Tarih boyunca inkar içindeki idareciler ya da topluluklarýn ileri gelenleri Allah’ýn peygamberlerine, elçilerine ve onlarla birlikte olan müminlere acýmasýz baskýlar uygulamýþtýr. Ýþkenceler yapmýþ, türlü tuzaklar kurarak yollarýndan engellemeye çalýþmýþ, onlarý yurtlarýndan sürmüþlerdir. Bu konuda tarihteki en önemli örnek Firavun’dur. Firavun Mýsýr’da muhteþem bir zenginlik içinde yaþarken, o dönemin Müslümanlarý olan Ýsrailoðullarý’na þiddetli baský ve zulüm uygulamýþtýr:

Sizi, dayanýlmaz iþkencelere uðrattýklarýnda, Firavun ailesinin elinden kurtardýðýmýzý hatýrlayýn. Onlar, kadýnlarýnýzý diri býrakýp, erkek çocuklarýnýzý boðazlýyorlardý. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir imtihan vardý. (Bakara Suresi, 49)

Yukarýdaki ayette önemli bir sýr vardýr. Firavun’un uyguladýðý zulmün iman edenler için Allah’tan bir imtihan vesilesi olduðu sýrrý... Geçmiþte ve halen günümüzde tüm dünyada eziyet gören Müslümanlar Allah’ýn imtihanýna tabidirler. Dünya üzerinde var oluþ amacý Rabb’inin hoþnutluðunu kazanmak olan ve bu yönde ciddi çaba gösteren bir mümin için tüm bu sýnamalar ecir vesilesidir. Bu ‘göz açýp kapama süresi’ kadar kýsa dünya hayatýnda, zorluk zamanlarýnda müminlerin gösterdikleri sabýr ve tevekküllerinin, Allah katýnda çok üstün bir karþýlýðý olacaktýr. Geçmiþte de birçok mümin topluluðun ayný sýkýntýlarý yaþamýþ olmasý, müminler için bir ölçüdür, Allah’ýn sünnetidir.

Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali baþýnýza gelmeden cennete gireceðinizi mi sandýnýz? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanýlmaz bir zorluk çattý ve öylesine sarsýldýlar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü’minlerle; "Allah’ýn yardýmý ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Þüphesiz Allah’ýn yardýmý pek yakýndýr. (Bakara Suresi, 214)

Zorlu dönemlerde iman edenler büyük imtihanlar yaþamýþlar, ancak her zaman Allah’ýn yardýmý onlarla olmuþtur. Dahasý, ayetteki gibi, o yardým her zaman çok yakýn olmuþtur. Kafir ve müþrikler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacak, Ýslam’ý tüm dinlere üstün kýlacaktýr.

Onlar, Allah’ýn nurunu aðýzlarýyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, kendi nurunu tamamlayýcýdýr; kafirler hoþ görmese bile. Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O’dur. Öyle ki onu (hak din olan Ýslam’ý) bütün dinlere karþý üstün kýlacaktýr; müþrikler hoþ görmese bile. (Saf Suresi, 8-9)

Allah’ý birleyerek, þirk bulaþtýrmaksýzýn, katýksýzca iman edenlerin yeryüzüne mirasçý olacaklarý da “Andolsun, biz Zikir’den sonra Zebur’da da: "Þüphesiz Arz’a salih kullarým varisçi olacaktýr" diye yazdýk. (Enbiya Suresi, 105) ayeti ve benzer ayetlerle müjdelenir.

Kur’an ahlakýnýn hakimiyetiyle müjdelenmek kuþkusuz tüm müminler için çok büyük þereftir. Ancak bu büyük þeref, büyük bir sorumluluðu da beraberinde getirir. Her Müslüman’ýn fikir mücadelesi yapabilecek bilgi donanýmý ve kararlýlýða sahip olmasý gereklidir. Zayýf býrakýlanlar, masum ve savunmasýz insanlar açlýk ve sefalet içinde yaþarken, eziyet ve iþkence görürken vicdanlý insanlar bunlarý görmezden gelemezler.

Þu bir gerçektir ki, yeryüzündeki bozgunculuðun temelinde dinsizlik vardýr ve her samimi insan dinsizliðe karþý fikir mücadelesi yapabilir. Gerçek adalet, merhamet, sevgi, özveri, baðýþlayýcýlýk gibi üstün ahlak özellikleri yeryüzüne hakim olduðunda, adil, barýþ, huzur ve güven dolu mutlu bir dünya oluþacaktýr. Vicdanlý inanan insanlarýn birlik ruhuyla gösterecekleri çaba, Allah’ýn dilemesiyle baþarýya ulaþacaktýr.

Dinsizliðin insanlarý ve dolayýsýyla toplumu yýpratýcý, yýkýcý etkilerini ortadan kaldýrarak, din ahlakýnýn güzelliklerini yerleþtirmek, tüm inananlarýn sorumluluðudur.

Hayýr, Biz hakký batýlýn üstüne fýrlatýrýz, o da onun beynini darmadaðýn eder. Bir de bakarsýn ki, o, yok olup gitmiþtir… (Enbiya Suresi, 18) buyurur Allah. Þefkat, sevgi, barýþ ve kardeþliði esas alýrsak Yüce Allah batýlý yok edecek, hakký hakim kýlarak dünyayý cennete çevirecektir.

Yardým, zafer ve fetih yakýndýr. Unutmayalým; “Allah, kafirlere mü’minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez.” (Nisa Suresi, 141)

Fuat Türker