..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Kirazlar ve dutlarýn tadýný çocuklar ve serçelerden sor." -Goethe
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Levent Ölçer




5 Eylül 2011
Yaþam Hasatlayan Smir (2)  
2. Bölüm burada, 3. Bölüm de bir iki gün içinde ulaþýr.

Levent Ölçer


Kýzýl Dolunay ve Smir'in öyküsü sürüyor. Bu bölümle birlikte 30 sayfa etti. Son bölüm birkaç gün içinde geliyor. 18 yaþýndan küçüklere tavsiye etmiyorum (þimdi kesin okurlar..)


:BBAE:
Gözden geçirdim ve birinci düzenlemeyi bitiridim ama öykü tamamlandýktan sonra bir kez daha düzenlemem ve belki bazý yerleri deðiþtirmem gerekecek. Þimdilik elimizdeki budur. Bütün karakterler 18 yaþýndan büyük.

***

Kýzýl Dolunay'ýn sabahýnda Baia kolay uyanamadý.

Genç kýz uyandýðýnda saat öðlene yaklaþýyordu. Farkýnda olmadan esnedi ve gerindi. Birden çýplak olduðunu farketti. Telaþa kapýldý. Odada yalnýzdý ama o an için bunun bir anlamý yoktu. Elleriyle göðüslerini hemen örttü. Derken etrafýna hýzlýca bir göz attý ve yataðýn ayak ucuna serilmiþ muhteþem güzellikteki viþne çürüðü rengi giysileri gördü. Ýþlemeler ve kumaþ inanýlmaz kaliteliydi.

Muhteþem güzellikte dekore edilmiþ aydýnlýk ve ferah bir yatak odasýndaydý. Oda kocamandý. Duvarlar iþlemeler ve kabartmalarla süslüydü. Yatak da kocamandý ve çok rahattý. Yatak örtüleri, yastýklar çok kýymetli ipek ve saten takýmlardý. Ýki kocaman pencere balkona doðru açýktý ve içeriye tatlý tatlý dalgalanan perdelerden nefis kokulu bir esinti giriyordu. Yataðýn hemen baþ ucundaki sehpada altýn bir tepside bir bardak su ve koca bir meyve tabaðý vardý. Odanýn dört bir yanýndaki kocaman kristal vazolarda muhteþem renklerle göz alan koca çiçek demetleri vardý. Baia onlarýn egzotik kokularýnýn kokteylini burnuna açlýkla çekti..

Baia bu ilk anlarda aklýný tam toparlayamadý. Bir yandan elbiseye uzanýrken bir yandan düþünmeye çalýþýyordu. Bayýlma anýný hemen hatýrladý ama o aný güçbela hatýrladý. Her þey o kadar karýþýk ve hýzlý olmuþtu ki..

Þimdi ise burasý neresiydi? Neredeydi? Dün gece gerçekten olmuþ muydu yoksa bir kabus mu görmüþtü? Kýzýl Dolunay'da ne olacaðýna dair pek kesin bilgisi yoktu ama gecenin sabahýna çýkmak konusunda pek umutlanmamasý gerektiði öðretilmiþti.

Bakire Þato'ya girdikten sonra onu nasýl bir kaderin beklediðini kimse bilmiyordu ama eski söylenceler Efendinin o ilk gecede kanlý bir ayinle kýzý kurutup (kanýný son damlasýna kadar emerek öldürmek) kurban ettiði yolundaydý.. Bu pek de yanlýþ deðildi. Ýlk Efendinin bunu yaptýðý bir iki güvenilir kaynaktan doðrulanmýþtý. Smir ise çok ketum ve gizlilik perdeleriyle sýmsýký örtülü bir Efendiydi.

Baia ne düþüneceðini bilemez haldeydi. Sadece giyindi ve kocaman aynanýn karþýsýna geçip elinde olmadan üzerindeki giysiye ve kendisine bakarken buldu kendini. Giysi gerçekten muhteþemdi.

Sanki aklýný okumuþ gibi konuþtu arkadan gelen ses.
"Muhteþemsin. Kýzlar bu rengin sana çok yakýþacaðýný söylemiþti. Haklýymýþlar. Harikulade." diyerek gerçek bir hayranlýkla konuþtu boðukça týslayan fýsýltýlý ses.

Baia kesik bir nefesle sesli biçimde irkilmiþti. Kendini hemen toparlarken bir eli kalbinin üzerindeydi hala ama çabucak duruþunu efendisinin karþýsýndaki iyi bir cariye gibi düzeltti.
"Gece iyi uyudun mu?"
"Evet, Efendim."
"Güzel. Ýlk gece, baþlangýcýmýz biraz sýradýþýydý," diyerek konuþtu Smir. Daha ziyade kendisine konuþuyor gibiydi. Baia bunu hissetmiþti ve Smir de farketmiþti.

Smir bir þeyi daha görüyordu. Baia korkuyordu. Kokusunu alýyordu. Kýzýn kokusunu alýyordu. Heyacan, korku ve kanýnýn kokusu.. Ve diðer koku. En güzeli de diðer kokuydu. Diþiliðinin taze ve el deðmemiþ kokusu. Smir derince solumaktan kendini almadý. Bu çok güzeldi. Yine de kendini hemen toparladý. Smir iradesine yenilecek genç bir aþýk deðildi.

"Benden korkuyorsun.." diye sordu Smir
Baia nasýl cevap vereceðini bilemedi. Evet, ondan korkuyordu. Efendiden korkuyordu.
"Korkmalýsýn, Baia." dedi Smir.

Bir iki adým atýp uzaklaþtýktan sonra tekrar Baia'ya dönüp gülümsedi. Yýrtýcý bir hayvanýn sinsi gülümsemesini andýrýyordu yüzündeki gülümseme..
"Korkmalýsýn ama bu cahil bir korku olmamalý. Bilmelisin. Ne zaman korkman gerektiðini, neden korkman gerektiðini bilmelisin. Öðreneceksin."

Smir konuþtukça korkunun içinde bir yerde baþka bir his daha uyanýyordu. Cesaret. Gerçekten de Smir konuþtukça Baia onun sözlerinde ve gözlerinde, hareketlerinde bilgi kýrýntýlarý buluyordu. Baia oldum olasý kendini karþýsýndakinin yerine koymakta ve karþýlýklý bir anlayýþ yaratmakta baþarýlý ola gelmiþti. Ve þimdi Efendi Smir karþýsýndayken de bu aslýnda çok kolaydý. Smir'le çok daha kolaydý.

Smir kesinlikle rol yapmýyor ve kesinlikle gizlenmiyordu. Neyse oydu. Açýkça karþýsýnda dikiliyor ve olduðu þeyi saklamadan gösteriyordu. Kýsacýk dakikalar içinde Baia içindeki korkunun tarifi güç biçimde zayýflamaya baþladýðýný hissediyordu. Adýný koyamadaðý parçalar bir araya geliyor ve ortaya bir tablo çýkmaya baþlýyordu.. Henüz net deðildi ama Baia kendini þimdi gitgide daha cesur hissediyordu.

"Bundan sonra bir müddet evin burasý olacak," diyerek konuyu daha da derinleþtirdi Smir.
"Bir müddet?" diyebildi Baia soruyla. Ne kadar cesurca çýkmýþtý bu soru. Son derece kendine hakim ve bilinçli biçimde, ve törensel bir saygýyla; doðru biçimde sorulmuþtu.

Smir þaþýrdý doðrusu, ve de çok memnun oldu. Gülümsedi þeytan yüzü. Gözleri ýþýldadý farkýnda olmadan.

Kýz ürktü ama ayný anda da istemsizce biraz gevþedi.. Büyü gibiydi. Sempati büyüsü gibi. Týlsýmlý bir þey vardý onda.. Týlsým. Bir þekilde Smir artýk eskisi kadar korkutucu gelmiyordu ona. Kendini anlayamadý ve hayretler içinde kaldý. Efendi ona bir büyü mü yapmýþtý yoksa?

"Gelecek kýzýl dolunaya kadar," diye cevap verdi Smir..

Ýnledi Baia. Belki de iþte buydu.. Kýzlar bir sonraki dolunayda kurban ediliyordu ve o zaman kadar Efendi onlarýn kanýn ne zaman caný çekerse içerek hayatta kalýyordu. Bu böyle olmalýydý belki de.

Baia bilinmezlikle köþeye sýkýþtý kaldý. Hayatý hep askýda mý olacaktý. Önce bu gece öleceði düþüncesiyle yaþamýþtý þimdi bir anda üç yýl sonra öleceðini duymuþtu...

Smir sanki onun düþüncelerini okur gibi konuþtu. Aslýnda Baia'nýýn duruþu aklýndaki bütün düþünceleri ve ruh halini zaten olduðu gibi ortaya koyuyordu.
"Gelecek kýzýl dolunaya kadar daha çok var Baia. O zamana kadar yaþanacak çok þey var," derken Smir hem vaad ediyor hem de teselli ediyordu. "Benim þimdi çekilme vaktim. Ýlgilenmem gereken günlük çalýþmalarým var. Güneþ..." diyerek iþaret etti Smir, balkon pencresinin eþiðinde, güneþin altýnda duruyordu! Bu Baia'nýn þimdi daha yeni dikkatini çekiyordu ve þoke olmuþtu. Efendi bir vampir olarak biliniyordu ama þimdi karþýsýnda tam öðlen güneþinin altýnda dikiliyordu!! "Güneþ bana pek iyi gelmiyor, aah, öyle öldürücü bir þey deðil, sadece güçlü ýþýðýndan hoþlanmýyorum ve aydýnlýk saatlerde pek güneþe çýkmam. Sen de çýkmamalýsýn. Çok narin, çok beyaz bir tenin var, güneþte yanmaný istemem. Her neyse.. Seni kýzlarla baþbaþa býrakýyorum. Zaten bundan böyle vaktinin büyük bölümünü onlarla geçireceksin."
Kýzlar mý diye düþündü Baia. Ve o daha düþünürken, Smir þeffaflaþýp gözden kayboluyor, diðer dört kýz içeriye giriyordu.

Kýzýlý hemen tanýdý Baia. Ne kadar da muhteþemdi. Yeþil kesinlikle onun rengiydi. Kýzýl gülümsüyordu ve o da gülümsedi nazikçe.

Sonra onu izleyen Biber idi. Biber dün gece son gördüðü halinde, gerçek görünüþüyle karþýsýndaydý. Kýzýl teni, sarý göz bebekleri, boynuzlarý, kuyruðu, toynakýmsý ayaklarý ve sýrtýndaki kanatlarýyla bir sukubus. Çok çekici ve baþtan çýkarýcý görünüyordu. Üzerinde taþýdýðý yarý çýplak zýrhýna ve silahlarýna raðmen Biber kesinlikle göz alýcýydý.

Sonra yeni gelenleri gördüðünde bu kesinlikle koca bir þoktu. Bu ikisi de muhteþem kýzlar olmalarýnýn yanýnda Baia ikisini de tanýyordu. Ýkisini de daha önce görmüþtü!!

Þeker olan, Efendiye üç yýl önce sunulan Bakireydi. Onu çok iyi hatýrlýyordu. O kadar muhteþem ve saf bir güzelliði unutmak mümkün deðildi. Baia onu kendi eðitiminin baþladýðý günlerden hatýrlýyordu. Kýsa bir süre diðer kýzlarýn da belli dönemlerde eðitim aldýklarý okulda beraberdiler. Anlaþma gereði kýzlar hem güzel hem de deðerli olmalarý için en zeki ve eðitimlilerden seçiliyordu. Efendi bu konuda kendinden öncekinden daha kaprisliydi. Öncekine sadece güzel ve bakire olmasý yetiyordu. Smir'e yetmiyordu. Aslýnda bunda daha ziyade Günbatýmý'nýn parmaðý vardý. Neyse..

Diðer kýz, Baharat da hafýzasýnda parlýyordu. Daha yeni yeni diþiliðinin farkýna vardýðý ve kýzýl dolunayýn anlamýný fark etmeye baþladýðý günlerde görmüþtü onu. Altý yýl önce Adak Kafilesi kasabalarýndan geçerken bütün kasabayla birlikte þükranlarýný sunmak için Bakirenin önünde diz çöktüklerinde baþýný kaldýrýp ona bakmaya cesaret etmiþti. O günden bugüne hala ayný etkileyici güzelliðe sahipti. Gençliði ve tazeliði üzerinde tütüyordu. Þaþkýnlýkla aðzý açýk kalmýþtý Baia'nýn.

"Ayyyy!! Þuna bak! Ne þeker!" diye çýðlýklar atarak ve gülerek hemen öne fýrlayan Þeker'di. Hýzla konuþuyor ve telaþla neþeyle anlatýp duruyordu. Baia ne kadar muhteþemdi, bu giysi ne kadar yakýþmýþtý, teni ne güzel bi beyazdý, gözlerine bayýlmýþtý, saçýný çok kýskanmýþtý.. Þeker durmaksýzýn konuþurken diðerleri sadece teslimiyetle gülümseyerek kafa sallýyordu ama Baia ürkmüþtü..
"Korkuttun onu salak," diyerek Þeker'in omzuna þakacýktan bir yumruk atýp azarladý Baharat.
Þeker durdu ve hem Baharat'a hem de Baia'ya baktý. Gerçekten de ilk heyecaný geçince Þeker de þimdi açýkça görüyordu.
"Ah, salak ben. Büyük ihtimalle bizim de Efendi gibi vampir olduðumuzu ve onu yemeye geldiðimizi filan düþünüyordur.." diye gülerek anlatýyordu Þeker. Bir yandan da yatýþtýrýcý bir biçimde onu oturmasý için yataða çekiyor ve saçlarýný okþamaya baþlýyordu.
Biber bu anda;
"Aslýnda þu yemek konu.." diye þehvetli gözlerle bakarak aðzýný açmaya baþlamýþtý ki Günbatýmý onun karnýna sýký bir dirsek attý ve dudaklarý sessizce "çok erken" dedi. Biber teslimiyetle sustu.
"Bak hayatým, benim adým Þeker. Burada diðer isimlerimizi pek kullanmýyoruz. Ve ben çok canlýyým..." arkadan Biber yine laf atmaktan geri kalmamýþtý; "oh, evet, kesinlikle çok canlý," çok þehvetli biçimde, çapkýnca söylemiþti bunu yine.
Þeker iltifatý nazikçe ve sevimli bir gülümsemeyle utangaçca kabul etti. "Teþekkür ederim bir tanem. Çok þekersin. Ne diyordum...Vampir deðilim. Vampirlerin kalbi atmaz. Bak iþte, kendin gör" diyerek Baia'nýn elini aldý ve göðsünün üzerine utanmazca koydu. "iþte, bak görüyor musun" derken elini göðsüne iyice bastýrýp sýktýrýyordu. Yüzünde bir gülümseme ile yapýyordu bunu. Zavallý Baia þaþkýnca deli gibi çarpan küçük ve güçlü kalbi dinlerken Þeker'in gözleri gözlerine dalýp ruhunu adeta kucaklýyordu. Hem hoþuna giti hem de çok korkuttu bu Baia'yý.
"Bak iþte..." diyerek bu defa Baia'nýn elini hemen yataðýn yanlarýna çömelmiþ diðer kýzlardan Baharat'ýn göðsüne koydu bu defa. Ayný muameleyle.. "..görüyor musun kalbi atýyor. Hem de çok güzel atýyor."
"Ah, lütfen, yapma þunu Þeker.." derken hem tatlý tatlý azarlýyor hem de çapkýnca gülümsüyordu Baharat.

