..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sanat hem bir coþma, hem bir yadsýma iþidir. -Camus
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Kemal Yavuz Paracýkoðlu




9 Kasým 2011
Alma "Nur"un Ahýný…  
Kemal Yavuz Paracýkoðlu
Üç sarhoþ, ýssýz bir sahilde, karý koca turistlerin karþýsýna çýkmýþlar. Yere bir çember çizmiþler ve erkek turisti içine koyup, bu çemberin dýþýna çýkma, yoksa seni öldürürüz diye tehdit etmiþler. Sonra da, üçü birden kadýn turiste tecavüz edip, çekip gitmiþler. Zavallý kadýncaðýz pejmürde bir halde kocasýnýn yanýna döndüðünde ne görse beðenirsin? Adam, kýkýr kýkýr gülmekteymiþ… Tabii kadýn iyice sinirlenerek, gözlerinin önünde bana tecavüz ettiler, sen ise arsýz arsýz gülüyorsun, diye azarlamýþ adamý. Adam ise gayet piþkin, ama karýcýðým, bana þu çizginin dýþýna çýkma, yoksa seni öldürürüz dedikleri halde, tam üç kere çýktým çizgiden de görmediler enayiler, demiþ…”


:BCGB:

NUR:
Balýkçý malzemelerini bir önceki günün akþamýndan hazýrlamaya baþlamýþtýn.
“Ben de gelsem ya seninle balýk tutmaya,” dediðimde, hiç ummadýðým halde, “olur,” demiþtin. Hayatýmda ilk kez balýk avýna gidecektim. Heyecanlý bir macera olacaktý bu, benim için. Bu heyecanýmdan yararlanýp istediðin her þeyi yaptýrmýþtýn bana.
Mayýs’ýn ilk cumartesisiydi. Sabah erkenden balýkçý çantaný motosikletine yükledikten sonra, dört baþý mamur bir kahvaltý sofrasý hazýrlamýþtým, karnýný iyice doyurmuþtun.
Aðzýndaki baklayý son çayýný içerken çýkartmýþtýn: “Karýcýðým, seni balýða götüremeyeceðim!”
“Neden?” diye sormuþtum.
“Madran Barajý’na gideceðim,” demiþtin. “Orasý daðýn baþý.”
Saf saf, “Issýz olsun. Yanýmda sen varsýn ya, korkmam ben,” demiþtim.
“Mesele ýssýzlýk deðil; mesele, oraya serseriler balýk avýna geliyor ve içki içip sarhoþ oluyorlar…” diyerek bana bir fýkra anlatmýþtýn: “Üç sarhoþ, ýssýz bir sahilde, karý koca turistlerin karþýsýna çýkmýþlar. Yere bir çember çizmiþler ve erkek turisti içine koyup, bu çemberin dýþýna çýkma, yoksa seni öldürürüz diye tehdit etmiþler. Sonra da, üçü birden kadýn turiste tecavüz edip, çekip gitmiþler. Zavallý kadýncaðýz pejmürde bir halde kocasýnýn yanýna döndüðünde ne görse beðenirsin? Adam, kýkýr kýkýr gülmekteymiþ… Tabii kadýn iyice sinirlenerek, gözlerinin önünde bana tecavüz ettiler, sen ise arsýz arsýz gülüyorsun, diye azarlamýþ adamý. Adam ise gayet piþkin, ama karýcýðým, bana þu çizginin dýþýna çýkma, yoksa seni öldürürüz dedikleri halde, tam üç kere çýktým çizgiden de görmediler enayiler, demiþ…” Kendin anlatýp kendin gülmüþtün bu iðrenç fýkraya, sonra da, “beni de çizgi içine koyuverirler sonra,” diyerek motosikletini çalýþtýrýp binmiþtin. Eline cep telefonunu tutuþturmak istediðimde, bu defa da, “ikide bir arar durursun, rahatýmý bozarsýn, istemem…” diyerek almamýþtýn.
Öyle kýzmýþtým ki, “kýçýný baþýný kýrar da gelirsin inþallah!” diyerek beddua ettiðimde, bana gülerek tam gaz, çekip gitmiþtin.
Sana kýzgýnlýðýmýn geçmesi için uzunca bir zaman geçmesi gerekmiþti ki, telefon çalmaya baþlamýþtý. Baktým, yabancý bir numaraydý. Tereddüt ederek açmýþtým.
Karþýdaki ses, senin eþim olup olmadýðýmý sorduktan sonra, “eþinizin bacaðý kýrýldý, biz buradan kendisini, 112 ambulansý ile Ayvalýk Devlet Hastanesine yolladýk. Siz de saðlýk karnesini alarak hastaneye gidin,” demiþti.
*
KEMAL:
Evet, uyluk kemiðim kýrýlmýþtý.
Baraj gölü kýyýsýnda beðendiðim bir yer bulup eþyalarýmý indirmiþtim ve oltamý hazýrlamýþtým. Hafif rampalý bir yerdi. Suya çok yakýn bir yerde topraða batmýþ halde bulunan bir taþ parçasýnýn üstüne basarak, oltamý savurmaya yeltendiðimde, topraktan kurtulup kayan taþ dengemi bozunca popomun üstüne düþmüþtüm. Suyun içine düþme kaygýsýyla kendimi geriye doðru düþürdüðümde, ‘çýtýrt’ diye kemiðin kýrýlma sesini de duymuþtum. Düþtüðüm yer suya sýfýr noktasýndaydý ve suya doðru kaymaya baþlamýþtým; kendimi o haldeyken sabit tutmam ve geriye çekmem de mümkün olmuyordu. Suya düþtüðümde ise çýkmam kesinlikle mümkün olamazdý. Boðulurdum. Bulunduðum yerden beþ yüz metre kadar ileride balýk tutan iki kiþi vardý.”Ýmdat!” diye baðýrmaya baþlamýþtým. Adamlar duymuþtular. Koþturarak gelip, tam da suya kayarak düþmek üzereyken elimden tutup, belki de son saniye içinde suya düþmekten kurtarmýþtýlar. Sonra da, kendi cep telefonlarýyla 112’den ambulans çaðýrmýþlardý ve sana ulaþmýþlardý. Onlara, motosikletimin anahtarýný teslim edip, motosikletimi ve balýk takýmlarýmý Altýnova’daki, motosiklet tamircisi arkadaþýma götürüvermelerini rica etmiþtim…
NUR:
