Emzikli bebekliklerini, kýsa pantolonlu sabîliklerini, sivilceli yeniyetmeliklerini, briyantinli delikanlýlýklarýný, þakaklara takýlan ak muskalý orta yaþlýlýklarýný; lütfu kahrýn meddü cezîri sürelgesince ifþâyi râz ve ihfâyi meþhûd marjlarý arasýna serpiþtirilmiþ zuhurât ve taayyünât ile berkiterek; ununu eleyip eleðini duvara asma olgunluðuna ve doygunluðuna eriþmesine raðmen henüz kûþeyi uzlete çekilmek vaktine varmamýþ; âna dek kesintisizce süren ve ilânihaye sürecek olduðu duygusunu yaþatan devingenliði, yataðýna sýrtüstü uzandýðýnda gözlerinin ýþýltýsý soyundan yansýsý, tam alnýnýn çatýna düþecek biçimde karþý Yeni Orleans mavisi duvara mýhladýðý, yüzyirmiye yüzelli siyasî dünya haritasýnýn, boyasý, yattýðý uzaklýktan bile seçebildiði odaðýndan, Ýstanbul’dan fýþkýran geniþ su yeþili alana en uzun çevre hattý çekmeye yeminli býçkýnýn utkuya dek diri tuttuðu tutkuyu ve Þâhý Velâyet’in kör kuyuya fýsýldadýklarýna tahammül edemeyip cûþa gelip taþan su canlarýndan meydana gelen kamýþlýktan kesilen, erbabýnýn elinde ölçülen, yontulan, iþlenen ve baðrýna yedi delik açýlan, Nebî Olmayýp Kitâb’ý Olan’ýn dilinden hikâyet ve ayrýlýklardan þikâyet eden neyin feryâdý figânýndaki cezbeyi; leyleyi israyi mirac misâli özel bir gece için tasarlanan, biçilen, dikilen ve giyilen façanýn, taþýyýcýsýna kiþilik katan boyunbaðýnýn boðumunu kucaklayarak adem elmasýnýn dizi dibine toparlayan gergin, ciddi, vakur ve beyaz bir gömlek yakasý gibi taþýyan erlerin doldurduðu panayýr meydanýnda; ayak altýnda bacaksýz sevimliliði, haylaz savrukluðu ve afacan uçarýlýðý ile koþuþturmak yerine, gözden ve atlýkarýncadan uzak bir köþede; annesinin elini býraktýðý gündüz gezmesinin gecesinde uykusunu gulyabanilerin basacaðý korkusunu, babasýnýn tayin ediliþiyle gittikleri her yeni þehirde taþýndýklarý daireye komþu iðneci bir acûzenin yaþadýðý inancýný ve öðretmeninin sorduðu her soruya parmak kaldýrýp, yaptýðý ödevlerden ve girdiði sýnavlardan yýldýzlý pekiyiler alarak geçirdiði ders yýlýnýn sonunda, karnesine iliþtirilmiþ takdirname ile eve seðirttiðinde, babasýnýn, söz verdiði bisikleti çoktan hazýr ettiðini görüp bir an önce binebilme heyecanýyla koþarken tökezleyip yere kapaklandýðýnda beton pütürlerinin diz kapaklarýný sabunsuz sürülmüþ ustura gibi yakarak kanatmasýndan, yara kabuk baðlayýncaya dek beklemek zorunda kalýþýnýn hüznünü, burnundan akarken kuruyup kalmýþ sümük oluðu doðallýðýnda taþýyan silik ve sinik çocuðun paylaþmadan yaþadýðý yabancýlýk duygusuydu demeye getirdiðim...