Baia ikisinin de çok kanlý canlý olduðuna gerçekten inanmýþtý ve iki güzel, genç, çarpýcý hanýmý istem dýþý olarak da olsa avuçlamanýn getirdiði acayip hisler korkusunu bastýrmýþtý.

Þeker gülerek konuþtu.
"Bu ikisine gelince.. Onlar zaten görüldükleri gibidir. Biri iblis, diðeri vampir. Burada herkes göründüðü gibidir. Bizler senin dostunuz Günýþýðý," diyerek konuþtu.
Baia sordu. "Günýþýðý?"
"Ah," diye cevapladý Þeker, "Eski bir gelenek. Benden çok önceye gidiyor. Burada herkesin gerçek adýnýn dýþýnda bir adý daha vardýr. Seninkini Günýþýðý koyduk. Günýþýðý gibisin. Aydýnlýk saçan bir duruþun var," diye sevgiyle konuþtu ve saf bir iyi niyetle onu kucakladý Þeker.
"Seni sevdim Günýþýðý, çok iyi arkadaþ olucaz!!"
Baia buna karþý koyamadý ve o da Þeker'i kucakladý. Sonra onlara Baharat da katýldý. Derken diðer ikisi de onlara katýlmýþtý ve kýzlar koca yataðýn üzerinde kocaman sevgi dolu bir yumak olmuþtu!!!

Smir bu manzarayý uzaktan gizlice izlerken gülümsedi.

O gün boyunca kýzlar ilk baþta sadece neþeyle tanýþtýlar ve Günýþýðý'na Þato'yu gezdirip kurallarý anlattýlar. Evde uyulmasý gereken bazý kurallar ve bilinmesi gereken bazý güvenlik önlemleri vardý. Baia akýllýydý ve çok çabuk öðreniyordu. Çevredeki gezi ve ilk eðitimi tamamlanýp yine Baia'ýnýn daha rahat hissedeceðini düþündükleri yatak odasýna döndüklerinde konuþmalar derinleþti...

Gece oluyordu, hava kararýyordu. Ay yukarýya yükselmiþti ve yýldýzlar yavaþtan yerini alýyordu.
"Bilmen ve unutmaman gereken þeyler Günýþýðý.. Efendiden kork. Ve Efendiden korkma. Efendi gerçekten içinde korkulacak kadar kötülük taþýyor, bu doðru. Ve bununla beraber bu ev sýnýrlarý içinde bizi kendisinden bile koruyacaktýr. Bunu da çok iyi bil ve hiç unutma. Karýþýk geldiðini biliyorum. Ama zamanla anlayacaksýn. Efendi Smir dýþarýda ne olursa olsun burasý onun evi ve biz onun ailesinin parçasýyýz. Ailesini herkese karþý hatta kendisine karþý bile korur. Bunun için ondan kork ve ondan korkma."

"Ve asla, ama asla ona saygýsýzlýk etme. Saygýsýzlýk ve ihanet en nefret ettiði þeylerdendir. Göstermelik saygýdan bahsetmiyorum Günýþýðý, içinde duyduðundan bahsediyorum. Ýçinde gerçekten ona karþý saygý duyarsan bir süre sonra göreceksin reveranslar ve ya süslü efendimli hitaplar olmadan onunla rahatça, korkmadan konuþabileceksin. Bu onun çok hoþuna gidiyor bu arada," diyerek güldü Þeker.

"Ah, efendi savaþlar dýþýnda kimseyi kurutmaz. Bu konuda bir vampir yasasý var. Vampirler konusunda bildiðin þeylerin hepsini unut ve bir ara Günbatýmý'na söyle sana anlatsýn. Bu konularda konuþmayý ve ders vermeyi çok seviyor. Onunla sen özellikle çok iyi anlaþacakmýþsýnýz gibi geliyor bana.. Birbirinize benzeyen yanlarýnýzý görebiliyorum.. Ah, neyse.. Ne diyordum. Efendi bizi kurutmaz. Bazen yaralý olduðunda tedavi için, ya da eðlence için bizden beslenebilir ama bunlar nadirdir, ve genelde bizim için de onun için olduðu kadar zevkli olmasýný saðlar, güven bana, bayýlacaksýn. Gerçekten."

"Peki yaa, ya diðeri.. " diye sordu ama tam soramadý Baia. Bekaretini kastediyordu.

"Ýstediðin müddetçe sana aittir Baia," diyerek tartýþmasýzca ifade etti. Günbatýmý. "Kanýn deðil, onu Efendiye yemininle verdin. O hayat kaynaðý, onu Efendi ne zaman arzularsa senden alabilir. Ama diðeri senin seçimin. Efendi diðerlerinin kurallarýyla pek ilgilenmez ama kendi koyduðu kurallar konusunda çok serttir. Özgür iradenle vermediðin sürece, bekaretine asla dokunmayacaktýr. Bu konuda istisnasý yoktur, hiç olmadý."
Baia bir an bunu ona nasýl veririm, verebilir miyim diye dehþetle düþünüyor, bir yandan da aklýnda Daros'un görüntüleri nahoþça geçiyordu.. Daros neredeydi, nasýldý þimdi.. Her þey sýraylaydý. Þimdi bu yeni düzene ve bu yeni hayatýna dair ne öðrenebilirse kýzlardan öðrenmeliydi..

Baia hemen, ilk baþta sormasý gerektiðini hissetti. Bunu þimdi duymalýydý kýzlardan.
"Ondan korkmuyor musunuz? Ýðrenmiyor musunuz? Onun görünüþü.." diye tamamlayamadan samimiyetle sordu.
Kýzlar ciddileþtiler ama hepsi anlayýþlýydý.
Günbatýmý ilk konuþandý;
"En eskileri benim. Biberi saymazsak.. Biber için sorun olduðunu sanmýyorum," derken Biber araya giriyordu.
"Hiç sorun deðil, hatta hoþuma gidiyor, yaralarý ve dýþ görünüþü yürüdüðü yolun, gücünün bir bedeli. Ve Efendi bunu saklamadan gururla üzerinde taþýyor. Onu seviyorum," diye konuþtu Biber ve sonra son söylediðinin ne olduðunu farkedince, diðerleri sessizce gülümserken, kýzsal bir utangaçlýk denilebilecek biçimde oradan süratle uzak köþeye doðru uzaklaþýyordu...
"Duydun, Biber için sorun deðil. Benim için de sorun deðil. Aslýnda sorun deðil yanlýþ bir söz oldu. Ýlk baþlarda Smir bu denli yaralý deðildi. Zamanla bir gölgeörücü güçte yükselirken anlaþmalar yapmak zorunda kalabilir ve bedeller ödemek, niþanlar taþýmak zorunda kalýr. Smir, çok güçlendi. Bazen bu beni korkutuyor.. Eðer isteðin cevap buysa.."
Þeker hemen ortamdaki karanlýðý daðýtýyordu.
"Görünüþü hoþuma gidiyor. Gerçekten! Þaka etmiyorum! Annem ben küçükken ne kadar yakýþýklýysa içi o kadar boþtur, çirkinlere dikkat et derdi. Altýnýn bazen çamura bulandýðýný ama çamurun altýnýn deðerini düþürmediðini söylemiþti. Akýllý kýzlar çamurun içinde neye bakacaðýný bilir Baia. Ben buldum," diyerek göz kýrptý Þeker.
Sýrada Baharat vardý.
"Günýþýðý, Efendiye baktýðýmda... Yaralarýný, korkunçluðunu görmüyorum. Bana, düþman sormadan alandýr, sen vermeden almayacaðým diyen ve sözünü tutan adamý görüyorum. Üç yýl önce, Þeker geldiðinde, beni Medanor denizi kýyýsýndaki kocaman, içi kalabalýk bir aileyle dolu, sevgi dolu bir malikaneye götüren adamý hatýrlýyorum. Orada bana artýk özgürsün, mutlu bir hayatý hak ediyorsun, burada kabul göreceksin, onlar da senin gibiydi, artýk mutlu ve koca bir aileler, diyen adamý hatýrlýyorum." Baharat'ýn gözleri duygu doluydu ve tuttuðu yaþlarla ýþýldýyordu.

Baia durdu ve düþündü. Düþünecek çok þeyi vardý.. Bunlardan biri de son söylenendi.. Demek buradan bir çýkýþ vardý ve o çýkýþ çok canlý ve cazipti.

"Neden hala buradasýn Baharat?" diyerek onlardan birine ilk kez adýyla hitab etti ve sanki bir çemberi yarýp içine girmiþ, bir þeylere dahil olmuþ gibi hissetti Baia. Diðerleri de bunu hissetmiþ olmalýlar ki hepsi sýcak biçimde gülümsedi.

"Efendi normalde kýzlarý burada üç yýldan fazla tutmaz. Sanýrým bunun nedenini bir gün sana Günbatýmý anlatýr. Beni de göndermek istedi. Ve ben kalmak için çok mücadele ettim. Günýþýðý, ben Efendiyi seviyorum. Onu bütün kötüðüne ve rezilliðine, bütün hatalarýna raðmen seviyorum. Bunun için cehennemde yanmam gerekirse yanacaðým."
O karanlýk biçimde bunu söylerken yanýna somurtkanca ama neþelendirmek isteyerek Þeker sokuluyor ve Baharat'ý kucaklýyordu.
"Yalnýz olmayacaksýn bir tanem..." sonra Þeker aklýna gelen bir þey ile açýldý ve konuþmaya devam etti. "Biliyor musunuz, biz onu sadece kanýmýzla hayatta tutmuyoruz. Onu ayný zamanda varlýðýmýzla yaþama baðlýyoruz. Kasabalarýn Smir'e ihtiyacý var. Bu çok doðru. Ama Smir bunun farkýnda olmasa da onun da Kasabalara ihtiyacý var.. Kasabalar olmadan Efendi de karanlýk karþýsýnda daha yalnýz."

Smir saklandýðý gözetleme deliðinin arkasýnda bunlarý rahatça duyabiliyordu ve son sözlerin doðruluk derecesi canýný çok sýktý. Orada daha fazla durmadý. Kendini yasak laboratuvarýnýn ayna odasýna teleport etti.

Çýrýlçýplak soyunup etrafýný çevreleyen sayýsýz aynanýn labirentinde kendine baktý. Çevrede gezinirken bastýrdýðý anatomik özelliklerinin ortaya çýkmasý için bedenine emir verdi. Sýrtýndan kocaman yarasa kanatlar dýþarý yükseldi. Cüssesi büyüdü. Kuyruðu ortaya çýktý. Týrnaklarý daha bir pençe kývamýna geldi. Erkekliði büyüdü ve deðiþip bölünerek iki tane oldu; Çifte kýlýç. Ýçinden daha ilkel bir gücün ve arzularýn yükseldiðini hissetti.

Kendine aynada bir baktý. Geldiði yolu hatýrladý. Yolun baþýnda bir ayrýma gelmiþti. Seçim yapmasý gerektiðinde bu yönü seçmiþti. Bir zamanlar daha insandý.. Hayýr, fiziksel deðiþimin caný cehennemeydi, elbette onun da etkisi vardý. Ama kendi duruþuna ve gözlerine baktýðýnda asýl ruhunu gördü. Bir zamanlar daha insandý. Ve ne zaman bu evden, bu aileden uzaklaþsa insanlýðýndan da bir o kadar uzaklaþýyordu.

Ýçinde yýkma ve kýrma, yoketme dürtülerinin yükseldiðini hissetti. Ne kadar kolaydý. Gücü vardý. Bunu kolayca yapabilirdi. Ama yapmadý. Þeker'in ona bakýþlarý aklýna geldi. Onun sözlerini düþündü. Sarýlýþýndaki sýcaklýðý düþündü. Ve utandý. Hergün daha fazla, daha hýzlý dönüþmekte olduðu þeyden utandý. Sonra bu utançtan da utandý. Öfkelendi. Çýldýrdý. Gözü karardý. Kanatlarýný çýlgýn bir öfkeyle açtý ve her bir aynaya bir düþmana saldýrýr gibi yýkýcý bir öfkeyle saldýrdý. Gazap rüzgarý olup esti Smir...

O gün Efendi akþam yemeðine kadar ortalýkta yoktu. Kýzlar konuþup gülüþerek, etrafý gezerek, harika bulduklarý þeyleri Baia'ya göstermekte yarýþ ederek akþamý ettiler. Baia bütün bu hareketin içinde kaybolmuþ, þaþkýn ve aklý çok dolu haldeydi. Bir kaç kez aklýna Daros geldiyse de içinde onunla ilgili endiþeler eskisi kadar güçlü deðildi. Bir þekilde onun durumunun gerçekten haytai bir tehlikede olmadýðýna inanýyor ve Efendi'nin verdiði sözü tutup onu serbest býrakacaðýna inanýyordu.

Peki þimdi ne olacaktý.. Bu yeni haliyle iþlerin gidiþi onun bütün beklentilerinin dýþýndaydý. Evet bir köleydi ama bu o kadar da kötü durmuyordu, þimdilik. Her þeyin nasýl bu kadar süratle deðiþtiðine inanamadý Baia. Daha sabah uyandýðýnda hala günün sonunu göremeyeceðine, kurban edileceðine inanýyordu. Bu rüya mýydý? Aklý hala karýþýktý. Sadece aný yaþýyordu.

Yemek sorunsuz geçti. Efendi ve Günbatýmý çok fazla yemediler ama insana çok benzeyen krom golemlerin servis yaptýðý muhteþem yemekerin hepsinden biraz yediler ve þarap içtiler. Kýzlar ve sukubus ise kesinlikle aç kurtlar gibi yediler. Elbette çok görgülü ve zariftiler ama tabaklarý resmen sýyýrdýlar ve yenilerini istemekten hiç utanmadýlar. Günbatýmý'nýn alaylarýna ve kahkahalarýna, atýþma ve gülüþmelere bakýlýrsa bu sýk yaþanan aile içi atýþmalardandý. Baia kendini gülümsemekten ve eðlenmekten alamadý.

Yemek boyunca çok defa Efendi ile gözgöze geldiler. Diðerleriyle de çok defa gözgöze geldi ama Efendi ile bu sayý daha fazlaydý. Yine de hepsi nazik olmaya ve bakýþlarýný çok uzun süre ve rahatsýz edici biçimde onun üzerinde tutmamaya çalýþýyordu. Bu Günýþýðý'nýn hoþuna gitmiþti ve farkýnda olmadan gülümsedi.

Baþýný kaldýrdýðýnda yine Efendiyi kendisine bakarken gördü ama bu defa ikisi de bakýþlarýný kaçýrmadý. Efendi gülümsüyordu. Yaralý ve çirkin suratý gülümsüyordu ama bu defa her nasýlsa yüzündeki ifade þeytansý deðildi. Sadece gölgeli, karanlýk bir tat vardý gülümsemede..

Bakýþmalarý çok uzun sürmedi. Efendi içkisine geri döndü ve az sonra da kibarca iyi geceler dileyerek sofradan ayrýldý.

Birkaç saat sonra yemek ve sohbet Günbatýmý'nýn önderliðinde sona erdirilmiþ ve herkes hareketli bir günün ardýndan istirahat için odalarýna çekilmiþti.

Smir gece yarýsý Daros'un tutulduðu zindana indi. Zindan duvarýna maðlup biçimde çökmüþtü aygýr. Yorgun genç adamýn el ve ayak bileklerinde, boynunda prangalar takýlýydý. Iþýldayan kara rünlerle iþliydi bu prangalar. Büyü kýrýcý önleme sihirleriyle kaplýydý genç adam. Zincirleri büyüyle güçlendirilmiþ mithrildendi. Epey bir mücadele etmiþ, baðýrýp çaðýrmýþ, dua edip tanrýlara yalvarmýþ, aðlamýþ ve sonunda da bitkin düþmüþtü. Ne ermiþ büyüleri ne de tanrýlarý onu bu cehennemin dibinde duymuyor gibiydi...

