..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýnsan gülümsemeyle gözyaþý arasýnda gidip gelen bir sarkaçtýr. -Byron
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > Necmettin Yalcinkaya




17 Ocak 2012
Mendil Sen Kokuyordu  
halom,yigidim,uzaklik,zorakiayrilma

Necmettin Yalcinkaya


Herkes birilerine aðlýyordu. Kadýn yerde baygýn bir halde sayýklýyordu; ”Oðlum, Halom, mum kokulu oðlum” diyordu.


:BBCE:
Sarý Mercedes toprak yollarda sarsýla sarsýla ilerliyor, bir yaprak gibi sallanýyor, çukurlara dalýp çýkýyor, yoluna devam ediyordu yine de... .Sürücüsü halinden memnun görünüyordu, altýndaki pahalý arabanýn çukurlara dalýp çýkmasýndan hiç þikâyet etmiyor gibiydi. Dudaðýnda bir türkü tutturmuþ, keyifle söylüyordu...“Baba! Duyuyor musun bizi? Sana söylüyoruz!“ diye baðýran, arka koltuktaki oturan çocuklarýný duymuyor gibiydi. “Bari susmuyorsan deðiþtir, bir baþka türkü çýðýr.“ Sürücü ön camý yarýlamýþ, dýþarýda ki havayý ciðerlerine soluyor, kokluyor; ''Oh be!“ diyordu.“ ''Ýþte gerçek yaþam bu!“

Epey yol aldýktan sonra, araba bir yol kenarýnda, gürül gürül akan bir köy çeþmesinin önünde durdu. Araçtan önce biri erkek ikisi kýz olmak üzere üç çocuk indi. Onlarý analarý izledi. En son sürücüsü indi... Ýner inmez de doðruca çeþmeye seðirtti, herkesin bakýþlarý arasýnda, baþýný gürül gürül akan suyun altýna soktu. “Halil“ diye baðýrýyordu karýsý. “Þaþýrdýn mý sen? Nedir o çocukça yaptýðýn öyle?
Halil oralý bile olmadý, duymazdan gelerek karýsýný... Ýnat edercesine, baþýný bir kez daha soktu suyun altýna, bir güzel ýslattý. Baþýndaki sular aþaðýlara kadar taþtý, ütülü, pahalý gömleði ýslandý. Babasýnýn bu çocuksu halini gören çocuklarý kendi aralarýnda gülüþmeye baþladýlar. Küçük kýz Side babasýna öykündü, çeþmeye koþtu, baþýný çeþmeden akan buz gibi soðuk suyun altýna soktu, tüm vücudunu ýslattý neredeyse. Üþüdü, içi titredi..Gülüþmeler çoðaldý, baklava börek tadýnda...

Çeþmenin kurnasýna bir ip yardýmýyla baðlanmýþ, alüminyum kupadan bolca su içtiler...Çocuklar önceleri kupayý hijyenik görmeseler de, çaresizce kabullendiler...Hava çok sýcak ve yakýcýydý. Su soðuktu, içimi tatlýydý ve midede þiþkinlik yapmýyordu... Özlemiþti Halil... Özlenmiþti su...Tamý tamýna on yedi yýl geçmiþti, bu çeþmenin suyundan içmeyeli, tadýlmayalý bu sudan..
Halil bu topraklarý býrakýp gideli, bir daha geriye dön(e)memiþti... Dalýp gitti,on yedi yýl öncesine… Bir sabaha karþýydý, tan yeri aðarmamýþtý daha, ama köyleri basýlmýþ, dört bir yaný ablukaya alýnmýþtý, Jandarma tarafýndan… O zamanlar on dokuz yaþlarýnda var yoktu. Jandarmanýn ablukasý altýnda ki köyden, anasý bir yolunu bulup onu gizlice köyün dýþýna çýkartmýþ, kaçmasýna yardýmcý olmuþtu... O da kendisi ile ayný „kaderi“ paylaþan yoldaþlarýyla yurtdýþýna çýkmýþ, önce mülteci olmuþ, ardýndan belirsizlik içinde beklemiþ, aylarca hatta yýllarca bocalamýþ, sonra sürgünler yaþamýþtý, ne acýlar tatmamýþtý ki... Gözünün önüne her getirdiðinde yaþadýklarýný, içi eziliyor, yüreði burkuluyordu. Her þeyin özlemini çekiyordu yýllarca… Özlemleri koca bir deniz oldu, hasretleri içinde taþýdý hep, onlarý bir çýð gibi büyüttü... Yine de sert esen rüzgârlara karþý direndi, aþýndýrmadý yüreðini. Kendi deyimiyle insanlýktan çýkmamýþtý daha...
Zaman kaðný gýcýrtýsýyla yavaþ da olsa geçiyordu. Geçerken insanlardan da çok þeyleri alýp götürüyordu beraberinde. Zor geçen yýllarýn ardýndan, mülteci olduðu ülkenin vatandaþý oldu sonunda. Vatandaþ olunca da kendi Anavatanýna korkusuzca girme þansýný yakaladý kendinde. Bu þansýný sonuna kadar kullanmak istiyordu. Sonucu nereye varacaksa, ne pahasýna olacaksa da deneyecekti...

