Gerçeði arayan bir insan, öncelikle her þeyden gücü yettiðince kuþku duymalýdýr. -Descartes |
|
||||||||||
|
Aslýnda bir saygýsýzlýðýný da görmüþ deðildi damadýnýn, bir dediðini de iki etmemiþti hiçbir gün. Kýzýndan da bir þikayet gelmemiþti bugüne kadar kendisine. Ama ana yüreði iþte, yakýþtýramamýþtý yýllarca kimseleri kýzýna. Hep daha iyisine layýktý kuzusu, hep daha yakýþýklýsýna ve daha uzun boylusuna, daha az kývýrcýðýna, daha düzgün lehçelisine, daha az kýllýsýna, daha sarý tüylüsüne, daha az keline derken kýzýnýn yaþ ilerlemiþ ve eve kýz istemeye gelenler de seyrekleþir olmuþtu. Hiçbir zaman bilemeyecekti teyze, son istemeye gelen miydi bu herif yoksa biraz daha þansýný zorlasa mýydý? Allahtan kýzýnýn canýna tak etmiþti de bekarlýk, postayý atývermiþti annesine bir gece. Ya beni bu adama verirsin ya da evlenmem artýk, otururum evde deyivermiþti anacýðýna. Düðün de istediði gibi olmamýþtý ya teyzenin, ama ne boþver demiþti kendi kendine. Ben mi evleneceðim herifle, kendi seçti kýzým, bana susmak düþer artýk, diyerek kapamýþtý çenesini düðün boyunca. Tam zamanýnda dünyaya gelen gerdek bebeði annneannenin içini biraz ýsýttýysa da, konu komþuya bir türlü havasýný atamadýðý damadý yine gözüne girememiþti kaynanasýnýn. Kendi kuzusundan daha pasaklý mahalle kýzlarý mühendisler, avukatlar bulurken, bizimkisi boru fabrikasýndaki iþçiye varmýþtý. Kýzýný istemeye geldiklerinde sormuþtu damat adayýna, "evladým sen ne iþ yaparsýn?" diye. "Çapakçýyým efendim" demiþti. "Ne çapaðý evladým?" "Hani þehre doðru giden yolun solunda çelik fabrikasý varya, oranýn içinde boru bölümü var. Boru bölümünün içinde montaj bölümü var. Montaj bölümünün içinde kaynak bölümü var. Kaynak bölümünün içinde çapak bölümü var. Borunun içinde kalan çapaklarý temizliyorlar orada. Ben baþ çapakçýyým efendim. Parmaklarým ince benim, borunun içerisine elim rahatça sýðýyor diye orada iþ verdiler bana". Ne güzel diye geçirmiþti içinden, ince parmaklý damatmýþ bizim de kýsmetimiz. Rahmetli beyinin de parmaklarý inceydi, "inþallah bizim rahmetliye benzemiyordur heryeri" diye mýrýldandý teyze, talihsiz kýzýna bakarak. Halbuki ya yeni komþusu? Tip dersen tip, diploma dersen diploma, nezaket dersen, o biçim. O delikanlý deðil miydi, balkonda her gördüðünde halini hatýrýný soran? O delikanlý deðil miydi, teyzenin akþamdan kapýnýn önüne koyduðu çöpünü, sabah iþe giderken alýp, çöp kutusuna atýveren. Yakýþýklý komþusu, her akþam iþten geldiðinde balkondaki papatyalarýný sular, sararan yapraklar varsa tek tek ayýklar, bazen çiçekleriyle konuþur, bazense teyzenin bilmediði bir nedenden ötürü onlara mýrýldanarak teþekkür ederdi. Balkonlarý bitiþikti, aradaki ince duvardan dýþarý uzanarak yan tarafa baktýðýnda delikanlýyý görmüþtü. Mahalleye taþýnalý daha birkaç gün olmuþ ama her gün bir ritüel haline getirdiði çiçek bakýmý mahallelinin dikkatini çekmiþti. Hayýrlý akþam evladým ile baþlayan balkon muhabbeti, birkaç gün sonra delikanlýnýn teyzeye bir þiþe sývý çiçek gübresi hediye etmesiyle daha da koyulaþmýþtý. Genç görünümlü adam aslýnda kýrkýna merdiven dayamýþ, ailesini geçindirmek uðruna kendini evinden uzaklarda çalýþýr bulmuþtu. Ýþte fedakarlýk bu diye geçirdi içinden. Götünü yerinden kýpýrdatmaya korkan damadý geldi aklýna. Zamanýnda þehir merkezinde iþ bulmuþtu da, gitmeye korkmuþtu. Þimdilerde o fabrika senin bu fabrika benim mevsimlik iþçiler gibi iþ deðiþtirir olmuþtu. Bir yerde sebat edip ilerleyeceðine, ya iþi beðenmez ya da kendini iþe beðendiremezdi. Gerçi hakkýný yememek lazým, hiç boþta kalmamýþtý damat, çapakçýlýk kariyeri pek baþarýlý olamasa da, ne iþ olsa yapmýþtý. Aman ailemden uzak kalmayayým korkusu yüzünden bazý fýrsatlar kaçýrdýysa da, evine ekmek getirirdi her akþam. Yine de uyuz oluyordu iþte adama, komþusuna bakýp örnek alsaydý kendisine biraz. Uyuz damadýný daha da uyuz etmenin yolunu bulmuþtu artýk. Maaile ziyate geldiklerinde ya komþusunun iþinden gücünden, ya þirketin altýna verdiði arabadan ya da ne kadar iyi bir aile babasý olduðundan bahseder dururdu kýzýna. Tabi damat renk vermemeye çalýþsa da bir süre sonra konuyu deðiþtirmeye çalýþýr ama kayýnvalide ne yapar eder, konuyu yan komþusuna baðlardý tekrar.. Komþu bir gece çocuklarý hastalanýnca atlayýp Ýstanbul'a gitmiþti, komþu bir gün eve oyuncak ayýyla gelmiþti, hafta sonu çocuklarýna götürecekti, komþu karýsýyla her gün telefonda saatlerce konuþuyordu, komþunun aðzý var dili yoktu, komþu büyük þehir terbiyesi almýþtý. Bitmek tükenmek bilmeyen bu muhabbetler damadý komþuya karþý iyice biliyor, hatta bazen eve döndüklerinde karýsýyla aile kavgalarýna yol açýyordu. Yine günlerden bir gün, gecelerden bir gece Ramazan ayýnda misafirlerini aðýrlayan yaþlý teyze - üstelik bu kez damadýn anasý babasý da gelmiþti- iftardan sonra ne yapýp edip konuyu yan komþusuna getirmiþ, bu devirde böyle düzgün aile babasý bulmanýn zorluðundan bahseder olmuþtu. Her zorlama muhabbetin baþýna gelen; söylenecek sözlerin bitivermesi ve odanýn bir an sessiz kalmasý hali bu muhabbetin de akibeti olmuþ ve odada uzun süren anlamsýz sessizlik, yan daireden gelen tuhaf bazý seslerle yerini meraklý kulaklara býrakmýþtý. Evet, teyze konuþurken fark edemedikleri sesler, herkes pür dikkat dinlemeye baþlayýnca ortaya çýkývermiþti. Misafiri vardý komþunun, hatta sessizlik uzadýkça anlaþýldý ki misafirleri vardý yanýnda. En az iki farklý kadýn sesi gelmekteydi iftar evine. Ses demek, olanlarý anlatmanýn en masum ve saf þekli olurdu herhalde. Aslýnda herþey bu kadar aleni olmayabilirdi de, eðer komþusu ön cepheye bakan odasýný herkes gibi salon olarak kullansaydý. Ama hangi akla hizmetse, apartmanda herkesin salon olarak kullandýðý tarafa yatak odasýný yerleþtirmiþ, salonu arka odaya kurmuþtu. Sesler artýkça arttý, hem inlemeler, hem çýðlýklar hem de küfürler sanki teyzenin salonunun ortasýna yerleþmiþlerdi. Kimseden çýt çýkmamakta, sadece ergenlikteki torunlar kýs kýs gülmekteyiler. Komþunun yarý sarhoþ sesi duyuldu birden, " ne lan, o at þeyini bana mý sokacaksýn?" diye haykýrmasý ve kadýnlardan birinin verdiði cevap, mutaasýp odanýn duvarlarýna kazýndý adeta. Sonra yine çýðlýklar, yine küfürler, gelmeler, gitmeler, boþalmalar, doldurmalar derken, teyzenin yükselen tansiyonu ve koltuða yýðýlývermesiyle salondaki sessizlik nihayet bozuldu ve yerini insanlarýn telaþý aldý. Gerçi teyzede de kabahat yok deðildi, almamýþtý tansiyon hapýný bu akþam. Ama tabi baþýna gelmeseydi tüm bunlar, ihityaç olur muydu hapa, hiçbir zaman bilemeyeceðiz. Yýðýldý kaldý koltuða, ilk önce damadý koþtu yanýna, su getirin diye baðýrdý. Tuttu, sarstý kayýn validesini, Anne! Anne! dedi. Kadýn açtý gözlerini bir an için. Aslýnda son bir an için. Baktý boþ gözlerle ve "Allah belaný versin Murtaza!" dedi ve öldü oracýkta. Kim miydi Murtaza? Hayýr, komþusu deðil, damadýnýn adýydý.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Kemal Yavuz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |