..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþam baþlangýcý olmayan bir yolculuktur. -Victor Hugo
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Ýliþkiler > adnan durmaz




15 Eylül 2011
Yalnýzlar Çaðý  
adnan durmaz
Ölüm haberlerini duymak istemeyen, hastalýðýnda birbirinin ziyaretine gitmeyen, kötü gününüzde yanýnýzda olmayan kalabalýk arkadaþlar, yalnýzlar çaðýnýn tipik robotlarýdýr. Hayvansal tepkiler veren garip bir sürü.


:BBHF:

Bu satýrlarý yazmaktaki amacým sadece; ”yalnýzca sen deðilsin þu an bir mum gibi yalnýz olan, ben de varým” diye seslenmektir

Biz neden yalnýz kaldýk böyle
Ýnsan soyu neden bu kadar acýmasýzlaþtý
Ýlla ki birilerini boðazlamak mý gerekiyor katil olmak için
Bir insaný, yüz binlerce insanýn ortasýnda,kendisiyle baþ baþa býrakmak,kendine tutsak kýlmak,boðazlamaktan daha berbat deðil mi? .
Her gün yalnýzlýktan bir sabaha uyanmak,
konuþacak tek canlý bulamamak,
yavaþ yavaþ ölmek deðil mi…

Bir evde tek baþýna zamanlarca yaþamak, nasýl bir hapishanedir
Duvarlar, soðuk, geçirimsiz,
uzun zamandýr bozulmamýþ çekyat,dokunulmamýþ eþyalar…
Duvardaki çerçeveler hep size doðru bakar; yerde serili halýlarýn, örtülerin desenleri arasýnda kaybolursunuz bazan. Boydan boya uzanan çizgilerin arasýnda derinlikler oluþur.
Sandalyeyle konuþtunuz mu, masayla, askýyla,doðradýðýnýz domatesle, yemek yediðiniz kaþýkla...
Bu dünyada sizin anlayacaðýnýz, ona kendinizden bir þeyler verebileceðiniz veya size bir þeyler verebilecek, tek bir insan yok mu?
Kimse yok mu?
Yakýnlarýnýz neredeler?
Neden onlarla aranýzda yýkýntýlar arýzalar uçurumlar oluþtu?
Neden sevmiyorsunuz onlarý?
Herkes kendi kalabalýðý ve kalabalýðýnýn telaþý içinde, kaybolup gidiyor. Çoluk çocuk eþ, iþ ev kira gelecek kaygýlarý içinde, size ayýracak zamanlarý var mý? Herkes kendi telaþýnda yüzerken, sizi düþünecek zamanlarý yok elbette.


Aðlamýþ da kirpikleri uzun uzun top top olmuþ narin saplý ýþýl ýþýl bakan gök gözlü dikenler, tarlalarýn anýna sýralanmýþ baþlarýný maviliðe gömmüþ, yüzlerini gün ýþýðýna yaslamýþ, rüzgârda aðýr aðýr sallanýyorlar. Bu deðil mi mutluluk. Bir kelebek gelip konuyor en sivri uzantýsý üstüne. Uçarak yaþayan minik bir çiçek, kanatlarýný sevinçle savura savura uçan, bulutun aklýðýndan, rüzgârýn nefesinden, çiçek kokularýndan beslenen bir tür çiçek; kelebek. Baþaklarýn cümlesi nasýl sýrayla eðiliyor yelin önünde, ah o ses, o baþaklarýn birbirine dokunurken çýkardýðý ses... Kökleri topraðýn altýnda uzanýyor, gövdelerinde karýncalar dolaþýyor. Topraðýn altýnda solucanlar... Köstebek,karýnca,sülük,solucan ve daha sayýsýz canlýsýyla topraðýn altýnda bir yaþam var.Yaþamak mutluluktur.

