Yaþama karþý sýmsýcak bir sevgi besliyorum... -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Bana hiç yüz vermemiþ olsalar da, yüzüme bir kez bile bakmadýklarý için ayýp etmiþ olsalar bile Rum kýzlarý güzeldi. Þimdi adýný unuttum ama bir camcý vardý. Kýzlarýnýn güzelliði bütün adanýn dilindeydi. Þaka maka deðil gerçekten çok güzeldi. Yanaðýnýn alýný güller, dudaklarýnýn kýrmýzýsýný görse elmalar kýskanýrdý. Bir daha ömrü billâh böylesini görmedim. Yorgo ile Camcý’nýn dükkânýna gitmiþtik. Koyunlarý iþaretlemek için kumaþ boyasý alacaktý. Camcý yoktu ama dükkâný açýktý. Ýçeri girdik. Kimse yok mu diye seslendik. Ahþap binanýn alt katý dükkân, üst katý evdi. Merdivenlerden bir kýz indi. Yüzünün alý tam al, beyazý kar gibi lekesiz, gözlerinin karasý gece gibiydi. Kumaþ boyasý alamadýk. Çünkü kýz bu iþlerden anlamýyordu. Babasý da yarým saate kadar gelecekti. Ama hýrdavatçý dükkânýnda Camcý da saatlerce beklenmezdi. Elimiz boy olarak dükkândan çýkýp gittik. Biz sonra yeniden geliriz dedik. O kýzý bir kez daha gördüm. Gökçeada çarþýsýnda postanenin önünden geçip gitmiþti. Aklýnýza yanlýþ bir þey gelmesin. Kýza yiyecek gibi falan bakmadýk. O mahcuptu gözlerimiz karþýlaþtýðýnda biz de utangaçtýk. Öylesine baktýk, bir aðaca, taþa, duvara, hýrdavatçý dükkânýndaki nesnelere bakar gibi. Yüzeysel ve öylesine iþte. Yorgo ile yaþýt olmalarýna raðmen pek tanýþýyor gibi deðillerdi. Çünkü karþýlaþtýklarýnda hiçbir samimiyet belirtisi göstermediler. Onlarýn bu durumu aslýnda biraz garibime gitti. Çünkü topu topu birkaç bin kiþilik bir Rum topluluktular. Bunu Yorgo’ya sordum. “Camcý’nýn kýzý Yunanistan’da okuyor. Biz Ýstanbul’da. Neredeyse hiç karþýlaþmýyoruz,” demiþti. Kaleköy de yazýn günbatýmlarý çok güzel olur. Güneþ Kaleköy sahilinde inmeden önce Semandirek adasýna bakýr bir ayna tutar. Sahildeki evleri göreceðinizi sanýrsýnýz. Belli belirsiz beyaz lekeler ortaya çýksa da gördükleriniz ev midir seçemezsiniz. Ýki adanýn arasýndaki bütün deniz portakal rengine boyandýðýnda Yýldýz Koyunda resmen artýk alacakaranlýktýr. Küçücük bir tepe güneþi bu kadar saklar mý diye düþünmeden edemezsiniz. Güneþ Gökçeada’dan ayrýldýktan sonra Semandirek’te varýnca orada biraz dinlenir gibi gökyüzünde asýlý kalýr. Bazen bir iki bulut çizgisi kýlýç gibi incecik güneþe doðru uzanýr. Bazen de martýlar güneþe doðru uçarlar. Resimlerdeki gibi… Dikkatli bakarsanýz karþý kýyýdaki tepelerin neon lambasý gibi parlayan ýþýktan çizgilerini görebilirsiniz. Elimde deðil, bu manzarayý her gördüðümde coðrafya dersinde öðrendiklerimin hepsini kaldýrýp zihnimden atarým. Dünya bilmem hangi hýzla güneþin etrafýnda dönermiþ ve iki meridyen arasýndaki zaman dilimi dört dakikaymýþ. Masal bunlar. Kaleköy’e gidin gün batýmýný izleyin. Siz de benim gibi güneþin ada ada dolaþýp kafasýna göre takýldýðýný göreceksiniz. Kaleköy sahillerinde bazen zýpkýnla balýk avýna takýlýrdýk. Su öylesine duru ve aydýnlýk olurdu ki onlarca metre ilersini bile görebilirdik. Müthiþ bir renk cümbüþü ve yüzlerce balýk çeþidiyle seyrine doyum olmazdý. Bir arkadaþým parlak renkli göz alýcý güzellikteki canlýlara fazla yaklaþma demiþti. En tehlikelileri onlardýr. Zýpkýnla vursan bile kýyýya getirmeden dokunma sakýn. Anlayan birine göster. Parlak renkli canlýlar hep zehirli olurmuþ.. Balýðýn bol olduðu kayalýklar beni hep ürkütürdü. Arkadaþlarým yanýmda deðilse gidemezdim. Sadece kumsalýn açýklarýnda dolaþýrdým. Kayalarýn kuytu ve koyu gölgeleri denizi dipsiz kuyular gibi gösterirdi. Ve aniden kocaman bir balýk çýkýp üzerime doðru gelse ne yapacaðýmý bilemezdim. Birkaç kez karagöz vurdum. Kefal, levrek ve adýný bilmediðim birkaç karabalýk. Orfoz vurmadým örneðin, ya da akya… Gökçeada dýþýnda bir daha zýpkýnla hiç dalmadým. Hala her gittiðim yerde Gökçeada’nýn o büyülü, berrak sularýný ararým. Sinemacý Namýk öðrencilerle muhatap olmazdý. Zayýf, ince, bir deri bir kemik diye tanýmlanan insanlardandý. Cezaevindeki mahkûmiyeti bittikten sonra memleketine gitmeyip adaya yerleþenlerden olduðu söylenirdi. Düþmanlýklarý ve piþmanlýðýný memleketinde býrakýp adada kendince bir yaþam kurmuþtu. Öðrencilerle sýký fýký olmamasýnýn nedenini anlayabiliyorum. Çünkü öðrencilerin neredeyse hepsi genç olma sýkýntýsýndan sivilce döken çocuklardý. Biraz bitirimdiler ve azýcýk da kurnaz. Elini veren kolunu geri alamazdý. Örneðin o yýllarda öðrencilere sýcak davranan bir lokantacýmýz vardý. Adamýn canýný burnundan getirirdik. Bizden yediðimizin, içtiðimizin yarý parasýný zor alabilirdi. Sinemacý Namýk akþama doðru Kaleköy’e giderdi. Külüstür bir mobiletli vardý. Arkasýnda da küçücük bir sepeti... Her akþam Kaleköy Limanýnýn bitiþiðindeki falezlere olta atardý. Tipik bir balýkçýydý. Her zaman birkaç günlük sakalý olurdu. Yem takmadýðý, misinasýný sarmadýðý zamanlarda dudaðýnda sürekli yanan bir sigara otururdu. Kalýn misinanýn ucundaki kocaman bir kancaya irice bir istavriti veya sardalyeyi büsbütün takýp denize atardý. “Bu adam balinaya mý olta atýyor,” derdik. Yunus ya da köpek balýðý avlasa anlarým. Sýyýrmýþ abi bu adam. Sýyýrmýþ iþte bi …kimi tutamaz bu oltayla.” Aslýnda biz ne oltadan, ne de balýktan anlardýk. O neredeyse her akþam kocaman bir orfoz avlardý. Ýhtimal ki satardý. Çünkü o kocaman balýðý insan bir hafta yese bile bitiremezdi. Falezlerin dibinden çektiði balýðý gördüðümde gözlerime inanamadým. Kocaman balýðý kan ter içinde kayalarýn üzerine çeker. Karþýsýna geçip bir keyif sigarasý içerdi. Kayalarýn üzerinde çýrpýnan balýk kolay kolay ölmezdi. Zýpladýkça rengi çekilir, solardý. Sudan çýktýðý andaki pýrýltýlý hali ölümüyle birlikte silinip giderdi. Seyfullah Aðustos 2009
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © seyfullah ÇALIÞKAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |