..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapýsý deðil bu kapý. / Nasýlsan öyle gel. -Mevlânâ
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Fadime Özkaya




19 Temmuz 2011
Sarayköylünün Dondurmasý  
Fadime Özkaya
Öðrenim gördüðüm þehrin insanlarýndan bir manzara... Hafýzamda aný olarak canlanacak günlerden biriydi. (Denizli)


:BAHB:
Geçen yýldan beri bazý hafta sonlarý düðün törenlerinde, sünnet törenlerinde bir yemek þirketiyle beraber çalýþýyoruz. Sabahlarý altýda, yedide yola çýkýp erkenden görev yerimize varýr, hazýrlýklara baþlarýz. Masalar, sandalyeler dizilir, örtüler serilir, masada her kiþi için ayrý servis açýlýr. Misafirler gelir ve koþturmaca baþlar; ta ki öðle sonu saat üçü, dördü gösterene kadar.
     Gideceðimiz yeni çalýþma mekâný Sarayköy’deymiþ. Sabah saat altýda uyandým; yarým saat sonra iþ aracýnýn, elemanlarý alacaðý þehrin belirli noktalarýndan birindeydim. Her zamanki gibi bir minibüs beklerken bu þaþkýn köylü ne görsün! Kýyafetinden bizim elemanlar olduðu anlaþýlan bir grup insanýn hava almak için, içinden kendini deðiþik surat ifadeleriyle dýþarý attýðý bir hurda yýðýný… Karþýdan lise yýllarýmdaki okul servislerimize benzese de, içine girdiðimde öyle olmadýðýný anlayacaktým. Yanlarýna yaklaþýp arkadaþlarý selamladým ve bugünkü uzay mekiðimizin içine ilk adýmýmý attým. Arkadaþlarýn niye hemen hepsinin dýþarý çýktýðý anlaþýlýyordu. Þoförün yanýndaki ve arkasýndaki ikili koltuklar hariç hepsi sökülmüþtü. Önce dökülüp sonra kalýntýlarýnýn söküldüðüne adým gibi emindim. Adam sen de! Aracýn kendisi dökülürken yeni koltuk yaptýrýp ne yapsýn bu vatandaþ? Onun yerine bir sürü tabure iþini görmüþ anlaþýlan. Ýçeri geçip taburelere yerleþtik. Elemanlar tamamlanýnca yola koyulduk. Ýçerisi havasýz, camlar kapalý, perdeler açýlmýyor… Taburelerin ayaklarý kayýyor, tutunacak yer yok… Dýþarýdan görenlerin bizi mülteci sanmasý için her koþul uygundu anlayacaðýnýz. Biraz sersefil olsak da yaklaþýk yarým saat sonra Sarayköy Belediye Düðün Salonu’nda idik. On beþ yirmi kiþilik üç grup þeklinde geldik. Elli kiþiyle ne yapacaklar böyle bu kadar diye fýsýldaþýrken öðrendik ki bu yemek ünlü bir iþ adamýnýn hayýr yemeðiymiþ. Dört beþ saat içinde gelmesi beklenilen yaklaþýk dört bin davetli varmýþ. Sonradan anlayacaktýk ki bir elli kiþi daha olsa ancak yetiþirmiþ servis.
     Yemek þirketinin pembe önlüklerinin verdiði þirin görüntümüzle çalýþmaya baþladýk. Aþçýlar büyük balkonda kurulan düzenekte yemekleri ýsýtýrken, þefler bize direktiflerini çoktan yöneltmiþlerdi:
-     Masa örtüleri çapraz deðil düz örtülecek!
-     Kaþýk çatallar paketlensin, baharatlýklar ayný düzende koyulsun!
-     Su ve ekmek kolilerini salonun belirli yerlerine daðýtalým arkadaþlar…
-     Servis altlýklarýný simetrik olarak koyalým lütfen!

Salon istenilen þekle sokulurken, mutfakta da son hazýrlýklar yapýlýyordu. Salata için kasalarca domates doðrandý. Salonun giriþine iki fýçý konuldu ve içine þerbet dolduruldu. Eee... Yemek varlýklý kiþiler tarafýndan verilince menü de elitti biraz. Bunun böyle olduðuna dondurma geldiðinde karar vermiþtim. Binlerce insana dondurma da daðýtacaktýk. Bütün hazýrlýklar bittiðinde yarým saat dinlendik, yemeklerden ilk biz yedik ve derken misafirler gelmeye baþladý. Þefler, elemanlarý gruplara ayýrýp salonun belli bölgelerinde görevlendirmiþti. Daha iyi hizmet, pratiklik, memnuniyet için. Üç kiþiyle baþlayan salondaki davetli sayýsý bir saat içinde altmýþ, yetmiþ kiþiye ulaþtý. Bir süre sonra salon tamamen doldu, hatta taþtý. Olduðumuz yerde beklemekle baþlayan görevimiz de koþmaya kadar gitti. Yemekler yetiþmiyor, misafirler gittikçe kalabalýklaþýyordu. Öðle tatili saatinin sýnýrlarý içine adým attýðýmýzda, maceramýza öðrenciler de katýldý. Elemanlarýn yemek alýp, masalarda bekleyen konuklara götürmek için girdikleri sýra gittikçe uzuyordu. Balkondaki pembe kuyruk uzarken, davetlilerden çýkan homurdanmalar artýyordu. Nihayet sýra bana gelip, servis tepsisindeki yemeklerle salona girdim. Yoðunluðunun doruðuna ulaþan misafirlerin arasýndan sýyrýlýp bekleyen masalara yemek servisi yaptýktan sonra, boþlarý ve çöpleri toplayýp geri dönerken misafirlerden yaþlý bir teyze dedi ki:
-     Yavrum siz talebe misiniz ?
-      Evet teyze.
Diðer teyze:
-     Aferin kýzým, aferin!
Baþka bir çocuklu kadýn çocuðuna:
-     Bak oðlum, çalýþkan aðabeyler ablalar bunlar, teþekkür et dondurma için.
...
Tanýk olduðum bu sözler karþýsýnda gülümserken madalyonun diðer yüzü dile geldi:
-     Kýzým yarým saattir yemek bekliyoruz!
-     Bakar mýsýnýz, helva yok bizim masada!
-     Ýki yemek istedik sadece, iki yemek!
-     Bu dondurmalar erimiþ, yenisini istiyoruz.
-     Yavrum, ekmek getir bize ekmek!
-     Bak, bunlar yeni geldi hadi yemek getirin.
-     Boþlarý alýr mýsýnýz?
-     Ekmek kýrýntýlarýný alýver yavruuum!
-     Abla yemek getir, dört tane bize.
-     Ablaaaa! Dondurma…
...
Dikkatli bakýnca diðer arkadaþlarýmýn da benimle ayný durumda olduðunun farkýna vardým. Elli kiþiden yaklaþýk yirmisi konuklara izahat vermekteydi:
-     Tamam, efendim getireceðim.
-     Çocuklar, gelecek dondurmalar bekleyin biraz!
-     Amca, sorun bizden kaynaklanmýyor; yemekler çýkmýyor.
-     Teyzecim, yemek almak için sýraya giriyoruz. Aldýk mý hemen getiriyoruz zaten.
-     Hemen geliyor!
...
Büyük bir curcuna… Her kafadan yükselen sesler... Servis önceliðinin belirtildiði protokol konuklarý… Ýsyana doðru sürüklenen konuklar… Okunan mevlidi þeriften destek alarak sakinliðimi dengede tutmaya çalýþýrken, yaþlý bir amcanýn yarým saattir bekleyip alamadýðý yemekten dolayý sinirlenip oturduðu sandalyeyi yere çarpýp gitmesi canýmý sýkmýþtý iyice.
Yemek tepsisiyle içeri girdiðim anda, o kalabalýkta anlayamadýðým bir þekilde uzanan ellerden sonra tepsi hemen boþalýyor ve ben içeri iki adým atmýþken geri dönmek zorunda kalýyordum. Yemek, helva, dondurma… Ne götürürsem götüreyim daha beþ adým ilerlemeden ellerimin yükü boþalýyor, dolayýsýyla ön taraftaki masalara servis gecikiyordu. Beklemekten usanan misafirlerden bazýlarý gelip kendisi yemek almak istiyor; durumu gösterip onlarý geri yolluyorduk. Kalabalýðýn doruða ulaþtýðý anda herkesin sinirleri gerilmiþti artýk. Elimde dondurma tepsisiyle salonda ön tarafa doðru dondurmalarý servis ederek ilerlerken, arkamdan biri kolumu öyle bir þiddetle tuttu ki adým attýðým yerde kaldým. Dönüp baktým ki yaþlý bir amca, dedem yaþlarýnda, baðýrmaya baþladý. Tabi önce kolumu býraktý:
-     Kaç defa seslendim duymadýn. Dondurma ver bana.
-     Duymadým amca kusura bakma. Buyur…
-     Allah alla! Bir saattir dondurma bekliyorum burada. Kaç defa tamam getiriyorum dediniz; ama yok.
-     Amcacým -arkasýný iþaret ederek- bak! Orda sýraya giriyoruz. Çok yavaþ ilerliyor sýra. Herkes þikâyetçi; ama elimizden geldiðince hýzlý hareket ediyoruz. Lütfen, kusura bakma.
Ben iyimser bir cevap verecek diye beklerken, amca dondurmasýný açtý yemeye baþladý. Volkan gibi patlayan misafiri dondurmasýyla baþ baþa býrakýp servise devam ettim. O da cevap vermeye devam etse aramýzda sinir harbi baþlardý tahminim, iyi oldu aslýnda böyle. Hayýr yemeðiydi bu sonuçta. Sanki lokantaya gelmiþ de garson azarlýyor. Ýþi inada bindirip bir saat dondurma beklemiþ adamcaðýz. O bir saat boyunca küçücük dondurmanýn deðeri gittikçe artmýþtý anlaþýlan ki nerdeyse beni dövecekti. Kolumu çekiþtirme kuvvetinden anlayabileceðim þekilde gerilmiþ konuðumuz. Bir yandan da yemek þirketine kýzdým içimden. Dýþarýda servis tepsileri hýzlý dolsa, tabaklarýn ve çatal kaþýklarýn yýkanmasý –daha doðrusu temiz yýkanmasý- kýsa sürse bu kadar gerilmeyecekti kimse. Bir bölümden geçse, diðer bölümde aksýyordu iþ. Bu arada üç bin kiþi için hazýrlanan þerbet bardaklarý tükenmiþ, þeflerden biri telefonda sipariþ veriyordu:
-     Düðün salonuna acil iki bin bardak daha…
Saat on gibi baþlayan yemek dört saat içinde bitti. Dört saatin sonunda elemanlar kaçacak yer aradýlar. Ýki saat de mekâný toplayýp, temizlemek sürünce periþan hale geldik. O kadar saat çalýþmamýþ, koþmuþtuk iþin gerçeði. Yövmiyelerimizi alýp, mülteci yolculuðumuzda þehrin yolunu tutarken; arkadaþlar konuþacak vakit bulmuþ, birbirlerine dert yanýyorlardý:
-     Bu parayý sonuna kadar hak ettik.
-     Nasýl kalabalýktý öyle? Haklýsýn vallahi.
-     Misafirler beni azarladý, ben de çocuklarý azarladým. Dondurmalara saldýrdýlar resmen.
-     Teyzenin biri de bana kýzdý.
-     Herkes kýzdý birbirine. Ben son saatlerde protokole servis yaptým. Vali bile vardý! Kurtuldum dýrdýrlardan.
...
Konuþmalarý yol boyunca devam ederken benim aklým hala o yaþlý amcadaydý. Yorgunluðum sinirime üstün gelmiþ gevþemiþtim. Ýçimden: “Vay be! Sarayköylünün dondurmasý ne kýymetliymiþ.” deyip kendi kendime gülüyordum.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Küresel Kabus

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Bir Masal Kahramaný [Þiir]
Anadolu'ya Düþen Mavi Cemre [Þiir]
Sokak [Þiir]
Benden Öte [Þiir]


Fadime Özkaya kimdir?

Havada asýlý kalmýþ sözlerin avcýsýyým kendimce. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Orhan Veli Kanýk


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Fadime Özkaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.