Telefon gelip de, bacaðýnýn kýrýlarak hastaneye kaldýrýldýðýný duyunca, aklýma hemen beni götürmediðin için ettiðim beddua gelmiþti. O bedduayý ettiðim için kendimden nasýl nefret ettiðimi anlatamam.
Saðlýk karnesini alýp hýzla evden çýkmýþtým. Duraða ulaþtýðýmda, taksi, dolmuþ, ne denk gelirse binecektim, ama hiç biri, bir türlü geçmiyordu. Kuþ olup da uçmak vardý… Dolmuþ geldiðinde binmiþtim. Bu defa da yol bitmek bilmemiþti.
Hastanenin acil servisine ulaþtýðýmda, kapýdaki görevli, nereye gittiðimi sormuþtu. Ona, “eþimin bacaðý kýrýlmýþ ta,” diyerek izah ederken, o, “haa, þu, balýkta kendi balýk olan adam mý,” diyerek röntgende olduðunu söylemiþti. Gülmüþtüm aðlanacak haline.
Röntgen odasýna yaklaþtýðýmda, ortalýðý senin çýðlýklarýn doldurmaya baþlamýþtý. Odaya daldýðýmda doktor, “Sen Allah belaný versin Nurten misin?” diye sormuþtu. Ben gelmeden az önce, geciktiðimi düþünerek, “nerede kaldýn Nurten, Allah belaný versin Nurten…” diyerek baðýrýyormuþsun. Geldiðimi görür görmez, bana , “ayakkabýmýn tekini bul,” diye baðýrmýþtýn. Kýrýk bacaðýndaki ayakkabýyý bacaðýný hafifletmek için doktorun çýkartýp yaný baþýna koymuþ. Çok acý çektiðin görülüyordu. Baðýrmak için bahane arýyordun her halde. Doktorun, “bize bacaðýna elletmiyor, film çekemiyoruz. Þu tablayý bacaðýnýn altýna yerleþtirmemiz için yardýmcý olun,” dediðinde, film tablasýný yerleþtirmeme izin vermiþtin ve bu arada hiç baðýrmamýþtýn.
Filmde, uyluk kemiðinin adeta un ufak olduðu görülüyordu.
Doktorun, uyuþturduktan sonra, diz kapaðýnýn altýndan kaval kemiðine çaktýðý bir çiviye aðýrlýk baðlamýþtý. Bu aðýrlýðýn, kýrýk yerleri birbirinden ayýrmasýyla, sanýrým ýstýrap veren sinirlerin rahatlamýþ, yapýlan uyuþturucu iðnelerin de katkýsýyla, sen baðýrmaktan kurtulmuþtun.
Ameliyatýn yeterli bir yoðun bakým ünitesi bulunmadýðýndan Ayvalýk’ta deðil, Ýzmir’de yapýlacaktý. Ambulansla üç saatlik bir yolculuk yaparak Ýzmir’deki o berbat hastaneye ulaþtýrýlmýþtýk.
Altýþar kiþilik koðuþlarda yatýrýlmýþ acýlý hastalarýn tek yardýmcýsý, Allah’tý…
Yatýrýlýþýnýn dördüncü günü ameliyat edilecektin. O geceyi aç, susuz geçirdikten sonra, sabahýn köründe gelen hastabakýcýlar ameliyat elbiseni giydirerek götürmüþlerdi ameliyathaneye. Götürülürken gözlerin dolmuþtu. Benimle ve çocuklarýmýzla, “hakkýnýzý helal edin,” diyerek helalleþip öyle girmiþtin ameliyathaneye… Bacaðýndan ölümcül olmayan bir ortopedik ameliyat geçirecektin, ama KOAH’týn ve aþýrý kiloluydun, ameliyatýn riskli oluþu bunlardan dolayýydý.
Neyse ki, ameliyatýn bitmiþ, ayýlma odasýndan da çýkartýlmýþtýn ve artýk eskisinden de saðlýklýydýn.
Üç gün sonrasýna kadar.
Üç gün sonra hastabakýcýlar, yataðýndan sedyeye aktarýp, röntgen çektirmeye götüreceklerdi; ama o kadar eðitimsiz ve o kadar sorumsuzdular ki, seni yere düþürmüþlerdi. O andaki çýðlýklarýn hala kulaðýmda… Öyle baðýrta baðýrta ikinci denemeyle sedyeye alýnmýþ ve filme götürülmüþtün
Düþmenin darbesiyle kýrýk kemikler takýlan platinden kurtulmuþlardý; yani yeniden kýrýlmýþlardý…
Tabii, ikinci defa ameliyata alýnmýþtýn.
Her þeyde bir hayýr vardýr derler ya, ikinci ameliyatýnda platin çubuðun daha kalitelisiyle ve uzunuyla deðiþtirilmesi belki hayýrlý olmuþtu…
Bu ameliyattan sonra, yirmi beþ gün daha kalmýþtýk ayný hastanede ve sen yirmi altýncý gün, kötü hizmete olan tahammülünü yitirerek, kendini imza vererek zorla taburcu ettirmiþtin.
Bizi Sarýmsaklý’daki evimize götürecek bir özel ambulans aramaya baþlamýþtým. Elektrik düðmesinin kenarýna iliþtirilmiþ bir kartvizitteki özel ambulans servisiyle temasa geçerek adamlarla görüþmek istemiþtim. Beyazlar giyinmiþ bir doktor ve yardýmcýsý güler yüzle gelerek, ambulansta sana refakat edeceklerini söyleyerek benimle pazarlýk yapmýþtýlar. Bu görüntü karþýsýnda onlarla anlaþamamak mümkün deðildi.
Sen de lüks bir ambulansla, acý çekmeden yolculuk yapacaðýný umarak mutlu olmuþtun.
Eþyalarýmýzý hazýrlayarak bana gösterilen ambulansa yerleþtirmiþtim. Adamlar, seni de sedyeyle getirip ambulansýn içine sokmuþlardý ve kapýlarý kapatmýþlardý bile. Bir ambulansta olmasý gereken hiçbir þeyin olmadýðý sahte bir ambulanstý bu… Ne doktor, ne hastabakýcý, ikisi de buhar olup kayboluvermiþlerdi. Hareket ettiðimizde, þoföre sormuþtum onlarý. Yoldan alacaðýz diyerek neredeyse Ýzmir çýkýþýna kadar getirmiþti bizi. Yoldan alýnan kimse olmayýnca itiraz etmeye baþlamýþtým.
Þoför, zavallý bir adamdý.
Bizi hastaneye geri götürmesini, yoksa paralarýný vermeyeceðimi söylediðimde, telefon ettiði patronundan þu talimatý almýþtý: “At þerefsizleri ambulanstan yol kýyýsýna da, gel!”









Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn bireysel kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Muhittin Amca...
Hempa...
Hanýmeli...
Siktiriboktan…
Basgitar...
Nerede O Eski Öðretmenler…
Öpücük Tutkusu...
Çapkýným, Hovardayým…
Göz Hakký...
Babamýn Karizmasý...

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Krallarýn Kraliçesi
Balkonlu Ev...
Bizim Köyün Ayýlarý... 2.
Nil Kraliçesi.
Kur'an Ayetlerinden
Facebook Tatilcileri
Babam…
Madam...
Azap Yolu - 1
Azap Yolu - 2

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Part - Time Seviþmeler [Þiir]
Bir "Hiçbir Þey" Olmak [Þiir]
Deliler Bayramý [Þiir]
Nazlý Nazlý Karýlar... [Þiir]
Gülbahar'ým; Can Çiçeðim! [Þiir]
Ýkimiz Ýçin [Þiir]
Hayatým [Þiir]
Halepçe [Þiir]
Senden Önce, Sensiz [Þiir]
Çapkýn Kýz... [Þiir]


Kemal Yavuz Paracýkoðlu kimdir?

Okur yazar, okuduðunu anlar, yazdýðý okunur, emekli büro memurluðundan devþirerek, kendi kendine oldu yazar. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Hiç kimseden etkilenmemiþtir, kendine özgü bir yazý dili kullanýr...


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Kemal Yavuz Paracýkoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.