Ülkede tanýdýk bir avukat arkadaþýný aradý, dosyasýný sordurttu,
Avukat arkadaþý, "Sen hele bir gel, bir þeycik olmaz... Davan çoktan düþmüþtür... Zaman aþýmý ve takipsizlik kararý ’ lafýnýn üzerine cesaretlenip, arabasýna atladýklarý gibi köyüne doðru yola koyuldu. Sýnýr kapýsýndan geçtiler, onca korkusu boþa cýkmýþ, biraz olsun rahatlar gibi olmuþtu... Sýnýrdan içeri sorunsuzca geçilmiþti, sýrada baba evine ulaþmak vardý. Heyecaný bu yüzdendi... Bu yüzdendi, yolda gördüðü her çeþmeden kana kana su içmesi. Yine bu yüzdendi dýþarýsýnýn havasýný defalarca içine çekmesi, solumasý bu yüzdendi... Her þeye karþý içinde bir açlýk duyuyor, ona ulaþmak için müthiþ bir istek taþýyordu. Ýçindeki yangýný hiçbir çeþmenin buz gibi suyu dindirememiþti, yangýn hala içinde bir yerlerde sönmemiþ yanýyor, sessizce devam ediyordu... Sessiz ve dumansýz bir yangýn...
Biraz dinlendikten sonra, yeniden direksiyon baþýna geçti, usulca bastý gaza, tozu topraða katarak hareket etti araç. Mercedes, daðlarýn arasýnda bir yýlan gibi kývrýlarak dolanan yoldan ilerliyordu. Az önlerinde bir tarla kuþu havalanýverdi, sevinçle kanat çýrparak… Yol sakindi, ne karþýdan gelen bir araç vardý, ne de bir canlýyla rastlaþtýlar. Birden bir mucize oldu sanki, önlerine bir traktör çýktý aniden. Frene usulca bastý, hýzýný yavaþlattý Mercedes’in. Direksiyonu býraktý elinden, araçtan dýþarýya attý kendini heyecanla. Traktörün arka kasasýnda baðdaþ kurup oturmuþ, tarladan dönmekte olan köylülere koþtu, tek tek baktý yüzlerine… Belki aralarýnda bir tanýdýk, bir yakýnýmý görürüm umudunu taþýyordu... Umudu boþa çýkmadý, gerçeðe dönüþmüþtü...
“Ali emmi!“ diye baðýrdý heyecanla.“Nasýlsýn?“
Ali emmi þaþkýn þaþkýn baktý ona. “Tanýyamadým oðul seni .“ dedi.“Kusuruma bakma e mi?“
„Ne kusuru Ali emmi? Ben Sarý Sülo’nun oðlu Halil’im.“
Ali emminin gözlerine bir ýþýk geldi birden, parýl parýl parýldadý. Sevincini gizlemeyerek.“ Halil sen ha.“ Traktörün kasasýna tutunarak güçlükle ayaða kalktý. Birilerinin el atmasýyla yere indi. Halil onun nasýrlý ellerine sýkýca sarýldý, defalarca öptü. Toprak kokuyordu Ali emmi, hasret kokuyordu...
“Köyüme, baba ocaðýna gidiyorum Ali emmi, istersen sen de gel.“
„Sonra gelirim oðul.“ diyerek daveti geri çevirdi, üst baþýnýn halini bahane göstererek.

Çocuklar ve karýsý inmediler arabadan, oturduklarý yerden olaný biteni izliyorlardý. Ýlk kez babalarýný bir çocuk kadar haþarý, yerinde duramaz bir halde, bir o kadar mutlu ve sevinçli görüyorlardý. Karýsý onun bu davranýþý karþýsýnda, gizli gizli gözyaþý döktü. Akþamýn alacakaranlýðý çökmek üzereyken, güneþ salýna salýna daðlarýn ardýnda yuvasýna saklandý.

Traktör farlarýný yakýp, akýp yoluna gitti. Mercedes de kendi yoluna… Sabaha karþýydý köylerine dönen yolun sapaðýna geldiklerinde, usulca bastý frene..Sarsmadan aracý durdurttu, aþaðýya indi. Kýrýþmýþ pantolonunu düzeltti. Karýsýna,
„Sen kullanýr mýsýn, hayatým?“ diye rica etti, sesi titriyordu. Heyecaný yüzüne vurmuþ, geziniyordu. Bir sigara yaktý, heyecanýný daðýtmak için… Birden arka kapýsý açýldý arabanýn, çocuklar kendilerini dýþarýya attýlar. “Ana“ diye baðýrmaya baþladý küçük kýz Side. “Kuzulara bak hele bir! Ne kadar sevimliler.“ Tam karþýlarýnda koyunlar otluyordu, yanlarýnda yeni doðmuþ sevimli mi sevimli kuzucuklarý vardý. Yanlarýna koþtular, hemencecik.
Çocuklar koþtukça, yavrular ürktü uzaklaþtý, onlardan.

Karýsý direksiyonun baþýna oturunca Halil boþta kalýnca rahatlamýþ, her þeyi daha iyi düþünür ve taþýnýr olmuþtu. Anasýný, babasýný, kýz kardeþini , çocukluk arkadaþlarýný, yýllar sonra ilk kez dünya gözüyle görebilecekti. Gördüðünde neler yaþanacaðýný kestirmeye çalýþýyordu. Bunca yýldan sonra, anasý onu tanýyabilecek miydi? Bilemiyordu, kestiremiyordu bir türlü. Babasý torunlarýný ilk kez gördüðünde neler yapacaktý? Onlarý basacak mýydý baðrýna? Hem neden basmasýn ki, torunlarý deðil mi O’nun? Torunlar babaannesine ve dedelerine karþý nasýl davranacaktý? Bilemiyor, yalnýzca merak ediyordu. Heyecaný artýkça artýyordu.

Köye girdiklerinde, köyün deðiþtiðini fark etmekte gecikmedi Halil. Köyün çehresi deðiþmiþti; balkonlu, bir kaç katlý modern evler yükseliyordu köy yerinde. Ama yine de köy yolunda, çeþme baþlarýnda kovalarýna su doldurup telaþla evlerinin yolunu tutan genç kýzlar yok deðildi. Yüzlerine bakýyordu, tanýyamadý... Tanýdýk bir yüz yoktu aralarýnda. Baþka bir köye geldiðini sandý önce. Ta ki karþýsýnda baba evini görünce uzaklaþtý bu düþüncesinden.
Evlerinin önüne geldiklerinde, 'Ýþte burasý benim baba evim." diye iþaretledi, tam karþýlarýnda durmakta olan büyükçe bir evi. Karýsý arabayý usulca durdurdu. Ýndiler... Evin sokak kapýsý yýllara inat hala ayaktaydý, zamana direniyordu adeta. Yalnýzca menteþelerin yerleri bir kaç kez yer deðiþtirmiþti. Bunu da boþ çivi yerlerinden anlayabilmek mümkündü. Kapý dýþarýdan itilince, kendiliðinden içeriye doðru müthiþ bir gýcýrtýyla açýldý. Yere, boþluða düþer gibi oldular. Önde Halil, ardýndan karýsý ve çocuklarý doluþtu içeriye... Bahçe büyükçeydi, onlarca aðaç vardý; Þeftalilerin aðýrlýðý, dallarý yere kadar sarkýtmýþtý. Her yeri meyve ve çiçek kokularý sarmýþtý. Bahçede sundurmanýn hemen altýna iki sedir konulmuþtu, sedirin üzerine halý desenli minderler özenle yerleþtirilmiþti. Ýki sedirin arasýna kilimler seriliydi, kilimin üzerinde kocaman bir sini vardý. Sininin içinde, ilk göze çarpan þey tereyaðý, çökelek, yeþil soðan, bal, zeytin ve bolca yufka ekmeðiydi. Bardaklardaki çay sýcacýktý, çayýn dumaný tütüyordu hala. Halil yüreðinin sýcacýk bir ekmek gibi yumuþadýðýný hissetti birden. Sininin etrafýna baðdaþ kurup afiyetle sabah kahvaltýsý edenlere,
“Afiyet olsun.“diye seslendi. Göz göze geldiklerinde ‚’Merhabalar.’’ dedi, sesinde bir heyecan okunuyordu.
Sofradakiler hep bir aðýzdan adeta, “Sað ol.“ dediler.“ Buyur evlat sen de katýl aramýza.“ Elli-altmýþ yaþlarýnda saçlarý kýrlaþmýþ, yüzü sürekli güleç olan biriydi bu. Tanýmýþtý Halil hemen babasýný. Sofrada kýsa süreli bir sessizlik yaþandý, bir iki kiþinin sýðabileceði kadar bir yer açýldý sofrada kendiliðinden. Halil’in heyecaný bitmiyor, aksine katlanarak artýyordu. Üstelik kendisini tanýyan çýkmamýþtý. Sürpriz yapacaðým diye, önceden kimseye haber de vermemiþti... Baba bahçe içersinde bekleþmekte olan, sofraya buyur ettiði kiþilere dönüp dikkatlice baktý. Birden oðlu Halil’i tanýdý. “Halooo“ diye baðýrdý. Baðýrtýsý bir hançer olup göðü yýrttý adeta.“ Halom benim.“ Oturduðu yerden fýrladý, Halil’e koþtu. Halil de ona...
Sofradakilerin lokmalarý ellerinde öylece kalakalmýþ, donmuþlardý sanki. Herkes þaþaladý, donakaldý... Halil babasýna sarýlmýþ, aðlýyordu ikisi de... Karýsý ve çocuklarý böylesi bir manzara karþýsýnda, gözyaþlarýný tutamayýp gözyaþý musluklarýný açtýlar, hem de sonuna kadar... Sofradakiler de bu aðlama kervanýna katýlmakta gecikmediler. Herkes aðlýyordu.

Anasý kendi dýþýnda nelerin döndüðünü anlamýþ deðildi hala. Gözleri son günlerde iyice bozulmuþ, hiçbir þeyi seçemez olmuþtu. Yer sofrasýndakiler birbirleriyle yarýþýrcasýna ayaða fýrladýlar. “Ana“ diyordu birisi. Otuz yaþlarýnda, boyu ortadan az uzun, kemikli burunlu, yüzünde çiçek yanýðý olan biriydi bu. Gözlerini saklayan nereden alýndýðý belli olmayan bir gözlük takmýþtý. “Ana’’ diye baðýrdý bir kez daha. ’Sana söylüyorum. Abim Halil bu! Oðlun Halo!“
„Yo beni kandýramazsýnýz,“dedi ana .“Öyleyse nerede benim Halom. Peki ben neden göremiyorum ki...” Bahçede bir sevgi yumaðý oluþmuþtu kendiliðinden. Herkes birbirine sarýlýyordu, sevinçle… Aðlamalar, baðýrtýlar, sevinç sesleri bahçeden dýþarýya taþmýþtý. Sesleri ta evlerinden duyanlar, "Neler oluyor?" diye biraz da meraklarýný bastýrmak için, Sarý Süleyman’ýn evine doðru sökün etmeye baþladýlar...Halil babasýndan koptu, anasýna doðru olanca tüm hýzýyla koþtu, sýkýca sarýldý anasýnýn ellerine; öptü, öptü…Doymadý bu kez bir pýnardan su içer gibi kana kana öptü. “Anam, anam, benim güzel, çilekeþ anam.’ diye söylenmeye baþladý. ‘’Tanýmadýn mý beni, güzel anam? Benim ben. Oðlun Halon.’ Kadýn, Halosunu kokladý, yüzünde birikmiþ terini sildi entarisinin yeniyle. Bu kez entarisinin yenini öptü kokladý. Sonra birden sýyrýldý kurtardý kendini Halo’dan, eve içeriye koþtu. Halil þaþkýndý... Sandýðý açtý, içinde daha önceden bin bir özenle ütülenip katlanarak üst üste dizilmiþ kumaþ parçalarýný bir bir sandýktan çýkarmaya baþladý. Bir þeyler aradýðý her halinden belliydi... Ýlk bakýþta sararmýþ olduðu her haliyle belli olan, buruþmuþ bez bir mendili bulduðunda rahatladý, bir çocuk gibi sevindi hatta. Her þeyi oracýkta býrakarak yeniden bahçeye koþtu, mendili defalarca koklayarak. Elindeki mendille Halil’in yüzünde birikmiþ boncuk boncuk terleri sildi. Mendili burnuna götürerek kokladý, olmadý bir kez daha kokladý. Ýyice emin olmak istiyordu. Birden baðýrýp çaðýrmaya baþladý. ”Halom !“ diyordu. ”Anan sana kurban olsun! Demek sen geldin ha? Yiðidim, aslaným!”
Halil’e sýkýca sarýldý, tüm bedeni zangýr zangýr titriyordu...Öpmeye baþladý...yüzünü, gözünü öpüyordu, saçlarýný kokladý öptü...Saçlarýnýn yer yer döküldüðünü, aklaþtýðýný fark etti, ama sesini çýkarmadý yine de.
”Ah Halom “ diyordu.”Senin yokluðunda, seni ne çok özledim…Bir bilsen seni her hatýrladýðýmda (Hiç unutmadým ki) hep bu mendildeki terini kokladým. Mendil sen kokuyordu. Mendil seni bana getiriyordu. Mendili geceleri sana sarýlýr gibi koynuma sokuyor, birlikte uyuyordum. Sonra gittiðim her yere, beraberimde seni de götürüyordum... Sen bendeydin hep, hiç gitmedin ki... Hep xýzýra dualar ediyordum, ölmeden bir kez de olsa seni bana göstersin diye... Bak xýzýr dileðimi kabul etti, seni bana yolladý.” Sesi çatallaþtý, yüreðinin atýþlarýný kulaðýnda duyuyordu. Heyecaný kat kat artmýþtý. Gözleri kararýr gibi oldu. ”Oðlum, mum kokulu oðlum.” dedikten sonra, dayanamadý Halil’in elleri arasýnda bir yýlan gibi kaydý, yýðýldý kaldý olduðu yere, kendinden geçmiþ bayýlmýþtý... Halil telaþlandý birden, nabzýna baktýktan sonra;
"Çabuk su getirin, kolonya getirin !" diye baðýrmaya baþladý.

Yerde baygýn yatan anasýný, dizlerine yatýrmýþ, ona sarýlmýþ bir halde, aðlýyordu Halil. Karýsý Halile, çocuklarý babalarýna aðlýyordu. Herkes birilerine aðlýyordu. Kadýn yerde baygýn bir halde sayýklýyordu;
”Oðlum, Halom, mum kokulu oðlum” diyordu.

Gelini, torunlarý yaný baþýndaydý .Baþucuna çöken küçük kýz torun Side, minnacýk pamuðu andýran ellerini , kadýnýn solgun yüzünde gezdiriyor, bir yandan da ;”Babaanne” diyordu onu sarsarak.”Gözlerini aç, bak tatlý torunun Side baþ ucunda…Seni görmek istiyor.”
Yerde baygýn yatmakta olan kadýn kimseyi görmüyor, duymuyor yalnýzca; ”Halom.” diye sayýklýyordu.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumcu kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yeni Bir Gün, Yeni Bir Umuttu Onun Ýçin…
Orada
Töre ve Zulüm/ Bölüm 4
Töre ve Zulüm/ Bölüm 3
Töre ve Zulüm/ Bölüm 5
Töre ve Zulüm/ Bölüm 2
Töre ve Zulüm/ Bölüm 7
Töre ve Zulüm/ Bölüm 6
Töre ve Zulüm/ Bölüm 1
Bilinmeze Doðru

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Zehra
Kýsa Bot
Toprak Kokusu
Sahile Vuran Kelebek
Kömür Gözler
Balik ve Melisa
Anamdan Ýnciler/ Anamýn Entarisi
Bir Gün Mutlaka!
Böcek
Anamdan Ýnciler/ Topal Fayansçý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Bir Yaným Eksik Kalýr [Þiir]
Alýp Getirmeli Seni Bana [Þiir]
Göðü Kucaklamak [Þiir]
Ýnadým Ýnad Ýþte... [Þiir]
Susturamam [Þiir]
Sana Koþarken [Þiir]
Yapayalnýz Bir Baþýma [Þiir]
Resmine Baktýkça [Þiir]
Bu Gece... [Þiir]
Sýrasý Mýydý? [Þiir]


Necmettin Yalcinkaya kimdir?

1960Sarýkamýþ doðumlu. 1977-78 Ýzmir Namýk Kemal Lisesi Edebiyat mezunu. Ozan Yayýncýlýktan 12 Eylül’de Çok Güldük Netekim! Mendil Sen Kokuyordu ve Stres Bileziði ve On Çocuktuk Aný/Öykü. Çeþitli dergi ve sitelerde öykü, þiir yazarlýðý. Ayrýca Edebiyatbahcesi. net sitesinin kurucu emekçisiyim. Yürüyüþ, sinema, tiyatro ve olta balýkçýlýðý hobilerim var. Yazmayý ve okumayý seviyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
Tolstoy,Ahmed Arif, Nazim hikmet, Cengiz aymatov,


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Necmettin Yalcinkaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.