Toplumun kýskançlýða bakýþ açýsýnýn, Kur’an penceresinden bakýldýðýnda oldukça farklý olduðunu görebiliriz. Kur’an, kýskançlýðýn nefsani bir özellik olduðunu ve sakýnýlmasý gerektiðini haber verirken, toplumda kýskanç olmayan kiþiler garip karþýlanýr. Bu duygunun her insanda az ya da çok, bulunmasý gereken insani bir özellik olduðu düþünülür çünkü. Ve insanlarýn çoðu yaþamlarý boyunca çevrelerindeki insanlarýn baþarýlarýný, güzelliklerini, yeteneklerini, evlerini, arabalarýný, zenginliklerini hatta ailelerini ve çocuklarýný kýskanýrlar.

Oysa çevremizde gördüðümüz herþey ve her olay yüce Allah tarafýndan yaratýlýr. Kýskançlýk gibi bir ahlak zaafiyetine kapýlmaktan titizlikle kaçýnan kiþi, gördüðü her güzelliðin Allah’ýn tecellileri olduðunu bilir ve daha fazla zevk alýr. Tüm güzelliklerin gerçek sahibi Allah’týr çünkü ve bu güzelliklerden ancak samimi iman sahipleri haz duyarlar.


Kur’an ahlakýndan uzak kimseler ise gördükleri herþeyin sahibi olmak ister ve kendilerine zulmederler. Kýskançlýk içinde sahiplenme duygusunun tutsaðý olan kiþi, Allah’ýn benzersiz sanatýyla yarattýðý güzelliklerden gereðince zevk alamadýðý gibi gerçek mutluluðu da yakalayamaz.


Çevresindeki insanlarýn sahip olduðu güzellik, akýl, servet gibi özellikleri kiþinin kendisine ait zanneder kýskanç insan. Allah’ýn, yarattýðý her þey üzerindeki kontrolünden gaflettedir. Kendisi de dahil, insanlarýn Allah’tan baðýmsýz olduklarýný zanneder. Bu özellikleri kendi çabasýyla kazanabileceðini ve böylece üstün olacaðýný düþünür. Oysa her þey Allah’a aittir ve her þey Allah’ýn denetimindedir.


Kýskançlýk duygusu nefsanidir ve nefis de þeytanýn sözcüsüdür. Þeytan, insanlarý dinden uzaklaþtýrmak için bu gibi duygusallýk telkinleri verir. Duygusal kiþinin ise aklý flulaþýr, doðru kararlar alamaz. Kýskançlýk, bencillik ya da büyüklenme gibi nefsani diðer duygular yaþayan insanlar, Allah’ýn dosdoðru yolunda yürümek yerine, þeytanýn tali yollarýna saparlar.


Kur’an’daki, Hz.Yusuf (as) kýssasý kýskançlýk konusunda önemli bir örnektir. Kýssada Hz.Yusuf’un kardeþlerinin, babalarýnýn ona olan sevgisini kýskandýklarý ve öldürmek amacýyla onu bir kuyunun dibine býraktýklarý haber verilir. Kýskançlýk duygusunun, kardeþler arasýnda bile olaylarýn ne tehlikeli boyutlara ulaþtýrabileceði açýktýr.


Müminler, Allah yolunda çaba gösterme, sevgi, dostluk, güven gibi konularda önde olmayý arzu ederler. Mümin, kendisinden daha güzel ahlaka sahip olan ya da daha fazla dine hizmet eden diðer mümine gýpta eder. Bu Kur’an’a uygun bir duygudur; içinde haset yoktur. Kýskançlýk ve gýpta etme duygularý birbirinden çok farklýdýr.


Samimi inanan insan, diðer insanlara ve kendisine benlik vermekten çekinir; her þeyin tek sahibinin Allah olduðunu bilir. Ýnsanlarýn üstünlüðü, Allah’tan korkup sakýnma derecesine, yani takvaya göredir.


Kýskançlýk ve haset çirkin özelliklerdir. Ýnanan insanlar kýskanmak bir yana, aksine, birbirlerinin iyiliði, baþarýsý ve daha fazla nimete kavuþmalarý yönünde dua ederler. Dünyevi “yarýþ” yerine hayýrlarda yarýþý benimserler. Din ahlakýna en uygun olan davranýþ da budur.