Þiir, seçmek ve gizlemek sanatýdýr. -Chateaubriand |
|
||||||||||
|
Vefa, sözünü yerine getirme, sözünde durma, sevgi, dostluk ve baðlýlýkta kararlýlýk ve dini sorumluluklarýný yerine getirme anlamlarýna gelir. Gerçek vefa, Allah’a verilen sözlere sadýk kalmaktýr. Örneðin, ’Ben Allah’ýn kuluyum... Ben yalnýzca Allah’a kulluk ederim... Dinim Ýslam’dýr" ifadeleri söz verme anlamýndadýr. Vefalý olmak, bu sözleri fiili olarak da doðrulayarak, sadakatle Allah’ýn sýnýrlarýný korumak, kulluk sorumluluðunun bilincinde olmak ve Allah’ý derin bir aþkla sevmektir. Vefa tam, mükemmel, içten, saðlam ve sarsýlmaz kalp baðlýlýðýdýr. Samimi inanan insan vefalýdýr, sadýktýr. Rabb’inin rýzasýný kazanma yolundaki engel ve zorluklarý aþmak için azimle çaba harcar, yapmasý gerekenleri titizlikle yerine getirir. Bu anlamda vefa ve sadakat, müminlerin yaþamlarý süresince ihtiyaç duyduklarý ve kendilerine Allah’ýn hoþnutluðunu kazandýracak olan üstün ahlak özellikleridir. Sevgi, þefkat, merhamet, hamiyet, yiðitlik ve vefa gibi duygular müminlerin silahýdýr. Bu duygular, Kur’an ahlakýný yaþama yolunda diðer insanlarýn da þevklerini tetikler, coþkularýný artýrýr. Kur’an, gerçek iyileri, "ahidleþtiklerinde ahidlerine vefa gösterenler" ifadesiyle tarif eder. Vefa, bir mümin özelliði, vefasýzlýk ise münafýk özelliðidir. Peygamberimiz (sav), münafýklarýn özelliklerinden söz ederken onlarýn üç özelliðini þöyle sýralar: "Konuþtuðu zaman yalan söyler. Söz verdiði zaman sözünü tutmaz. Emanete ihanet eder.” Allah’ýn tarif ettiði müminler ise doðru sözlü, dürüst, güvenilir, sadýk, vefalý ve sorumluluk sahibidirler. Küçük dünyevi çýkarlar ardýnda koþmazlar. "Onlar, kendilerine verilen emanete ve verdikleri ahde (harfiyen) riayet edenlerdir. (Mearic Suresi, 32) Bu yüzden, bir ahdi yerine getirme ya da bir emanete en güzel þekilde uyma konusunda güven duyulan insanlardýr. Ahitleþme ve emanet konusu oldukça önemlidir. Ýnsan, eðer kaldýrabiliyorsa ahitleþmeli ve emaneti üstlenme sorumluluðunu almalýdýr. Ahdi tutmamanýn ve emanete ihanet etmenin önemine Kur’an’da dikkat þöyle çekilir: ... Ahde vefa gösterin. Çünkü ahid bir sorumluluktur. (Ýsra Suresi, 34) Ey iman edenler, Allah’a ve resulüne ihanet etmeyin, bile bile emanetlerinize de ihanet etmeyin. (Enfal Suresi, 27) Ancak kiþinin yapabileceði halde, üþengeçlik ya da baþaramama endiþesiyle bu sorumluluklardan kaçmasý da yanýlgýdýr. Hayýrlý bir iþi bahanelerle yapmamak da insan üzerinde vebal olur. Allah yolundaki mücadeleden bu geçersiz bahanelerle kaçmak itaatsizliktir. Ýnsan samimi niyet, çaba ve dua ile sorumluluðunu üstlenmelidir. Sadýk ve vefalý olduðunda insan, emrolunduðunu büyük bir teslimiyetle yerine getiren melekler gibi olabilir. Vefa þeytaný müthiþ kýzdýrýr. "Kullarýma, sözün en güzel olanýný söylemelerini söyle. Çünkü þeytan aralarýný açýp bozmaktadýr. Þüphesiz þeytan insanýn açýkça bir düþmanýdýr." (Ýsra Suresi, 53) ifadesiyle dikkat çekildiði gibi müminler, þeytanýn planlayýp uygulamaya koyduðu sinsi tuzaklarýna düþmemek için birbirlerine hatýrlatmalarda ve uyarýlarda bulunurlar. Kendi hatalarýný düzeltmeye çalýþýr, mümin kardeþleri bir hata yaptýðýnda býrakýp gitmez, ona destek olur, yardým ederler. Ýþte gerçek sevgi de budur. Bir mümin ahirette yalnýzca kendi vereceði hesabý düþünmez. O, kardeþlerinin de sonsuz kurtuluþuna vesile olabilmeyi ister. Bu sevgi herhangi bir dünyevi çýkar kaygýsý ile bozulmamýþ sevgidir; Rabb’lerinin müminlerin kalplerinde kýldýðý bir nimettir. Sevgi Allah rýzasý için olmadýðýnda bir hastalýk ya da bir kaza durumunda kiþinin dostlarý birer birer yaþamýndan çýkar. Örneðin önemli bir hastalýða yakalanan kiþi, tedavisi için gerekli olan parayý karþýlamak amacýyla önce malýný mülkünü satar. Maddi varlýðýnýn ardýndan eþini, dostunu, çevresini ve saðlýðýnda gördüðü sevgi ve saygýyý yitirir. Sevgi, Allah rýzasý temeli üzerinde deðilse kiþi sonunda bu vefasýzlýkla, bu acý gerçekle karþýlaþacaktýr. Ýnsan, Allah’ýn hoþnutluðunu asýl amaç haline getirirse, o zaman mutlu olur. Allah ona huzur ve güzellik verir. Aksinde ise caný çok yanar; vefasýzlýk çok can yakýcýdýr. Ýnsanýn, parasý, toplumdaki yeri ya da güzelliði için sevilmesi ya da sevmesi oldukça aþaðýlayýcýdýr; sonu ise ürkütücüdür. Ýman sahipleri, müminlerin sayýlarýnýn azlýðýný ve her bir mümini Allah’ýn seçtiðini düþünerek, O’nun seçtiði kulu beðenmemenin hata olacaðýný bilirler. Birbirlerini koruyup kollar, her koþulda birbirlerine destek olur, birbirlerinin hatalarýný baðýþlar, birbirleri için dua ederler. Yüce Allah müminlerin, Allah yolunda "birbirlerine kenetlenmiþ bir bina gibi saf baðlayarak" inkarcý görüþ ve felsefelere karþý mücadele ettiklerini bildirir. Allah, sadakat ve vefa konusunda imtihan eder. Güzel tavýrlar sergileyip, güzel söz söylemek önemlidir. Kötü söze ya da kötü davranýþa güzellikle karþýlýk vermek de imtihanýn bir parçasýdýr. Vefalý insan, hata yaptýðýnda dostunu yalnýz býrakmaz, baðýþlayýcý olur. Son kez affetme" düþüncesi müminin sözlüðünde olmaz; o, Allah için baðýþlar. Vefalý insan, beklentisi olmayan, çýkar gözetmeyen kimsedir. Müminin özverisi ve vefasý; onun, Allah’ý kendi nefsinden, yaþamýndan ve sahip olduðu maddi manevi herþeyden daha çok sevdiðinin açýk göstergesidir. O, Allah’ýn sevgisini kazanabilmek için, içinde asla burkuntu olmadan herþeyini yolunda feda edebilir. Caný, malý ve herþeyi ile Rabb’ine teslim olmuþtur. Zorluk zamanlarýnda insanýn aþký, sadakati ve vefasý daha ortaya çýkar. Bediüzzaman’ýn da söz ettiði gibi, elmasla kömür burada ayrýlýr; bu, insanýn ateþle imtihanýdýr. Ham altýn ateþe konulduðunda iþe yaramayan, kötü kýsým üste çýkar. O kýsým atýldýðýnda saf/tertemiz altýn kalýr. Allah da insanlarý böyle zorlukla imtihan eder. Ancak imtihanda hep iyi olanlar, hep güzel ahlaklý olanlar kazanýr. Kaliteli, aklý baþýnda, yiðit, dürüst, samimi müminler zorluklardan asla etkilenmez, her zaman sadakatlerini devam ettirirler. Allah’a bir kez iman edilir. Bir kez dost olunur. Bir kez aþýk olunur ve bir daha sonsuza kadar asla býrakýlmaz. Sadýk ve vefalý mümin, baþýna her ne gelirse gelsin, hep aþkla "Allah" der. Gerçek iman, gerçek Allah sevgisi, gerçek vefa ve sadakat budur. Bugün, büyüklerine sevgi ve saygý duyan, sadýk, vefalý, þefkatli, merhametli, derin düþünen, Allah’tan baþka kimseden korkmayan, birisi çirkin bir söz söylediðinde, söyleyeni uyaran, sevdiklerini koruyan insanlarýn sayýsýnýn artmasýna ihtiyaç vardýr. Allah, az sayýda da olsalar müminleri bulunduklarý yerden alýr, bir araya getirir, onlarý birlikte kýlar ve cennete hazýrlar. Müminler arasýndaki kardeþlik, derin sevgi, vefa ve muhabbet, cennet halkýnýn özelliklerindendir. Allah’ýn dünyadaki tecellileri olan müminlerle beraberse insan, umulur ki Rabb’i onu ahirette de ahdine vefa gösteren müminlerle birlikte kýlar. Peygamberimiz (sav)’in, kulun Allah ile olan ahdi konusundaki duasý bizlerin de duasý olsun: "- Allâhým! Ben Sen’in kulunum. Gücüm yettiði kadar ahdine ve va’dine sadâkat gösteriyorum!" (Buhârî, Deavât, 16)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Fuat Türker, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |