Bilen sever. -Leonardo da Vinci |
|
||||||||||
|
"Bak hemþerim bir kez daha düzeltme hakkýmý kullandýr bana yoksa senin o çeneni düzeltmezsem bana da Cafer demesinler." dedim. Halini bir görecektiniz. Neyse þu Ýstanbul mevzusuna girmek istiyorum. Biz Ýstanbul'a ilk geldiðimizde insanlarýn birçoðu o eski ahþap evlerde farelerle birlikte yaþýyordu. Gerçi apartmanlar da vardý ama oralarda eski Ýstanbullu Rumlar, Yahudiler oturuyordu. Adamlar kurnaz tabii ki bizim gibi eþek deðilki. Elin gavuru. Ortaðým Rýza'ya dedim ki "Oðlum sen þu yüz elli koyunu sat, ben de abime söylerim yirmi ineði satsýn. Bu sermayeyle bir inþaata baþlarýz." diye söylemiþtim. Bizim Rýza kalýn kafalýdýr. Önce anlamadý. "Cafer iyi, hoþ diyorsun da, yüzelli koyun baharda yavrulayacak olacak ikiyüz yirmi koyun, diðer senede yavrulayacak, bizim sürü çoðalýp gidecek. Peki bu inþaat iþinde bu kadar bereket olacak mý?" dediðinde "Oðlum sen ne diyorsun? Bir inþaatla baþladýn mý iki inþaat olur, üç dört olur. Bu iþ de ayný sayýlýr. Hatta daha fazla kazanmazsak anam avradým olsun" dedim. Rýzayý zar zor ikna ettim ama abim tepki gösterdi. "Yapma Cafer, benim ineklere deðme, elleme, gözünün yaðýný yiyim. Askerliði orada yaptým. Çok acýmasýz insanlardýr bu Ýstanbullular. Vallahi de billahi. Seni de Rýza'yý da hemi de benim inekleri yer bitirirler." Çok kýzdým, baðýrdým, çaðýrdým onlara. "Lan oðlum hayatýnýz inekle, koyunla mý geçecek sizin? Ulan bir aynaya bakýn da halinizi görün. Ýnek olsa da hadi neyse eþeðe dönmüþsünüz haberiniz yok." Babamda, dedemde, onun dedesi de bu ineklere baktý durdu. Baktý da ne oldu. Þimdi o ineklerin torunlarýna biz bakýyoruz inekoðlu inekler" dediðim de akýllarý baþlarýna geldi. Neyse parayý cebe koyar koymaz tahta bavulu kaptýðýmýz gibi Topkapý'da bir otobüsten inmemiz bir oldu. Aksaray da "Satýlýk" yazan tahta bir binanýn kapýsýný çaldýðýmýzda boyalý saçlý bir kadýn kapýyý açtý. "Bacým" dedim "Biz sizin binaya talibiz" dediðimde kapýyý suratýma kapattý. Ama sesini duyduk. "Hayatým kapýda yine iki tane ayý seni bekliyor" dediðinde þok geçiriyorduk. Sinirimden çýldýracaktým ki kapý açýldý. Gözlüklü beyaz atletli bir adam elinde raký kadehiyle bize baktý. Beyaz atlet dediðime bakmayýn, kirden rengi bile belli deðildi. Hiç bozuntuya vermedim. Dedim ki "Beyefendi, sizin binaya talibiz. Bu ortaðým Rýza. Devrekhane'den geliyoruz. Konuþmak istiyorduk, þartlar da uygun olursa anlaþmak istiyoruz." Hiç konuþmadan içeri girdi. Parmaðýný þýklatarak bizi de içeri çaðýrdý. Bir de ne görelim adam karýsýyla beraber raký çekiyordu. Üstelik demez mi "Buyurun siz de masamýza oturun. Ýçerseniz size de dolduralým" dediðinde Rýza korkudan altýna iþiyecekti. Tövbe estaðfurullah derken düþündüm. Pezevenk midir nedir, yanlýþ kapýyý mý çaldýk? Evi mi satýyor, karýyý mý satýyor tövbe tövbe dedim. Meðerse biz yanlýþ anlamýþýz. Bu davranýþ þekli Ýstanbul'un medeniyetiymiþ meðerse. Sonradan jeton düþtü. Adamý zar zor ikna etmeyi baþardýk. Kat karþýlýðý olarak yarý yarýya anlaþtýk. Þimdi buraya nokta koymak istiyorum okuyucu gardaþ. Bizlere ayý, maganda diyen bu insanlar ne halde yaþýyordu biliyor musunuz? Ýþte bu halde böyle periþan evlerde sosyete hayatý yaþýyordu. Sayemizde apartman yüzü gördüler. Banyoyu, mutfaðý tanýdýlar. Olan da tabii ki bizim koyunlara, keçilere, eþek kafamýza oldu. Ýstanbul'u bu hale getiren bizler olduk. Sayemizde þehir böyle büyüdü. Ahþap ev kalmadý. Sanayi geliþti. Birçok terso Ýstanbullu sayemizde zengin oldu. Sermayeyi köyden þehire taþýdýk. O zamanlar Ýstanbul'un vergi rekortmeni kimdi biliyor musunuz? Ne Sabancý'nýn ne de Aydýn Doðan'ýn esamesi okunuyordu. Karaköydeki kerhane sahibi Manukyan vergi rekortmeniydi. Zoruma giden mevzular olduðu için anlatýyorum. Sonra da bu yeri bir senede bitirip anahtarý teslim ettik. Sarý saçlý kadýn altýna bir araba çekti. Duyduðuma göre Kumburgaz'da bir de yazlýk almýþlar. Ýþte o halde yaþarlarken bu hale geldiler. Sayemizde. Ben dahil hýsým akraba birçok kiþi Aksaray'ý, Fýndýkzade'yi, Mecidiyeköy'ü yaptý. Yaptýk da ne oldu. Onlar zengin oldu biz süründük. Bizi kandýrdýlar. Beyoðlu'na gitttiðimizde bizi el üstünde tutuyorlardý. Saygýnýn sevginin kralýný göstermiþlerdi. Bize durmadan beyefendi derlerdi. Arkamýzý döndüðümüzde ise hayvan derlerdi. Meðerse bizi soymak için kurulan tezgahlarmýþ bunlar da haberimiz yokmuþ. Kazandýðýmýz üç kuruþu da sýrf saygý görmek için Beyoðlu pavyonlarýnda harcadýk. Beyoðlu mýntýkasý da o zamanlar açlýktan sürünüyordu. Bugün deðere binmiþse, bu hale gelmiþse bizim sayemizde bizim paramýzla olmuþtur. Yazar arkadaþýn deðindiði o konuyu da açmak istiyorum. Pavyon'dan aldýðým karýnýn ismi Necla'ydý. Otele girdiðimizde Kazým olarak çýkmasýnýn kabahati bende midir kimdedir? Kadýn gördüðümüz erkek çýkýyordu. Beyefendi diyen sonra ayý diyordu. Ýþte o zamanlar abime hak vermeye baþlamýþtým. Büyük sözü dinlemekte fayda varmýþ. Dile kolay otuz sene bunlarýn hem de bin çeþidini yaþadýk. Kabul ediyorum üç beþ kuruþ da biz kazandýk ama o kazancý bizden çalmasýný da çok iyi becerdiler. Saf, temiz duygularýmýzla harbi Anadolu delikanlýsý yüreðimizle oynadýlar. Yazýklar olsun, bu mu insanlýk? Bir daha ki düzeltmelerde görüþmek üzere. Hoþça kalýn...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Þenol Durmuþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |