..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
En güzel özgürlük düþü, hapishanede görülür. -Schiller
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Yazarlar ve Þairler > adnan durmaz




29 Aðustos 2011
Aþk Atýna Binen Sözün Zamanda Yolculuðu -  
SÜMER’DEN,YOLUNU ÞAÞIRAN KRAL’A; GÜLEÇ AÞK BÝLGESÝ’NDEN, KARAC’OÐLAN’A, ANADOLUNUN ÞÝÝR BAHÇESÝNE,AÞK ATINA BÝNEN SÖZÜN ZAMANDA YOLCULUÐU

adnan durmaz


Kum taneleri gibi savrularak yaþardý orada insan.Yüzyýllar önceydi.Cahiliye adý verilen zamanlardý.Mekke’yi çevreleyen yüzlerce kabile,belirli zamanlarda Kâbe’ye gelip,orada duran kendi putlarýna tapýnýr,bayram ederdi.Þiir yarýþmalarý yapýlýr.Beðenilen þiirler Kâbe duvarlarýna asýlýrdý.Delikanlýlar sokakta genç kýzlara laf atacaklarý zaman,bir þairin adýný söyler,böylece o þairin en ünlü dizesini söylemiþ olurlardý.Genç kýzlar,adý anýlan þairin o dizesini anýnda bilirdi çünkü.Onlar da ayný yolla,bir þairin adýný söyleyerek yanýt verirlerdi âþýklarýna.Saray þairleri kasidenin bütün incelikleriyle þehirli þiirler yazarlardý.Çöl þairleri ise baþlý baþýna,fýrtýnalý yaþamlarýyla birer serüvenciydi çöl ahalisi arasýnda. Akîmû benî ummî sudûra matýyyikum fe'innî ilâ kavmin sivâkum le-emyelu ('Ey anamýn oðullarý! Yola hazýrlayýn bineklerinizi Bensiz gidin, çünkü baþka bir oymaktadýr benim gönlüm'


:BCBF:








Çöl…
Bedevi özgürlük…
Kum tanelerinin arasýnda savrulan bir yanýk gözyaþý,bir derin “ya leyli” deðil mi hayat..
Çöl kadar ölü ve sessiz,çölde batan gün kadar dingin,çöl kadar kýmýltýsýz…
Çöl kadar öfkeli ve acýmasýz deðil mi…
Bir o kadar derin…
Çöl gecesi kadar gizemli deðil mi aþk,öylesine yýldýz saðanaðý…
Ve ay kadar aydýnlýk…

Kum taneleri gibi savrularak yaþardý orada insan.Yüzyýllar önceydi.Cahiliye adý verilen zamanlardý.Mekke’yi çevreleyen yüzlerce kabile,belirli zamanlarda Kâbe’ye gelip,orada duran kendi putlarýna tapýnýr,bayram ederdi.Þiir yarýþmalarý yapýlýr.Beðenilen þiirler Kâbe duvarlarýna asýlýrdý.Delikanlýlar sokakta genç kýzlara laf atacaklarý zaman,bir þairin adýný söyler,böylece o þairin en ünlü dizesini söylemiþ olurlardý.Genç kýzlar,adý anýlan þairin o dizesini anýnda bilirdi çünkü.Onlar da ayný yolla,bir þairin adýný söyleyerek yanýt verirlerdi âþýklarýna.Saray þairleri kasidenin bütün incelikleriyle þehirli þiirler yazarlardý.Çöl þairleri ise baþlý baþýna,fýrtýnalý yaþamlarýyla birer serüvenciydi çöl ahalisi arasýnda.

Akîmû benî ummî sudûra matýyyikum
fe'innî ilâ kavmin sivâkum le-emyelu

('Ey anamýn oðullarý! Yola hazýrlayýn bineklerinizi
Bensiz gidin, çünkü baþka bir oymaktadýr benim gönlüm')

dizelerinin þairi, Ezd kabilesinden eþ-Þanfara'dýr.Çöl yaþamýnýn,insanlýktan uzak bedevi yaþam biçiminin tipik temsilcisi eþ-Þanfara..Kitaplarda söylenir ki:” Çocukluðunda esir alýnmýþ ve Salamân kabilesi tarafýndan büyütülmüþtü. Sonralarý, iþlediði bir suç dolayýsýyla kendisinin o kabileden olmadýðýný anlayýnca, onlardan öç almaya yemin etmiþ ve onlarý öldürmek için birçok kez teþebbüste bulunmuþtu. Ümidini yitirince, kabile ile olan bütün baðlarýný koparýp, herhangi bir kabilenin himayesine girmek yerine, çölde dolaþmaya baþlamýþ ve orada maceradan maceraya sürüklenmiþtir. Ünlü þiirinde karþýlaþtýðý tehlikeleri anlatmaktadýr: Kurt, sýrtlan ve panterler arasýnda açlýk, mahrumiyet ve tabiatýn sertliklerinden neler çektiðini; bütün bunlara raðmen 'kadýnlarý dul ve çocuklarý da yetim býrakarak' bu macera dolu hayatýný nasýl devam ettirdiðini anlatmaktadýr. Anlatýya göre, Salamân kabilesinden 100 kiþiyi öldürmek için þerefi üzerine yemin etmiþti: Ancak 99 kiþiyi öldürdükten sonra kabile tarafýndan yakalanarak öldürülmüþtü. Rivayete göre yere konan kafasýna sert bir tekme atan düþmanlardan birisinin ayaðý tehlikeli bir biçimde yaralanmýþ ve aldýðý yaradan ötürü de ölmüþtü. Böylece eþ-Þanfara, ölümünden sonra yüzüncü kiþiyi de öldürmekle yeminini yerine getirmiþ oluyordu.”. Þairler ayný zamanda çöl yaþamýnýn içinde dolaþan,hatta yaðmalara katýlan kiþilerdi.Serüvenleri zamandan zamana,diyardan diyara anlatýlýrdý.
Saray þairlerine gelince,prenslerin,soylularýn gözüne girmek için Arap þiirinin tüm incelikleriyle dizeler döktürenler çoktu tabii.Ama bilindik anlamda yalakalýk þairleri olarak kalýplaþtýrmak olanaksýz onlarý.Net çizgilerle ayrýlmýþ deðil çöl ve saray þairleri.

Þiir yarýþmalarý yapýlýrdý.Ýþte o yarýþmalarda en çok beðenilip de Kabe’nýn duvarlarýna asýlan yedi þair ve “Muallakat-ül Saba”(Yedi Aský) denilen þiirleri,zamanýmýza kadar gelmiþtir.

Muallakat-ül Saba þairleri içinde anýlmadan geçilmeyecek olan IMRU'L-KAYS, bende apayrý bir yere sahiptir. Güney Arabistan kabilelerinden Kinde'ye mensup; Yemenin eski krallarý soyundan gelen IMRU'L-KAYS…
“IMRU'L-KAYS ÝBN HUCR (Ö. yaklaþýk 540) bulunmaktadýr. Büyükbabasý Haris, Kinde kabilesinin reisi olup Orta ve Kuzey Arabistan kabileleri ittifakýný kontrolü altýna almýþtý. Gassânî ve Lahmî prenslerinin güçlü bir rakibiydi: VI. yüzyýlýn baþýnda Irak'a girip Hýra Kralý III. Munzir'i tahttan indirmiþ ve Hira'yý bir süre yönetmiþti. Hâris'in ölümünden sonra kabileler arasýndaki güçlü ittifak daðýlmýþ ve oðlu (Ýmru'l-Kays'ýn babasý) Hucr, sadece Orta Arabistan kabilesi olan Benû Esed'i yönetimi altýnda tutabilmiþtir.Rivayete göre Kral Hucr, oðlu maceracý prens þairi sarayýndan kovmuþ, böylece genç prens, sürekli, bir kabileden diðerine gitmek suretiyle derbeder bir yaþam sürmeye baþlamýþ, bu yüzden el-melik ed-dýllîl ('yolunu þaþýran kral') diye lakaplandýrýlmýþtýr.
Çöl ki, ne geceler leylayý Leyla etmiþ,Mecnun’un narýna yakmýþ
Ne Kays’lar Mecnun olmuþ da çöllere düþmüþtür
Aþký da bir baþka türlüdür çölün
Rüzgarý da yakýcýdýr
Kaysý Mecnun eden çöl yaþamý içinde,bir deli ozandýr Ýmru’l Kays.Göðü açýk bir risaledir çölün,yeri sonsuz bir serüven deryasý.Oradan oraya savrulan kum zerresidir þair.Ýþte bu gezginci,çölü,saraya yeðlemiþ yaþamýn bir yerinde,babasýna karþý bir ayaklanma olur Ýmru’l Kays’ýn.Babasý bir hain hançerle göçer gider bu dünyadan. Kabarýr Ýmru’l Kays’ýn Arap damarý,öç yollarýna düþer. Ancak, isyancýlarý Hýra Kralý Munzir himaye edince,intikam almasý kolay olmayacaktýr Yurtsuz Kral’ýn.Ý.Ö.530 yýllarýdýr,Yurtsuz Kral,Bizans’a kadar gider,kendisini iyi karþýlayan Bizans Ýmparatorundan,intikamýný almasý yolunda yardým sözü alýr.Gerçekten de,ilginçtir onun yaþamý.Önce saraylarý terk edip,sonsuz þiirle buluþmaya gittiði çöl,sonra intikam sözü için düþülen uzun yollar,yolculuklar.Yaþlanmýþ olmalýdýr.Aslýnda kendi olanlarý için kullanmaktýr niyeti Ýmparatorun, Ýmru’l Kays’ý. onu Filistin eyaletine geçici vali olarak atamýþtýr. Þair, oraya giderken Ankara'da aniden ölmüþtür. Raviler þöyle rivayet ederler ki,Ýmparator, kýzýna âþýk olduðu için Ýmru'l-kays'a zehirli bir elbise armaðan ederek, onu öldürmüþtür.
“Bu mutsuz prensin þiirleri, macera dolu yaþamýný doðru bir biçimde yansýtmaktadýr. Maceralarýný dile getirirken, tabiat olaylarýný betimlemedeki ve aþkýn incelikle anlatmadaki becerisini göstermek için önemli fýrsatlar elde etmiþtir. Cahiliyle dönemi Arap þiirinin en önemli temsilcisi olmakla ün yapmýþtýr. En tanýnmýþ kasidesi þöyle baþlar:

Kýfâ nebki nün zikrâ habîbin ve-menzili
bi-Sýkti'l-Iivâ beyne'd-Dehûli fe-Havmeli

('Dehûl ve Havmel arasýnda, Sýktu'l-livâ'da
Durunuz, aðlayalým anýsýna sevgilinin, yurduna'.) ”

Ýsmet Zeki Eyuboðlu,Ýmru’l Kays’ýn ünlü þiiri için þöyle diyor:
“Bu uzun þiir hangi toplumun ürünü olursa olsun, hangi dile çevrilirse çevrilsin, özünü korur, içerdiði sorunla bütünlüðünü sürdürür. Þiirde geçen özel adlarý kaldýrýn, yerlerine baþka uluslarýn dillerinde bulunanlarý koyun önemli bir deðiþikliðin olmadýðýný görürsünüz. Ýþte þiiri yaþatan bu deðiþmeyen özdür. Bu öz ozana Arap dilinde verildiðinden þiir de o toplumun diliyle yazýlmýþ, o dilin konuþulduðu ortamý yansýtmaktadýr. Özel adlar deðiþtirilerek yabancý bir dile çevrilen bu þiiri inceleyen bilgili, duyarlý bir araþtýrýcý, daha ilk bakýþta dipdiri bir insan sorunuyla karþý karþýya geldiðini, yaþama biçiminden, insan davranýþlarýndan bu þiirin doðum yerini sezmekte pek güçlük çekmez. Þiirin içeriði toplumu veriyor.” Diyor.

Sözü Usta’ya,Îmrü'l-Kays’a býrakalým.

Analým, aðlayalým, sevgiliyi, yurdunu , -
Durun Sýkttulýva'da, Dahul'den Havmel'e, Tudýh'tan Mikrat'a uzayan yerde...

Ordadýr güney yellerinin kumlarla örtüp
Kuzey yellerinin açtýðý izler.
O kýrlarda, o sulak yaylýmlardadýr daha
Karabiber gibi gübreleri ak geyiklerin.
Arkadaþlar baðlarken yüklerini ben aðlardým
Dikenler arasýnda, durdurur da bineklerini
«.Aðlama, kendine gel,» derdi bana yoldaþlarým.
Aðlamaktýr ilacým, var mý baþka bir yer
Aðlayýp inleyecek bu silik izler üzerinde,
Eski sevgililer yolunda, Mesel Daðý'nda
Ümmülveyris'e, komþusu Ümmürrebab' a?
Söyle bir ayaða kalkýnca o çifte sevgili, karanfil
Gibi misk kokularý gelirdi rüzgârla.
Öyle boþanmýþtý ki gözyaþlarým göðsüme
Islanmýþ kýlýcýmýn sýrýmý bile.
Ne güzel, ne mutlu günlerini gördün onlarýn
Hele ne gündü Dareti Cülcülde geçen.
O gün kurban etmiþtim kýzlara bineðimi,
Ne güzelmiþ eyþamý develerine yükleyiþleri.
Birbirine sunardý kýzarmýþ etinden kýzlar,
Ýpek gibi bembeyaz top top yaðlarý devemin.
O gün ben de binmiþtim Uneyze'nin devesine,
Uslu durmadým yanýnda, çýkýþtý, «Ýner yürürüm,
Yapma, yaraladýn devemi ib îmriülkays,» dedi, bana.
Eðilmiþti mahfe bizimle bir yana.
Sür, býrak yularýný devenin, dedim kovma beni,
Toplayým o güzelim yemiþlerini.
Ne kýzlar, kadýnlar, gebeler, emzikliler görmüþüm,
Yaþýna basmýþ boncuklu bebeklerden ayýrmýþým.
Emzirirken aðlayan bebeðini yarýsýyla
Gövdesinin, altýmda oynardý öbür yarýsý.
Bir gün yakýndý yüksekçe bir tepede,
Ýlgim kalmamýþ artýk seninle, dedi, boþuna.
Ey Fatýma, gel etme, bu nazý býrak
Güzellikle ayrýlalým ayrýlacaksak.
Bir yaným, bir davranýþým varsa sevmediðin



Gönlümü çýkar gönlünden, at.
Ölürüm aþkýnla sanma senin
Ýþlemez içime pek, aldanma, yýkmaz beni.
Gözlerin vurur gibidir kirpiðinin
Ýki okuyla yaralý gönlümü besbelli.
Ben, nice kadýnlarýn tadýna bakmýþým
Kimsenin bilmediði, giremediði bir çadýrda.
Beni öldürmeye can atan gözcüler arasýndan
Geçip varmýþým onlarýn yanýna.
Tam da göðün ortasýndaydý Ülker o sýra
Bir kadýn belindeki süslü kuþak gibi.
Bir gömlek giymiþ inceden, uyur görünürdü
Ona gittiðim gece, beklermiþ beni demek.
«Vallahi kurtuluþ yok,» dedi, senden
«Geçeceðe de benzemiyor azgýnlýðýn hani...»
Çýkardým dýþarý, sürüyordu kumda eteklerini,
Tiftik harmaniyenin, silmek için izlerini.
Çýkmýþtýk oymaðýn dýþýna
Geçince art arda dizili kum tepelerini
Elattým yanlara dökülü saçlarýna, çektim,
Eðildi, sokuldu, o ince belli tombul bacaklý.

Bembeyaz ten, et de yumuþacýk, üstelik sýký,
Karýn düzgün, gerdan, göðüs pýrýl pýrýl.
Yok, tatlý bir sarýya çalar teni, ak deðil,
El deðmemiþ inciler gibidir sedefte.
Kaçýnýr benden, görünürdü gülerken inci diþleri
Bakardý çevreye yavrulu Vecre ceylaný gibi.
Ak geyik boynuna benzerdi boynu,
Ancak öyle uzun, süssüz de deðildi yaa.
Ne süstür arkasýnda siyah saçlarý,
Salkým salkým hurmalar gibi buram buram
Ýç içe, önden topuz arkadan akardý
Örgü Örgü kimi de daðýnýk tel tel
Hem yumuþak, hem ince bir de güzelim bel,
Hurma fidaný bacaklar boðumlu, dolgun, sýký.


