Allah’ýn bir insana iman nasip etmesi, Rabbimizin verdiði en büyük nimetlerden biridir. Bu nimete sahip olmayan insanlar ise þeytanýn ve dünya hayatýnýn boþ aldatmalarýna kanarak, Allah’ýn rýzasýný kazanma amacýndan tamamen uzak bir hayat yaþarlar. Bakýldýðýnda inanan ya da inanmayan bütün insanlarýn günlük yaþamý ve yaptýklarý iþler birbirinin ayný gibi görünür. Ancak aralarýnda oldukça büyük bir fark vardýr. Bu, insan hayatýna dair çok önemli bir gerçektir ve iman etmeyen insanlar bu gerçeði kavrayamazlar. Söz ettiðimiz gerçek, Allah’a iman etmenin inananlar üzerinde oluþturduðu güzelliklerdir.


Gerçek mutluluðu elde edebilmenin ve kalbin tatmin olmasýnýn tek yolu, Allah’a iman etmek ve O’nu anmaktýr. Bu sýrrý Rabbimiz, Kuran’da tüm insanlara "... Haberiniz olsun; kalpler yalnýzca Allah’ýn zikriyle mutmain olur." (Rad Suresi, 28) ayetiyle haber verir.


Allah tüm evreni yoktan var eden, sonsuz güç sahibi Yüce varlýktýr. Rabbimiz mükemmel bir düzen, olaðanüstü bir sistem yaratmýþ ve bugüne kadar yaþamýþ ve yaþayacak bütün insanlarýn da kaderlerini belirlemiþtir. Ýman edenler, Allah’ýn yarattýðý kadere teslim olup, saygý ve nezaketle bu kaderi izlerler. Kainattaki her detayýn, karþýlaþýlan her olayýn Allah tarafýndan özel bir hikmet ve akýl ile planlanmýþ olduðu Kuran’da bize bildirilir;


Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki Biz onu yaratmadan önce bir kitapta olmasýn. Þüphesiz bu Allah’a göre pek kolaydýr. (Hadid Suresi,22)


Ancak bazý insanlar, Allah’a teslim olup, huzurlu bir hayat yaþamak varken, inkârda direnir, kendilerine zulmederler. Þeytanýn etkisi altýndaki nefisleri bu insanlara, ayette haber verildiði gibi ‘yüzükoyun süründükleri’ bir yaþam sunar;

Eðer O, rýzkýný tutsa (vermese), rýzkýnýzý verecek olan kimmiþ? Hayýr; onlar, bir azgýnlýk ve nefret içinde inatla direniyorlar. Þu halde yüzükoyun sürünerek yürüyen mi daha çok hidayete erer, yoksa dosdoðru yol üzerinde dümdüz yürümekte olan mý? (Mülk Suresi, 21-22)

Allah’a yakýnlaþmak için çaba gösteren her insan Rabb’imizin lütfuyla bütün güzelliklere sahip olabilir ve yine O’nun rahmetiyle bunlardan zevk alýp, hoþlanabilir. Ýman eden bir insanýn Allah’ýn rýzasýný ve sevgisini kazanabilmiþ olmasýndan dolayý duyduðu mutluluk, herþeyin üzerindedir. Cennetteki tüm nimetler de, Allah’ýn samimi ve ihlâslý kullarýna bir ikramýdýr. Herþeyden önemlisi ise, Allah’ýn müminlerden hoþnut olmuþ ve onlarý cennetine kabul etmiþ olmasýdýr:

...Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imaný yazmýþ ve onlarý kendinden bir ruh ile desteklemiþtir. Onlarý, altlarýndan ýrmaklar akan cennetlere sokacaktýr; orada süresiz olarak kalacaklardýr. Allah, onlardan razý olmuþ, onlar da O’ndan razý olmuþlardýr. Ýþte onlar, Allah’ýn fýrkasýdýr. Dikkat edin; þüphesiz Allah’ýn fýrkasý olanlar, felah (umutlarýný gerçekleþtirip kurtuluþ) bulanlarýn ta kendileridir. (Mücadele Suresi, 22)