Edebiyat yaþamýn öncüsüdür, onu öykünmez, ona istediði biçimi verir. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
2- Türkiye denilen bu topraklarda yaþayan insanlar olarak neredeyse hepimizin ortak özelliklerini þöyle sýralayabiliriz. Kendimizi her þeyi en iyi bilen tek kiþi olarak görmemiz, kibirli ve kendini beðenmiþ olmamýz, insanlarý biz ve baþkalarý diye ayýrmaya bayýlmamýz, dedikoducu ve birbirimizi çekemez oluþumuz, biz dýþýndaki tüm dünyanýn tek derdinin “biz”leri yok etmek, kullanmak, köleleþtirmek için kafa yorduklarýný düþünmek olduðunu sanmamýz. 3- Böyle bir ruh hali içinde yoðrulmuþ olan tüm türkiye halklarý olarak birbirlerini anlamayan, karþýsýndakini anlamaya çalýþmaktan çok kendisini dünyanýn merkezinde sanan gruplar olarak karþý karþýya kalýp sonra da birbirlerimize çektirdiðimiz eziyetlerin tek sebebi olarak dýþ güçleri görmek gibi bir paranoya içine düþüyoruz. 4- Genel olarak Türkiye toplumuna paranoyak, obsesif kiþilik bozukluðu hastalýðýndan mustarip bir toplum olarak bakabiliriz. 5- Toplumumuzdaki çeþitli gruplardan Türkler ve Sünniler kaba kuvvetsel baskýyý diðerlerinden daha çok seven bir grup olarak ön plana çýkmaktadýrlar. Özellikle Sünni Kürtler de tarihsel koþullar tam tersini saðlamýþ olsaydý ayný amaçlar için ayný þeyleri yapmaktan hiç çekinmeyecek bir yapýda olduklarýna hiç kuþku yoktur. Türklerle Kürtler ying-yang gibi birbirinin ikizi durumdadýrlar. Eðer Türkler sayýca tersi olup da ülkenin güney doðusunda daha az geliþmiþ bir bölgede batýdaki Kürt çoðunluk tarafýndan kuþatýlmýþ olsalardý bugün yaþanan olaylar arasýnda hiçbir farklýlýk olmayacaktý aslýnda. Birbirlerinin ruh ikizi olan hatta tüm Türkiye’de ýrksal çeþitliliklerin hepsi birbirinin ruh ikizi, üçüzü, beþizi olan bir toplumda yaþamaktayýz. 6- Anlanmak istenmeyen gerçekler: Uygulanýlan baskýlarý görememek gibi bir kusurumuz var. Bu toplumun illa da gerçekler gözlerine zorla sokulana kadar yaptýklarýný inkâr etmek gibi sorunlu bir kiþiliði var. Elin Ýngiliz’i zamanýnda bu ülkeye geliyor okullar açýyor, Ýngilizce öðrenmek isteyenlere Ýngilizce dersi verilen okullar açmasýna izin veriliyor. Sonra bu yetmiyor Ýngiliz’e matematik, fizik, kimya, biyoloji derslerini de Ýngilizce verebilmesine izin veriliyor. Ayný þekilde Fransýz’a, Alman’a, Ýtalyan’a kendi dillerinde benzeri eðitimleri vermelerine izin veriliyor. Halen bu dillerde eðitim yapan bir sürü yasal hak olarak verilmiþ okul var. Ama sonra Türkiye’de iç içe yaþayan gruplardan Türkler grubu yabancýya verdiði bu izinleri Kürtlere yasaklama hakkýný kendinde görebiliyor. Sonra zaman geçiyor ve isyankar Kürtler’den bu durumu kabullenemeyenler “Türkiye toplumunun gözüne sokulana kadar görememe” özelliðinden dolayý kalkýp sorunu diðerinin gözüne zorla sokuyor. Bu kez yaptýðýnýn tam olarak halen farkýna varamayan bir grup kalkýp diðer gruba yasal olarak kendi dillerini konuþabilme ve okullarda öðrenebilme hakkýný geri veriyorlar. Ama halen bu ülkede nedense bir Ýtalyan’ýn isterse Ýtalyanca bir okulda Ýtalyan dili ile matematik öðrenmesine karýþýlmaz iken yabancý bile olmayýp kendi insanlarýmýz olan Kürtlerin Kürtçe bir kolej açýp Kürtçe matematik dersi görmeleri yasalar tarafýndan yasaklanabiliyor. Ve ülkenin batýsýndaki yasakçý taraftan kimse gerçeði kendisine bile yalan söylemeden açýklayamýyor. Peki neden? Neden mi? Korkuyor çünkü, ya Kürtler sonunda kendisinden ayrýlýp giderse Güney Doðu’da toprak altýnda olduðundan þüphelenilen petrolü kaptýrýrsa diye korkuyor. Korkuyor Gap projesi diye bilinen altýn topraklardan kazanacaðý paralarý kaybederse diye korkuyor da ondan. Örneðin Musul Kerkük diye bir yerler var ve altýndan petrol fýþkýrmasý nedeniyle Osmanlýnýn kaybettiði binlerce km karelik baþka alanlar unutulurken bu ikisi unutulamýyor. Peki Neden? Neden? Neden?... Çünkü, para, para, para…. 7- Gerçekte durum tersi olsaydý Kürtler de Türkler gibi ayný þekilde davranacak yapýda olduklarý için bu iki benzeri grubun eþit haklarla donatýldýklarýnda, eþit hareket kabiliyeti kazandýklarýnda her iki toplumun da bozuk paranoyak, obsesif kültürlerinin birbiri ile geçinmesinin imkansýz olduðunu kimse itiraf edemiyor. 8- Neden bir sürü insanýn bir inanç ritülelini yaptýklarý yeri Sünniler ibadethane olarak kabullenemiyor ve ellerindeki çoðulculuktan kaynaklanan gücü kullanarak yasalarca cem evlerinin tanýnmasýna engel oluyorlar? Çünkü ahirette Tanrý’nýn buna nasýl izin verdiniz sorusuyla karþýlaþýrlarsa buna göz yumarak günah iþlemiþ konuma düþeceklerini düþündüklerinden uhrevi çýkarlarý ile çakýþtýðý için. Yalnýzca kendilerini doðru sandýklarýndan kendi inançlarýndan baþka hiçbir inanca içten saygý duyamadýklarý için. Ýki yüzlü, kýskanç, fesatý oynamayý çok iyi bildikleri için. Kalpleri ahiret çýkarlarýnýn hesabýný yapa yapa kirlendiði için. Dinlerin ayrýþtýrýcý zehrine ve insanlarý birbirine düþüren radyasyonuna yoðun olarak maruz kaldýklarý için. 9- Tüm Türkiye halklarýnýn birbirleri ile uyum içinde yaþayabilmek için ruhlarýný kirleten, insanlarý biz ve onlar diye görüp onlarýn hep kötü insanlar, bizlerin ise hep iyi insanlar olduðumuzu sanmamýzý saðlayan özellikle þu Sünni zehrinden kurtulmamýz gerektiðini kabul etmemiz gerekmektedir. Gerçek sorunumuz þudur aslýnda: Neden kendimizi dünyanýn merkezinde, her þeyin en iyisini bilen, en doðru, en iyi, en müthiþ, en cesur, en akýllý, en mümin, en cenneti hak eden insanlar olarak görüyoruz. Çünkü ülkedeki yaygýn din yüzyýllardýr yalnýzca kendisi gibi olmayý kabul edenleri insandan sayýyor, son nefesinde bile son anda o tarafa geçersen sonsuz koþullu merhametten yararlanýlabileceðini öðretiyor. Peki bu bulaþýcý ýrk ayýrt etmez hastalýktan nasýl kurtuluruz??? 10- Ýþin doðrusu kimse bizden daha üstün deðildir ve biz de kimden üstün deðiliz. Kimsenin kimseye nerede, neyi, nasýl konuþacaðýný, neyi hangi dili kullanarak öðrenebileceðini dikta etmeye hakký yoktur. Kimse yurdundan ayrýlmaya zorlanamaz, kimse kimseyle de ayný yurdu paylaþmak zorunda da deðildir. Dünya üzerinde hiçbir sýnýr yoktur ki sonsuza dek kalýcý olsun. Ýnsanlar nasýl yaþamak istiyorsa öyle yaþayabilmelidir. Ýsteyen istediði okula her yaþta baþý örtülü olarak gidebilmelidir, istemeyen hiç kimseye zorla din eðitimi verilmemelidir. Kimseye zorla matematik öðretemezsiniz, kimseye zorla Türkçe öðretmezsiniz, kimseye zorla Kürtçe öðretemezsiniz. Ýstemeyen kimseye zorla eðitim veremezsiniz. Ýsteyen tarikata girer hayatýný öyle yaþar, isteyen bilim okur Mars’ta sebze yetiþtirir. Tek bir ortak payda vardýr: Kimseye istemediði bir þeyi zorla yaptýrmamak. Kimseyi zorla açamazsýnýz ve kimseyi zorla örtemezsiniz. Kimsenin kimseyi baþkanlýk, baþbakanlýk, cumhurbaþkanlýðý sýfatý ile yönetmeye hakký yoktur, kimse tarafýndan yönetilmeye de muhtaç deðiliz. 11- Peki böyle bir ülkede insanlar ülke bütünlüðü bozulmadan ama renklerini de kaybetmeden nasýl beraber yaþayabilir? Kapalý açýða karýþmasa da açýktan rahatsýz oluyorsa, açýk kimseyi zorla açmýyorsa da kapalýdan rahatsýz oluyorsa, o zaman ayný ülkede yaþama bütünlüðünü bozmadan uygulanabilecek tek yol bütün içinde özerk yapýlý bir sistemdir bence. Amerika ve neredeyse tüm Avrupa ülkeleri federatiftir. Ýngiltere, fransa, italya, almanya, ispanya, kanada, rusya…. Yada bunun bir alt kademesi olan özerk belediyecilik tir. Abd’de büyük suçlar hýrsýzlýk, öldürme, gibi suçlar dýþýnda eyaletler kendi yasalarýný koyabilmektedirler. Peki Türkiye’deki insanlar neden bu bize uygun deðil diye düþünüyorlar? Kendi hastalýklý taraflarýnýn içten içe farkýnda olduklarýndan mý yoksa? Bir de son seçimde oyumu kime attým onu da söyleyeyim. Oyumu yukarýda yazdýklarýmýn % 90’ýna katýlmayacaðýný düþündüðüm halde sýrf yazdýðý için, konuþtuðu ve fikirlerini söylediði için içeri atýlan birisinin, 13 Haziran da ailesine, çocuklarýna kavuþmasýnýn bir insanlýk hakký olduðunu düþünerek o yönde kullandým. ( kadýköy’de oturuyorum) . Sonuç bu kiþi seçilemedi, içeriden çýkamýyor ve halen þiddete baþ vurmadan konuþarak insanlarý örgütleyebilme kabiliyeti olan insanlarýn toplama kamplarýnda tutulduðu bir ülke de yaþýyoruz. Daha doðrusu bir bütün olarak bakýldýðýnda, kendisi toplama kampý olan bir ülkede yaþýyoruz. Ve ben silaha sarýlmadýðý sürece, sýrf yazarak, çizerek, konuþarak ikna edebiliyorsa þeytanýn bile özgürlüðünden yanayým……
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ilker uðurlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |