Ýnsanlýk tarihinin her döneminde kötüler, iyileri yok etmek, onlarýn hayra yönelik faaliyetlerini durdurmak, Kur’an ahlakýný yaymalarýna ve insanlara faydalý olmalarýna engel olmak için yöntemler geliþtirir, uygulamaya koyarlar. Yöntemlerinden biri de onlarla alay etmek, onlarý insanlarýn gözünde küçük düþürmeye gayret etmek ve önemsiz kimseler olarak göstermeye çalýþmaktýr.

Samimi ve vicdan sahibi iyi insanlar, yaþadýklarý toplumdaki diðer insanlara ahiretin, hesap gününün varlýðý, Allah sevgisinin ve korkusunun önemi gibi konularý anlatýr, onlarý Kur’an ahlakýnýn güzelliklerini yaþamaya davet ederler. Samimiyetleri insanlarý olumlu etkiler ve toplumda zamanla Allah inancý, güzel ahlak, iyilikler, güzellikler, dostluklar, saygý ve sevgi artmaya baþlar. Ýnsanlarýn kalpleri birbirine ýsýnýr.

Kuþkusuz bu durum kötülerin, fitne ve hasetçilerin, ahlaki ve imani zafiyet içindeki kiþilerin hoþlanmadýklarý bir geliþmedir. Bu yüzden iyileri yollarýndan alýkoymak için onlarý düþük akýllý, deli, yobaz, sýð görüþlü, gerici olarak nitelendirirler. Deli ya da sýð görüþlü birinin görüþlerine deðer verilmeyeceðini bildikleri için özellikle bu taktiði çok yoðun kullanýrlar.

Kötüler, müminlerin toplumdaki saygýnlýklarýný yok etmek için hesaplar yaparlar. Ancak hesaplayamadýklarý bir konu vardýr ki, bu sahtekar, ikiyüzlü, sinsi, þeytani karakterli kiþiler hiçbir zaman sonunda baþarýya ulaþamazlar.

Yaþanan durum Allah’ýn kanunudur, bir sýnamadýr. Peygamberler, elçiler, sahabeler, Allah yolunda çalýþan her Müslüman bu uygunsuz üslup, alay ve suçlamalarla karþýlaþmýþtýr.

Kalpleri hastalýkla kararmýþ bu kiþilerin, müminlere karþý içlerinde besledikleri kin ve nefretin dozu, alaycý ve hakaret dolu sözleriyle deþifre olandan daha fazladýr:

Ey iman edenler, sizden olmayanlarý sýrdaþ edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalýþýyor, size zorlu bir sýkýntý verecek þeyden hoþlanýrlar. Buðz (ve düþmanlýklarý) aðýzlarýndan dýþa vurmuþtur, sinelerinin gizli tuttuklarý ise, daha büyüktür. Size ayetlerimizi açýkladýk; belki akýl erdirirsiniz. (Al-i Ýmran Suresi, 118)

Ýnkarcýlardaki saldýrganlýk ve nefretin nedeni, müminlerin, iftiracý, ahlaksýz, vicdansýz ve Allah’ýn sýnýrlarýný çiðneyen bu kimselerle birlikte olmamalarýdýr. Her durumda Allah’ýn buyruklarýný kendi çýkarlarýndan üstün tutmalarý da bir baþka nedendir. Bu yüzden samimi her mümine elleri ve dilleriyle zarar vermeye, kendilerince aþaðýlamaya çalýþýrlar.

"Delilik" suçlamasýnda bulunan kötüler, salih müminlerin gerçekte akýllý, basiretli ve dengeli insanlar olduklarýný bilirler. Ancak insanlarýn gözündeki saygýnlýklarýný zedeleyebilmek amacýyla bu saçma iftirayý atarlar:

Kavminin önde gelenlerinden inkar edenler dediler ki: "Gerçekte biz seni ’aklî bir yetersizlik’ içinde görüyoruz ve doðrusu biz senin yalancýlardan olduðunu sanýyoruz." (Hud:) "Ey kavmim" dedi. "Bende ’akýl yetersizliði’ yoktur; ama ben gerçekten alemlerin Rabbinden bir elçiyim" dedi. "Size Rabbimin risaletini teblið ediyorum. Ben sizin için güvenilir bir öðütçüyüm." (Araf Suresi, 66-68)

Ýnkarcýlar, iyileri küçük düþürmeye çalýþýrken onlara çirkin lakaplar takar, onlarla birlikte olan müminlerin de düþük akýllý ve sýð görüþlü olduklarýný iddia ederler. Böylece müminleri deðersiz hale getirebileceklerini zannederler. Kur’an ise asýl düþük akýllýlarýn kimler olduðunu haber verir:

Ve (yine) kendilerine: "Ýnsanlarýn iman ettiði gibi siz de iman edin" denildiðinde: "Düþük akýllýlarýn iman ettiði gibi mi iman edelim?" derler. Bilin ki, gerçekten asýl düþük-akýllýlar kendileridir; ama bilmezler. (Bakara Suresi, 13)

Alaycýlýk ve çirkin söz söylemek karakterlerinin bir parçasý olan kötüler, samimi müminleri alaya aldýklarý gibi, onlarýn savunduklarý deðerlerle de alay ederler. Bu çirkin davranýþlar karþýsýnda mümin, kendinden önceki elçi, peygamber ve diðer müminler gibi davranýr. Onlar gibi sabreder, Allah’ýn bir kanununa þahit olduðu için tevekkülle karþýlar. Gösterdiði güzel ahlakýn, derecesini artýrmasýný ve ahirette en güzel karþýlýðý almayý umut eder.

Allah, "Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali baþýnýza gelmeden cennete gireceðinizi mi sandýnýz?.." (Bakara Suresi, 214) buyurur. Mümin, kendisinden önce gelip-geçenlerin durumu baþýna geldiði için ayný zamanda þükreder. Kendisine inkarcýlarýn yaptýðý çirkinliklerin, güzelliklere dönüþeceðinin bilincindedir.

Orta yere kitap konduðu o gün, peygamberler ve þahidlerin getirildiði ve aralarýnda hak ile hüküm verildiðinde kimse haksýzlýða uðratýlmaz. O gün mümini, Rabb’inin, Katýndan rahmetle yarattýðý sonsuz nimet ve güzellikler sarmýþtýr. Kötüleri ise sarýp kuþatan, sonsuz azaptýr.

Andolsun, senden önceki elçilerle de alay edildi, fakat içlerinden küçük düþürenleri, o alaya aldýklarý (azap) sarýp-kuþatýverdi. (Enbiya Suresi, 41)

Fuat Türker