamlý otobüsün arka bölümünün þeker ve sakýz ihtiyacýný karþýlamaya çalýþýyordum. Batman yollarýnda bir mola sonrasý otobüse binen Zeynep ablaya kahveli sütlü bir þeker uzattým. O ana kadar aramýzda geçen ilk teke tek konuþmaydý sanýrým. Þekeri aldý ve teþekkür etti. 10 dk yol almýþtýk ki… Arkadan bir ses - ”Nihal di deðil mi ismin?” Dedi -Evet dedim. –“ Bu þeker beni çocukluðuma götürdü. Çocukluðumun þekeri bu nerden buldun” dedi. –“Batmandan aldým ben çok severim” dedim ve kalan bir þekeri de ona verdim ýsrarla. Zeynep abla ile ilerleyen günlerde daha samimi ve uzun muhabbetlerimiz oldu. Ben mola verdiðimiz ve kaldýðýmýz her þehirde, köyde kahveli sütlü þeker arasam da tüm aramalarým boþa çýkýyordu. Baþka þekeri de Zeynep ablaya beðendiremiyorduk. 6 ekim 2002 Ýstanbul ‘a dönüþ yolculuðu vardý. Aksaray’dan çýkýlmýþtý. Yemek molasý Bolu-Varan tesislerindeydi. Zeynep ablanýn yemek yediðini düþünerek tesislerin marketine attým kendimi amacým kahveli sütlü þeker bulmaktý. Markete girdiðimde karþýmda elinde gazetesi ve tiryaki olduðu sigarasý ile hararetli ve sinirli bir þekilde konuþan Zeynep abla vardý. Ben tüm gizlilik hayallerimin suya düþtüðünü düþünerek üzgün bir þekilde þeker reyonuna gittim ve kahveli sütlü þekerleri gördüðümde tüm hüznüm kaybolmuþtu. Diðer þehirlerde bulamamanýn acýsýný çýkarýrcasýna her deðiþik paketten birer tane aldým. Gözükmeden kasaya ücreti ödeyip otobüsün yanýna geldim. Zeynep ablalarda marketten çýkmýþ otobüsün yanýna doðru geliyorlardý. Marketteki sinirli hali beni meraklandýrmýþtý. - “Markette neye sinirlendiniz hayýr ola “dedim. - “Sesim buradan mý duyuldu” dedi. - “Hayýr” dedim - “ ee benimi takip ediyorsun yoksa” dedi. Gülümseyerek. - “ Hayýr sadece az önce bende marketteydim” dedim. Gazetedeki bir haberden dolayý sinirlendiðini söyledi. Haber þuydu: Yabancý bir ülkede sigara içtiði için kansere yakalanan bir bayan sigara firmasýna yüklü bir tazminat davasý açmýþ ve davayý kazanmýþtý. Bende - “ee sizde bir dava açýn o zaman” dedim þaka ile karýþýk. - “ Ben kanser olacaðýmý bilerek içiyorum” dedi. Annesine:- “ Bir sigara verir misin Nihal ile biraz yürüyelim “dedi. - “ Siz sigara içerek olacaðýnýzý biliyorsunuz. Ben sigara içmeden baðýrsak kanseri olacaðýmý düþünüyorum “ dedim. Yüzüme baktý ve” neden” dedi. - “Baðýrsak kanseri %100 öldürücü” dedim. - “Bence karaciðer kanseri daha kötü” dedi. - “Hayýr” dedim. “Baðýrsak kanseri % 100 öldürüyor kurtulan olmuyor” dedim. Yüzümde soðuk ve kendinden emin bir tavýr vardý. Arkasýndan dayýmýn baðýrsak kanserinden 3 sene önce vefat ettiðini söyledim. O anda birkaç saniye sonrasýnda ancak anlayabileceðim düþünceli ve üzgün bir tavýr takýndý. Gözlerime bakmýyordu ama yüzüme bakarak: - “Benimde dayým karaciðer kanseri” dedi. “Daha önce hiçbir insanýn yüreðini yüreðime bu kadar yakýn hissetmemiþtim.” Güneydoðu Anadolu gezisine annesinin ve kendisinin biraz olsun Ýstanbul’daki üzüntülü ve acýlý bekleyiþ ortamýndan uzaklaþmasý için katýldýklarýndan bahsetti. O konuþmada bir cümle döküldü aðzýndan “gündüzleri annem aðlýyor onu teselli etmeye çalýþýyorum, geceleri de ben aðlýyorum.” Hareket vakti gelmiþti. Yüreðime o kadar yakýn hissetmiþtim ki yüreðini ve üç dört saat içinde ayrýlýk girecekti aramýza. Otobüs yolculuðu ayrý koltuklarda geçi yordu. Aldýðým þekerleri verme zamanýydý. Yüreklerimizdeki hüznü biraz olsun tatlandýrmam zamanýydý. Tüm otobüse kahveli sütlü þekerleri daðýttýktan sonra bir tanede Zeynep ablaya vererek yerime geçtim ve asýl sýra Zeynep abla için özel aldýðým þeker paketini vermeye gelmiþti. Paketi elime aldým ve gözlerinin içine bakarak: - “ Her yediðinizde beni hatýrlarsýnýz, bitince de unutabilirsiniz.” Dedim. - Gözlerime bakarak: “Bana hakaret ediyorsun” dedi. Kalbimden geçen kesinlikle bir hakaret deðildi O da biliyordu. Ayrýlýk vakti gelmiþti… Ýstanbul Anadolu Otoyolu Çamlýca Giþeleri… Otobüsteki herkese Allahaýsmarladýk dedikten sonra indi. Abisi bekliyordu. Kucaklaþtýlar ben arkadaki otobüs kapýsýndan onlarý izliyordum. Bavullarý aldýlar. Bir an arkaya baktý el salladým. O yanýma geldi ve bir kez daha sarýlýp öptü beni. Tekrar geleceðini hiç düþünmemiþtim. Ayrýlýklar hep bir acý verir gönüllere, eve geldiðimde hala bir acý yoktu. Geldikten birkaç saat sonra kursum vardý ona yetiþmek için acele ile eþyalarý açmadan hemen giyindim ve kursa gittim. Arkadaþlarý, ablalarý görmek çok güzeldi. On bir gün olmuþtu ve özlemiþtim herkesi… Herkes bir konu anlatýyordu ben bugün misafir sanatçý gibiydim. Tur boyunca insanlar ile beraber olmama raðmen maalesef kendimi geliþtirmek açýsýndan pek bir þey yapamamýþ olduðumu gördüm. Belki bu eksikleri görmek; Hakan hocanýn deyimiyle kör noktamýn sýzlaya sýzlaya kanamasý, belki de ayrýlýðýn acýsý duygularýmý galeyana getirmiþti. Gözlerimden yaþlar dökülüyordu. Acý sessizce tebessümlerini býrakýyordu gözlerime… Tüm ders boyu herkesten gizli döküldü yaþlar… ara verildi. Sessizlik yerini hýçkýrýklara býrakýverdi ansýzýn. Kendimi toparlayýp bahçeye arkadaþlarýn yanýna gittiðimde bir telefon sesi böldü hüznümü… Zeynep ablaydý arayan. Sesimi duymak istediðini þimdiden özlediðini söylüyordu. Zamanlamasý mükemmeldi. Yüreðimdeki hüznümü hissetmiþti, yoksa gözyaþlarý mý mý fark etmiþti uzaklardan. Tek önemli olan vardý sesi tüm hüznümü silip götürmüþtü uzak diyarlara… Acýnýn sessiz tebessümleri yerini samimi gülücüklere býrakmýþtý. Kurs da telefon konuþmasý sonrasý sevincimi fark eden Feride ablayla,biraz Zeynep abladan bahsettik. Kursa çaðýrmamý ve tanýþtýrmamý istedi. Ve bir dahaki ders de bende onu kursa davet ettim. Bir konuþma yapacaðýmý ve gelip beni dinlerse çok memnun olacaðýmý kursta onu merak eden birkaç kiþinin de olduðunu yazan bir mesaj atým. Sonuç olumluydu. Çok heyecanlýydým. 9 ekim 2002 saat 18:00 Zeynep abla kültür merkezindeydi. Onu Ýstanbul da görmek çok güzeldi. Hal hatýr sorduk ve oturduk ders saatini beklemeye. – “Bugün gelememe ihtimalim vardý bir ara” dedi. “Annem bugün dayýma gideceðimizi söyledi. Ve bende bir an sana söz verdiðimi söyleyemedim. Nasýl söylerim diye düþünürken… Anne ben Nihal e söz vermiþtim bugün dedim. Annem de:” A iyi, git gel ondan sonra gideriz dayýna “dedi. Buna da çok sevinmiþtim. Benim yüzümden dayýsýna gidememiþ olmasý beni üzerdi çünkü. Akþam benim için heyecanlý ama güzel geçti. Yine ayrýlýk vaktiydi. Ama ilki gibi hüzünlü ve acý deðildi. 11 ekim 2002 Sabah interneti açtýðýmda mailimde Zeynep ablanýn yolladýðý bir mesaj vardý. “Sevgili KÜÇÜÐÜM Yorucu ve sýkýcý bir gün sonunda sinirli bir þekilde eve gelip,üstüne üstlük çýkarýlan kýþlýk giyeceklerin birazýný ütüledikten sonra ve dayýmýn ve annemin üzüntüsü içinde bilgisayarýn baþýna ancak oturdum.Ama dakikalarým kýsýtlý,çünkü yarýn gene iþ var.Maillerin çokluðunu görünce hala kahveli sütlü þekeri yemediðim için kendimle iftihar ettim.Teþekkürler.Kýsmetse daha sonra çok güzel þeyler göndereceðimi düþünüyorum.Bu arada yarýn babama gideceðiz.Orda bilgisayar yok.Pazar'a görüþmek üzere.Ailene saygýlarýmý ilet lütfen. ÖPÜLDÜNÜZ ASKER” þekeri hala yememiþti. Yüreðimde bir coþkunluk vardý. Ama yorgun ve sýkkýn olduðu beni biraz üzmüþtü. Gün güzeldi. Hele de yüreðime dair bir mail aldýktan sonra… saat 22:00 Yüreðimde anlatamadýðým ve anlayamadýðým bir acý vardý. Kalbimde bir þeyler daralýyordu. Sesler itici geliyordu, sessizlik ise boðucu… Gözlerimden akmaya baþlayan damlalar vardý. Ve yine her damlada gönlüme inen bir acý, bir hüzün yüreðimi daðlýyordu. Saatler ilerliyor ne gözyaþým diniyordu ne yüreðimdeki sýzý… Aklýma bir anda Zeynep abla geldi. Geceydi ben aðlýyordum. Bir cümle yankýlandý kulaklarýmda :" Gündüzleri annem aðlýyor, ben de GECELERÝ AÐLIYORUM." Yüreðimdeki hüzün bu muydu? Zeynep ablanýn yüreðini yüreðimde hissetmeye devamý ediyordum acaba. Anlamalýydým. Saat gece yarýsý olmuþtu. Bir mesaj attým Uyumuyorsunuz ve aðlamýyorsunuz deðil mi GÜZEL GÖZLÜ ABLACIM?" yazan. Bir mesaj yada bir çaðrý gelmiyordu. Bu iyiye iþaretti tüm hislerim yanlýþtý. Yüreðini hissetmemiþ olmak bu seferlik mutluluk veriyordu bana. Biliyordum mesaj atmamasýnýn nedeni uyumasýydý. Uyuyordu. Rüyasýnda beni görmesi için dua ettim ve yattým. Ýki dakika geçmiþti ki bir mesaj geldi telefonuma Zeynep ablaydý. Ve biliyordum aðlamadýðýný söyleyecekti. Sevinçle mesajý okumaya baþladým. Sevincim devam edemedi ama "maalesef aðlýyoruz çünkü dayýmý kaybettik. Yaþadýðým son acýnýn bu olmasýný ve kimsenin böyle acýlar yaþamamasýný diliyorum." Yazýyordu yazýda. Okuduktan sonraki halim birkaç saat önceki halimden beterdi. Üç yýl bir gün arayla ayný acýyý hissediyordum yüreðimde. Dayýmý, Zeynep ablayý, annesini ve dayýsýný düþünüyordum. Üç yýl önce ve üç yýl sonra geliyordu aklýma üç yýllýk boþluk geliyordu hafýzama…. 22 ekim 2002 23:00
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © nihal tezcan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |