..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bu kitap çok gerekli bir açýðý dolduruyor. -Moses Hadas
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Akakiy Akakiyeviç




30 Aðustos 2011
Bir Memurun Sabah Mesaisi Öncesi Gördükleri,düþündükleri  
Akakiy Akakiyeviç
Her sabah gördüðü ve fakat bugün nedense göremediði, mezar kazýcýsý mý yoksa mezarlýk dilencisi mi olduðunu bir türlü kestiremediði, paspal kýlýklý, kýsa boylu, biçimsiz suratlý adam neredeydi acaba. Hiç usanmadan, çekinmeden, mezarlýðýn önünden geçen herkese el açar, para ister, ne dediði pek anlaþýlmazdý. Zaman zaman da kendisi gibi olduklarý kýlýklarýndan ve tiplerinden belli olan birkaç kiþiyle anlaþýlmaz sözlerle kavga ederlerdi. Bu kavgalarýn nedeni de para yüzündendi. Mezarlýðý ziyaret edenlerin verdikleri bahþiþleri bölüþme meselesi yüzünden çýkardý genellikle bu kavgalar.


:BFCA:
Bir Memurun Sabah Mesaisi Öncesi Gördükleri, Düþündükleri
Arabasýný park etti ve hýzlýca indi. Otomatik kapý anahtarýnýn düðmesine bastý ve “viyk viyk” sesiyle arabanýn kilitlendiðini anladý. Kaldýrýma çýktý ve yürümeye baþladý. Biraz gittikten sonra geriye döndü ve arabayý nasýl park ettiðini denetledi. Kaldýrýma fazla yaklaþmamýþtý. Arada biraz mesafe vardý ama olsundu. Sonuçta yol geniþti ve trafiðe engel olmuyordu. Bu yolda ancak sabah saatlerinde park yeri bulunabiliyordu. Günün baþka bir vaktinde gelse katiyen yer bulamazdý. Havaya þöyle bir baktý. Açýktý ve de þimdiden ýsýnmaya baþlamýþtý. Sevindi. Çünkü kapalý, soðuk, puslu havalardan nefret ederdi. Hep yanlýþ memlekette doðduðunu düþünürdü. Þöyle güney illerinde doðmuþ olsa ve oralarda yaþasa ne güzel olurdu. Kar, buz, soðuk ona göre deðildi. Ama yine de haline þükretti. Memuriyete baþladýðýnda doðu illerinden birine atanmýþtý da daha ilk kýþtan bronþit olmuþ, neler çekmiþti. Metrelerce yaðan karý, eksi kýrk beþ dereceye düþen hava sýcaklýðýný düþününce en azýndan ortalarda bir yerdeyim diye düþündü. Ne çok sýcak ne de çok soðuk. Ama yine de güney illerinde yaþama hayali her zaman olacaktý.
Her sabah yaptýðý üzere, kýyafetinin, gömlek ve pantolonunun birbirine uyumlu olup olmadýðýna göz ucuyla baktý ve pantolonunun belini düzeltti. Ayakkabýsýna baktý. Ayakkabýsýna pek özen göstermezdi ama eskiye nazaran daha dikkat ediyor, daha kaliteli ayakkabýlar alýyor ve boyasýný da ihmal etmiyordu. Ýþyeri arkadaþlarýndan birisinin “abi en güzel sen giyiniyorsun burada” sözü aklýna geldi. Arkadaþýnýn mübalaða ettiðini düþündü ama yanlýþ da sayýlmazdý, fena giyinmiyordu hani. Memuriyete baþladýðýnda ucuz yollu takým elbiseler alýyordu. Kýyafete fazla para vermenin bir anlamý yoktu ona göre. Fakat daha sonra bu düþüncesi deðiþti. Ucuz kýyafet hem çabuk eskiyordu hem de þýk durmuyordu üzerinde. Son yýllarda aldýðý kýyafetlerin kaliteli olmasýna özen gösteriyordu. Kaliteli kýyafet pahalýydý ama az olsun öz olsundu. Meseleye böyle bakmasý için otuz yaþýný devirmesi gerekmiþti.
Arabasýný park ettiði yolun yaný þehir mezarlýðýydý. Yine her sabah yaptýðý üzere mezarlara bakar, eski yazýlý mezar taþlarýnýn üzerlerini okumaya çalýþýrdý. Tabii uzaktan okumak zor olduðu için bir gün özel bir zaman ayýrýp eski yazýlý mezar taþlarýný ayrýntýlý bir biçimde incelemek isterdi. Bir keresinde böyle bir niyetle mezarlýða girdiyse de mesai saati yaklaþtýðý için ancak birkaç mezar taþýný inceleyebilmiþti. Fakat kendi kendine söz vererek bir çeþit hobi edindiði bu iþi ihmal etmeyecekti. Hem bu vasýtayla eski harfleri unutmuyor, pratik yapýyordu.
Bunun dýþýnda eski yazýlý mezar taþlarýný okumanýn baþka bir anlamý daha vardý. Þöyle ki: Eski yazýlý mezar taþlarý, merhumun ya da merhumenin ne iþ yaptýðýný, hangi hizmetlerde bulunduðunu, hangi aileden olduðunu vb. bir sürü ayrýntýyý içeriyordu. Hatta bir keresinde okuduðu bir mezar taþýnýn bir komutana ait olduðunu, filanca ilde uzun süre hizmet ettikten sonra falanca ilde falanca görevlerde bulunduðunu, kiþilik özelliklerinin þöyle þöyle olduðunu anlatýyordu.Ayrýca mezar taþýnýn baþ tarafýnýn üzerinde hangi meslekten olduðunu gösteren baþlýklar da vardý.Baþlýðýn biçimi þahsýn payesinin ne olduðunu ifade ediyordu.Eþhasýn hayatý hakkýnda ilginç bilgilere de rastlanýyordu.Bir yerlerden duymuþtu.Bir mezar taþýnýn üzerinde “karý dýrdýrýndan öldü” diye yazýyormuþ.Günümüzde böyle bir ayrýntýya rastlamak imkansýzdý.Bunun gibi bir çok ayrýntý,yeni yazýlý mezar taþlarý ve bunun zihni tezahürleriyle,eski yazýlý mezar taþlarý ve bunun zihni tezahürleri arasýndaki fark kendisini epey düþündürmüþtü bu konuda.Yeni yazýlý mezar taþlarý epeyce basit ve sýradandý.Merhumun ya da merhumenin adý soyadý,doðum tarihi,ölüm tarihi ve “ruhuna Fatiha” dan ibaretti.Belki mezar taþýnýn arka tarafýnda acýklý bir þiir olabilirdi.Fakat bu zatýn nasýl yaþadýðýna dair bir ayrýntýya oldukça nadir olarak rastlanýrdý.Pek sýradandý yeni yazýyla yazýlmýþ mezar taþlarý.Bir de kaðýda yazar gibi mükemmel bir biçimde Arap harflerini taþlara nasýl kazýrlardý,hayret etmemek elde deðildi.Köyünde bir ailenin ata yadigarý sokusunun üzerindeki yazýyý okumuþtu da ne kadar mutlu olmuþtu.Yanlýþ hatýrlamýyorsa “Karamehmet oðullarýndan filancanýn hasenatý ve yapýlýþ tarihi de 1323 “idi.Eski yazýyý okuyabilmeyi bir ayrýcalýk olarak düþünüyordu.Eski yazýyý ne birilerinin düþündüðü gibi adeta kutsal bir yazý þekli gibi görüyor ne de diðerlerinin düþündüðü gibi gericiliðin açýk bir tezahürü olarak deðerlendiriyordu.Eski yazý bu toplumun tarihinin gerçeðiydi.
Bu konuda biraz daha düþündükten sonra dükkânlarýn önünden geçtiðinin farkýna vardý. Kimisi erken gelmiþ dükkânýný açmýþ kahvaltý ediyordu. Kimisi ise daha gelmemiþti. Dükkânlarýn kapýlarýna gazeteler sýkýþtýrýlmýþtý. Esnafýn hepsinin de ayný görüþe sahip olduðunu düþündü.Çünkü iki ayrý gazete vardý kapýlara sýkýþtýrýlmýþ ve ikisi de ayný Dünya görüþüne sahipti. Köftecinin dükkânýnýn önüne içi ekmek dolusu kasa çoktan býrakýlmýþtý.”Bu köfteci neden her sabah geç gelir acaba” diye düþündü. Belki sabah sabah köfte isteyen birisi olamayacadýðýndan belki de erken kalkmanýn ne lüzumu var diye düþündüðündendir diye kendi kendine cevap verdi. Elektrik dinamosu tamir eden esnaflarýn önünden geçerken de “acaba bu esnafýn müþterileri kimlerdir, sanayi esnafý mýdýr” diye düþündü. Fakat biraz daha konuyu kendi kafasýnda ayrýntýlandýrýnca her çeþit esnafýn bu tamircilere iþ getirebileceðine hükmetti. Bir de bu tamircilerin dükkânýnýn önünde eski televizyonlara ait parçalar da bulunuyordu. Uzaktan kumanda, entegre devreler, televizyon tüpleri v.b þeyler…
Pide ve ekmek fýrýný çoktan açýldýðý gibi, göbekli fýrýncý mis kokulu ekmeklerini tezgâha diziyordu. Diðer usta ve çýraklar da lavaþ þeklindeki pideleri açýyorlar ve fýrýna veriyorlardý. Daima fýrýnlarý sevdiðini düþündü. Çocukluðunda evin karþýsýndaki fýrýndan aldýklarý sýcak ekmekleri dayýsýnýn çocuklarý ile büyük bir iþtiha ile yedikleri günleri hatýrladý. Bir an çocukluðunu düþünecekti ki, vazgeçti. Zira her karþýlaþtýrmasýnda þimdiki zamanýnýn çocukluðundan kat be kat daha mutlu olduðunu düþünüyordu. Fýrýn demek ekmek demek, ekmek demek de doymak demekti. Çocuk mantýðýyla böyle düþünüyordu o yýllarda. Fakat fýrýncý esnafýnýn saðlýk ekipleri tarafýndan yapýlan denetimlerde, saðlýksýz koþullarda ekmek ürettiklerini bir an düþündüyse de üzerinde durmadý. Fýrýncýlarýn þu huylarýný - ya da zorunluluk icabý mýdýr bilemiyordu- sevmiyordu: Tozlu odunlarý kaldýrýma traktörle getirtip boþaltýrlar ve oracýkta balta ile odunlarý parçalarlardý. Hem çevreyi kirletiyorlar hem trafiði iþgal ediyorlar hem de çýrak çocuklarýn eline balta vererek tehlike saçýyorlardý. Evet, iþin bu yönünü sevmiyordu.
Veteriner hekimin dükkânýnýn önünden geçtiðini fark etti. Buna dair düþünceleri ya da duyumlarý da vardý. Mesleði icabý adam gece gündüz demeden sürekli meþgul olduðu, köylülerin gecenin bir yarýsý ineklerin doðumu ya da hastalýðý için telefon etmeleriyle yollara düþtüðü için haliyle evde ayali yalnýz kalýyormuþ. Adam da ikamet ettiði mahallenin insanlarýna itimat etmediði için istemeye istemeye baþka bir mahalleden ev tutmuþ. Yeni tuttuðu evin olduðu mahallenin insanlarý adamýn fikriyatýna tersmiþ ama olsunmuþ. Bu mahallenin insanlarý oldukça insancýl ve güvenilirmiþ. Önemli olan gözü arkada kalmadan huzurlu bir biçimde ayalini evde yalnýz býrakabilmek ve bu sayede rahat çalýþabilmekmiþ. Veteriner hekimin simasýný tanýdýk birinin simasýna benzetiyordu ama çýkaramýyordu. Okulun birindeki müdür muavinine benzetti. Biraz sonra da bu benzetmenin yanlýþ olduðu kanaatine vardý. Veteriner hekimde köylülüðü andýran bir esmerlik-güneþ altýnda çalýþmaktan teni iyice yanmýþ tarým iþçileri gibi- ve kaba hareketler seziyordu.Bu benzetmenin sebebi köylülerle sürekli haþýr neþir olmaktan kaynaklanýyor olabilirdi.Kendisi de görev yaptýðý köyde,bir müddet sonra deðiþim emareleri göstermiþti..Dili ve düþünüþ biçimi gittikçe köylülere benzemeye baþlamýþtý.Bu konu canýný sýktý.Kendisi de köylüydü aslýnda.Çocukluðu ve gençliði köyde geçmiþti.Veteriner hekimi köylüye benzetmek de ne demekti.Kendi kökenini unutmuþ muydu.Konu kendi açýsýndan çetrefilliydi.Çünkü kendisini hem köylü hem de kentli olarak düþünürdü.Tam olarak memleket insaný olduðuna inanýrdý.
Çiçekçi. Evet çiçekçi. Ne üçkâðýtçýydý bu âdemoðlu. Evlilik yýldönümünde eþine güzel bir çiçek almak için bu çiçekçiye uðramýþtý zamanýnda. Aslýnda bu dükkânda güzel çiçeklerin olacaðýna ihtimal vermiyordu. Ama zamaný olmadýðý için mecbur kalmýþtý. Þöyle kendi güzel, fiyatý uygun bir çiçek istemiþti. Çiçekçi, uzun zamandýr hiçbir müþteri uðramadýðý için umutsuzluk içindeyken dükkânýna sonunda birisinin girdiðini görünce hemen ayaða kalktý. Oldukça sýnýrlý olan çiçek çeþitleri hakkýnda bilgi vermeye baþladý. Çiçekleri çok beðenmediði halde yine de birisi hakkýnda karar kýldý ve çiçekçiden onu istedi. Beðendiði çiçek hakkýnda bilgi aldý. Yetiþme koþullarýný, adýný, ne kadar su verilmesi gerektiðini sordu ve öðrendi. Sýra fiyata gelmiþti. Çiçekçi makulün biraz üzerinde bir fiyat isteyince pazarlýk yaptý. Fiyatta anlaþýnca çiçeði sarmasýný istedi. Çiçekçi, çiçeðin saksýsýnýn ve topraðýnýn deðiþmesiyle daha bir güzelleþeceðini söyledi. O da tamam dedi. Fakat çiçekçi kaba bir hareketle çiçeðin hafif sararmýþ yapraklarýný yolmaya baþlayýp ve çiçekte çok az yaprak kalýnca, topraðýný da saða sola saçýnca nereden girdim bu mendeburun dükkânýna diye düþündü. Güya çiçeði güzelleþtirmek için yapmýþtý bunu. Ama iþ iþten geçmiþti. Çiçek tüyleri yolunmuþ bir tavuða benziyordu. Pazarlýk yapýlmýþtý artýk vazgeçmek olmazdý ama piþmandý. Zaten oldum olasý esnaf taifesini sevmezdi. Adamlarýn düzgün bir iþ yaptýklarý vaki deðildi. Zaten bu çiçekçinin mezarlara uygun çiçekler sattýðýný daha sonra anlayacaktý. Her ne hal ise üzerinde durmaya deðmezdi.
Deðmezdi ama karýsý çiçeði beðenmediði gibi zaman zaman da baþýna kakýyordu. Evlilik yýldönümümüz için gittin de çiçeðe bile benzemeyen adeta ota benzeyen bir çiçek bozuntusu aldýn diye… O anlatmaya çalýþmýþtý. Civardaki tek çiçekçinin o olduðunu, çarþýya gitmek için vakti olmadýðýný, sonunda ha onun ha da bunun hepsinin çiçek olduðunu… Ama kadýnlar genellikle sabit fikirli olurlardý. Ýþin o tarafýný görmek istemezler, kendi idealleri gerçekleþmeyince bir türlü memnun olmazlardý. Gerçi iþin tabiatý da buydu. Küçük didiþmeler, memnunsuzluklar, baþa kakmalar, bir türlü gerçekleþmeyen ideallerin verdiði býkkýnlýklar olmadan evliliðin belirli bir zemine oturmasý beklenemezdi.
Yine her sabah olduðu üzere telaþlý telaþlý iþine giden orta yaþlý memur ile karþýlaþtý. Akþam iþten çýkýþta da muhakkak karþýlaþýrlardý. Zira çalýþma saatleri belliydi ve karþýlaþmak da doðaldý. Kýþ mevsiminde iyice sarýnýr bürünür kambur bir vaziyet alarak iþine giderdi bu þahýs. Ve yüzünde de hep iþe geç kalacaðým endiþesi vardý. Fabrika iþçisi olduklarýný tahmin ettiði bir grup genç de ritmik adýmlarla iþe gidiyorlardý. Bir an kendisinin de iþçi olma ihtimalini düþündü. Ama hemen vazgeçti. Ýhtimalini düþünmek bile kötüydü. Düþük ücretle, iþ güvencesi olmadan saðlýksýz koþullarda acýmasýzca çalýþtýrýlmak kendine göre deðildi. Haline þükretmek geldi içinden ama þükürcülük ona göre deðildi. Tesadüfen edinmemiþti mesleðini. Çalýþmýþ, çabalamýþ, emek vermiþ, cefa ekmiþ, biraz abartý olacak ama diþiyle týrnaðýyla kazýyarak kazanmýþtý iþini. Gururluydu. Kimse ona inanmadýðý halde o istediðini kazanmýþ, elde etmiþ, baþarmýþtý.
Her sabah gördüðü ve fakat bugün nedense göremediði, mezar kazýcýsý mý yoksa mezarlýk dilencisi mi olduðunu bir türlü kestiremediði, paspal kýlýklý, kýsa boylu, biçimsiz suratlý adam neredeydi acaba. Hiç usanmadan, çekinmeden, mezarlýðýn önünden geçen herkese el açar, para ister, ne dediði pek anlaþýlmazdý. Zaman zaman da kendisi gibi olduklarý kýlýklarýndan ve tiplerinden belli olan birkaç kiþiyle anlaþýlmaz sözlerle kavga ederlerdi. Bu kavgalarýn nedeni de para yüzündendi. Mezarlýðý ziyaret edenlerin verdikleri bahþiþleri bölüþme meselesi yüzünden çýkardý genellikle bu kavgalar. Çevredeki esnaf bunlara pek aldýrýþ etmezdi. Onlara meczup gözüyle baktýklarý için olsa gerekti. Ancak kavgalar uzarsa ve çevreyi rahatsýz etmeye baþlarlarsa müdahale ederlerdi. O da zararsýz olduklarýný düþünüyordu ama yine de belli olmazdý. Uzak durmak gerekti bunlardan. Her sabah görmeye alýþkýn olduðu insanlarý göremeyince neden merak ederdi acaba. Bir çeþit alýþkanlýk mýydý bu. Rutinin dýþýna çýkmanýn verdiði meraktan mýydý yoksa. Belki de ne o ne de bu yüzdendi. Öylesine bir þeydi iþte.
Esnafýn bir de þu huyunu sevmezdi. Dükkânlarýnýn önlerine sürekli olarak kasa, odun, bisiklet ya da buna benzer þeyler koyarlardý ki, baþkalarý gelip de dükkânlarýnýn önüne park etmesin diye. Kendi arabalarýný park ederlerdi genellikle. Sanki yol kendilerinindi. Baþka birisi park edecek olsa, birazdan kamyon yanaþacaðýný, mal boþaltacaklarýný ve dolayýsýyla oraya park etmezlerse iyi olacaðýný söylerlerdi. Bu uyarý ayný zamanda bir tehditti de. Buna raðmen baþkalarý park etmeye kalksa hemen kavgaya hazýrdýlar. Azlýk olsalar da fark etmezdi. Çünkü diðer esnaf da kavga durumunda yardým ederdi onlara nasýl olsa. Bu ve baþka nedenlerle esnafý sevmezdi ve onlara iliþmeðe deðmezdi. Toplumun en tutucu kesiminin de onlar olduðunu bilirdi. Sürekli hallerinden þikâyet ederler, iþlerin durgun olduðundan dem vururlar, vergilerini bile ödeyemediklerini iddia ederler ve hükümetten yardým beklerlerdi. Ýþleri iyi gitse bile, bunu genellikle kabul etmezler ve inkâr ederlerdi.
Köþeyi dönmeye az kalmýþtý. Artýk daireye yaklaþmýþtý. Yeniden dizayn edilen dükkânýn önünden geçerken,”dükkân ne üzerine olacak acaba” diye düþündü. Tarým ilaçlarý satýþý yapan bir dükkân olacaðýný yerlerde duran kolilerin üzerilerini okuyunca anladý. Köþeyi döndü ve binalarýn gölgelediði yoldan ilerleyerek apartmana adýmýný attý. Yan apartmandaki psikiyatri hastasý kadýnla karþýlaþmadýðý için sevindi. Zira kadýn günün bu saatinde sigarasýný içer ve gelen geçen memurlara laf atardý. Bazen de daireye gelir, küfürler ve beddualar ederek hýzla uzaklaþýrdý. Hýzlý çýkýp da soluk soluða kalmayayým diye, merdivenleri aðýr aðýr çýkmaya karar verdi. Merdivenler de ne biçimsizdi caným. Daracýktý ve dikti. Binanýn serinliðine sevindi. Zira dýþarýsý yavaþ yavaþ ýsýnmaya baþlamýþtý. Derken merdivenleri çýktý ve karþýsýnda danýþmada oturan iþ arkadaþýný gördü. Selam verdi. Þöyle göz ucuyla mutfaða baktý ve odasýna geçti. Çalýþma arkadaþý daha gelmemiþti. Masasýna yaklaþtý ve fiþi prize taktý. Daha kimsecikler yoktu, dolayýsýyla masaya oturmaya da gerek yoktu. Doðruca mutfaða geçti. Mutfak görevlisi çayý çoktan demlemiþti ve elini çenesine dayamýþ düþünüyordu. Ne düþünüyordu acaba! Bu ay kirayý nasýl denkleþtireceðini mi yoksa çocuklarýn isteklerini nasýl savuþturacaðýný mý? Belki ikisi de deðildi. Adam geç yattýðý ve sürekli yaylarý gýcýrdayan yataðýnda uykusunu alamadýðý için þöyle rahat bir yatakta uyumayý düþlüyordu. Selam verdi. Oturdu ve yerel gazeteyi karýþtýrmaya baþladý.
Ne özensizce hazýrlanýyordu þu yerel gazeteler. Dizgi hatalarý, cümle bozukluklarý, sürekli tekrar edilen ve konuyu daha detaylandýrmýþ gibi gözükmek için yapýlan tekrar cümleler, dar kafalý ideolojik tezahürler oldukça sýkýcý ve özensizdi. Kendisi olsa ne itinalar gösterirdi. Zamanýnda yerel bir gazeteye bir yazý vermiþti de imla hatalarý yapmamaya özellikle dikkat ettiði halde ertesi gün yazýsýný imla hatalarý ve anlam bozukluklarýyla berbat bir biçimde görünce bir daha yerel gazetede yazmamaya kendi kendine söz vermiþti. Ama yine de bir gün, imkâný olursa yerel bir gazetede editörlükle baþlayýp, kendini geliþtirebildiðine inanýrsa ulusal basýna “açýlmayý” da düþlemiyor deðildi. Gazeteciliðin oldukça zor bir meslek olduðunu biliyordu. Hele hele muhalif yayýnlar yapmak gibi bir amaç taþýdýðý için bu iþin kolay olmayacaðýný çoktan idrak etmiþti. Gazeteciliði düzenli olarak yazý yazabilmenin, kendini geliþtirebilmenin bir yolu olarak da düþünüyordu.
Gazetede yer alan haberler oldukça sýkýcýydý. Devrilen bir traktör ve yaralanan çiftçi, kýskançlýk yüzünden eþini av tüfeðiyle vurarak yaralayan kýskanç koca, saat üç ile saat beþ arasýnda elektriði kesilecek mahalleler, filanca siyasetçinin babasýnýn vefatý üzerine verilen tam sayfa taziye mesajý, ünlü din âlimi falancayý tanýtan özensiz bir yazý, valinin açýlýþýný yaptýðý ve hayýrlara vesile olmasýný dilediði bir devlet dairesi, bunun gibi daha bir sürü ývýr zývýr yazý. Sýkýlmýþtý.
“Selam Aleyküm” diyerek, elinde küçük bir kâðýt torbada poðaça bulunan arkadaþ içeri dalmýþtý. Bu “Selam Aleyküm” þeklindeki selam sözünü günün her vakti kullanmaya özen gösterirlerdi.”Günaydýn” sözü dini anlam içermediði için kullanýmda deðildi. Çünkü Dünyeviye deðil daha çok Uhreviye önem verirlerdi. Kendisi de zaman zaman Uhrevi içerikli selamý kullansa da çoðunlukla “günaydýn” gibi Dünyevi bir sözcük kullanýyordu. Az sonra da diðer çalýþma arkadaþlarý birer birer dökülmeye baþladýlar. Bu arada mutfak görevlisi mis gibi kokan çaydan herkese birer bardak doldurmuþtu bile. Sabah muhabbeti çoktan baþlamýþtý. Evde kahvaltýsýný yapýp gelenler, elinde poðaça ile gelenlere laf dokunduruyorlardý. Eþleri sabah kalkýp bir kahvaltý sofrasý bile hazýrlayamýyorlar mýydý? Günün en önemli öðünü olan sabah kahvaltýsýný sadece yavan bir poðaça ile geçirmek ne kadar da saðlýksýzdý! O bu konuda çok þanslý olduðunu düþündü. Çok sevdiði karýsý, uykulu gözlerle her sabah erkenden kalkar, çayý demler, çeþit çeþit kahvaltý kâselerini özenle masaya dizer, yumurta haþlar ve “kocacým haydi kalk artýk kahvaltýyý hazýrladým, elini çabuk tut yoksa iþe geç kalacaksýn” derdi. O da bizahmet kalkar, kahvaltýsýný eder, eþiyle vedalaþýr ve yola koyulurdu. Bunun gibi bir sürü laklakan ile konu detaylandýrýlýyordu. Kahvaltýlar yapýlýp, çaylar içilip sohbet de bitirildikten sonra birkaç kiþi sigara içmek için aþaðýya indi.
O da sýkýlmýþtý. Biten çayýný tazeledikten sonra doðruca odasýna geçti ve masasýnýn baþýna oturdu. Derken oda arkadaþý da geldi.”Selam Aleyküm” dedi.”Aleyküm Selam” diyerek selamýný aldý.”Nasýlsýn” gibi rutin hal hatýr sormalardan sonra arkadaþý çayýný içmek için mutfaða geçti. Dünden kalma yazýlmamýþ birkaç dosya kalmýþtý. Müracaatçý gelmeden onlarý çabucak yazýp yerine koymayý düþündü. Gününün sakin geçmesini umuyordu. Zira dün oldukça yoðun geçmiþti. Masasýný düzeltiyordu ki, elinde bir dosya ile kýrk beþ elli yaþlarýnda uzunca boylu, sarý býyýklý, uzun burunlu, gülümseyen bir yüz ifadesiyle adam içeri girdi.”Dosyayý dolaþtýrdým Hocam!”(dosya nasýl dolaþýr ki usanmýþ da gezintiye çýkarýlmýþ bir köpek midir sanki) diyerek masanýn üzerine býraktý. Evet, sýkýcý bir gün daha baþlamýþtý. Artýk odaya bir sürü insan girer çýkar, dosya teslim eder, saçma sapan sorular sorar, filancanýn selamýný getirerek iþleminin kýsa zamanda bitirilmesini umardý. O ise lanet olsun, birilerinin selamýný getirmeseniz sanki dosyanýzý yapmayacak mýyým diye düþünürdü. Çaresizce dosyayý incelemeye koyuldu.
22.23.24.25.26 Aðustos 2011





Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Alevilik Ýslam'ýn Dýþýndadýr..! [Deneme]
Askeri Vesayetten Sivil Otoriter Vesayete: Kýsýrdöngü,imkanlar ve Sýnýrlar [Deneme]
Futbol ve Ben [Deneme]
Türban ve Ýslami Kesim Üzerine Bazý Mülahazalar [Deneme]
Muhafazakar Tahayyülde Osmanlý Ýmgesi [Eleþtiri]
12 Eylül,anayasa Tartýþmalarý ve 1960 - 1980 Dönemine Dair Bazý Deðerlendirmeler [Eleþtiri]
Türkiye'nin Yeni Vesayeti: Muhafazakar Hegemonya [Eleþtiri]
Dersim Meselesi,chp'nin Tutumu ve Cumhuriyet Politikalarý Üzerine [Eleþtiri]
Otoriter Demokrasimizin Hal-i Pür Meali [Eleþtiri]
Kýlýçdaroðlu'nun Mevkii Belli Oldu: Sað (A) Açýk Oynuyor! [Eleþtiri]


Akakiy Akakiyeviç kimdir?

Özellikle eleþtirel yazmaya özen gösteren,Türkiye tarihi,politika,sinema ve hatta edebiyat üzerine kafa yoran ve yazmaya çalýþan ve yazmayý önemseyen bir amatör yazar. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Gogol,Puþkin,Çehov,Ahmet Ýnsel,Murat Belge,Ömer Laçiner v.b.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Akakiy Akakiyeviç, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.