..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Çocuklarýn eðitimi, zaman kazanmak için nasýl zaman yitireceðimizi bilmemiz gereken bir meslektir. -Rousseau
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Ömer Faruk Hüsmüllü




2 Eylül 2011
Bir Aný Defteri Buldum - 14  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Ben Aydýn’ý görür görmez ona aþýk oldum, vuruldum, çarpýldým gibi ifadeler söylesem bu yalan olur. Çünkü ben Aydýn’a aþýk olup olmadýðýmý hâlâ bilmiyorum, ama onu sevdiðimden eminim. Evet, onu çok sevdim, çok…


:BCCE:
Sibel aradýðýnda bayram nedeniyle Ýstanbul dýþýndaydým. O gün buluþmamýzý istiyordu. Mümkün olamayacaðýný, bayramýn üçüncü günü döneceðimi söylediðimde:

-Uygunsuz bir zamanda aradýðýmýn farkýndayým; ama hastanedeki doktorumdan binbir rica ile ancak bugün izin alabildim.

Deyince sorularý birbiri ardýna sýraladým:

-Hasta mýsýnýz? Neyiniz var? Hastanede mi yatýyorsunuz? Geçmiþ olsun.

-Yok caným, galiba yanlýþ anladýnýz. Benim hiçbir þeyim yok. Çok iyiyim. Hastanede bir arkadaþýn yanýnda refaketçi olarak kalýyorum da…

Dedi, ama bu ifade bana pek inandýrýcý gelmedi. Bayramýn üçüncü günü buluþmaya karar verip görüþmeyi sonlandýrdýk.

**

Bayramýn üçüncü gününün gecesi, Bostancý sahilde bir lokantadaydýk. Hava kararmýþtý. Sibel’in yüzü deniz tarafýna bakýyordu. Kendisi için seçtiði yer loþtu ve tam olarak yüzünü inceleme imkaným belki yoktu; ama gördüðüm kadarýyla iyi deðildi. Makyaj yapmamýþtý, kilo kaybettiði çýplak gözle bile fark edilebiliyordu.

Konuya girdi:

-Kenan öldükten sonra, ilk birkaç yýl hayatýmda fazla bir deðiþiklik olmadý. Hayatta kalabilme mücadelesi vermem gerekiyordu. Bunun için de iþimi yapmalýydým. Atölyede iþler iyi gitmiyordu. Ýki iþçiyi daha iþten çýkarmak zorunda kaldým. Bu duruma üzülmüþtüm, ancak baþka çarem de yoktu. Ýnanýr mýsýnýz benim üzüldüðümü gören bu iki iþçi, kendi dertlerine yanacaklarýna, üzülmeyeyim diye beni teselli etmeye çalýþýyorlardý. Derken, Kenan’ýn ölümünden 5-6 ay sonra alacaklýlarý atölyenin kapýsýný aþýndýrmaya baþladýlar.

-Desenize bu da iþin tuzu biberi oldu.

-Evet öyle oldu. Alacaklýlar beni icraya vermekle, atölyeye haciz koydurmakla tehdit ettiler. Onlara bunu yapabileceklerini, ama makineler icra yoluyla birkaç liraya satýlýnca alacaklarýný alma þanslarýnýn sýfýr olduðunu anlattým ve vadelere yayarak borçlarý ödemeyi teklif ettim. Kabul etmek zorunda kaldýlar. Hepsine ayrý ayrý borç senetleri verdim. Mendil iþi yaparak bu borçlarýn üstesinden gelemeyeceðimi anlamýþtým. Etraftaki diðer atölyeleri biraz inceledim. Bunlarýn içinde ihracaat iþi yapanlarýn durumlarýnýn iyi olduðunu gördüm. Ben de ihracaata yönelik fason iþi yapacaktým. Merter’e gittim, birkaç firma ile görüþtüm. Ýçlerinden bir tanesi hariç hepsi beni reddetti. Kabul eden de örnek çalýþmamýzý görüp karar vermek istiyordu. Firma yetkilileri ne yapacaðýmýzý, nasýl yapacaðýmýzý, atölyemizde ne gibi deðiþiklikler gerçekleþtirmemiz gerektiðini bana anlattýlar ve örnek çalýþmadan sonra hakkýmýzda karar vereceklerini söylediler. Ben de durumu atölyedeki iþçilere anlattým ve bu þansý iyi deðerlendirmemiz gerektiðini söyledim. On gün geceli gündüzlü çok titiz bir çalýþma yapýp bitirilmiþ iþlerle birlikte firmanýn kapýsýný tekrar çaldým. Çok þükür beðenildik. Bunu atölyede, dýþarýdan yemek ýsmarlayarak kutladýk. Ben de iþçiler de çok sevinçliydik.

Sibel’in yüzü gülüyordu. Kazandýðý zaferin gururu gözlerinden okunuyordu. O aný tekrar yaþamanýn mutluluðu içerisindeydi. Bir yudum su içip devam etti:

-Yeni iþimiz sayesinde vadesi gelen borçlarý ödeyip, çalýþanlarýn ücretlerini verebiliyordum. Bir sene böyle geçti. Daha fazla iþ yapýp daha fazla kazanmak istiyordum, ancak ayný firmanýn çalýþtýðý baþka atölyeler de vardý ve bize bundan daha fazlasýný veremiyorlardý. Buna raðmen firma sahibine teklif götürdüm. “Biz size daha fazla iþ veremeyiz; fakat ihracata yönelik çalýþan tanýdýklarýmýz var. Sizin için referans verebiliriz.” Deyince, adres alýp o firmalarýn kapýsýný çaldým. Ýþ hacmi oldukça fazla olan bir firma, olumlu referansýmýzdan etkilenmiþ olacak ki bizimle çalýþmayý kabul etti. Dahasý ayný firma, iþlerimizin düzgün olduðunu görünce altý ay sonra, makine ve iþçi sayýmýzý artýrmamýzý, gerekirse bu iþ için bize faizsiz kredi verebileceklerini söylediler. Biz de bu krediyi çok küçük taksitlerle onlara geri ödeyecektik. Ýki sene bu yeni firmaya iþ yetiþtirmeye çalýþtýk. Onlar bizden, biz de onlardan memnunduk. Ýþler tam rayýna oturmuþtu ki, ekonomik kriz oldu. Tekstil sektörü bu krizden etkilenenlerin baþýnda geliyordu. Ýhracaatda etkilenme azdý, ama gene de iþ hacmimiz azalmýþtý.

-Nedense her on senede bir dünya ve dolayýsýyla Türkiye bir ekonomik krizle karþý karþýya kalýyor!

-Maalesef öyle. Bu kriz döneminde çalýþanlarýn ücretlerini gecikmeli de olsa ödemeye çalýþtým. Ýþçi çýkarmaktan baþka bir çaremin kalmadýðýný düþünürken, firmanýn muhasebe müdürü beni davet etti. Bana, bu krizin yakýnda biteceðini, o nedenle hazýr yetiþmiþ elemanlarý kaybetmemem gerektiðini söyledi. Yani, iþçi çýkarmayýn, demek istiyordu. Ödemeleri þimdi bile zor yaptýðýmý, bundan sonraki aylarda belki de hiç yapamayacaðýmý muhasebe müdürüne söyleyince, “Gerekirse zararýnýzýn bir kýsmýný biz üstleneceðiz. Endiþeniz olmasýn. Biz sizden çok memnunuz, sizden gelen mallardan bir tane bile þikayet almadýk. Patron da bunun farkýnda ve teþekkür etmek için sizinle görüþmek istiyor. Uygun bir zamanda ben sizi arayýp randevu vereceðim.” Dedi. Birkaç gün sonra da randevu verildi, firmaya davet edildim.

Sibel, burada durdu ve önündeki tabaktan hýzlý hýzlý bir þeyler yemeye baþladý. Sanki güç-kuvvet, enerji toplamak istiyordu. Bu yeme çabasý kýsa sürdü. Çatalý, býçaðý býraktý. Az yemiþ olmasýna raðmen canlanmýþ gibi görünüyordu. Yüzünde gene bir gülümseme vardý. Devam etti:

-Ýþte ikinci yeniden doðuþum, o randevu ile baþladý. Ben size, bir masalý, bir rüyayý, belki de bir romaný birkaç satýrla anlatmaya çalýþacaðým. Baþarabilecek miyim? O gün, þunun farkýna vardým: Hayatýn içinde çokca kanallar vardý. Bu kanallardan birine düþtünüz mü, uzun bir süre orada devam ediyordunuz. Þansýnýz varsa iyi kanalda, yoksa… Ben þanslýydým. Olumsuz pek bir þey yaþamýyordum. Randevuya giderken de, sýradan bir iþ görüþmesi olduðunu düþünüyordum ve o nedenle de doðrusu þýk giyinmeye bile çalýþmamýþtým. Sekreter kýza kendimi tanýtýnca “Bir dakika Aydýn Bey’e haber vereyim” Dedi ve telefon ettikten sonra da beni içeriye götürdü. Aydýn beyin geniþ, sade döþenmiþ bir odasý vardý. Orta yaþýn biraz üzerinde, yakýþýklý denilebilecek bir adamdý. Görüþme sýrasýnda konuþmasýnýn oldukça etkili olduðunu fark ettim. Ayrýca kibar ve samimi bir adam olduðunu da anlamýþtým. Nedense görüþmeyi olmasý gerekenden daha uzun tutmuþtu. Hatta sekreterin bir baþka randevusunu hatýrlatmasý üzerine, biraz ertelemesini bile istemiþti. Ben Aydýn’ý görür görmez ona aþýk oldum, vuruldum, çarpýldým gibi ifadeler söylesem bu yalan olur. Çünkü ben Aydýn’a aþýk olup olmadýðýmý hâlâ bilmiyorum, ama onu sevdiðimden eminim. Evet, onu çok sevdim, çok…

Sibel’in eli bardaða gitti. Duygularýný bastýrmak için su içmek istiyor gibiydi. Bir yudum su aldý, bunu aðzýnda bir süre tuttuktan sonra yuttu. Konuþmaya baþladý:

-Ýlk görüþmemiz böyle oldu. Daha sonra birkaç kere atölyeye gelip bazý incelemelerde bulundu, tavsiyeleri oldu. Beni ilk yemeðe davet ettiðinde yüzü kýzardý, kabul edip etmeyeceðimi merak ettiðini normalden fazla açýlan gözlerinden okudum. Cevap vermeden önce biraz duraklamam, buna neden olmuþtu. Çünkü þaþýrmýþtým; duraklamamýn nedeni buydu. Tabi kabul ettim. Çok lüks bir yere gideceðimizi sanmýþtým. Öyle ya 3-4 tane þirketi ve bir tane fabrikasý olan kiþinin müdavimi olduðu lüks yerler vardýr. Yanýlmýþým. Sýradan deðil, ama mütevazi bir lokantaya gittik. Yemek davetleri birbirini takip etti. Aylarca süren bu iliþki sýrasýnda bana ait her þeyi öðrendi, ben de onunla ilgili olanlarý… Bekar olduðunu öðrenince, bu yaþa kadar neden evlenmediðini sordum. Sonradan yaþý iþin içine karýþtýrdýðým için pot kýrdýðýmý anladým; ama söz bir kere aðýzdan çýkmýþtý. O normal bir soru gibi karþýladý bunu ve “Para kazanmaktan evlenmeye vakit bulamadým. Tuhaf gelebilir, ama ben para kazanmayý çok seviyorum. Paranýn esiri deðilim. Sadece onu kazanmak hoþuma gidiyor. Bugüne kadar yaptýðým yatýrýmlarýn çok azýndan zarar ettim. Her kâr elde ediþimi bir zafer olarak kutlarým. Ailem daha küçük yaþta iken bana tahsil yaptýrýrken, bir yandan da para kazanmanýn yollarýný öðretmiþti.” Dedi. Uzatmayayým, sonuçta evlendik.

-Galiba bu kýsaltma biraz fazla oldu! Atlanýlan birçok olay olduðunu sanýyorum.

-Evet öyle. Onlar da bana kalacak… Aydýn’a para kazanmayý çok sevdiðini, þirketlerinin ve fabrikasýnýn birçok iþinin olduðunu, bu arada evliliði nasýl yürütebileceðini sordum. Evlenince en kýsa sürede iþlerini tasviye edeceði ve zamanýnýn önemli bir kýsmýný bana ayýracaðý sözünü verdi. Sözünü tuttu da. Aydýn’ý çok fazla anlatmaya da çalýþmýyorum aslýnda. Onu hep bana ait hissetmek istiyorum. Buna ister kýskançlýk, ister bencillik ya da ne derseniz deyin. Aydýn’la birlikte geçen dokuz senemi doksan seneye deðiþmem. Geçmiþte yaþadýðým kötü anýlarý da artýk, onu tanýmak için bir fýrsat olarak kabul ediyorum. Þimdi olsaydý ve benden af dileseydi Kenan’ý bile affedebilirdim. Kenan’ýn yaþattýklarý olmasaydý belki de Aydýn’la yollarýmýz hiç kesiþmeyecekti. Bakýn, bunu lâf olsun diye söylemiyorum: Bana deseler ki, Aydýn’ý sana sadece bir günlüðüne geri getireceðiz. Karþýlýðýnda ne verirsin? Hiç düþünmeden sahip olduðum her þeyi verirdim. Onu, Aydýn’ý, o sevgili adamý çok özledim. Artýk onsuz yapamýyorum. Ben de ona, onun yanýna gitmek istiyorum. Bunu…

Dedi ve bütün vücudu titremeye baþladý. Yüzüne baktým, simsiyah kesilmiþti. Bana:

-Lütfen þoförümü çaðýrýn, beni hastaneye götürsün. Dedi.

-Ambulans istesek! Dedim.

-Hayýr, hayýr. O kadar kötü deðilim. Arabayla gidebilirim. Dedi.

Þoförle birlikte kollarýna girip Sibel’i arabaya bindirdik. Konuþamýyordu, ama elleriyle iþaret ederek benim gelmemi istemediðini belli etmeye çalýþýyordu. Bu sefer Sibel’i dinlemedim, arabanýn arkasýna onun yanýna oturdum. Sað elimle de arabanýn sarsýntýsýndan düþmesin diye omuzundan tuttum. Biraz sonra o da, kendiliðinden baþýný omuzuma yasladý. Sesi çýkmýyordu, yarý uykuda gibiydi. Bu arada þoför hastaneye telefon edip durumu anlattý.

Oldukça büyük, özel bir hastaneye geldiðimizde; kapýnýn önünde hastabakýcýlar, hemþireler ve doktorla beraber bir tane de sedye vardý.

Benim hastanenin giriþ katýndan öteye gitmeme izin vermediler. Daha doðrusu boþuna beklememem gerektiðini söyleyip, kibarca kovdular.

Hastane bahçesinde yürürken kendime defalarca þu soruyu sordum:

-Bu Sibel’i son görüþüm müydü?

***

(Devam edecek)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Eleman Aranýyor - 1
Bir Aný Defteri Buldum - 10
Eleman Aranýyor - 3 (Son Bölüm)
Bir Aný Defteri Buldum - 12
Bir Aný Defteri Buldum - 13
Bir Aný Defteri Buldum - 11
Yanlýþ Adrese Mektup - 8
Bir Aný Defteri Buldum - 9
Bir Aný Defteri Buldum - 6
Bir Aný Defteri Buldum - 15

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Küçücük Hikâyeler - 2
Deliden Mektup Var
Acayip Bir Hikaye
Bir Murat Dört Surat
Korona Hikayeleri - 8
Küçük Hikâyeler - 1
Senin Hikayen
Prostat
Bir Ölünün Günlüðü - 8 Son Bölüm
Bir Ölünün Günlüðü - 7

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.