Uyumuþ kuþluða dek, yataðýnda misk tanecikleri.
Uyur kuþlukla da kuþak sarýnmadan.
Ýshil dalýna, Zaybi'nin ak kum kurduna
Benzer güzelim yumuþacýk parmaklarý
Bir rahip ýþýldaðýdýr yüzü pýrýl pýrýl
Aydýnlatýr çevresini boyuna.
Olgunluk çaðýndadýr o güzel, micvel giyen
Kadýnlarla dir giyen kýzlar arasýnda.
Geçmiþ artýk erkeklerin ergenlik çaðý bende,
Yaþ ilerlemiþ, oysa gönül geçmiyor senden
Teptim nicesinin öðütlerini, yüz çevirdim,
Ne onlarýn sözü gelir aklýma ne senden geçmek.
Deniz dalgalarý gibi kara geceler
Çökmüþ üstüme, acýlar, üzüntüler yüklü.
Dedim geniþleyen, daralan,
Uzayan, kýsalan, yayýlan geceye:
Açýl ey uzun gece, doðsun gün
Oysa sabah da senden uðurlu deðil.
Ne gecesin sen baðlanmýþ yýldýzlarýn
Kat kat urganlarla Yezbül Daðý'na sanki.
Kýmýldamasýn diye Ülker yýldýzý
Keten iplerle sýmsýký baðlanmýþ kayalara.
Nicelerine yardým etmiþim saygý göstermiþ
Ellerinden tutmuþum, iyilikler dilemiþim.
Ayr'ýn yerleri gibi ne çorak oylumlar
Geçtim, aç kurtlar uluþurdu aðlaþan kumarbaz
Çocuklarý gibi. Dedim uluyan kurda:
Elim boþ benim de senin gibi, doyunuruz
Buluruz yiyecek bir þey, böyle yaþar
Yolumuzda gidenler, yetinir azla.
Daha kuþlar uçuþmadan sabahlarý, tüysüz
Güçlü atýmla avlanýr, vururum yabanlarý.
Bilir yerine göre atýlmayý atým, çekilmeyi,
Hýzlýdýr yüksekten inen sel gibi, güçlüdür.
Kayar dolgun saðrýlarý üstünde doratýmýn
Bir kayadan yaðmur sularý dökülür çene palaný.
Coþar, koþar birden ökçelenince karný,
Kaynayan bir kazan gibi fokurdar göðsü.
Tozu dumana kalan, yüzer gibi koþan atlar
Yorulur da yeniden güçlenir, hýzlanýr atým.
Uçar aðýr binicilerin giysileri, yeðnik çocuk
Duramaz, kayar atýmýn üstünden koþarken.
Ses verir bir çocuðun ipli fýrfýrý gibi
Öylesine hýzlý gider, kolay mý kolay.
Geyik böðürlü, deve bacaklý,
Kurt koþuþlu, tilki yavrusu sýçrayýþlý.
Tepeden týrnaða güzel, güçlü, örter düzgün
Kuyruðuyla bakýnca dolgun bacak aralarýný.
Sýrtý düz, kaskatý taþa benzer karpuz
Çiðitlerinin, kokulu nesnelerin döðüldüðü.
Saldýrýp göðüslemiþ av sürüsünün öncülerini
Kýnalý, taranmýþ sakala dönmüþ kanlý yelesi.
Birden çýktý karþýma bir sürü yaban sýðýrý
Devar'ý dolaþan kýzlar gibi toplanmýþ diþileri.
Daðýldý birden diþiler, bir kýzýn boynundan
Düþen, süslü boncuklu, gerdanlýk gibi.
Yetiþtim sürünün öncülerine,
Bir yere toplanmýþtý kaçamayanlar.
Terlemeden, yorulmadan atým bir atýlýþta
Ulaþtýrdý beni sürünün yanýna...
Dilinmiþ, doðranmýþ etler, piþmiþ
Kimi tencerede, kimi küllü korlar üstünde.
Doyulmaz bu ata bakmaya, görülmez güzellikleri
Bütün, yalnýz hayran olur kalýr insan.
Eyerli, gemli, dört ayaküstünde durur
Karþýmda, yanýmdan ayýrmam onu.
Görüyor musun þu taca benzeyen yüksek
Bulutun parlayýþýný, sana gösterdiðim?
Aydýnlatýr çevreyi onun ýþýðý bir rahibin
Fitilli zeytinyaðý lambasý gibi.
Bekledim yoldaþlarýmla Daric'le Uzeyb arasýnda
Bir yaðmur yaðsýn diye bir süre,
Saðdan yaðar Katan, soldan yaðar
Sýttar'dan Yezbül'e deðin yerleri sular.
Yaðmur yaðýyor Kuteyfe'ye bir buluttan
sökülüyor, sürükleniyor aðaçlar tepe taklak.
Kaçýrmýþ Kanan'a düþen serpintileri bile
Çevrenin bütün yaban keçilerini.
Kýrýlmadýk bir hurma dalý komamýþ Teyma'da
Taþtan, kerpiçten yapýlar kalmýþ yalnýz ayakta.
Ýri yaðmur damlalarýndan Sebir Daðý deve
Tüyü çizgili aba giyen bir þeyhe benzemiþ.
Müceymir Tepesi sularla çör çöpten
Bir kirmene döndü þimdi.
Renk renk çiçekler açmýþ Gabiyt Ovasý'nda
Yemenli çerçinin sattýðý dokumalar gibi.
Biberli þarap içmiþçesine cývýl cývýl ötüþüyordu
Erkenden ovada çobanaldatan kuþlarý,
Adasoðaný köklerine dönmüþ geceden
Sulara karýþan yaban leþleri...

Kim bilir,Ankara’nýn neresinde,sonsuzluðu uyuyor þimdi ozan.

Ýmru’l Kays’ýn dizelerinde gördüðümüz yaþam aþk ve serüven,acý, çapkýnlýk, ne kadar insancadýr.Orada seviþen,acý çeken,dünyanýn her hangi bir yerindeki insandýr. Ýmru’l Kays’ýn seviþmesindeki doðallýkla,Ýsa’dan 2000 yýl önce,þarkýlarýnda tanrýlarý bile seviþtiren Sümerlerin aþk þarkýlarý arasýnda bir fark yok gibidir.S.N.Kramer,”Sümer þarkýlarýyla,Tevrat’takiler arasýnda,konu,stil kelimelerdeki benzeyiþe açýk bir örnek de Þarkýlar Þarkýsýnýn ilk dört mýsraýdýr,onlarda sevilen krala(belki Süleyman olabilir) 'kýzlarýn aþký' o 'beni odasýna götürdü', 'senin aðzýnýn öpücüðü ile öp beni', 'aþkýn þaraptan daha iyidir' þeklinde hitap etmektedir. Kýzlar tarafýndan söylenen bir þarkýda: 'Biz sende yücelecek neþe bulacaðýz, senin sevgilini þaraptan daha çok öveceðiz' denmektedir. Bu mýsralarýn benzerlerini kral Þu-Sin'in (Ý.0. 2000ler) sevgili gelini tarafýndan söylenen aþk þarkýsýnda buluyoruz. Bu þarký þöyle:

Güvey kalbimin sevgilisi,
Senin neþen hoþdur bal tatlýsý,
Arslan kalbimin sevgilisi,
Senin neþen hoþdur bal tatlýsý.

Beni büyüledin sen, karþýnda titreyerek durayým,
Güvey, senin tarafýndan yatak odasýna götürüleyim,
Beni büyüledin sen, karþýnda titreyerek durayým,
Arslan, senin tarafýndan yatak odasýna götürüleyim.

Güvey, seni okþayayým,
Benim deðerli tatlým, bal ile yýkanayým (?) ,
Yatak odasýnda bal dolu,
Senin güzelliðinle neþelenelim,
Arslan, seni okþayayým,
Benim deðerli tatlým, bal ile yýkanayým (?) .

Güvey benden zevk alýyorsun,
Anneme söyle, o sana lezzetli þeyler (?) verecektir,
Babama söyle, sana hediye verecektir.

Senin ruhun-ruhunun memnun olacaðý yeri biliyorum,
Güvey evimizde sabaha kadar uyu,
Senin kalbin-nereden memnun olacaðýný biliyorum,
Arslan evimizde sabaha kadar uyu.

Sen, sen çünkü beni seviyorsun,
Arslan, lütfen beni okþa,
Bey, tanrým, benim iyi perimin beyi,
Enlil'in kalbini memnun eden Þu-sin'im,
Beni okþa lütfen.


Senin yerin bal gibi tatlýdýr, lütfen elini koy ona,
Giþban- gibi, elini götür üzerine,
Giþban- ………. elbisesi gibi üzerine elini kapa.”

Günümüzden yaklaþýk 4000 yýl önce söyleniyordu bu þarkýlar.Zaman nasýl da hýzlý akýyor deðil mi.An andan kopuyor,soluk soluktan.Zamandan zamana en sýký bað þarkýlarla þiirlerle kuruluyor.Ne taç ne taht, ne makam,ne mevki, ne de saltanatlar, zamanlar arasýnda bað kuramaz.Binlerce yýl önceki insanla yürekten baðlar kuruyoruz,þarkýlarla,türkülerle.Çoðu zaman ölmüþ milletlerden geriye þiirler kalýyor ve biz onlarda kendimizi buluyoruz ansýzdan.

Ýmru’l Kaysýn acýklý öyküsünün arasýnda yaþadýðý çöl serüvenleriyle,Sümerli ozanlarýn þarkýlarý arasýndaki bað baþka zamanlara ve yerlere de uzanýyor elbet.

Köftenin Kadýn Budunu,tatlýnýn Dilberdudaðýný,kadýngöbeðini yapan Anadolu insanýnýn her türlü halk edebiyatý ürünleri içinde yer alan erotik öðeler,kadýn ve erkek arasýndaki iliþkinin hiçbir aþamasýný ayýp olarak kabul etmez.Seviþme tüm evrenin temel bir yasasý olarak vardýr bizim halk edebiyatýmýzda. Söz konusu seviþme olunca da kullanýlan dil,dünyanýn en zengin dillerinden biri olan Türkçenin bütün incelikleriyle kullanýlýr; hem de hiç zorlanmadan.Kimi zaman yoðun bir erotizmi,þiirin potasýnda eritip bir duygu seline dönüþtürür,çoðu zaman muzip bir gülümseyiþ vardýr dizeler arasýnda.Daðýn göðsü ve eteði vardýr,pýnarýn gözü ve ayaðý.Cinsel isteklerini davranýþlarýyla dile getirmeye,”yeþillenmek” deniyor çoðu yerde,aþka düþmeye ise “yanmak”. Emirdað bölgesinde,güzel olan her þeye “kadýn” deniliyor:Kadýn oðlum,kadýn kýzým,pek kadýn olmuþ deniliyor.Bir yanda “Lep demeden leblebiyi anlamak “diyoruz,Nevþehir’de “avurdunu domaltmasýndan Ömer diyeceðini anlamak” diyorlar.
(Burada söylemeden geçemeyeceðim bir þey var:Halkýmýz buldozere ad yakýþtýrýyor,bakýyor ki yollarý düzeltip düzlüyor,”yoldüzer” deyiveriyor. Ülkemizin sorumlu kiþileri “Sakat” diyorlar,Sakatlar haftasý falan kutlanýyor,sonra “sakat” adlandýrmasýný birileri “sakat” bulmuþ olmalý ki,bundan vaz geçiliyor.Yerine “Özürlü” geliyor.Özür,kabahat,kusur anlamýnda kullanýlýyor bildiðimiz gibi.Yanlýþ bir davranýþ olunca “özür dilerim” diyoruz.Özürlülerin özrü ne ki,onlara özürlü deniliyor.Bu kez bundan da vaz geçilip,engelli sözcüðü kullanýlmaya baþlanýyor.Ne yapalým,her zaman onlar en doðrusunu bilir(!) .)
Neyse,biz konumuza geri dönelim.Anadolu insaný,kadýn erkek arasýnda sevgi seviþme cinsellik konularýnda, atasözünden,manisine, türküsünden, sövgüsüne kadar son derece yaratýcý olmuþ,sayýsýz ürün üretmiþtir.
Ahmet Þükrü Esen’in Anadolu Türküleri adlý kitabýndan rastlantý aldýðým þu dizeler bilinen sansür kurallarýnýn halkýmýz arasýnda “kýymet-i harbiyesi”nin olmadýðýnýn belgesi gibi.

Tüfengim omuzumda
Armalar boðazýmda
Uyudum uyandým ki
Gül memeler aðzýmda

Ah hovarda çapkýn yârim
Ettiðin günahlarý
Boþ deftere yazayým

Martinim atýlmýyor
Bahalý satýlmýyor
Þu uzun gecelerde
Yalýnýz yatýlmýyor

Hovarda çapkýn yârim
Sen söyle ben yazayým
Ettiðin çoða vardý
Boþ deftere yazayým

Mendilim salkým saçak
Alçak boylusun alçak
Sana derler küçücük
Sen doldurursun kucak

Hovarda çapkýn yârim
Sen söyle ben yazayým
Ettiðin çoða vardý
Boþ deftere yazayým

Köþe baþý meyhane
Asmadandýr kapýsý
Ben gözüme almýþým
Hemi dam hem mahpusu

Hovarda çapkýn yârim
Sen söyle ben yazayým
Ettiðin çoða vardý
Boþ deftere yazayým

Mendilim dalda kaldý
Gözlerim yolda kaldý
Yýkýlaydýn meyhane
Sarhoþum nerde kaldý