Hani þu mükemmel ahenk var ya, yaðmur yaðar, ýrmaklar çaðlar, suyun ulaþtýðý yerde bitkiler yeþerir büyür, çiçek açar, meyve verir. Su olmadan ne ekin olur, ne orman. Ne arý olur su olmadan, ne leylek gelir. Orman olunca bulutlar aðar daðlara, yaðmurlar yaðar. Yapraklar solarsa dünya solumaz olur…

Dünyadaki tüm varlýklar arasýnda bir uyum var. Dünya sonsuz bir fabrika gibi üretiyor yaþamý. Herkes üzerine düþeni yapýyor. Karnýcalar, sülükler, kaplumbaðalar, buðday bitleri, ivezler, bok böcekleri büyük bir disiplin içinde çalýþýyor. Bunu vurgulamak için olmalý,anlatýlýr ya hani.Adamýn biri,bozkýrlarda inek dýþkýlarýný kusursuz bir yuvarlak haline getirip,oradan oraya yuvarlayan bok böceklerine bakýp bakýp da; ”yahu bunlarý Allah neden yarattý,ne gereksiz canlý bunlar “ demiþ.Bok böceði deyip geçmeyin; eski mýsýrda kutsal sayýlýyorlardý bu canlýlar.O dýþkýlarýn altýna yumurtalarýný býrakýp,kendileri ölüyor,daha sonra o yumurtalardan çýkan yavrularý,ölüp yeniden dirilmenin belirtisi sayýyordu mýsýrlýlar.Bu böceklerin kabartmalarýný piramitlere çok sýk oymalarýnýn nedeni buydu.Her neyse,onlarýn varlýðýný gereksiz gören adam,gün gelir þifasýz bir hastalýða yakalanýr.Hikaye bu ya,tabipler de,”onun ilacýnýn,bok böceði olduðunu söylerler.Çok bilmiþ adam,o böceklerden yemek zorunda kalýr.Gereksiz bir varlýk yok dünyada kýsacasý.Gereksizlik ise,insana göre deðil,doðaya göre düþünülmeli burada.Yaþam hep seller gibi akýyor hýzla ve sonsuz ahengini kurarak. Evrende var olan ne varsa, aralarýnda belli bir uyum var. Güneþin çevresinde gezegenleriyle birlikte evrende attýðý tura benzer hareketleri var diðer gök cisimlerinin de. Mükemmel uyum içinde yýldýzlar da sönebiliyor, yenileri doðarken. Yaþam atom ve onun parçalarýndan baþlayarak, bizim göremediðimiz küçüklükte ve galaksiler kadar büyüklükte akýyor. Bu akýþ yaþamýn zincirinde halka halka uzanýyor.
He þey birbiriyle iliþkili ve ilintili…
Her þey birbirinin varlýk nedeni…
Acý ve sevinç –iyilik ve kötülük-bu devasa akýþta ayný yere ait, ayný þeyin deðiþik yüzleri…
Evrenin bütününün tek bir aklý var sanki…
Zerreler ve galaksiler bu devasa aklýn parçalarý;
karýncalar ve filler de…
Yaprak ve çiçek biliyor mu güzelliðini?
Güzellik yalnýzca biz insanlar için mi var?
Doðada ne çirkin ne de güzel var.
Eðer bir gerçek varsa,özünden yanlýþ yöne sapmamýþ her þey güzeldir…

NASIL KONUÞUYORSUNUZ BÖYLE MAVÝ GÖK GÜN IÞIÐINDA BÝLLURLAÞIRKEN, EY SIÐIRCIK KUÞU VE RÜZGÂRDA ÝNLEYEN KAMIÞ… HANGÝ DÝLLE SÖYLÜYOR ÞARKISINI KURBAÐA VE SÖÐÜT AÐACI,HANGÝ DÝLDEN HIÞIRDIYOR RÜZGÂRDA... EY SÖÐÜT AÐACI, DALLARIN KUÞLARLA YAPRAKLARIN KELEBEKLERLE KÖKÜN SU VE SOLUCANLA HANGÝ DÝLDEN SÖYLEÞMEKTESÝNÝZ. TAÞLAR ORADA, SON DÜÞTÜKLERÝ YERDE KAÇ MÝLYON YILDIR NE YAPMAKTADIR…

Taþlarýn üzerindeki yosunlarýn da bir caný ve bir macerasý yok mu dünyada…

ÝKÝ SEVGÝLÝNÝN GÖZ GÖZE GELDÝÐÝ ANDAKÝ AKIÞ VE DÝL ÝÞTE BU DÝLDÝR; AÞKIN DÝLÝ…
SÖZE GEREK YOKTUR... DOKUNARAK, KOKLAYARAK, SOLUYARAK SARILARAK BAKARAK ANLATILIR VE ANLAÞILIR...

Keþke dünyayý parsel parsel bölmeseydiniz... Bir gün en görkemli saraylarýn da yýkýlacaðý, o görkemli saraylara sýðmayan gururun,kara topraða karýþýp gideceðini bilmiyor muydunuz?
Keþke parsel parsel bölmeseydiniz dünyayý.
Bölerken seni benden bölmeseydiniz.
Çiçekler ve aðaçlar kadar ülkesiz olsaydýk.
Bir yerlerde yaþayýp insan kalsaydýk
Birilerimizin varlýklý, birilerimizin aç ve yoksul olmasý doðal zorunluluk muydu!
Yoksullardan gasp ettiðiniz, yaðmaladýðýnýz, çaldýðýnýz ne varsa, ölümden kurtarabildi mi sizi!
Aslýnda devasa bir yalnýzlýktan kaçtýnýz, ömrünüzü anlamsýzlaþtýrdýnýz… Ýnsanlardan çaldýðýnýz ne varsa, sizin yalnýzlýðýnýzý da yaþamýnýz gibi süsledi yalnýzca.
Ýcat ettiðiniz yalnýzlýk, size ölüm korkusu olarak, sahte bir yaþam olarak geri döndü. Yaþam bir bumerang gibi, baþkalarýna verdiðiniz acýyý da, sevgiyi de kat kat katlayarak geri döner size…

Parayla ne satýn alýnýyor.Evler,arabalar,giysiler deðil mi.Evlerin yýkýlmayaný,arabalarýn hurdaya dönmeyecek olaný,giysilerin yýrtýlmayacak olaný var mý.Parayla alýnan mutluluk,paranýz yoksa sizi terk edip gidecek.Parayla alýnan dost da,sevgili de.Oysa varlýklý olabilmek için kaç insan kurban ettiniz yaþamýnýzda.Varlýklý olabilmek için,kaç aþk,dostluk,mütevazi dünyalarýnda kaldý; öldürdünüz onlarý.Varlýklý olmak için kendinizi öldürdüðünüzü bilmemeniz ne büyük aptallýktýr.Alýn sizi mutlu kýlsýn satýn alýnmýþ dünyanýz,alýn da çalýn baþýnýza.Koynuna girip uyuyun ekonominizin size verdiði üstünlük duygusunun…

Genç yaþlý demeden
Dört duvarýn arasýnda yýllarca kalanlar var.
Her sabah kalkýp iþine gidiyor. Ýþ yerinde de çok fazla iletiþimi olmuyor insanlarla. Olsa bile yüzeysel, artýk býkkýntý veren günlük konuþmalar. Kimileri için günlük dedikodular kahve fallarý yaþama biçimi halini alýyor. Diðer zamanlarýný da, bu yaþamýn rastlantýlarýyla ayný iþ yerinde buluþturduðu insanlara dair besledikleri hasetlik, kýskançlýk ve dedikodular yaþamýný iþgal ediyor. Kinle yaþýyorlar. Yaþama nedeni kin ve düþmanlýk olanlar, düþmansýz yaþayamýyor; mutlaka birilerini bulup nefret etmeleri gerekiyor, deðilse ne yapacaklar. Derinliklerini kaybetmiþlerdir artýk. Bütün dünyalarý bir avuçtur ve bir avuç suda kýyametler kopartýrlar. Boyutlarýndan biri güdükleþince, kiþilikleri belkemiksizleþir her yana eðilebilir. O kadar çokturlar ki, her yerde hazýr ve nazýrdýrlar. Yalakadýrlar, gammazdýrlar, sistem onlarý istediði noktaya getirmiþtir. Aralarýndaki samimiyetler sahtedir. Yalandýr tüm “nasýlsýnlar” yalandýr “iyiyimler”.Onlarýn arasýnda üçüncü boyutu, yani derinliði, duyarlýlýðý olan, dünyaya ve ülkeye bakan, zamana ve yaþama bakan, çiçekleri süs bitkisi olmalarýnýn ötesinde düþünen insan varsa, iþte o yalnýzdýr.

Bir gün daðýlýr bütün sahte kalabalýklar
Kaybolur bütün bu tantana
“O yüzler kim bilir nerede þimdi” diye düþünür insan oturunca bir an bir yerde dalýp gidince. Bir gün anlamsýz olduðunu anlarsýn onca telaþýn, onca inadýn, tartýþmanýn, boþu boþuna birbirini itelemenin. Aslýnda farklýlýklarýnýz sizinle uðraþýlmasý için yeterli olmaktadýr. Dünya öyle bir hale gelmiþ ki, namuslu olmak, dürüst olmak, baþkalarýný düþünmek suçtur artýk. Suçlusunuz. Koca bir yaþamý dedikodularla, küçük hesaplarla doldurarak geçiren kalabalýklarý yalnýzlýktan kurtaramaz bütün bunlar.

Sonsuz ahengin uyumsuzlaþtýðý yer, eþref-i mahlûkattýr.
Þimdi baþta savaþ olmak üzere bütün felaketlerin yaratýcýsý olan bu varlýk, yalnýzlýktan geberiyor. Yalnýzlar çaðýndayýz. Yalnýzlar çaðý, diri diri ölünen çaðdýr. Duygularý ölen insan ne kadar insansa, o kadar insanýz artýk.

Ölüm haberlerini duymak istemeyen, hastalýðýnda birbirinin ziyaretine gitmeyen, kötü gününüzde yanýnýzda olmayan kalabalýk arkadaþlar, yalnýzlar çaðýnýn tipik robotlarýdýr. Hayvansal tepkiler veren garip bir sürü.

Sabahýn dördünde kuþ sesleri gelmeye baþlar, baharda. Giderek yeþil dallarda çýldýrýrlar.

Yaðmurlar, uyuma isteði uyandýrýr bazan, daha çok sonbaharda,
Deli bir rüzgâr eser, damlalar kindikler camlarý
Hava kararýr kararýr kararýr…
Iþýklar yalnýzlýða yanar, ýþýklarýn sesi uzar karanlýklarda uzar uzar... Karanlýkta tek baþýna uzayýp uzayýp da hiçbir þeye dokunamadan tükenip kaybolmaktýr yalnýzlýk…
Sarý yapraklar dökülür
Sarý yapraklarýn her birinin bir hikâyesi vardýr; her karýncanýn, karganýn, her bulutun bir hikâyesi olduðu gibi… Her sarý yaprakta evrenin tüm hikâyesi vardýr… Bu hikâye baþka bir hikâyeden doðar baþka bir hikâyeye akar... Yalnýzýn hikâyesi kendine akar; kendi içindeki dipsiz boþluða…
Issýz evlerin itici bir tarafý vardýr uzaklarda
Yaðmurlar neden hüzündür ister bahar olsun ister güz
Kuþlar yaðmurlu havalarda þarkýlarýna devam eder
Hazirandýr...
Yalnýzýn hikâyesi, mahpusunkinden daha acý…
Kuþ kadar aklýmýz kalmadý mý bizim, kuþlar gibi birlikte uçamýyoruz... Kuþlar birbirini sýrtýnda taþýmýyorlar ki oysa.
Eþeklerden daha mý aptalýz, onlar birlikte otluyor çayýrda


Hayvanlara kötü sýfatlar verip, sonra da birbirimizi onlara benzeterek aþaðýlýyoruz. Hayvanlar, doðadaki sonsuz akýþýn önüne set çekmiyor, o akýþ onlarýn içinden geçiyor. Bu nedenle ötüyor kuþlar, kurtlar uluyor, bülbüller þarkýlarýný savaþ alanlarýnda bile söylüyorlar.

Aþký özledin mi?
Uzanmýþ da köþesine, umarsýzca, geçirimsiz bir hiçlik duygusu içinde, yaþamda nice zamanýn boþa geçtiðini düþünürken,
kapýný çalacak kimseler yokken,
sen aramazsan seni arayacak kimse kalmadýðýný biliyorken…
aþký özlüyor musun?
Nerede kaybettin onu
Neden kaybettin
Katlanamayacaðýn þeyler mi vardý
Dünya seni mi küstürdü, yoksa sen alýnganlýklarýnla kendin mi küstün ona.

Bize ait dediðimiz ne varsa, yaþam verip, sonra geri alýyor tümünü de... Ýlk sahip olduðumuz varlýklar, anamýz babamýz kardeþlerimiz; onlarý her an kaybetmemiz ve onlarsýz, katlanýlmasý çok zor bir çöle dönen yaþamý yeniden yeþertmeye çabalamamýz doðal bir zorunluluk oluyor. Bir gün, varsa çocuklarýmýz da bizi kaybedecek. Hiç bir zaman tam bir aitlik söz konusu deðildi sevgiden öte... Bedenimiz, bize aitse, bir böcek, bir yaprak gibi o da sonunda gider sonsuza, var mý ölmeyen insan. Bize ait dediðimiz, belki de sahibi olmak için yirmi beþ yýl çalýþtýðýmýz didindiðimiz toprak ve ev ne kadar kalýcýdýr bize. Yaþam gençlik verir, ama alýr sonunda... Bir gün hayal kurmaktan vazgeçer mi insan. Evet, yaþam boyu hep kendisi için hayal kuranlar için, hayaller biter bir gün. Baþkalarý için, köyü için, ülkesi için, insanlýk için, sevdikleri için hayal kuran bir kiþiliði varsa insanýn ne hayalleri, ne hayal kurma yeteneði tükenir, ne de bu yoldaki mücadelesi, özlemi... Baþkalarýný düþünmeden bir ömür geçirenlerin hayalleri de kendilerini kapsadýðýndan, artýk yaþlanýnca, belki öldükten sonra, çocuklarýnýn servetini daha da çoðaltmasý gibi hayalleri olacaktýr. Bir gün madem, sahip olduðumuz þu can bile bizden gidecekse, ömür dediðimiz zamaný geri alýyorsa yaþam her an, o her an, dünyada hiçbir þeyle kýyaslanamayacak kadar deðerli olmalýdýr. Ama ne çok isteriz bazan zamanýn geçmesini; zamaný öldürürüz. Zaman öldürmek kendimize karþý iþlenmiþ bir cinayettir.

Hayalleri olmalý yalnýzlarýn, mademki bir sürüye dönüþtürüldük. Bize öðretilen kalýplardan çýkmalýyýz önce. Dýþarý bakmalýyýz. Bir aðacý dikip büyütmek hayal kurmak gerektirmez mi. Gelecek kaygýsýný bir yana atmýþ yaþlýlara bakmalý, ne çok benzerler çocuklara. Çocuklarla en çok yaþlýlar anlaþýr gibi geliyor bana. Onlarý düþünün, aralarýnda düþsel dünyalarýn masalsý tadýný da taþýyan sevecen bir atmosfer vardýr. Çocuklar, büyüklerin taþýdýðý hýrslarý taþýmaz; yaþlýlar da. Güneþin karþýsýnda oturup bulutlara dalar giderler. Bir zamanlar onlarýn da genç olduðunu düþünmez kimse. Ama onlar, yaþamýn pek çok engebesinden geçerek, yaþamýn insana acý veren pek çok ayrýntýsýný atmýþtýr. Onlarýn yaþamýnda da müthiþ coþkular, delilikler, çýlgýnlýklar olmuþtur; kaybetmiþler, kazanmýþlar, yenilgiyi ve zaferi tatmýþlardýr. Acýya karþý daha tevekkülle yaklaþýrlar. Onlardan yalnýzlýða dair öðreneceðimiz çok þey vardýr. Yalnýzca yüzlerine, yüzlerindeki ve ellerindeki kýrýþýklýklara, yaþlýlýk lekelerine, sulanan gözlerine dikkatlice bakmamýz gerek. Bir yaprakta belki evrenin tarihi vardýr; ama bir insanda daha fazlasýnýn tarihi vardýr.
Yine de zordur yalnýzlýk, hala yalnýz olan için.

Ýnsan neleri öðrenmiyor ki,
Kaybetmeyi öðreniyor. Yaþam bize verdiði ne varsa alýrken, kaybetmeye alýþtýrýyor insaný. Birileri ölüyor her gün. Tanýdýk birilerinin ölümü ne kadar alýþýlmaz oluyor; ama alýþýyoruz iþte. Giderek konuþmalarýmýzda yer almýyorlar. Terkedilmiþ, geride kalmýþ onca þehirde kalan o kadar tanýdýk insan da, bizi unutuyor. Giderek yaþamaz oluyoruz onlar için. Bir zaman ayný evleri paylaþtýðýmýz, okul arkadaþlarý, gurbet yoldaþlarý gibi, herkes, eðer uzaktaysa unutmaya baþlýyor birbirini. Hafýza i beþer nisyan ile maluldür, diyor ya eskiler. Soluk aldýðýmýz her yere taþýdýðýmýz bir yaralý oluyor sýrtýmýzda, gitgide daha da aðýrlaþan, kaybetmelerle, kýrýk sevdalarla yarasý daha da büyüyen, içimize üstümüze, gülüþümüze bulaþan bir yaralý taþlýyoruz; kendimiz. Kendimizi böyle yaralý taþýmak ne kadar yorucu bir þey. Ýþte yorgunluktan taþýyamaz olduðumuz yerde kalakalmamýzdýr yalnýzlýk.

Biz kimsenin kolunu tutmadýkça bizim kolumuzu da tutan olmayacak... Ýnsanlýðý yaðmalanmýþ zamanlardayýz çünkü. O geri kalmýþ, feodal, okul yüzü görülmeyen çaðlarda bile, daha özveriliydi insan. Aþk için ölünen zamanlar geçti. Robotlaþtýrýlmaya çalýþýlan, yalnýzlýk duvarlarýyla her birisi tek tek kuþatýlmýþ kalabalýklar çaðýndayýz. Gözyaþlarý bile bencilliðimizin fýþkýrdýðý anlarda akmaktadýr. Yalnýzlýðý iliklerimize kadar yaþarken, öfke içinde deðil miyiz, tahammülsüz deðil miyiz; ikinci bir insaný kendi dünyamýza soktuðumuzda, ne kadar uyumluyuz. Kendi benimiz o kadar ön plana geçmiþ oluyor ki, yalnýzlýðýn duvarlarýyla birlikte ördüðümüz o koruma zýrhlarýmýzla da, insanlarýn bize ulaþmasýný engelliyoruz. Biz öfkeliyiz, temizlik hastasýyýz, þüpheciyiz, pimpirikliyiz, benciliz… Kendi yaþamýmýzda var olan bu hapishane alanýnda baþkasýný ne kadar istiyor ve ona ne kadar katlanabiliyoruz. Ýnsanlardan ne çabuk býkýyoruz, ne çabuk üzerlerine kýrmýzý bir çarpý koyup, öteliyoruz. Ama tüm bunlarda, kendi kusurlarýmýzý da bir yana býrakýp, bizi düzenin mahkûm ettiði bu geçirimsiz atmosferde bu hale geldiðimizi görmemiz gerekir. Kimseye tahammül edemeyen bencilliðimiz, o tek baþýna yaþanan dünyayý bize özgürlük gibi sunuyor; ama yalnýzlýða mahkûm olduðumuzu anladýðýmýzda da kimseye hayrýmýz kalmýyor. Kendimize üstün meziyetler biçmekten, kimseleri beðenmiyoruz; bedeli ise tek baþýna kaldýðýmýz bir dünya oluyor.

Düzen, sapýklar üretiyor, hýrsýzlar, katiller, pezevenkler, fahiþeler, vatan hainleri, hortumcular... Bilinenlerin dýþýnda ruh saðlýðý bozulmuþ, her gün görüp farkýna varmadýðýmýz nice vaka var, nice potansiyel sapýk, katil, haydut ve hain... Bütün bunlara dair korkular da üretilip kitlenin üzerine püskürtülüyor. Yalnýz olduðumuz kadar da korkaðýz biz. O kadar korkaðýz ki, tavuklar gibi, uçmaktan korkuyoruz; dostluktan, arkadaþlýktan, aþktan korkuyoruz. Çünkü dostluk, arkadaþlýk aþk adý altýnda yediðimiz darbelerin hesabýný yapa yapa yaþýyoruz yalnýzlýklarýmýzý. Yalnýzlýðýmýzýn hapishanesi kimi zaman en güvenli yer oluyor. Þu hale bak, iliklerimize kadar yalnýzken, kendimizde hiç kusur aramamaktayýz. Mutlaka birileri gelip bizi keþfetmeli, bize hak ettiðimiz güzellikleri sunmalý ve yaþatmalý. Bu durumda en iyisini hak etmiyoruz ne aþkýn, ne dostluðun. Böylesine zalim bir dünyada ve sistemde, þu an birileri katlediliyor… Egemen düzenin her tür iletiþim organý yalnýzlýklarýn duvarlarýný kalýnlaþtýrýp insanlarý birbirinden sürgün ederken, burjuva yazarlarý, þairleri kalemlerini yalnýzlýðýn siyah yangýnýný körüklerken, bizler rahat kuytularýmýzda yalnýzlýktan geberirken, dünyada birileri, düþüncelerinden dolayý öldürülüyor. Birileri, insanlýk için daha güzel bir dünya adýna mücadele ediyor. Parasýz pulsuz okuma savaþý veriyor birileri. Bir çocuk uyuþturucuya alýþýyor, bir genç kýz kötü yola düþürülüyor. Bir tek insaný gerçekten kurtarabilmek deðil mi yaþamýn anlamý uçurumun kýyýsýnda kolundan yakalayýp, çekmek ve ona bütün insan sýcaklýðýmýzla sarýlabilmek deðil mi... Ýster alýþveriþ deyin, ister “sevgi karþýlýksýz vermekti” deyin, bizde sevgi yoksa baþkalarýna verecek, bir avuç; ,bu tahammülsüz ve özverisiz ruhumuzla kimseden yalnýzlýðýmýza ilaç olmasýný bekleme hakkýmýz yok. Bize yalnýzlýk yakýþýr.

Bütün zamanlarda vardý iyi, kötü, akýllý, deli, doðru, yanlýþ. Hangi çaðda doðsak ayný keþmekeþ içinde arayacaktýk cennetimizi… Hangi çaðda olsa yalnýz kalma olasýlýðýmýz olacaktý. Bin yýllardýr, yalnýzlýklara itildi kalabalýklar, yapayalnýz acýlara, izbelere, yolsuz belsiz dað yamaçlarýna, çöllerin en ücra ve kurak yerlerine mahkûm edildiler. Acý ve sevinci oralarda var ettiler, saraylarý ve kendilerinin kapatýldýðý zýndanlarý yaptýlar. Sokrates gibi inançlarý adýna zehir içenler oldu bin yýllar önce. Ne zaman olsa yalnýzlýk vardý. Dünyaya farklý gözlerle bakmakla baþlarsýn, kendinden dýþarýya çýkmaya. Çaðlarýn birikimiyle büyüyen zulüm nifaklarý, insanlýk atmosferini deðiþtirmiþ, kitleleri robotsal iliþkilere boðmuþsa; kalabalýklar içinde dilimizi unutturmuþsa, bencilliðimizi büyütüp, sevgimizi güdükleþtirmiþse, bunu anlamalý ve çözmeliyiz. Çýktýðýmýz, çýkartýldýðýmýz insanlýðýmýza geri dönelim, yaþam denilen düþ bitmeden önce. Ne kadar bencil kalýrsak, o kadar hak ediyoruz yalnýzlýðý, bize yakýþýr.

Geçmiþini, bitmez hesaplarýnla, birilerini suçlayarak yavaþ yavaþ ölmekten vazgeç; yaþam gül bahçelerinden akan seller misali. Ayrýlýklar da olacak yaþamýmýzda, hüzünler de... Ýçinde bir saðanak baþlasýn, tam yüreðinde, o yaðmurda yola çýk yeni bir þafakla. Bir gün öleceðini bilerek sev. Bir gün öleceðini bilerek sarýl, güneþi öp yýldýzý avuçla, insanlara gülümse; sonsuz ahengin ahenksiz yerini tamamlarcasýna… Deðilse, bencillik bataklarýnýn uzandýðý dünyana en çok yakýþan mevsim yalnýzlýktýr, kolay gele…


ADNAN DURMAZ



13.06.2007 04:29






Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn Ýliþkiler kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Hep Dönülmez Bir Yerleri Ararýz
Kýzýlkývrým
Düþler de Ölür
Bir de Iþýk…bir de Rüzgâr…bir de Yaðmur…bir de Gece…bir de Su…

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bana Yalnýzlýðýný Söyle/
Bana Yalnýzlýðýný Söyle…
Aþk Devrimcidir
Aþk Atýna Binen Sözün Zamanda Yolculuðu -
Aþkýn Katili

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Günümüz Diliyle Mevlana'dan Rubailer - 1 [Þiir]
Yaðmur Neyi Dokur Gülün Kalbine [Þiir]
Biz ki Aþký Sevmekten Öle Öle Öðrendik [Þiir]
Fýrat ve Dicle [Þiir]
Yol Çatýnda [Þiir]
Yürekte Ýz Koyar mý Akýp Giden Gözyaþý [Þiir]
Körler Panayýrý [Þiir]
On Ýki Eylül Öncesinden Gelen Çocuk [Þiir]
Yürek Sözleþmesi [Þiir]
Günümüz Diliyle Mevlana'dan Rubailer - 2 [Þiir]


adnan durmaz kimdir?

HANGÝ YAÞAM, TEK SAYFADA ANLATILIR; VE ÝNSANLIK TARÝHÝ ÝÇÝNDE BÝR TOZ ZERRESÝNDEN DAHA BÜYÜKTÜR. ÝNSANIN KAÇ, PENCERESÝ VAR YÜREÐÝNDE, ÝÇÝNÝ IÞIKLARLA DOLDURMAK, DIÞARIYA IÞIKLAR SALMAK ÝÇÝN; . . . . . . . . . . SEN ONA BAK. HEM HER YERLÝ, HEM DE HÝÇ BÝR YERLÝSÝN; . . . . . . . . . . . EÐER ÞAÝRSEN, ÝNSANÝN VATANÝ ÝNSANDIR BELLEMÝÞSEN. . . YAZIP ÇÝZMEK, SERÜVENCÝLÝK DEÐÝL MÝ;YANÝ KEÞFETMEK. BAZAN, DOÐDUÐUN BOZKIRIN ÇÝLELÝ ÇATLAKLARINDA ARARSIN GÜZELLÝKLERÝ;BAZAN, OTUZUNDA GÖRÜR GÖRMEZ VURULDUÐUN DENÝZÝN ÇIÐLIÐINA . . . . . . . . GÜN OLUR, BOZKIRIN EN KIRAÇ YERÝNDE, BÝR DERÝN KUYU OLURSUN; GÜN OLUR, ARTIK HÝÇ; BÝR GEMÝNÝN UÐRAMADIGI, ISSIZ ADADAKÝ YOSUNLU DENÝZ FENERÝ. . . . . . . BAZAN DA, SONSUZ GÖKYÜZÜNDE GÝDECEK VER BULAMAYAN, GÖÇMEN BÝR KUÞ. , . YALNIZLIÐIN DA, SEVÝNCÝN DE, HASRETÝN DE TANIMLANAMAZ. AMA GÜZELLÝK, KENDÝ ÝÇÝNDE YOKSA, OLUÞTURAMAMIÞSAN, ARAMAKLA BULUNAMAZ; BÝLÝRSÝN. . . ADNAN DURMAZ FISILTILARLA DA OLSA SÖYLE (Arka kapak yazýsý/1994, Ankara, saypa. yay. ) Not:Adnan Durmaz Ankara Afyon arasýnda haritalarda yer almayan bir köyde yaþamýný sürdürüyor. Edebiyat öðretmeni. 46 yaþýnda, 5 þiir kitabý var 1-Fýsýltýlarla da olsa söyle(saypa yay. Ankara) 2-Yarýn yeniden(gerçek sanat yay. Ýstanbul) 3-Ben gidersem ay sen-deler(art yay. ankara) 4- Ateþ çiçeði ( Art Yaýn-Ankara ) 5- Bilirsin aþk da serseri(art yayýn-Ankara )

Etkilendiði Yazarlar:
baþlangýçtan bu güne türk edebiyatý-dünya edebiyatý


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © adnan durmaz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.