Þu an, siz bu yazýyý okurken pek çok insan eziyet ve zulüm görüyor...
Bazýlarý yoksullukla, açlýk ve susuzlukla pençeleþiyor...
Kimi küçük yaþta çalýþmak zorunda...
Kimi ise evinden, ailesinden, çocuklarýndan koparýlmýþ, yurdundan sürülmüþ durumda...

Gazete ve televizyonlarda bu insanlarýn görüntüleri çok sýk yayýnlanýr. Ama insanlarýn çoðu gazetenin bir sonraki sayfasýný çevirdiði ya da izlediði televizyon kanalýný deðiþtirdiðinde bu insanlarýn varlýðýný unutur. Tüm dünyada insanlarýn büyük çoðunluðu bu þekilde umursuz davrandýðý içindir ki yeryüzünde zulüm, haksýzlýk ve acýlar hiç bitmez...

Yalnýzca, insanlara karþýlýk beklemeksizin yardýmcý olan bir vicdan anlayýþý soruna çözüm olabilir. Böyle bir vicdan anlayýþýnýn tek kaynaðý ise, dindir. Samimi inanan insanlar, Allah’ýn rýzasýný kazanmak için, özveride bulunarak insanlara yardýmcý olabilirler. Kur’an bu güzel ahlaktan, “Kendileri, ona duyduklarý sevgiye raðmen yemeði, yoksula, yetime ve esire yedirirler. "Biz size, ancak Allah’ýn rýzasý için yediriyoruz; sizden ne bir karþýlýk istiyoruz, ne bir teþekkür. Çünkü biz, asýk suratlý, zorlu bir gün nedeniyle Rabbimizden korkuyoruz." (Ýnsan Suresi, 8-10) ifadesiyle söz eder.

Ýnsanlýk sevgi, þefkat, merhamet ve özveri gibi güzel özellikleri içeren Kur’an ahlakýný model aldýðýnda, gerçek adalet ve barýþ yaþanabilir. Aksi halde yeryüzü haksýzlýk ve adaletsizliklerle dolacaktýr. Bugün de olduðu gibi...

Yaþanan ahlaki bozukluklar, hemen her insanýn bildiði sorunlardýr. Ancak insanlarýn büyük bir çoðunluðu, bu sorunlarýn hiçbirini çözüme kavuþturacak adýmlar atmaz. Üzerine sorumluluk almaz. Dahasý üzerinde düþünmeye ihtiyaç dahi duymaz. Bazý insanlar ise sorunlarý çözmek için uðraþýr ancak baþaramaz.

Dünyadaki yangýný söndürmede bugüne kadar baþarýlý olunamama nedeni, çözümün hep yanlýþ yerlerde aranýyor olmasýdýr. Çözüm þu sistem ya da bu inançta deðildir. Çözüm Allah’ýn insan için en uygun yaþam olduðunu bildirdiði gerçek Kur’an ahlakýnýn yaþanmasýndadýr. Ýnsanlarýn bencil deðil, özverili olmasýndadýr. Ýnsanlarýn acýmasýz deðil merhametli olmasýndadýr. Kýsacasý insanlarýn dünyaya bakýþlarýnýn deðiþmesi, Kur’an penceresinden bakmalarýndadýr. Ýslam ahlakýnýn yaygýnlaþmasý ancak barýþ, sevgi, kardeþlik ve güzellikle gerçekleþecektir.

… Bu dünyada güzel davranýþlarda bulunanlara güzellik vardýr; ahiret yurdu ise daha hayýrlýdýr. Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir. (Nahl Suresi, 30)

Acýlarýn, katliamlarýn, çilelerin ve fitnenin son bulmasý için ilk aþama Müslüman ülkelerin ittifak etmeleri ve Ýslam Birliði’nin kurulmasýdýr. Bugün bu birlik kaçýnýlmaz bir ihtiyaç. Güçlü bir beraberlik ve dayanýþma içindeki Ýslam aleminin ortak sesi olacak, dünyaya hoþgörüyü öðretecek, Müslüman olan ve olmayan her insana refah ve huzur getirecek olan Ýslam uygarlýðýnýn yeniden inþasý için çaba göstermek, en önemli sorumluluklarýmýzdan olmalý.

Ýslam ahlâkýnýn yeryüzü hakimiyeti, samimi her Müslüman’ýn özlemi ve duasýdýr; ancak Kur’an’ýn da müjdesi ve vaadidir. Müslümana, “Kur’an ahlaký hakim olmaz“ sözü bir yana, “Kur’an ahlaký acaba hakim olabilir mi?“ demek dahi yakýþmaz. Ümitsizlik Müslümanýn asla yaþamamasý gereken bir ruh halidir. Müslüman umutlu, þevkli olmalý ve Rabb’inin vaadine güvenmeli, “Kur’an ahlaký hakim olacak!“ demelidir. Samimi her Müslüman’ýn ulaþmak isteyeceði huzur ve güven dolu bu yaþam, insanlar için dünya hayatýnda çok üstün bir ödüldür, gerçek bir bayramdýr.


Fuat Türker