Smir, bu yenik genç adama baktý. Bir yere kadar ona saygý duyabilirdi ama oradan sonra ondan iðreniyordu. Yaklaþtý. Daros onu fark etti ve hýþýmla ayaða fýrlayýp üzerine atladý. Gölgelerin içindeki koca demir yumruk daha o Smir'e ulaþamadan Daros'a ulaþtý. Kael'in dokunuþu ile Daros geriye uçmuþ ve aðzý burnu kan içinde duvara bindirmiþti.

Smir küfürlerle mýrýldandý. Sihirli emriyle zincirler sýkýlaþtý ve genç adamý ayakta duvara yapýþtýrdý. Smir bir sessizlik büyüsü ile Daros'un açmaya çalýþtýðý dudaklarýný kapattý. Ýðrenme ve ithamla konuþmaya baþladý.
"Genç aygýr. Bütün tecrübesizliðinin ve gençliðinin gölgesinde koca bir aptalsýn. Kibirlisin. Bencilsin. Atgözlüklü bir ahmaksýn. Düþünmekten aciz, sabit fikirli, inatçý, gururlu bir hayvansýn. Evet. Hayvansýn. "
"On Beþ Kasaba için bir Bakire.. Aygýr. Daha geçen yýl bir ork akýncý ordusu geçitten sýzdý ve Kasabalara yönelmeye çalýþtý. Öncüleriniz benim ordumun onlarla çarpýþmasýna þahit oldu. Hikayeyi dinlemedin mi? Saðýr mý oldun? Benim ordum olmasaydý o gece kaç Bakire babasýz, kardeþsiz, annesiz, kocasýz kalacaktý? Hiç düþündün mü Aygýr?"
"O gece kaç bakire siz daha kýçlarýnýzý kaldýramadan ork inlerine kaldýrýlýp tecavüze uðrayacaktý?! Hiç düþündün mü, On Beþ Kasaba için Bir Bakire demek, ne demek? Bu sözün gerçek anlamýný kavrayabiliyor musun aygýr? Yoksa sadece bacaklarýnýn arasýndan sarkan erkeklik kýlýcýnla mý düþünüyorsun?"

"Bir hayvanla bir kiþi arasýnda çok ince bir çizgi vardýr Aygýr. Çizgiye dikkat et. Çoðu kiþi çizgiye o kadar yakýn yaþam sürer ki ne zaman hayvanlarýn tarafýna geçtiðini fark edemez. Kiþi olarak kalabilmek emek ister aygýr. Kiþi olarak kalabilmek kendi bencilliðinden, kibirliliðinden ve ahmaklýðýndan fedakarlýk ister. Yüreðin var mý aygýr? Düþünmeye, aklýný kullanmaya yüreðin var mý? Kendinle yüz yüze gelip kendini yenebilecek kadar yüreðin var mý? Þunu bil ki kiþinin verdiði en büyük kavga kendine karþý verdiði kavgadýr. Kendine acýmayý aþmaya gücün var mý? Yüreðin var mý aygýr?"

"Göreceðiz aygýr," diye kendi kendine þeytanca gülerek mýrýldandý Smir..

Smir daha yeni yataðýna uzanmýþ ve uykuya dalmýþ Baia'nýn yanýna sessizce yanaþtý. Genç kýz onun için seçtiði geceliði giymiþti.

Smir gülümsedi. Ay ýþýðýnýn aydýnlýðý yataðýn üzerine vuruyordu. Uyuyan Bakirenin saf güzelliði ne kadar da davetkardý. Bu anýn týlsýmýný bozmamak için sessizce ve çok yavaþça hareket etti. Yataðýn kenarýna sessizce oturdu ve izledi.

Genç kýzýn nefes alýþveriþini dinledi. Göðsünün her nefeste þiþip inmesini izledi. Burun deliklerinin yavaþça içeri dýþarý hareketini izledi. Saçlarýný izledi.

Elini yavaþça uzattý ve güzel saçlarýnýn üzerinde okþar gibi gezdirdi. Saçlarýndan yavaþça omzuna aktý elli. Smir bir iblis gibi görünebilirdi ama elleri hassas ve becerikli ellerdi. Eli yavaþça ve zarafetle hareket etti. Ýnce ve son derece þeffaf görünüþlü geceliðin askýsýný yavaþça kaydýrdý. Baia yavaþça kýpýrdandý uykusunda. Smir durdu.

Eller bu defa yavaþça ve hissettirmeden kýzýn üzerindeki örtüye uzandý. Biraz da büyünün de yardýmýyla örtü yavaþça ve iþkence gibi bir seyir zevki sunarak aradan çekildi. Beyaz geceliðin süslediði bu genç ve körpe beden Smir'in atmayan kalbini attýracak kadar çarpýcýydý. Ayýþýðý ve gölgelerin içinde cennetten inmiþ bir melek gibi duruyordu Baia..

Smir yavaþça ayaða kalktý ve geri çekildi. Pencerenin yanýna gitti. Emriyle birlikte odadaki mumlardan bazýlarý yumuþak bir ýþýk verecek kadar bir aydýnlýkla tutuþtu.

Smir fýsýldadý. Sesi zarif ve yumuþak bir dokunuþ gibi dokundu Baia'ya.. Baia gözlerini irkilerek açtý. Bir anlýk bir minik çýðlýkla inledi.

"Korkuttuðum için özür dilerim," diye konuþtu Efendi Smir. Sesinde gülümseme vardý ve bu yine yemekteki gölgeli gülümsemeydi.

"Sadece alýþýk deðilim. Geceleri odamda bir erkek ile uyanmaya.." diye açýklamaya çalýþtý Baia. Bu doðruydu. Onu korkutan Smir'i görmek deðil, uyanmak olmuþtu. Hala üzerinde büyük bir gerginliðin izleri vardý.

"Ah, beni bir iblis olarak deðil de bir erkek olarak görmen ne kadar da hoþ," diyerek güldü Smir. Ýþte bu biraz daha þeytanca ve oyunbaz bir gülüþtü. Bu ton hem Baia'nýn kanýný dondurmuþ hem de onun heyecanlandýrmýþtý. Smir'i artýk daha iyi tanýyordu ve tanýdýðý þeyden hep daha az korkardý.

"Buraya geliþ nedenim.." diyerek pencereden döndü ve Baia'ya doðru bir adým attý Smir.

Baia hala omzundan düþmüþ ve göðsünün meme ucuna kadar büyük bir kýsmný açýða çýkarmýþ geceliðine dokunmamýþtý. Ne de üzerinden sýyrýlmýþ örtüye ve uzun bacaklarýný dizinin çok üstüne kadar ortaya çýkartan kývýrýlmýþ gecelik eteðine dokunmuþtu. Þaþkýnlýktan mý yoksa korkudan mý üzerini düzeltemiyordu.

Ya da belki de efendisine itaat konusunda iyi eðitilmiþti ve söylenmeyen istekleri de duyup onlara göre hareket ediyordu. Þu anda, burada Smir'in ondan ne istediðini anlamak için çok fazla zekaya zaten gerek yoktu..

Baia Smir'in sözünü saygýyla kesiyor ve araya giriyordu.
"Benim için geldiniz Efendim. Sizin için kanýmý sunabilir miyim?" diyerek yataðýn içindeki duruþunu bozmadan boynunu yana çevirdi. Þeker'in oyunbaz biçimde ona öðrettiði þekilde kanýný Efendi'ye sundu.

"Bu doðru. Senin için geldim," diyerek konuþtu Smir. Yumuþakça Baia'ya yanaþtý. Yanýna oturdu usulca. "Seni istiyorum Bakire Baia. Ama sadece kanýný deðil, diþiliðini de istiyorum. Eðer onu alma þerefini bana baðýþlarsan, senden bekaretini ve bu gecelik aþkýný istiyorum."

Bu ilk anda kesinlikle çok gelecek bir þeydi ve Smir de bunun farkýndaydý. Ama zamaný kýsýtlýydý ve hem bir ders vermek istiyordu hem de bu kýzý çok isityordu. Onu bakýþlarýný, masumiyetini köprüde ilk gördüðü andan bu yana içinde kabaran arzu gerçekten çok güçlüydü. Onu çok istiyordu.

"Efendimiz.." diye inledi Baia.. Boynunu ve kanýný hala sunuyordu ama bakýþlarý korkuyla aþaðýya çevrilmiþti. Sesi titriyordu.

O anda bir þey oldu. Smir kokuyu duydu. Hiç yanýlgýsý yoktu. Bu heyecandý. Diþiliðin uyanýþ kokusuydu bu. Genç kýzýn kalbinin atýþýnýn hýzlandýðýný ve kalbinin çýlgýnlar gibi attýðýný duyabiliyordu. Damarlarýnda akan kanýn hýzýný ve derinleþen nefesinin burun deliklerinden ve aðzýndan solurken çýkardýðý fýrtýna gibi sesleri duyuyordu. Bu sesler Smir'i davet ediyordu. Bu genç beden onu davet ediyordu ama bunu sözlerle de duymaya ihtiyacý vardý yoksa fetih tamamlanmýþ olmayacaktý, ders olmayacaktý.

Smir kendi bedeninin kontrol altýnda tuttuðu uyanýþýný kasýtlý olarak býraktý. Oturduðu yerde bol pantolonunu üzerinde bir çadýr süratle büyümeye baþladýðýnda bunun göz ucuyla Baia'nýn da dikkatini çektiðini gördü. Sessizce durdu. Onun nefesi, gözlerinin kaçamak bakýþlarýný ve boynunu izledi. Boynuna kapanýp diþlerini geçirmemek ve zevk efsununun en kuvvetlilerini onun bedenine salmamak için kendi arzusunu zor tutuyordu.

Kýzýn içindeki karmaþayý görebiliyordu. Kýzýn üzerindeki ifade suçluluktu. Bu onun için pek çok defa yanlýþ ve günahtý. Ve en çok da Daros'u sevdiði için günahtý. Bu suçtu. Ýhanetti.

"Aygýr.. Onu seviyorsun.. Peki gerçek mi aþkýn? Yoksa gençlik aþký mý? Küçümsediðimi sanma ama gençlik aþký bir oyuncak gibidir. Büyüyünce oynayacak oyunlar deðiþir, oyuncaklar deðiþir. Oyunun kurallarý deðiþir.. Test etmek ister misin? Büyüdün mü? Sorunun cevabýný sen bilmiyor olabilirsin Baia, ama bedenin biliyor. Teslim ol bedenine. O sana cevabýný versin. Gerçek aþk bedensel arzularýn ve kaprislerin çok üzerindedir. Gerçek sevgiyi bedensel zevklerle yok edemezsin, bastýramazsýn. Cevabý öðrenmek ister misin? Aþkýn gerçek mi?"

Nasýl? Der gibi endiþe ve soruyla, merakla bakýyordu Baia..

"Bir gece için... Bu gece için... Benimle kaybol. Gecenin sonunda gerçek seni bul... Bazen kim olduðumuzu bulmak için önce kendimizi kaybetmemiz gerekir... Eskilerin söylediði gibi... Gerçek seni özgürleþtirecek.. Býrak gerçek seni kucaklasýn.. Gerçekten korkma. Ne kadar tatlý olursa olsun en büyük düþman yalanýn taa kendisidir."

Baia için bu an ve þu ucunda durduðu uçurum gerçekten de o kadar çok açýdan o kadar çok yanlýþtý ki.. Bunun tarifi yoktu. Ama yine de içinde bir yangýn yanýyordu. Bedeni ve aklý tutuþmuþtu ve kalbi hem korku hem de heyecanla yanýyordu. Ölüm korkusu, yaþam sevinci, yeni bir ev, Efendi Smir, kýzýl dolunay, Daros, aþk, bilinmez ve özgür irade..

Her þey çok karýþýktý. Bu kadar karýþýk olmamalýydý. Her þey daha basit olmak zorundaydý. Bilmek zorundaydý. Ýçinde yanan bu ateþi söndürmek zorundaydý. Bu sorunlarý tek tek çözmek ve hepsini bilmek zorundaydý. Bütün bu korkularýný tek tek feth etmek zorundaydý.. Bunlar aklýnda fýrtýnalý bir girdap ile dönüyordu...

Baia kararýný vermiþti. Diþiliðini bildi bileli bir kurban durumundaydý ve söz hakký olmamýþtý. Burada söz hakký vardý ve onu kullanacaktý, onu özgürleþmek için kullanacaktý. Bilmek zorundaydý, emin olmak zorundaydý.

"Al beni, Efendim," diye kararlý ve arzusuyla, korkusuyla barýþmýþ bir sesle inledi Baia. "Buradan," diyerek boynun iþaret ettii, "ve buradan.." diyerek heyecanlý ve melodik bir sesle, bacaklarýnýn kývranmasýyla iyice ortaya çýkmýþ diþiliðinin dudaklarýný iþaret etti.

Smir gülümsedi ve heyecanla, nazik bir þiddetle genç kýzýn üzerine kapandý. Diþlerini gösterek sivriltti. "Bu biraz bile acýmayacak, ilk seferinde sana çok nazik davranacaðým Günýþýðý, zevk efsununun tadýný çýkar, ben senin tadýný çýkaracaðým. Sabaha kadar pek çok küçük ve büyük kýyamet yaþayacaðýz. Sabah olduðunda, özgür olacaksýn" dedi ve inleyen kýzýn boðazýna diþlerini açlýkla geçirdi Smir.

Baia daha ilk temasla birlikte Smir'in boynuna ve beline ellerini dolayýp onu kendine farkýnda olmadan çekti. Bedeni kontrolü býrakmasý için onu çok zorluyordu ve Baia da bedenine her an daha fazla teslim oluyordu. Bu çok ama çok iyiydi, çok güzeldi. Zevk yangýný kanýnda akýyor, bedenini sarýyor, kalbi çýldýrmýþ atlar gibi dört nala gidiyordu. Isýrýþýn acýsýný duymuþtu ama acýyý kaplayan efsun o kadar güzeldi ki acý sadece aldýðý zevki arttýrmaya yaramýþtý. Baia kesik nefeslerle kontrolsüzce inlemeye baþlamýþtý. Ýlk birleþme þoku genç kadýný þehvetle ele geçirmiþti.

Kan aðzýna fýþkýrýp dolarken acemi vampirlerin yaptýðý daðýnýk, kirli iþlerden çok uzaktý Smir'in öpücüðü. Smir'in dudaklarýndan dýþarýya tek bir damla kan sýzmadý. Baia'nýn boynundan dakikalar sonra dudaklarýný çektiðinde þifa efsunun dokunuþu sayesinde kýzýn boynunda bir diþ izi bile yoktu. Smir bu gece ona çok iyi bakacaktý.

Gerçekten de Smir'in söyldiði kýyametler sabaha kadar sürdü ve sabah güneþ doðarken Bakire Baia artýk bir bakire deðildi. Hem de hiçbir þekilde, bedenini hiçbir yerinden bakire deðildi.

Sabahýn ilk ýþýklarýndan önce Kael emirlere uydu. Gizli gözetleme deliðinin arkasýnda gözü yaþlý, çaresizce baþý öne eðik Daros'u yýðýldýðý yerden kaldýrdý. Golemden beklenmeyecek ölçüde nazik bir dokunuþtu bu. Bir an için Golem ve Aygýr gözgöze geldi. Golem'in gözlerinde gördüðü þey neredeyse sýcak bir dostluktu ve bu o anda Aygýr'ý bütün o duygu karmaþasýndan bir an uzaklaþtýrýp þaþýrttý. Prangalara vurulmuþ genç savaþçý ve gardiyaný beraberce zindana yürürken sessizliði neredeyse dostça paylaþtýlar.

Gece dört nala gitmiþti. Smir, kanýný emdikten kýsa bir süre sonra ,Baia'ya kendi kanýyla karýþmýþ kanýndan bir yudumu, kalbine yakýn yerden kestiði bir kesikten geri emdirmiþti. Bu kan deðiþimi kuvvet efsununun doðrudan uygulanmasý idi ve Baia o andan sonra ýþýldayan gözleriyle gecenin içinde daha bir atýlgan ve hevesli olmuþtu. Yorulmaya baþlayan genç, narin bedeni o andan sonra genç bir kaplan gibi canlanmýþ ve güçlenmiþti.

Sabah yaklaþýrken ikiside çýplaklýklarýnýn içinde bir altta, bir üstte, bir önde, bir arkada dans edip durdular. Bedenleri açlýkla birbirine karýþtý ve bulaþtý. Zevk çýðlýklarý, inlemeler, haykýrýþlar, nefeslerin senfonisi hiç durmadý. Kudurmuþ bir eðlenceydi bu.

Smir'in bakirelerle ilk gecesindeki törende kullandýðý hançeri güneþ doðarken kýnýndan çýkmýþtý. Hançer Baia'nýn kalbine tam da son ve en büyük zevk kýyametinin zirvesinde saplanmýþtý. Bu hançerin vuruþu soyut bir vuruþtu. Ete ve kana, kemiðe dokunmadan, duygulara vuran bir vuruþtu bu. Bu Smir'in yasak büyüsüydü. Bu onun adaðý, bu onun kurbanýydý.

Smir'in hançeri öyle bildik hançerlerden deðildi ve özel büyüler için kullanýlan bir silah, daha doðrusu bir araçtý. Daia'nýn kalbine giren hançer sadece kýzýn aklýnda ve bedeninde patlayan zevk ve mutluluk kýyametlerine daha bir þiddet katýp onu çýlgýnlýðýn uçurumundan aþaðýya acýmasýzca fýrlatmýþtý.

Smir törenin bu zirve anýnda hançerden akýp içine, ölü kalbine dolan güçle haykýrýrken Baia yere baygýn yýðýlýyordu. Bu kadarý genç kadýn için çok fazlaydý, bedeni ve ruhu yorgunluðun en uç sýnýrlarýndan uykuya doðru düþüyordu. Hem de çok derin bir uykuya.

Smir sarsýlýyor ve acýyla, zevkle inleyip haykýrýyordu. Odanýn içinde karanlýk ve sýcak bir güç odaya sinmiþ bütün gecenin duygularýný ve tenlerindeki aþk kalýntýlarýný emiyordu.. Vampir ve uðursuz bir açlýkla, þehvetle bütün gecenin birikmiþ izlerini emip duygularýn kalýntýlarýný toparlýyordu karanlýk.

Bu uðursuz, karanlýk doruk bir dakika kadar sürdü ve sonra zamaný geldiðinde Smir elindeki hançeri kendi kalbinin hemen üzerine, göðüs kafesine vurdu. Koca bir yarýk açýldý orada.

Smir elini soktu ve ölü olan ama þimdi bu gecenin ve ilk gece ayininin sonunda yine atmakta olan kalbini eline aldý. Söküp çýkardý. Zevk þimdi acýlarýn en korkuncuna dönüþmüþtü ve Smir kendinden geçerek, elinde kendi göðsünden söktüðü kalbiyle yere yüz üstü yýðýldý..

Elinde hala atmakta olan kalp bir kaç kýsa an içinde simsiyah kararýyor ve kristalleþiyordu. Ama hala o halinde bile içten bir güçle sessizce atýyordu.

Sabah bu zevk ve büyü gecesinin sonunda Baia uyanmadan önce Smir çoktan gitmiþti. Oda gecenin izlerini hala kýsmen taþýsa da Baia gecenin son kýsmýný ne duymuþ ne de ona dair bir iz görmüþtü. Bu Smir'in sýrrýydý.

Sabah Baia giyinirken kendini Kýzýl Dolunay'da kurban edilen bir Bakire gibi hissetmiyordu. Bir bakire deðildi, bu doðruydu. Gece bir þey kaybetmiþti ve bir þey bulmuþtu.

Bekaretini ve saflýðýný kaybederken yeni bir görüþ kazanmýþtý. Dünyaya gözleri daha bir açýk bakýyordu ve olaylarý baþka açýlardan da görebiliyordu. Pek çok þey daha berrak hale gelmiþti. Smir'in kastettiði bu muydu bilmiyordu ama Baia hayatýnýn bir dönemini kapattýðýný ve yeni dönemine bambaþka biri olarak adým attýðýný hissediyordu.

Üzerinden zincirleri alýnmýþ ve rahatlamýþ bir Baia idi burada balkondan çevreyi izleyen.. Baþýný güneþli yaz göðüne çevirdi ve mavi gökyüzüne gülümserken çiçek kokularýný içine çekti. Yaþamak güzeldi.

O günün gecesinde Baia ve Daros yüzüyüzeydi. Köprünün bir ucunda Erbrom beklerken diðer uçta iki genç, Efendinin izniyle yanlarýnda Kael ile yürüyordu sessizce...

"Ýkimizde çocuk deðiliz artýk Daros. Sen artýk bir Paladinsin."
"Ve sen de artýk bir bakire deðilsin, bir kadýnsýn. Efendi'nin cariyesisin," diye itham etmeden sadece soðuk gerçeði söyledi Daros.
Baia cevap vermedi. Yollarý burada ayrýlmak zorundaydý. Ýmkansýzlýðýn içinde bir hayali ve bir umudu paylaþmýþtýlar. Ama sorumluluklarý ve gerçeðin acý kýskaçlarýný aþmayý baþaramamýþtýlar.
"Seni hiç unutmayacaðým Baia, Kýzýl Dolunay'dan önceki Baia'yý hiç unutmayacaðým."
"Ben de Kýzýl Dolunay'dan önceki Daros'u unutmayacaðým. Seni hiç unutmayacaðým," diye bütün kalbiyle söyledi Baia.

Ve böylece ayrýldýlar. Ne son bir öpücük ne de son bir dokunuþ oldu. Daros arkasýný döndü ve yanýnda eþlik eden kocaman bir Kael ile uzun köprüyü taa en karþýya dek yürümeye koyuldu.

Onlar yürürken Efendi izledi ve Baia sessizce bir damla gözyaþý döktü. Efendi anlayýþla ve gülümseyerek baþýný salladý gizli pencerede.

"Dersini aldýn Aygýr," diyerek büyü ile fýsýldadý Smir.
"Sen de istediðini alacaksýn Efendi. Senin ne istediðin biliyorum artýk."
Smir aradaki büyülü bað ile ulaþan sesi biraz merakla karþýladý.
"Neymiþ istediðim Aygýr?"
"Ceza. Sen cezalandýrýlmak istiyorsun. Bu sana sunulacak, endiþe etme," derken bunu söyleyen genç adamýn sesi bir an için zihninde deðiþmiþ ve içinde ezgiler taþýyan çok baþka ve güçlü bir sesle karýþmýþtý.
Smir güldü ama bu alaylý bir gülüþten ziyade bir meydan okumaydý.
"Sabýrsýzlýkla bekleyeceðim.

Köprünün ortasýna geldiklerinde Kael durdu ve elinde taþýdýðý kýndaki kýlýcý Daros'a uzattý. Gümüþkývýlcým'dý kýlýç.
"Çok güzel bir kýlýç. Bana vururken zarar görmemesine sevindim," diye safça ve içtenlikle söylemiþti golem. Sesi güçlü ve metalik týnýlýydý, zarif ve güzeldi. Gözlerinde düþmanlýk nedir bilmeyen bir sakinlik ve gülümseme vardý. Bir golem deðil de ruhu olan bir canlý gibiydi Kael..

Daros þaþkýnlýk dolu bir gülümsemeyle karþýlýk verdi ona.
"Teþekkürler. Adýn Kael, deðil mi?
"Evet," diye ilgiyle cevap verdi Kael.
"Teþekkürler Kael," diyerek içtenlikle teþekkür etti ve kocaman kule gibi goleme dostça elini uzattý.
El sýkýþmalarý ilginç ve garip olduðu kadar da sýcaktý.
"Gülegüle."
"Hoþçakal."

Köprü uzadý ve Erbrom yanýnda bir yedek atla gelip tek baþýna Daros'u karþýladý.

Kýsaca bir þeyler konuþtular Daros at binerken.. Sonra atlarýný sürdüler ve týrýsa kalmýþ bir koþuyla yollarýný Kýzýl Mýzrak Þatosu'ndan uzaða çizdiler..

Daros'un ayrýlýþýndan bir kaç gün sonra Þato'da yaþam kýzlarýn normal dediði hale geri dönmüþtü. Baia süratle uyum saðlýyor ve günlerini kýzlarla dolaþýp öðrenerek, daha yakýndan tanýþarak, gecelerini de genelde Efendi'nin yanýnda geçiriyordu.

Efendinin ilk birkaç geceden sonra kanýný ya da diþiliðini istemesi daha seyrekleþmeye baþlamýþtý ve kýzlar bunun normal olduðunu söylüyordu. Efendi gelgitliydi ve bu aralar uðraþtýðý baþka büyücüsel iþleri de vardý. Baia zamanla hepsini öðrenecek ve düzende kendine yer edinecekti.

Smir yalnýz baþýna laboratuvarýnda oturuyor ve bir düzine kitabýn saçýldýðý çalýþma masasýnda bir kitaba gömülmüþ okuyordu.

Kael son gelen birkaç eþyaya yer açýyor ve indirilmiþ kitaplardan iþi bitenleri geri koyuyordu.
Gölgeörücünün aklýna yaklaþan buluþmasý geldi. Ve Rom'u hatýrladý. En son haber aldýðýndan bu yana yirmi seneden çok zaman geçmiþti. "Baðlantý kurma" ve "arama büyülerinin" tamamý boþa çýkmýþtý. Son denemesini de altý ay kadar önce yapmýþtý.

Romulion'un ölmesine ihtimal vermiyordu Smir. Çýraðýný iyi yetiþtirmiþti ve Rom çetin bir çevizdi. Üstelik ölmüþ olsaydý aramalarý esnasýnda bunu hissetmesini saðlayacak bir iki iþarete rastlamasý gerekirdi.. Hayýr Rom ölmemiþti. Peki hangi cehennemin dibindeydi bu lanet Çýrak!

Romulion da zaman zaman kendi arayýþýnýn peþinde "boyutlararasý geçiþleri" kullanýp baþka düzlemlere gitmesiyle bilinirdi ama Smir buna dair bir izi de bulamamýþtý. Çýraðýnýn çok gizli bir iþe karýþtýðýný ya da baþýnýn ciddi bir belada olduðu için saklandýðýný bile düþünüyordu Smir.

Yine de bir kez daha denemek istedi. Ayaða kalktý ve laboratuvarýnda bu tür aramalar için hazýrladýðý "güçlendirme çemberinin" içine girdi. Büyüsünü söylerken çember ýþýldamaya baþlamýþtý.

Romulion koca bir çölün ortasýndaki küçük bir vahanýn yanýbaþýndaydý. Gece soðuktý ve çöl rüzgarý esiyordu. Palmiyenin gölgesinde durmuþ ayþýðýnýn vaha sularýnda ýþýldamasýna dalmýþtý. Yüzünde huzura benzeyen ince bir gülümseme, sanki tatlý bir uyuþukluk, bir sarhoþluk vardý.

Yanýnda, uzak bir köþede tatsýzca somurtan "sukubusu" ve onunla muhabbet açmaya çalýþan kocaman "kýlýç ifriti" vardý. "Ýmpi" ve "cehennem devi" yanlarýnda "karanlýk deviyle" daha uzak bir köþede aylaklýk ediyordu. Sukubus haricinde diðerleri için sýkýntý diye bir sorun yoktu ama Disana gerçekten sýkýntýdan patlýyordu. On Yedi yýl boyunca Efendileri Romulion'dan hiç haber alamamýþtýlar ve sekiz ay önce döndüðünden bu yana da sarhoþ gibiydi.

Uzun beyaz saçlarý rüzgarda dalgalanýrken Rom baþýný kaldýrdý. Yüzünde þaþýrmýþ ve þimdi yeni hatýrlayan bir ifade vardý. Güneþ yanýðý esmer teninde ýþýldayan mavi gözleriyle gülümsedi. Ayaða kalktý. Orta boydan biraz daha uzun ve yakýþýklý bir insandý Romulion. Genç duruþu aldatýcýydý, gölgeörücüler hep yavaþ yaþlanýrdý, diðer büyücülerden bile daha yavaþ.. Bir gölgeörücü için çok saðlýklý ve çekici bir duruþu vardý Romulion'un..

Disana ona hevesle baktý. Döndüðünden beri Rom'dan gördüðü en büyük hayat belirtilerinden biriydi bu canlý gülümseme.

"Efendi Smir, Usta," diyerek güldü Romulion. Büyülü bir çaðrý alýyordu, Disana bunu fark etmiþti ve rahatlamayla gülümsedi sukubus. Smir'in adýnýn geçmesi ifritin içini umutla doldurdu. Nihayet bu gemiyi yeniden yola sokacak bir rüzgara dair bir þey oluyordu. Smir...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn fantastik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
2012: Ölülerin Ýntikamý
Althar'ýn Akýncýlarý: Altýngöl ve Ejderha (9. Bölüm - Son - )
2012: Ölülerin Ýntikamý (3)
Yeþilgözlü Þeytan'ýn Gecesi
Güneþ ve Ölüm (Giriþ)
Yaþam Hasatlayan Smir
Güneþ ve Ölüm (3. Bölüm)
Cennette Bir Sabah
Althar'ýn Akýncýlarý: Altýngöl ve Ejderha (6. Bölüm)
2012: Ölülerin Ýntikamý (2)

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Tatlý Sert
Zeytin Karasý
1996 Yýlý
Ufuklar: Kýrmýzý Bölge - 18
Kovan Savaþlarý (1. Bölüm)
Kovan Savaþlarý (2. Bölüm)
Yaz 2011
Ufuklar: Diversity Antalya
Ufuklar: Bronz'un Mesajý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Barbar Conan'ýn Ölüm Þarkýsý [Þiir]
Her Ýnsan Öldürür Sevdiðini [Þiir]
Kovan Savaþlarý Öyküleri [Roman]
Uzun Yol (1. - 100. Sayfalar) [Roman]
Sevgi, Mutluluk, Özgürlük ve Hayat Üzerine Felsefe [Deneme]
Tanklamak Ne Demek? [Deneme]
Ya Ýstiklal Ya Ölüm [Deneme]
Ölüm / Kalým [Deneme]
Uyanýklýk [Deneme]
Uzayda Hayat Var mý? [Deneme]


Levent Ölçer kimdir?

Fantazyada büyü, teknoloji ve aksiyon Ýldar'da buluþuyor. 07/10/2017 tarihinde þimdi diyebilirim ki neredeyse 2 senedir tek kelime yazmadým. . . 2 senedir yazar tarafým ölü. oysa oldugum þeyler içinde olmayý en sevdiðim þey yazar olmaktý :) Topraðý bol olsun.

Etkilendiði Yazarlar:
Süpermen, Robert E. Howard, Tolkien, Salvatore, Jules Verne, Battalgazi, David Eddings, Michael Moorcock.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Levent Ölçer, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.