Hovarda çapkýn yârim
Ak göbeðin altýnda
Kaldý benim nazarým

Deniz dibi otl'olur
Ergen koynu tatl'olur
Dul kiþiye,varanlar
Ölmez ama dertli olur

Hovarda çapkýn yârim
Ak göbeðin altýnda
Kaldý benim nazarým

Kamayý çektim kýndan
Gel yakýndan yakýndan
Koynundaki memenin
Ben gelirim hakkýndan

Hovarda çapkýn yârim
Ak göbeðin altýnda
Kaldý benim nazarým

Bizim halk edebiyatýmýzda,bu tarz ürünlerin toplanmasý durumunda sanýrým ciltlerce kitap oluþur. Seviþmeyi kuþkusuz çok daha açýk ama bir o kadar da yalýn,sanatlý,pornografiden uzak sözlerle ifade etmiþtir Anadolu insaný.Burada bir nokta koyup,tarihin gerilerinde,bir baþka yerden, baþka bir ozana selam verelim.




Kimse sevgi nedir bilmeyen bu toplumda
Okusun yazdýklarýmý.birebir öðütlerim
Bak nasýl evirir çevirir küreklerle yelkenlerle
Oynak gemiyi gemiciden öðrenmeli bu yolla
Araba sürmeyi arabacýdan seviþmeyi sevenden

Bu dizeler,günümüzde herhangi bir þairin kaleminden çýkmýþ olabilir.Dünyanýn neresinde ve ne zaman olursa olsun,birileri,” sevgi nedir bilmeyen bu toplum”dan yakýnýyor.Latin ozaný Ovidius,ÝÖ.43-Ý.S.18 yýllarý arasýnda yaþamýþ,Aþk Sanatý adlý kitabýný dilimize kazandýran Usta Ýsmet Zeki Eyuboðlu, Onun þiirlerinin buram buram Anadolu koktuðunu,açýk sözlülüðü yüzünden Karadeniz kýyýsýnda Romi’ye sürüldüðünü belirtiyor. “Ovidius’u bir çaðýn,bir yörenin ozaný olarak deðil de bir davranýþýn bir tutumun taþýyýcýsý bir görüþün aydýný diye ele alýp anlamak anlatmak gerekir. “ diyor Eyuboðlu.

Yýkmýþ demektir yaptýðýný kendi eliyle
Aþýrýlýk deðildir öpüþten sonra iþi sürdürmek
Utanýlacak bir yönü yoktur onlarca bu iþin
Severek katlanýr baskýya kadýn göster gücünü
Yürekten isterler ezilmeyi, sýkýlmayý

Kitabýnýn Aþkta Baþarý Yolu adlý ilk bölümünden aldýðýmýz dizelerdeki gibi,aþk sevgi,seviþme üzerine öðütler,bilgiler verip,yol gösterir.Kimi zaman da evrensel yorumlara giriþir.Kadýn ve erkek arasýnda aþkýn ve seviþmenin,doðanýn,doðmak ve ölmek kadar zorunlu bir yasasý olduðunu,utanacak bir þey olmadýðýný söylerken,Usta,bu gün bir yerlerde yaþayan bir insandýr sanki.Sevgiyi Koruma adý verdiði bölümdeki þu dizelerle ne kadar da bizdendir:

Bak güvercinler döðüþür, gagalaþýr, seviþir,
Mýrýltýlar çýkarýr, oynaþýr okþarlar birbirlerini...
Düzensiz, geliþigüzel bir yýðýndý evren,
Baþlangýçta, ne yýldýzlý gök, ne karalar,
Ne denizler birbirinden ayrýlmýþtý.
Gökler, yerler, yerden çýkan sular iç içe
Girmiþ, kaynaþmýþ bir yumaktý.

Bu biçimsiz yýðýndan ayrýlmýþ, doðmuþ
Evrenin kesimleri, ormanlarý yabanlar,
Gökleri kuþlar kaplamýþ, yer almýþ
Akýþan sularda balýklar.
Boþ kýrlarda* dolaþýp duruyordu kiþi-soyu.
Çok güçlü, dayanýklý yaratýlýþtaydý kiþiler.

Ormanlar ev, otlar besin, yapraklar yataktý.
Çaðlarca tanýmazdý kimse kimseyi.
Azgýn bir seviþme duygusu uyanmýþ, getirmiþ
Bir araya kadýnla erkeði, dendiðine göre.
Öðretmensiz öðrenmiþler seviþmeyi birbiriyle.

Venüs kendiliðinden göstermiþ bu yolu:
Kuþ tanýr sevip birleþeceði diþiyi,
Sularýn ortasýnda bulur balýk eþini,
Geyik geyiði arar, yýlan yýlanla birleþir.
Köpek köpekle görür iþini,

Bizim edebiyatýmýzda,özellikle de Karac’oðlanýmýzda,özellikle de adý bilinmeyen ortaklaþa edebiyatýmýzýn türkülerinde ne çok benzerleri vardýr bu dizelerin

Kimi zaman da,kýzlara öðütler verir,görgü kurallarý,eski deyiþle “adabýmaþeret “ öðretir Ovidius:

Sakýn elden geldikçe gülmekten.
Kendiliðinden öðrenmeli kýz gülmeyi,
Bir yakýþmadýr, süstür gülmesini bilmek.
Gülerken çok açma aðzýný, çukurlar açýlsýn
Ýki yanaðýnda, öylesine gül, görünmesin
Diþ etleri, örtsün dudaklarýn diþlerini,

Kahkahalarla sallama böðürlerini.
Tatlý olsun, kulak okþasýn, çýnlasýn gülüþün.
Sevilmez yüz buruþturan, cýrlak ses çýkaran,
Aðzý bozuk bir kadýn. Güzel gülmeyi de,
Aðlamayý da kadýnlar iyi bilir sanýrým.
Bir sýpanýn deðirmende anýrmasýna benzer

Seviþmenin doðallýðý içinde,ne kadýný kayýrýr ne de erkeði,Evrensel bir olgu olarak görmesinden olmalý,kafasýnda kalýplarý yoktur Ustanýn.Aþaðýdaki bölüm zamanýmýzda da geçerli deðil mi.Robotik toplumda beyni yýkanmýþ ya da zorla kalýplara sokulmaya zorlanan insanýn acý yazgýsý,görev bilinciyle seviþmek; yani en güzel insan davranýþlarýndan biri olan seviþmenin ölümü.


Tiksinirim seviþirken armaðan verir gibi
Davranan, bunu bir görev sayan, üstten bakan
Kadýndan, istemem tadý duygusu görev kokaný..
Kadýn için görev deðil bu bence, yaþamadýr.
Deli eder beni ezdikçe kadýn iniltileri,

Ovidius Usta evrensel bir olgu olarak ele alýyor seviþmeyi.Ve inancý gereði tanrýsal yanýný da vurguluyor.


Koç koyuna biner, atlar ineðe boða,
Kývrýk burunlu keçi keçiyi döller,
Onu çeker içi, yarar geçer ýrmaklarý, yanan,
Kýzýþan kýsraklar, birleþmek için koþar,
Gider uzaklarda duran aygýrlarýn ardýndan.
Sen daha onultucu araçlar bul, kadýnýn
………………………………………..
Ben böyle çaðýrýrken türkümü birden
Çýkageldi Apollo, altýn yaldýzlý bir kaval
Oynatýp duruyordu parmaklarýnýn arasýnda.

Defne tutuyordu bir elinde, çevrelemiþ
Kutsal saçlarýný defneden baþlýðý,
Bir yalvaç görünümü vardý onda, dedi ki bana:
Sen ey sevgi öðretmeni, al getir öðrencini
Tapmaðýma, bir yazý vardýr orada kutlu,
Bilinir bütün yeryüzünce, söylenir.

«Kendini bil» der bütün kiþilere..
Ýþ becerir sevgi yolunda kendini bilen,
Kendi gücüyle görür bütün iþleri.
Bilsin deðerini kime güzellik vermiþse doða.
Kimin ak, ýþýl ýþýl derisi, göðsü, omuzlarý
Varsa açýk dursun, göstersin kendini boyuna..

Susmasýn gittiði yerde tatlý konuþan,
Türkü söylesin sesi güzel olan,
Ýçmesini bilen içsin, toplantýnýn tadýný
Kaçýrmasýn çenesi düþük, sözü çekilmez,
Okumasýn yazdýklarýný, türkülerinin tadý
Tuzu olmayan bir ozan, bozmasýn þöleni.
Böyle kurmuþ düzeni Phoebus, git yolundan.

Homeros öncesi çaðda,bilge engin bilgi ve deneyimiyle geleceði de görmesi gereken kiþiydi. Yunanistan’da Hacýlarýn uzun yollar kat ederek geldiði Delphoi tapýnaðýndaki “kendini bil” (gnothi seauton) sözü ise,hep geleceði merak eden insana,geleceði bilmek için kendini bilmek gerektiðinin vurgulanmasý gibidir.Kuþkusuz Kendini bilmek,yalnýzca o kültür ve inanca ait bir söz deðil,kuþkusuz dünyanýn her kültüründe benzer anlamda sözler vardýr; ancak Koca Yunus’un

ilim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir
sen kendini bilmezsen ya nice okumaktýr

dizeleri bizim kültürümüzde çok baþka anlamlar taþýr.

Ovidius,güleç bir orta yaþlý olarak konuþur dizelerinde hep ve kendini bilmek kavramýný,kendi güçlerini tanýmakla eþ anlamlý kullanýr ayný gülümseme içinde.Ovidius’un þiirlerini dilimize kazandýran Ýsmet Zeki EYUBOÐLU,Anadolu özellikle de Karadeniz türkülerine benzetiyor onun türkülerini.Gördüðümüz gibi pek de haksýz deðil.

Ozanlar yaþadýklarý zamanýn,toplumun ve o toplum içinde yaþadýðý koþullarýn damgasýný taþýyor.Söz duyguyu dile aktarýrken,þairin yaþadýðý atmosferdeki þiir geleneðini ölçüt olarak alýyor.Bazýlarý o ölçüleri aþýp,tüm zamanlarýn ölçüleri üzerinde evrensel þiirin tahtýna oturuyor.Ne yazýk evrensel þiirin tahtýna oturan dizeler,çoðunlukla geride acý dolu yaþamlar ve serüvenler býrakýyor.Çoðunlukla da o ozanlar binyýllar sonra okunduklarýný bilmiyorlar.

Sözün ucu aþka,güzele,seviþmeye uzanýnca verilebilecek sayýsýz örnek bir yana,atlanýlmayacak bir ozan daha var.Kim mi? Elbette ki,Karac’oðlan. Söz burada ancak onunla tamamlanabilir.


Ala gözlerini sevdiðim dilber
Seni görmeyeli göresim geldi
Altýn kemer sýkmýþ ince belini
Usul boylarýný sarasým geldi

Küçücüksün güzel etme bu nazý
Ciðerime bastýn ateþi közü
Baþýna sokmuþsun gülü nerkisi
Yüzünü yüzüme süresim geldi

Aladýr gözlerin siyahtýr kaþýn
Aradým cihaný bulunmaz eþin
Yaylanýn karýndan beyazdýr döþün
Uzanýp üstüne ölesim geldi

Karac'oðlan der ki bilirim seni
Adadým yoluna kurban bu caný
Koynunda beslenen ayvayý narý
Çözüp düðmelerin deresim geldi
S.N.

Dermek: Toplamak.
Adamak: (Kurban adamak) : Yerine gelen bir dilek için, her hangi bir
din ulusuna ya da Tanrýya kurban kesmeye söz vermek. Kesilen
kurbana da adak denir.


Sabahýnan bir taþ attýn
Kýrdýn belimi belimi
Bir gececik misafirdim
Tanrý zalimi zalimi

Yüksek uçar engin konar
Kötünün dalýna döner
Kýz atasýn bende yanar
Çýkmaz yalýmý yalýmý

Her bahçede selvi bitmez
Muhabbet serimdem gitmez
Uzatýrým kolum yetmez
Kýrdýn kolumu kolumu

Her bahçede bitmez söðüt
Dertliye kâr etmez öðüt
Kýz sevdana düþen yiðit
îster ölümü ölümü

Karac'oðlan der bakarým
Malým mezata dökerim
Daha der ki dur bakalým
Bu kýz deli mi deli mi

(Gökyüzü Mavi Kaldý'dan)
Dal: Arka, dalýna döner: Arkasýnda dolaþýr.


Selam olsun aþka sadýk olana
Selam olsun aþka mahcup olmayana
Selam olsun aþký ne taç,ne mevki,ne mal-mül ve hiçbir maddi deðerle karþýlaþtýrmayana
Selam olsun aþký zamanlar ötesinden bu güne taþýyana
Selam olsun aþký yarýna taþýyacak olana
Aþka selam olsun








Kaynaklar:

Anadolu Türküleri,Ahmet Þükrü Esen,Araþtýrma ve dizinlerle yayýna hazýrlayanlar,Pertev Naili Boratav,Nihat Özdemir,Ýþ Bankasý yay,1986

Geçmiþin Yaþama Gücü,Ýsmet Zeki Eyuboðlu,Adam yay,Ýst,1982

Karac’oðlan,Ýlhan Baþgöz,Indiana Üniversitesi Türkçe Programý yay,3.baský, Pan yayýncýlýk, 1992,Ýstanbul

Klasik Arap Literatürü,Ignace Goldziher,Ýmaj yay,Ank,1993

Þiir Dili ve Türk Þiir Dili, Prof.Dr.Doðan Aksan,Engin yay,Ank,1995

Tarih Sümerde Baþlar,S.N.Kramer (çev:M.Ýlmiye Çýð) ,T.T.K. yay,Ank,1995


Türkçenin Gücü, Prof.Dr.Doðan Aksan,Bilgi yay,Ank,1993 (3.baský)

Yeryüzü Þiirinin Eþiðinde Ovidius,Aþk Sanatý,Çev.Ý.Z.Eyuboðlu,B.F.S yay






Adnan Durmaz
Emirdað,21 Ekim 2006










Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yazarlar ve þairler kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bana Yalnýzlýðýný Söyle/
Bana Yalnýzlýðýný Söyle…

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Aþk Devrimcidir
Yalnýzlar Çaðý
Aþkýn Katili
Hep Dönülmez Bir Yerleri Ararýz
Kýzýlkývrým
Düþler de Ölür
Bir de Iþýk…bir de Rüzgâr…bir de Yaðmur…bir de Gece…bir de Su…

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Günümüz Diliyle Mevlana'dan Rubailer - 1 [Þiir]
Yaðmur Neyi Dokur Gülün Kalbine [Þiir]
Biz ki Aþký Sevmekten Öle Öle Öðrendik [Þiir]
Fýrat ve Dicle [Þiir]
Yol Çatýnda [Þiir]
Yürekte Ýz Koyar mý Akýp Giden Gözyaþý [Þiir]
Körler Panayýrý [Þiir]
On Ýki Eylül Öncesinden Gelen Çocuk [Þiir]
Yürek Sözleþmesi [Þiir]
Günümüz Diliyle Mevlana'dan Rubailer - 2 [Þiir]


adnan durmaz kimdir?

HANGÝ YAÞAM, TEK SAYFADA ANLATILIR; VE ÝNSANLIK TARÝHÝ ÝÇÝNDE BÝR TOZ ZERRESÝNDEN DAHA BÜYÜKTÜR. ÝNSANIN KAÇ, PENCERESÝ VAR YÜREÐÝNDE, ÝÇÝNÝ IÞIKLARLA DOLDURMAK, DIÞARIYA IÞIKLAR SALMAK ÝÇÝN; . . . . . . . . . . SEN ONA BAK. HEM HER YERLÝ, HEM DE HÝÇ BÝR YERLÝSÝN; . . . . . . . . . . . EÐER ÞAÝRSEN, ÝNSANÝN VATANÝ ÝNSANDIR BELLEMÝÞSEN. . . YAZIP ÇÝZMEK, SERÜVENCÝLÝK DEÐÝL MÝ;YANÝ KEÞFETMEK. BAZAN, DOÐDUÐUN BOZKIRIN ÇÝLELÝ ÇATLAKLARINDA ARARSIN GÜZELLÝKLERÝ;BAZAN, OTUZUNDA GÖRÜR GÖRMEZ VURULDUÐUN DENÝZÝN ÇIÐLIÐINA . . . . . . . . GÜN OLUR, BOZKIRIN EN KIRAÇ YERÝNDE, BÝR DERÝN KUYU OLURSUN; GÜN OLUR, ARTIK HÝÇ; BÝR GEMÝNÝN UÐRAMADIGI, ISSIZ ADADAKÝ YOSUNLU DENÝZ FENERÝ. . . . . . . BAZAN DA, SONSUZ GÖKYÜZÜNDE GÝDECEK VER BULAMAYAN, GÖÇMEN BÝR KUÞ. , . YALNIZLIÐIN DA, SEVÝNCÝN DE, HASRETÝN DE TANIMLANAMAZ. AMA GÜZELLÝK, KENDÝ ÝÇÝNDE YOKSA, OLUÞTURAMAMIÞSAN, ARAMAKLA BULUNAMAZ; BÝLÝRSÝN. . . ADNAN DURMAZ FISILTILARLA DA OLSA SÖYLE (Arka kapak yazýsý/1994, Ankara, saypa. yay. ) Not:Adnan Durmaz Ankara Afyon arasýnda haritalarda yer almayan bir köyde yaþamýný sürdürüyor. Edebiyat öðretmeni. 46 yaþýnda, 5 þiir kitabý var 1-Fýsýltýlarla da olsa söyle(saypa yay. Ankara) 2-Yarýn yeniden(gerçek sanat yay. Ýstanbul) 3-Ben gidersem ay sen-deler(art yay. ankara) 4- Ateþ çiçeði ( Art Yaýn-Ankara ) 5- Bilirsin aþk da serseri(art yayýn-Ankara )

Etkilendiði Yazarlar:
baþlangýçtan bu güne türk edebiyatý-dünya edebiyatý


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © adnan durmaz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.