Paul'un Peter hakkýnda söyledikleri, Peter'den çok Paul'u tanýmamýzý saðlar -Spinoza |
|
||||||||||
|
Konutlarýn bazýlarý tamamlanmýþ. Bazýlarý yeni yýkýlmýþ, ötekiler ise hala duruyor. Yeni binalar sadece deprem açýsýndan deðerlendirilecek olursa uygulamaya karþý çýkmak mümkün deðil. Yeni binalar genellikle dört katlý olarak inþa edilmiþ. Yýkýlan konutlardan sonra sokaklar Yeniden planlanmýþ. Caddeler daha geniþ olarak býrakýlmýþ. Ancak þu anda ortada ne sokak ne cadde var. Yerleþim yerinin gelecekte alacaðý görünüm de henüz anlaþýlamýyor. Benim evine gittiðim kiþi oraya seksenli yýllarýn baþýnda yerleþti. Tek katlý taþ ve topraktan yýðma bir evdi. Tam yirmi beþ sene o ev için çalýþtý. Þemiklerden bisiklet ile Halkapýnar'daki Sümerbank fabrikasýna gitti. Birkaç kuruþ kazanabilmek için fazla mesailerin üzerine balýklama atladý. Daha ucuza satýldýðý için mahalle arasýnda satýlan bayat ekmekleri ýsýtýp tazeymiþ gibi yedi. Evini yýkýp bodrum ve birinci katý bitirdiði sene Yamanlar Deresi Karþýyaka'yý sel aldý. Ýnsanlar öldü, eþyalarý sulara kapýlýp körfeze aktý. Mevla'm yüzüme baktý, eski evde sele yakalanmadým þükür diye çocuklar gibi sevindi. O yasalara karþý gelecek, kabadayý, baþýna buyruk biri deðildi. Belediyeler izin verdi bir kat daha yaptý. Seçimlerden önce göz yumuldu bir kat daha yaptý. Yemedi, içmedi, tatile hiç gitmedi. Diþle, týrnakla çalýþtý ve üç katlý bir evi oldu. Evinin deðeri hiçbir zaman milyon liralara ulaþmadý. Otuz yýl sonra birileri çýkýp kentsel dönüþümü icat etti. Çankaya Belediyesinin Portakal Çiçeði Vadisi projesi herkesi büyüledi. Gecekondu sahipleri birden kentli oluverdiler. Ýzmir Gültepe'de Pýrnalý'lý Ahmet evinin tapusunu tam otuz beþ sene sonra aldý. Üstelik daha önce parasýyla satýn aldýðý arsayý bir kez daha belediyeden satýn alarak. Bunlar ana, baba tüm aile 1965 yýlýnda Makedonya'dan kalkýp Gültepe'ye yerleþmiþler. Evlerinin olduðu yer sert, yalçýn kayalýk. Otu býrak yosun bitmez. Oradaki hazine arazilerini önce Trabzonlular sahiplenmiþler. Beleþten konduklarý arsalarý sonra Konyalýlara satmýþlar. Pýrnalý'lý Ahmet evlerinin oturduðu arsayý Konyalýlardan almýþ. Ama tapu ne gezer. Adi senetle. Evini yapýp oturduktan sonra, ana baba bu dünyadan göçüp gittikten sonra bir de bakmýþlar ki arsalar devlet babanýn. En azýndan tapumuz olacak diye seve seve hatta sevine sevine paralarýný ödemiþler. Þemiklerdeki arsalarýn durumunun bundan farklý olacaðýný hiç sanmýyorum. Bu nasýl bir devlet baba ki gözlerinin önünde insanlar bir koyundan beþ post çýkarýrken hiçbir þey görmez, duymaz? Kýsadan gidelim; Þemiklerde kentsel dönüþüm baðýmsýz müteahhitler üzerinden yürütülüyor. Ýhaleye nasýl giriyorlar, iþi kimden alýp yükleniyorlar bilmiyorum. Ancak mülklerin eski sahipleri devlet babayla deðil müteahhitlerle bireysel olarak pazarlýk ediliyor. Ortada tek bir gerçek var. Evin öyle veya böyle yýkýlacak. Anlaþmaya mecbursun. Kural basit. Evinin oturum alaný yetmiþ beþ metrekareyse sana bir daire veriyorlar. Eðer küçükse bir daire sahibi olmak için aradaki farký cebinden ödüyorsun. Üç katlý, diþle týrnakla inþa ettiðin ev yýkýlýyor ama senin oturacak tek dairen bile olmuyor. Üstelik arsalar belli parsellerle gruplanmýþ. Yýllarca komþuluk edenler birbirlerinden gizli olarak pazarlýk etmeye çalýþýyorlar. Yýllarca komþuluk edenler üç kuruþ için birbirlerini satýyorlar. Ne acý… Genel manzara þu; Bu semtin sakinleri genellikle balkan göçmenleri. Çalýþkan ve vukuatsýz insanlar. Oturduklarý konutlar onlarýn elli yýllýk, kýrk yýllýk yaþam amacýna ulaþmak olarak görülmüþ. Bütün ömrünü bir ev sahibi olmaya harcamýþ insanlara þimdi sizin eviniz yok deniyor. Sanki gözlerini bir kâbusa açmýþlar gibi kendi sokaklarýnda þaþkýn þaþkýn geziyorlar. Diþ ile týrnakla kazanýlan mülkler müteahhitlere kurban ediliyor. Rakamlarla ifadesi zor büyüklükte rant var. Yeni yapýlan konutlarýn bahçeleri yok. Otoparklarý yok. Yeþil alanlarý yok. Yýkýlan binalarýn benzerleri yapýlýyor. Sadece caddeler geniþliyor. Ve elbette yeniler depreme daha dayanýklýdýr. Yoksullarýn ellerindeki son kuruþlar alýnarak yeni zenginler yaratýlýyor. Yýkalan konutlarýn çoðunun oturma alaný yetmiþ beþ metrekarenin altýnda. Üç katlý binalarý yýkýlýyor ama onlar yeni bir daireyi müteahhitten yeniden satýn almalýlar. Benim anlamadýðým, aklýmýn almadýðý binlerce konu var. Keþke sadece kentsel dönüþüm olsa. Çekirge Devlet Hastanesindeyim. Saat ikindiye yaklaþýyor. Sabahtan beri koþuþturan hastalar durulmaya, ortalýk sakinleþmeye baþladý. Birden koridordaki insan tipleri deðiþmeye baþladý. Ýyi giyimle güzel kadýnlar ve yakýþýklý gençler ellerindeki kocaman çantalarla doktorlarý birer birer ziyaret etmeye baþladýlar. Benimle ayný banký baylaþan delikanlýya bunlar kim diye sordum. "Onlar Ýlaç tanýtýcýsý amca "dedi. "Çok para var bu iþte." Hayda buyur buradan yak. Onlar niye ilaçlarý tanýtýyorlar? Doktorlar reçetelere yazacaklarý ilaçlarý bilmiyorlar mý? Niye insanlarýn bu kadar zamanýný alýyorlar? Bu iþten doktorlarýn karý ne? O gençlere kim para veriyor. Peki, firmalarýn bundan kazancý ne? Zaten bütün ilaçlar eczanelerde bulunmuyor mu? Doktor gerekli ilacý yazar. Sen de parasýný verip eczaneden alýrsýn? Acaba doktorlar bize gerekeni deðil de baþkasýnýn önerdiði ilaçlarý mý yazýyor. Ýþte yine aklým karýþtý. Ýsrail, Birleþmiþ Milletlerin Ýran'a hakkýnda hazýrladýðý nükleer raporuna çok kýzmýþ. Bütün dünyayý korumak için, insanlýðý kurtarmak için voltraný bile oluþturmadan Ýran'a tek baþýna saldýrmayý düþünüyormuþ. Hayda!.. Sana bu görevi kim verdi? Senin de nükleer bomban var? Baþkalarý da sana saldýrsýn o zaman. Ýþin garibi kimse hýþt pýþt da demiyor. Meydaný boþ bulmuþ esip gürlüyor. Gerçekten Ýran'a saldýrsa kimsenin kýlý kýpýrdamayacak. Baþbakanýmýz da Ýsrail'e rest çekmelerini unutmuþ. Ne oluyor birader? Ýran Müslüman ülke... Biz de Müslüman bir partinin ve Müslüman bir hükümetin baþýyýz. Çüþ bakalým komþu, sen ne yapýyorsun demiyor. Bir ay önce Ýsrail'e sen katilsin diyordu. Filistinlileri çocuk, kadýn, yaþlý demeden katlediyorsun diyordu. Þimdi susuyor. Acaba bizim baþbakanýmýzýn düðmesi mi var? Gizli bir el istediði zaman açýp kapatýyor mu? Cennetten kaçmak ister mi insan? Cennet yurdum, yedi iklimim, dört kýtam üzerinde biz biraz çýkýntý mýyýz? Biz depremlerde, çürük binalarýn altýnda karýncalar gibi ölürüz. Sel olur bizim sokaklarýmýz göl olur. Askere gidip biz ölürüz. Kar bizim çatýlarýmýza yaðar, öfkeli rüzgârlar bizim çatýlarýmýzý söküp atar. Biz ölürken birileri zengin olur. Neden böyle oluyor diye soramayýz. Biz hep yayayýz, hep aylýk faturalarý ödemenin derdinde. Hep iþsiziz, hep yoksul, hep hastane koridorlarýnda kuru kalabalýk… Biz hep kuyruklarýyýz. Hep otobüslerde ya da yaðmurdan korunaksýz duraklarýn önünde… Hep bekliyoruz. Biz bu cennette karýncalar kadar çok ama hep kuru kalabalýðýz.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © seyfullah ÇALIÞKAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |