..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yalnýzca sevgiyi öðret, çünkü sen osun. -Anonim
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Söyleþi > Seval Deniz Karahaliloðlu




23 Ocak 2012
Dekor Tasarýmcýsý "Bezemeci" Deðildir : Tayfun Çebi  
Bütün dünyada, eser gösterimden kalktýktan sonra, dekor tasarýmlarý nasýl deðerlendiriliyor? Onlar da eskiyen dekorlarýný parçalayýp hurdacýya mý satýyorlar yoksa baþka deðerlendirme yollarý var mý?

Seval Deniz Karahaliloðlu


“Hadisene Seval. Ýlerle. Arkada upuzun bir kuyruk senin ilerlemeni bekliyor”. Ne mümkün. Nabucco heykellerine aþýk olmuþ fani olarak yüreðimden vurulup kalmýþým oracýkta. Nutkum tutulmuþ. Aðzým hala iki karýþ açýk heykellere bakýyorum. Ýlk defa orada bir opera dekorunun “sahneyi süslemekten” öte baþka bir þey olduðunu hissettim. Evet, sahne sanatlarý için dekor tabii ki önemliydi ama o andan sonra “dekor tasarýmý” benim için bambaþka bir boyut, anlam kazandý. Dekor tasarýmýna bambaþka gözlerle bakmayý, onlarý farklý biçimde eserin vazgeçilmezi ve en önemlisi “oyun kiþisi” olarak deðerlendirmeyi ben Nabucco’nun dev adamlarýyla keþfettim.


:BGBF:
Dekor Tasarýmcýsý “Bezemeci” Deðildir : Tayfun Çebi

Seval Deniz Karahaliloðlu

Þaþkýnlýk. Donup kaldým. Hayatýmda hiç bu kadar çok þaþýrmamýþtým. Karþýmda devasa heykeller. Aðzým bir karýþ açýk dokuz metre boyundaki devasa erkek heykellerine baka kalýyorum. Bu nasýl iþ? Tayfun sen bunlarý nasýl yaptýn? Deli adam. Hayranlýk ifade eden aðýz dolusu bir küfür. Üstelik benden. Gerisini siz düþünün.

Bundan birkaç yýl önce, Ýzmir Devlet Opera ve Balesi’nin, Uslular arasý Ýzmir Festivali kapsamýnda, sahneye koyduðu Nabucco Operasýný izlemek için Efes Antik Tiyatro’nun basamaklarýnda donup kalmýþým. Arkamdan bir ses. “Hadisene Seval. Ýlerle. Arkada upuzun bir kuyruk senin ilerlemeni bekliyor”. Ne mümkün. Nabucco heykellerine aþýk olmuþ fani olarak yüreðimden vurulup kalmýþým oracýkta. Nutkum tutulmuþ. Aðzým hala iki karýþ açýk heykellere bakýyorum. Ýlk defa orada bir opera dekorunun “sahneyi süslemekten” öte baþka bir þey olduðunu hissettim. Evet, sahne sanatlarý için dekor tabii ki önemliydi ama o andan sonra “dekor tasarýmý” benim için bambaþka bir boyut, anlam kazandý. Dekor tasarýmýna bambaþka gözlerle bakmayý, onlarý farklý biçimde eserin vazgeçilmezi ve en önemlisi “oyun kiþisi” olarak deðerlendirmeyi ben Nabucco’nun dev adamlarýyla keþfettim.

Tayfun’u ne zaman görsem, Nabucco’nun dev adamlarýndan bahsetmek aramýzda küçük bir þakalaþmaya dönmüþtü. En son karþýlaþmamýzda, ona “Nabucco’nun dev adamlarýna ne oldu?” deyince, “Sorma. Onlarý saklama problemi yüzünden, Çeþme’de deniz altýnda sergileme kararý aldýk. Þu anda, “Çeþme Su Altý Müzesinde” dalýþ yapanlarý bekliyor. Yoksa diðer eski dekorlar gibi onlar da parçalanýp hurdacýya satýlacaktý” dedi.. Donup kaldým. Ýnanamadým. Bin bir emekle yapýlan o muhteþem heykelleri parçalamak, hurdacýya satmak ya da denizin altýna yerleþtirmek. Neden? Sadece saklanamadýðý için. O eserleri parklara, meydanlara koyarak sergilemek ya da bir “Dekor ve Tasarým Müzesi” açarak ziyarete sunmak hiç kimsenin aklýna gelmiyor mu? Peki bütün dünyada, eser gösterimden kalktýktan sonra, dekor tasarýmlarý nasýl deðerlendiriliyor? Onlar da eskiyen dekorlarýný parçalayýp hurdacýya mý satýyorlar yoksa baþka deðerlendirme yollarý var mý? Bütün bu sorularýn yanýtlarýný Ýzmir Devlet Opera ve Balesi ve Devlet Tiyatrolarý dekor tasarýmcýsý Tayfun Çebi ile konuþtuk.

SDK – Benim aþýk olduðum Nabucco Operasýnýn o muhteþem dev adamlarýndan bahsedelim mi biraz.
Tayfun Çebi – Onlar aslýnda Nabucco’nun askerlerini temsil eden heykeller. Çok büyük ebatlarda tasarlandýlar. 6,5 metre heykelin kendisi. Altýnda kaidesi, tekerlekleri ve heykelin hareket etmesini saðlayan hidrolik sistemle birlikte, heykellerin yüksekliði 9 metreyi buluyordu. Bütün amaç Nabucco Operasýný bir müzede baþlatmaktý. Turistler müzeyi gezerken, birden olayýn canlanmasý ve turistlerin de olayýn içine katýlýmýyla birlikte Esirler Korosunun müziðini beraber karýþtýrmaktý. Bu fikirden yüksek maliyetli teknoloji kullanýmý nedeniyle vazgeçildi. Ýstediðimiz þey teknik olanaksýzlýklar yüzünden yapýlamadý. Bu heykeller aslýnda kralýn muhafýzlarý ve çok büyük bir orduyu temsil ediyorlar. Finalde de krallýðýn çöküþünü heykellerin hidrolik sistemle devriliþiyle verdik. Sonuçta, heykeller de boyun eðdiler. Yýkýldýlar. Yine sahne imkanlarýmýz uygun olsaydý bu heykellerin paramparça olarak yere çökmelerini istiyorduk. Ama biliyorsunuz ki sahnelerimiz Ýzmir’de çok küçük heykeller daðýldýðýnda sahnede yer kalmayacaðý için bundan vazgeçtik. Þu anda Nabucca “Çeþme Su Altý Müzesinde” sergileniyorlar.

SDK – Nabucco Operasý gösterimden kalktýktan sonra, dev heykellere ne oldu?
Tayfun Çebi - Yer açýsýndan eserlerin hepsini muhafaza edemeyeceðimiz için bir müddet sonra imhaya gidiyoruz. Bunlar da 9 metrelik heykeller aðýrlýk açýsýndan taþýnmasý çok zor olan eserler. Dolayýsýyla, heykelin malzemelerini mümkün olduðu kadar ince yaptýk. Ýnce olunca, heykellerin korunmasý giderek zorlaþýyor çünkü polyester malzeme dýþarýda güneþten dolayý yavaþ yavaþ bayatlamaya ve kýrýlmaya baþladý. Üst üste koyarsanýz, alttaki eziliyor. Dik koysanýz, çok büyük yer bulamýyorsunuz. Bunlar atýlacaktý artýk. Heykeller çok kýrýlmaya baþlayýnca, bir arkadaþýmýz aracýlýðýyla “Çeþme Su Altý Müzesine” hediye ettik. Nabucco Operasýnýn heykelleri su altý turizmi için çok faydalý oldu. Turistler bu heykelleri görmek için özellikle dalýyor ve heykellerin fotoðraflarýný çekiyorlar. Heykelleri görmek için özel su altý turlarý oluþturuluyor. Suyun altýnda ters ýþýkta inanýlmaz güzellikte fotoðraflar çekiliyor. Heykelin etrafýnda dalgýçlar minicik balýklar gibi görülüyor. Gönül isterdi ki zaman olsaydý bu heykelleri suyun altýnda ayakta monte edelim. Hurdaya gideceðine, hiç olmazsa iþe yarasýn diyoruz. Þu an ne durumda olduklarýný ben de bilmiyorum.

SDK – Peki, tüm dünyadaki Opera, Bale ve Tiyatro topluluklarý bu kadar savurgan mý?
Tayfun Çebi – Yurt dýþýndaki örnekler o kadar güzel ki. Mesela Portekiz Balesine Mehmet Balkan ile yaptýðýmýz “Don Kiþot” Balesi kiralanýp Tokyo’ya gidebiliyor. Burada bir tokalaþma yapýlýyor. Tokyo diyor ki “ben bu eseri beþ yýl için isterim” diyebiliyor. Portekiz diyor ki, “Hayýr, ben bu eseri ancak iki ya da üç yýl için verebilirim çünkü bu eseri ben tekrar repertuarýma alacaðým” diyebiliyor. Bu tokalaþma sonucunda malzemeler verildiði gibi ayný temizlikte geri alýnýyor. Projeyi olduðu gibi de kiralayabiliyorlar. Her þeyiyle kiralayýp götürüyorlar.

SDK – Portekiz’den söz açýlmýþken, Portekiz’de yaptýðýn iþten biraz bahsedebilir misin?
Tayfun Çebi – Mehmet Balkan ile birlikte Portekiz Devlet Balesi’ne anahtar teslimi gibi bir iþ yaptýk. Portekiz Kültür Bakanlýðý’nýn sipariþiydi. Buradan aðzýna kadar dolu iki týr malzemeyi yüklendik, dekoru kurduk ve teslim ettik. ilk gittiðimde, Portekiz Balesinin Genel Müzik Direktörü haným bana “bu yýl ki eser için bütçemiz 600 Bin Euro” dedi, Kadýn 600 Bin Euro deyince ben koltukta þöyle bir hafifçe kýpýrdadým. Sonra gözümü tavana dikip 600 Bin Euro ne kadar Türk Lirasý olur diye hesaplamaya çalýþtým. Yanlýþ herhalde diye düþünüyorum kendi kendime. Kadýn demez mi “Düþünmekte çok haklýsýnýz. Çünkü geçen sene, “Uyuyan Güzel Balesi” 800 Bin Euro idi” diye. Ben çarpým tablosunu iyice kaybettim. Genel olarak, bizim böyle bir bütçemiz var mý acaba diye düþündüm. Orada, tabii deyip geçiþtirdim. Bizim yaptýðýmýz iþlerde, 35 ile 150 bin lira arasýnda bir para oyuna göre harcanýyor. Bu bütün oyunun bütçesi. Portekiz Elektrik Ýdaresi 2 Milyon Euro ile size ana sponsor oluyorsa, siz her þeyi yapabilirsiniz. Dekor sipariþini ya Viyana’daki dekor fabrikasýna, ya da Venedik’teki dekor fabrikasýna veriyorlar. Sanat parayla birlikte yürüyor ama dekorlarý da atmýyorlar. Venedik’teki dekor fabrikasýnda her dönemin sütun süslemesi var. Dekoratörün istediði çizimlere göre dekorlar yapýlýp teslim ediliyor. Büyük paralar ödeniyor ama ona göre de iþ ortaya çýkýyor. Dünyadaki çeþitli topluluklarla anlaþmalý olarak, belirli süreler için oyun dekorlarý kiralanýyor. Hem dekorun kýymeti biliniyor, hem de dekor çok uzun süre temiz olarak korunuyor. Yabancý topluluklara, her kiralamada topluluk dekoru yapan kiþiye ve kuruma hem kaþe öder, hem de yol masraflarýnýzý ödeyip o dekorun kurulumunda sizi mutlaka oraya çaðýrýrlar. Dekorun kurulumunda orada bulunmanýzý mutlaka saðlarlar. Orada her þey belgedir. Bir kere dekoru aldýk, parasýný ödedik, bitti diye bir þey yok. Size verilen o belgede, o dekorun kaç yýl sonra tekrar nerede kullanýlacaðýna iliþkin notlar vardýr. Siz bu oyunu ömür boyu satmazsýnýz. Mesela, beþ yýl sonra, oyun tekrar sergileneceði zaman, sizi çaðýrýp hafif bir tamir yaptýrýp size ödeyeceði kaþeyi konuþurlar. Bu durumda kimse dekoru çöpe atmaz.

SDK – Peki dekorlarýn korunmasý ve saklanmasýna geri dönersek, þu anda bizde dekorlarý korumaya ya da daha uzun dönemli kullanýma yönelik bir çalýþma var mý?
Tayfun Çebi - Þimdi genel müdürlüðün çok güzel bir politikasý var. Diyelim ki burada “Norma Operasýný” yaptýn ve üç yýl oynadýn. Sonra dekor hurdaya gitmiyor. Eser yaratýcý kadrosuyla beraber operasý olan baþka bir þehre gidiyor. Eser orada sergilenmeye devam ediyor. Tabii ki dekorun kullanýmý için sahne boyutlarý çok önemli. Ýnsan eserini tasarlarken mutlaka sahneye estetik olarak yerleþmesini ister. Dekorun sahne yerleþiminde belli dengeler kuruluyor. Diyelim siz bu dengeleri Ýzmir sahnesi için kuruyorsunuz ama Antalya Sahnesine gittiðinizde sahne daha büyük dengeler bozuluyor. Hadi orada ilaveler yapýp dengeyi tekrar yakalamak için þansýnýz olabilir. Ama baþka bir eseri Antalya sahnesinden Ýzmir’e getirdiðinizde eser bu sefer estetik açýdan bir çöküntüye uðruyor. Çünkü Nasrettin Hocanýn dediði gibi “leyleði kestim kuþ yaptým” olmuyor. O zaman seyircilerin “dekor tasarýmcýsý bunu yapmýþ” þeklinde eleþtirileri olabiliyor. Hayýr, dekor tasarýmcýsý bunu yapmadý. Bu hale geldi. Seyirciler zamanlarýný ve paralarýný ayýrýp buraya geliyorsa onlara iyi þeyler sunmamýz lazým. Bu iþin baþka boyutu. Ama dekorlarýn hurdaya gitmesindense þu anda genel müdürlüðün uyguladýðý, dekorlarýn farklý topluluklar tarafýndan kullanýlmasý projesi bence çok baþarýlý bir proje. Ben bu projeyi çok destekliyorum. Bir dekor en az üç þehir gezebiliyor. Bir dekor bir þehirde hurdaya gidebiliyordu. Þimdi en azýndan her gittiði yerde dekor iki sezon oynasa, altý sezon ayakta kalýyor demektir. Hem emeðe saygý, hem de ekonomik açýdan bu deðerlendirmenin çok yerinde olduðunu düþünüyorum. Siz burada çok güzel, çaðdaþ, estetik bir þey yaparsýnýz kimsenin ruhu duymaz ama Ýstanbul’da bir balon uçurursunuz bütün dünya duyar. Bu bir satýþtýr. Kimseye kýzma hakkýmýz yok. Farklý bir bakýþ. Ýstanbul, bunu çok güzel beceriyor. Burada hiç kimsenin ruhu duymadan yok olup gidecek olan dekorlar, farklý yerlere gidiyor, insanlar heyecan duyuyor, ödül filan alýyorsunuz. Buradayken hiçbir þey almýyorsunuz. Ýstanbul’a gidince ödül alýyorsunuz. Yani bu proje sayesinde, farklý þehirlerde yaþayan çok sayýda insan sizin yaptýðýnýz iþi seyredebiliyor. Ne eserlerimiz hurdaya gitti. Ne eserler yok olup gitti böyle. Norma’nýn dekoru, Nabucco. Mesela, Antalya’da Eleksandr Titel ile yaptýðým La Bohem inanýlmaz sevdiðim eserlerden biridir.

SDK – Bu eserler yok olmadan onlarý koruyup, saklayacak ve ayný zamanda ziyaretçilerle birlikte deðerlendirecek Ýzmir’de bir “Dekor ve Tasarým Müzesi” kurulsa nasýl olurdu acaba?
Tayfun Çebi - Her yýl 10-11 eser yapýyorum. Bunlarýn hepsini saklayacak yer yok maalesef. Çok acýyorum. Olaðanüstü parçalar çöpe gidiyor. Dekorlarý saklamak çok zor ama dekor maketleri saklanabilir. Kostümlerden bazýlarý saklanýr. Oyundan bazý parçalar, oyunla ilgili belgeler saklanabilir. Kostümler zaman zaman deðiþtirilir. Tekrar kullanýlýr. Oyun dekor, kostüm eskizleri, belgeleri saklanýr. Çok hýzlý bir çaðdayýz. Ben iþe baþladýðýmda, ýþýk masasý elle çalýþýyordu ve kullanmasý bile bir sanattý. Þimdi dijital sistemlere yetiþemez durumdayýz. Bu dediklerim hepsi saklanabilir. Çok uzun bir zaman dilimi deðil. 20-25 yýllýk bir süreden bahsediyoruz. Buna yönelik bir çalýþma yok ama kurumlar da kendi açýlarýndan haklý. Çalýþma yerin yok ki nasýl malzemeleri sergileyecek müze yerin olsun. Bazý makamlarla ortak çalýþma gerçekleþtirmek lazým. Kurum ve kuruluþlarýn destekleyerek bir müze açmalarý gerekiyor. Ýzmir’e son bir iki yýldýr çok sayýda gemiler geliyor. Ýnsanlar iniyor. Nereye gidecek bu insanlar. Müzeleri gezecekler. Asansörü görüp dönüyorlar. Bu insanlar müze görüp gezmeye alýþkýnlar. “Dekor ve Tasarým Müzesi” onlar için çok ilginç olur. Biz onlarýn gözünde çok farklý bir yerdeyiz. Operada ne yaptýðýmýzý bilmiyorlar ama görünce bayýlýyorlar. Þaþýrýyorlar en azýndan bizden öyle çaðdaþ iþler beklemiyorlar. Eserlerle her yurt dýþýna çýkýþýmda, insanlar yapýlan iþleri büyük bir ilgiyle izliyorlar. Böyle bir “Dekor ve Tasarým Müzesi” çok iyi olur. Ayrýca, bu bir tanýtýmdýr yani.

SDK – Bir “Dekor ve Tasarým Müzesi” kurulana kadar ara çözüm olarak bazý dekor parçalarý parklara yerleþtirilerek deðerlendirilemez mi?
Tayfun Çebi - Ýzmir’de bir yýðýn park var. Böyle heykelimsi parçalar parklarda deðerlendirilebilir. Çünkü polyester hiçbir þey olmaz. Bugün bir çok heykel polyester zaten. Bronz döküm kalmadý. Üniversite oyunlarýnda yaptýðýmýz “Truva Atý” hurdaya gitti. Mesela çocuklar oyunlarýnda inanýlmaz güzel parçalar üretiliyor. Parklarda bu tür küçük dekorlarý sergileyerek, çocuklarýn o dekorlarýn içine girmesini, onlarla kaynaþmasýný saðlamak çok hoþ olur. Büyük hacimli dekorlarý parklara yerleþtirmek mümkün deðil ama çocuk oyunlarýnda kullanýlan parçalar konulabilir. Dekor sahnede ýþýðý ile güzelleþir bir anlam kazanýr. Onun dýþýnda açýk havada ve normal ýþýkta pek bir þey ifade etmeyebilir. “Nabucco”, “Norma” gibi eserler bir konstrüksiyon olduðu ve kendi baþýna bir þey ifade ettiði için parklara yerleþtirilebilir.

SDK – Sahi sen neden dekor tasarýmcýsý olmak istedin?
Tayfun Çebi – Aslýnda ben çok þey olmak istedim. Ýlk önce atom mühendisi sonra uçak mühendisi olmak istedim. Spor akademisine girdim. Daha sonra konservatuarda okumaya baþladým. Ayný dönemde devlet tiyatrosunda figüranlýk yapýyordum. Sahneyi çok sevdim. Ama oyunculuðu deðil, daha çok sahnenin gerisini sevdim. O zaman Cem Köroðlu ile beraber karar verdik. Güzel Sanatlarýn sýnavlarýna hazýrlandýk. Kazandýk.

SDK - Neden yönetmen deðil de dekor tasarýmý? Neden kostüm deðil?
Tayfun Çebi – Açýk söyleyeyim. Bugün Avrupa’nýn önde gelen yönetmenleri sahne tasarýmcýlarýdýr. Yönetmenlik farklý bir yoðunluktur. Geçen sene hem Priþtina da hem de Mersin’de, Mersin Devlet Opera Balesinde “Ýliþkiler” balesinin kostümlerini ben yaptým. Operalarda branþlaþma var. Arkadaþlara da saygý göstermek lazým. Oyun sayýsý belli. Þimdi dekor kostümün hepsini siz yaparsanýz, insanlara da biraz ayýp olur yani.

SDK – Iþýk tasarýmý ile aran nasýl?
Tayfun Çebi – Iþýk benim hayatýmýn en önemli parçasý Ben onlara “büyücü cilacýlar” diyorum. Nasýl ki bir mobilyacý istediði kadar güzel mobilya yapsýn, cilasý kötüyse o mobilya bitmiþtir. Iþýk da böyledir. Siz istediðiniz kadar tasarýmý yapýn ýþýk olmazsa hiçbir þey olmaz. O yüzden ben ýþýk tasarýmýný en baþýndan, eskizimde iþin içine koyarým. Eskizimde ýþýklar nereden, nasýl gelecek mutlaka belirtirim. Mesela þimdi “Kösem” yapýyoruz. Tek ýþýðý ve gölgeleri tasarladým. “Guguk Kuþu” yapýyoruz. Ýlk önce gölgeleri tasarladým. Ben gölgeleri çok seviyorum. Bir dönem ýþýk tasarýmcýlarýnda gölge düþürmek çok ayýptý. O gölgeyi kaybetmek için elli yerden ýþýk verince ortasý aydýnlanýyordu zaten. Buna gerek yok. Sahneye bir sandalye koy. Bir sandalyeyi aydýnlat. Arkasýndaki karanlýk saray olsun. Yeter. Emin olun seyirci kabul eder. Dekor tasarýmýný seçtim, iyi ki de bunu seçmiþim çok keyifli, çok seviyorum, ruhuma da çok uygunmuþ. Çocukluðumdan gelen bir þey yok. Öyle dekor tasarýmcýsý olacaðým diye bir hayalim yoktu. Benim ki, maymun iþtahlýlýk. Her yere atladým. Yani, Ýzmir Spor’da oynadým, oradan Spor Akademisi, oradan Konservatuara gittim. Sonuçta yolumu buldum.

SDK – Tiyatroda Opera ve Balede olsun en çok sevdiðin dekor tasarýmlarý neler oldu?
Tayfun Çebi – O kadar çok var ki. Ýlk aklýma gelenler. Eskiþehir Þehir Tiyatrosunda, Ahmet Mümtaz ile “Caligula”’yý yaptýk. Bursa Þehir Tiyatrosunda, Ali Düþenkalkar ile “Hürrem” yaptýk. Gürol Tonbul ile yaptýðýmýz oyunlarý çok seviyorum. Birlikte o kadar çok güzel oyun yaptýk ki. Mesela, son olarak “Barut Fýçýsý”, Antalya Devlet Tiyatrosunda “Gözlerimi Kaparým Vazifemi Yaparým”. Çok keyifliydi. Yunus Emre Bozdaðan ile Ýzmir ve Ankara Devlet Tiyatrosu ortak yapýmý olan “Masanýn Altýnda” isimli bir oyun yaptýk. Bu sezon oynayacak. Bülent Arýn’ý çok severim. Onunla, “Terzi ” , “Bir Efes Masalý” isimli oyunlarda birlikte çalýþtýk.

SDK – Bir dekor tasarýmcýsý olarak, sana mesleki anlamda ýþýk tutmuþ anýmsadýðýn kimler var?
Tayfun Çebi - Benim meslek hocam Talay Toktamýþ benim için bir numaradýr. Talay Toktamýþ’tan sonra, Mehmet Ergüven’le gözümüzü açtýk. Ýyi ki de öyle olmuþ. Mehmet Ergüven bize çok þey öðretti. “Yönetmene karþý ayaða dikilmemizi öðreten” kiþidir. Yönetmen, masa, sandalye, bacayla geldi mi orada “hop bir duralým” diyeceksin. “Bir bakalým, çalýþalým bu konuda. Siz burada, masa, sandalye istiyor olabilirsiniz ama ben oraya masa koymak istemiyorum” demeyi Ergüven’den öðrendik. Gözümüzü açmayý, pencereyi geniþletmeyi, dönem çalýþmalarýný Mehmet Ergüven’den öðrendik biz. Aytaç Manizade vardýr, biliyorsunuz. Onunla çalýþmak da iyidir. Yabancý yönetmenlerle çalýþtýk. Yuri Aleksandrov ile mesela. Ýzmir Devlet Tiyatrosu’nda Yücel Erten ile çok keyifli çalýþmalar yaptýk.

SDK – Dekor Tasarýmcýsýnýn eserdeki yeri ne olmalý sence?
Tayfun Çebi - Benim þu yönden büyük bir þansým oldu. Ýnsanlar bana hep özgür olma yolunu açtýlar. Belki mesleðimi yapma tarzýmdan dolayý bana özgür olma þansý tanýdýlar. Çünkü ben oyunun kimliði dýþýnda, yönetmenin kimliðini de düþünüyorum. O yüzden bence çok çatýþmýyoruz. Oyunun ruhuna çok aykýrý bir þey yapmýyorum ama benim kendi ruhum da olayýn içinde oluyor. Zaten olmak zorunda. Bunun dýþýnda ben çalýþmayý kabul etmiyorum. Benim hocam Talay Toktamýþ’ýn bir lafý vardýr. ”Bezemeci olmayýn” der. Sahne tasarýmcýsý bezemeci deðildir. Bir kiþi, bir oyuncu olarak yaptýðým iþ sahnede yerini almak zorunda. Ben bir skor tabelasý deðilim. Kötü dekor yaptýn. 1-0 maðlupsun. Böyle bir þey yok. Yani oyunun içine katýlmam gerekiyor benim. Benim sanat anlayýþým budur

SDK – Çok bilinen ve defalarca sahnelenmiþ olan eserleri sahneye koymak aslýnda çok riskli deðil mi? Herkes oyunun konusunu ve sonunda ne olacaðýný zaten biliyor. Peki, bu durumda oyunu nasýl çekici hale getiriyorsun?
Tayfun Çebi – En çok bilinen oyunlardan biri de Romeo ve Jülyet’tir. Salondaki herkes Jülyet’in yalandan zehirlendiðini bunu gören Romeo’nun kendisini öldürdüðünü ve sonunda Jülyet’in de intihar ettiðini bilir. Yani eserin sonu baþýndan bellidir. Eðer yaratýcý kadro olarak, seyirci “bunlar bunu nasýl yapacaklar?” diye “merak ettirebiliyorsak” olay bitiyor. Olayýn keyfi burada oluyor. Örneðin seyrettiðim bir “Romeo ve Jülyet” de konu Moskova’da komünist dönemde geçiyor. Jülyet bürokrat sýnýfa ait bir ailenin kýzýydý. Romeo da sokaktaki direniþçilerin baþýydý. Sahnede kýzýl bayraklar falan geziyordu. Orada leydiler, asiller filan yoktu. Shakespeare oyunlarýnýn alt yapýsý çok güçlüdür. Eðer onu iyi kullanýrsanýz, her þey olur. Hikayeyi sonunu deðiþtirmeden, acaba nasýl olacak mantýðý ile sunuyorsanýz, seyirci bunu merakla bekliyorsa, doðru iþ yapýyorsunuz demektir. Bazen seyircilerimiz bana þunu söyler. “Tayfun, eðer bu oyunu sen yapsaydýn, çok merak ediyorum, nasýl yapardýn diye oyun boyunca düþündüm” diyor. Bu çok hoþ bir þey. Oyunu ben yapmamýþým ama tesadüfen oradayým, izleyici ile karþýlaþmýþým bana bunu söylemesi çok hoþ. Sonuçta ekol çok önemli. Benim Hocam Talay Toktamýþ’ýn hocasý Almanya’da Teo Otto. Brecht’in dönem arkadaþý. Benim Hocam Teo Otto’dan öðrendiklerini aldý bize getirdi. Þimdi biz aldýk, bizden sonrakilere bu bilgileri devrediyoruz. Bu bir ekol. Tabii ki geliþiyor ve çaða ayak uyduruyor. Ama iþin esprisi bu. Eðer birisi bunu sana söylüyorsa çok güzel bir þey. Yoksa hepimiz, duvarlar, pencereler yapalým bitsin.

SDK – Gürol Tonbul ile yaptýðýn “Barut Fýçýsý” için ne söyleyebilirsin?
Tayfun Çebi – “Barut Fýçýsý” çok sert bir oyun ama sevildi. Gürol’un oyun içinde çok güzel esprileri var. Oyunda çok kan var ama her seferinde gül yapraklarý görüyorsun. Gürol sahnede kan kullanmayý hiç sevmiyor. Kan kýrmýzýsýný kostümlerde filan kullandý. Oyunda herkesin kendisine ait bir kutusu var. “Kutucuklarýnýza saklanýyorsunuz” oyundan bir replik ama oyunu okurken buna saplanmýyorsun. Oyunu okuduðunda, oyun seni kendiliðinden oraya taþýyor. Kendiliðinden mekan oluþuyor. Önemli olan tasarýmcýnýn hayal dünyasýnýn olmasý. Siz resmi kafanýzda görmeyi býrakýn, oyun kafanýzda oynuyor. Ýnsanlar bir yerden bir yere gidiyor. Oyundaki ýþýðý, sisi kafanýzýn içinde görüyorsunuz.

SDK – Eskiz baþýnda hayal ettiklerinin kaçta kaçýný sahnede görebiliyorsun?
Tayfun Çebi – Eskiz baþýnda biz sahnede olduðumuzdan daha çok mutluyuzdur. Kafanýn içinde öyle bir film oynar ki, oyunu o kadar her þeyiyle ýþýðý, sisi, oyunculuðu, kostümüyle yerli yerinde seyredersin ki, olay gerçekleþmeye baþladýðýnda, kayýplar baþlar. Kafanýzýn içinde acayip bir dünya vardýr. Oyun sahnede ortaya çýktýkça, kafanýzda tasarladýðýnýz o resimden düþmeler baþlar. Okurken, oyun kendiliðinden dekorunu kendisi hazýrlýyor. Mesela, “Masanýn Altýnda” oyununu çok severek çalýþtým. Bu sezon seyrettiðinde göreceksin, oyunda sadece bir masa var aslýnda. Kiralanmýþ bir masa. Ama ben, “herkesin bu dünyada kiralýk yaþadýðýný, kendine ait bir yerinin olmadýðýnýn” fikrini vermek için nakliye paletlerinin üzerine gizli bir kutu koydum. Oyunun finalinde, masanýn altýný kiralayanlar, oyuncular, o konteynýr gibi kutunun içinde duruyor. Kutu kapanýyor ve oyuncular içinde kalýyor. Kutuda þefaf bir malzeme kullandýk. Kutunun içine ýþýk verip kutunun içindeki oyuncularý dýþarýdaki insanlara müzikle beraber gösterdik. Çok keyifli oldu. Sonuçta dekor yine, oyunun mesajýna katkýda bulunuyor. Yani, dekor sadece süsleyici bir öðe olmadý.

SDK – Eleþtirmenlerin yazdýklarý seni nasýl etkiliyor? Mesela yaptýðýn oyunlarla ilgili olarak, yapýlan ilginç eleþtiri örnekleri anýmsýyor musun?
Tayfun Çebi – Üsküp’ün en katý eleþtirmeni bir kadýn yazar. Ýnsanlar cidden onun yazdýklarýndan çekiniyorlar. “Kamelyalý Kadýn” balesini yaptýk. Yazýsýnda þöyle yazmýþ. “Bunca yýldýr bu sahnede oyun seyrederim. Ýlk defa perde açýldýðýnda, hangi sahnede olduðumu anlayamadým” . Sahne çok küçüktü, dekoru biraz büyüterek götürdüm. Ýstanbul’da Don Kiþot Balesini yaptým. Gelen eleþtirilerden biri þöyleydi. “Opera dekorunda bale seyrettim”. Opera dekorlarý daha aðýr, bale dekorlarý daha hafiftir. Çünkü balede dansçýlara dans etmeleri için onlara daha fazla yer vermek lazým. Genel kaný budur. Balede opera dekoru yaptým ama herkese dans için yer kaldý. Yönetmen, koreograf, tasarýmcý beraberliði var bu iþin içinde. Yani okullarda, Güzel Sanatlarda sömestr ödevi verirler. Bale. Yok öyle bir þey. Bale çok zordur. Hakikaten dans için yer kalmasý gerektiðinden her þey elenir, soyutlanarak bir þeyler ortaya çýkarýlýr. Ama ben iþin zorlanmasýndan yanayým. Bence, istenirse yine sahneye parçalar konur. Amaç kulis bezlerinin üzerine bir þeyler çalýþmak deðil. Paris’te örnekleri olduðu gibi çok güzel bale dekorlarý yapýlabilir. Yapýlýyor. Portekiz’de “Don Kiþot” balesini yaptýðýmýzda, inanýlmaz güzel eleþtiriler aldým. Paris’ten insanlar geldi. Orada iþler çok farklý yürüyor. Filmlerde gördüðünüz gibi eleþtirmenlerin yazýlarý heyecanla bekleniyor ve yazý da oyundan sonraki gün hemen gazetede yayýnlanýyor ve yapýlan eleþtiriler oyunu çok etkiliyor. Gerçekten öyle. Priþtina’da oyun yaptýk. Ardýmýzdan yaptýðýmýz oyun ödüller aldý. Yurt dýþýnda çok güzel tepkiler alýyoruz.

SDK – Moskova’da ben Nabucco yaptýk demiþtin. Moskova’da neler yaptýðýndan biraz bahsedebilir misin?
Tayfun Çebi – Aleksander Titel ile daha önce Moskova’da La Bohem ve Nabucco çalýþtýk. Bu yýl Figaronun Düðünü adlý eseri çalýþtýk. Moskova’da, Aleksander Titel’e misafir oluyorum. Çok farklý bir yönetmen ve onunla çalýþmak çok keyifli. Bir kere sizinle beraber ortak çalýþýyor. Yani siz gelmeden tasarým adýna hiçbir çalýþma yapmýyor. Mutlaka kafasýnda reji adýna bir planý var ama tasarým konusunda her adýmý berber atýyorsunuz. Eðer Moskova’da 10 gün kalýyorsam, en az sekiz tane birbirinden farklý dekor tasarýmý çýkabiliyor. Her olasýlýða bakýyoruz. Bu tarzda çalýþýrsak iþin ucu nereye gider diye birlikte düþünüp tartýþýyoruz. Her fikri beraber deðerlendiriyoruz. O zaman þu ortaya çýkýyor. Bu yaratýcý kadronun, kostüm, dekor ve rejinin ortak eseri. Yani bizim eserimiz. Birçok yönetmen þöyle yapar, þükürler olsun ben böyle insanlarla çalýþmýyorum. Saðda kapý, solda divan, tavandan lamba sarkacak. Bu, benim yaptýðým iþte bunlar olmayacak demek. Þimdi Titel’de böyle þeyler yok. Ýnanýlmaz saygýlý. Bu fikri beðendik mi? Dokuzuncu gün oturuyoruz ve sekiz projeyi hep beraber, yaratýcý kadro olarak birlikte gözden geçiriyoruz. Tartýþýp içlerinden birini seçiyoruz. Soruyoruz. Herkes beðendi mi? Herkesin içi rahat mý? Rahat. Tokalaþýyoruz, gülüþüyoruz. Ýþ bitiyor. Aleksander Titel Moskova’da çok sevilen ve sevilen bir insan. Ýnsan olarak da çok sevilen biri. Zaten baþka türlü olmaz.

SDK – Her eseri sahneye koyarken bu süreç yaþanýyor mu? Mesela, herkes önceden eseri çok iyi araþtýrmýþ, okumuþ olarak geliyor. Öyle deðil mi?
Tayfun Çebi – Maalesef öyle deðil. Ben oyunu okumadan gelip tasarým yapan çok insan biliyorum. Bu nedenle, ben Aleksander Titel’i, St. Petersburg’dan Yuri Aleksandrov gibi insanlara çok deðer veriyorum. Bu adamlar araþtýrmacý, çok okuyorlar, araþtýrýyorlar, kýpýr kýpýr sürekli hareket halindeler. Bir fikre saplanýp kalmýyorlar. Tek bir fikirle gelmiyorlar. Eminim Moskova’da bir ay kalma fýrsatým olsa 25 tane fikir olacak. Bu çok hoþ bir þey. Bu tasarýmýn sonu yok, ucu açýk yani. Dünya sürekli araþtýrýyor, yeniliklere açýk bir meslek bu. Dünyadaki tiyatro topluluklarýndaki sahne tasarýmlarý sürekli deðiþiyor, dönüþüyor. Mezzo Sanat kanalýnda, Wagnerl’eri izliyorum. Müzik Wagner ama dekorlarýn tasarýmý Wagner deðil. Çünkü dünyada her gün, her þey deðiþiyor. Yaratýcýlýðýn sýnýrlarý yok. Bu yaratýcýnýn ortak bir iþ üretebilmesiyle ilgili bir durum. Birbirinden kopuk, birbirine uzak duran bir yaratýcý kadro olmaz.

SDK – Yönetmenin buradaki durumu çok hassas deðil mi?
Tayfun Çebi - Yönetmen yeni þeyler yapabilmek için müzikten, resimden, heykelden, dekordan, kostümden anlayacak. Eseri araþtýracak, ardýndan yorumunu yapacak. Yorumunu kendine saklayacak. Sonra tasarýmcýlarýyla konuþacak. Bu þartlarýn aynýsý tasarýmcýlar için de geçerli. Sonra bu üç kafa. Yönetmen, sahne tasarýmcýsý ve dekor üçü bir araya gelecek fikirlerini bir araya getirecekler ve ortaya ortak bir çalýþma çýkacak. Günümüzde ekip çalýþmasý çok önemli. Ben ýþýk tasarýmcýmý bilirim. Yönetmen beni bilir, ben yönetmenimi bilirim. Kostümcü hepimizi bilir. Bu kadar kýsa sürede, ortaya bir þeylerin çýkmasý bir ekipte çalýþanlarýn birbirini çok iyi tanýmasýyla olur. Yani ekip birbirini tanýdýðý için iþ hýzlý ilerler. Sonuçta bir ruhun sahneye dökülmesidir.

SDK – Bu durumda, seyircinin dekor algýsý nasýl þekilleniyor?
Tayfun Çebi – Çoðu zaman seyirci bizden çok ileridir. Bilir ki, oradaki sahne gerçek deðil. Orada bir kutu var ve onun arkasýnda akþam temsil bittikten sonra sökülecek bir dekor var. Ýnatla onu orada çok gerçek göstermeye çalýþtýkça, seyirci koltuklarda daha çok sýkýlýyor. Belki boþ bir sahne, keyifli bir sandalye ve bir ýþýkla orada duran bir sarayý vermek seyirci için çok daha iyi olur. Hiç olmazsa, seyirci hayal edebilir. Orada komik bir avize, iðrenç bir pencere, yalandan bir perde, döneme uymayan duvar süsleri. Ne yaptýk? Saray. Bir tane döneme uygun bir sandalye yaptýr. Dümdüz bir yere koy. Bir de ýþýk ver. Burasý saray de. Ýnan, seyirci onun kabullenir. Bu iþ zor ama basit. Hepsi birbirini tetikliyor. Her þey birbiri ile baðlantýlý. Bu nedenle, her þeyin ayaðý yere basmak zorunda. Ýþ sandalye ile bitmiyor. Ayný anlayýþla, kostümün, rejinin deðiþmesi gerekiyor. Seyirci sana soru sormamalý. Sen orada her þeyi güzel güzel anlatmalýsýn.

SDK – Seyirciden bahsetmiþken bir de “sokaktaki sýradan adamdan” bahsedelim. Hani, operanýn adýný duymuþ ama hiç gitmemiþ sýradan insanlarla opera konusunda konuþtun mu?
Tayfun Çebi – En basitinden dekor tamirhanesinde çalýþan arkadaþlarla konuþtum. “Operanýn ne olduðunu biliyor musunuz?” dedim. Biliyoruz deyip hepsi kendince komik bazý taklitler yapýp güldüler, filan. “Siz hiç futbol maçýna gidiyor musunuz?” dedim. “Tabi ki gidiyoruz” dediler. Orada biraz mýrýldandým ezgiyi. “Bunu söylüyor musunuz?. Tabii aðabey, bu bizim maçýn sloganý zaten. Bu Verdi’nin Aida Operasý’ndan “Zafer Marþý”. Siz hani dalga geçtiðiniz, beðenmediðiniz, öcü dediðiniz operayý, her futbol maçýnda, statta hep beraber seslendiriyorsunuz, söylüyorsunuz.” deyince, tabi herkes bir durdu. Ýnsan bilmediði þeye tepki gösterir. Doðrudur. Türkçesi olmadýðý zaman insan biraz sýkýlabilir. Herkes çok sevmek zorunda deðil ama bütün operalarda eserin Türkçesi üstte ýþýklý ekranda görülüyor. Aslýnda, opera çok keyifli bir sahne sanatý.

SDK – Peki, esere baþlamadan önce konuyla ilgili olarak, eserin geçtiði dönemi okuduðunu söylemiþtin. Mesela tarihi bir eser yaptýðýný varsayalým. Neler okursun?
Tayfun Çebi – Eserin içinde geçtiði dönem nedir, o dönemdeki toplumsal yapý nedir ona bakýyorum. Bir sahne dekoratörü olarak, ellimde bir takým malzemeler var. Nedir? O dönemin mimari tarihi var. Pencere, kapý yapýlarý, oda yükseklikleri var. Bir iki tane þekil var. Birincisi standart þekli alýr oraya getirirsin, iþi bitirirsin. Ýkincisi de, “o dönemin kurallarý içinde, o gün eðer bir iç mimar olsaydým, ne yapardým?” sorusunu sorarsýn. Demin konuþtuðumuz gibi bunlarýn hepsini sahneye getiremezsin. Bunlarýn hepsini inanýlmaz profesyonel bir anlayýþla sahneye getirebiliyorsan, ki buna gerek yok, Viyana bazen bunu yapýyor, sana helal olsun. Bizim öyle bir teknik donanýmýmýz yok. Yani, bu projelere öyle bir para birimi harcanmýyor. Yoksa yaptýrýrsýn. Benim ülkemde inanýlmaz iyi sanatçýlar var. Ben her þeyi yaptýrým. Sonuçta her þey para ile oluyor. Dönemi okuyorsun, kiþileri o dönem içindeki yerinde görüyorsun. Ýþ yorum kýsmýna geliyor. Kiþiyi döneminde mi anlatacaðýz? Hayýr. Ne yapýyoruz? Ýki, üç dönem bize doðru yaklaþtýrýyoruz. Kiþilerin o dönemdeki sýnýflarýna bakýyoruz. Bugünkü yaþamda bu kiþilerin karþýlýklarý ne olabilir? Adam o dönem kralsa, artýk bu dönem baþbakan olur. Ya da çok büyük bir þirketin genel müdürü olur. Eðer bir tanesi genel müdürse, diðer karakterleri de ayný paralelde pozisyonlarýný indirmen lazým. Böylece herkesi yerine oturtman lazým ki iþler çok düzgün yürüsün. Bu en kolay Shakespeare’de gerçekleþiyor. Öyle bir yazmýþ ki, týkýr týkýr oturuyor yerine. Ama bütün eserlerde çok iyi bir dramaturgi çalýþmasýyla bu olabilir. Dönemi günümüze taþýdýn ama bazen dönemin müziði, müziðin ruhu izin vermiyor buna. Müzik karþý geliyor sana. Ama bütün iþin inceliði burada. Ekip o ruhla, diðer bütün çalýþmayý birleþtirebiliyorsa sanatta her þey yapýlabiliyor.

SDK – Deðiþim deyince, seninle Wagner dekorlarýnýn ne kadar yaratýcý olduðundan bahsetmiþtik. Yenilikçi Wagner dekorlarýný düþününce, klasik anlayýþ deðiþiyor galiba.
Öyle deðil mi?
Tayfun Çebi - Wagner’leri þu anda çok farklý bir ruhla oynuyorlar. Bir dönem, mitolojik eserlerin hepsi çok gerçekçiydi. Sonra daha sertleþip metal bir yýðýn figürler ortaya çýktý. Biz görür ve tanýrdýk yani. Wagner dekoru derdik. Þimdi mekan içlerine girmeye baþladý. Her þey deðiþiyor. Metropolitan Operasýndaki en son reji, “Hensel ve Gretel”. Ýki çocuk ve kötü bir üvey annenin yer aldýðý öyküde, evden kaçan çocuklarýn ormana gidip kaybolmalarý anlatýlýyor. Hayýr. Bu rejide, çocuklar ormana gitmedi. Reji, ormaný evin içine getirdi. Ev deðiþmedi. Çok çaðdaþ bir rejiyle, evin bütün duvarlarý ormanýn yapraklarýyla bezendi. Dolayýsýyla çocuklarýn kaybolduklarý orman, evin içi. Bu fikri çok güzel verdiler. Ormana git, yapma aðaçlar, yapma yapraklar, maymunlar, gerek yok yani. Ormana gitmeye gerek yok. Kabus orada, evin içinde. Çocuklar o kabusu, o evin içinde yaþýyorlar. Kötü kalpli üvey anne ormandaki cadýnýn ta kendisi. Yapýlmaz diye bir þey yok. Yani, çaðdaþ rejilerle çok güzel iþler yapýlabiliyor.

SDK – Þu anda hangi eserlerin dekorlarýný çalýþýyorsun?
Tayfun Çebi – Ýzmit Þehir Tiyatrolarýna þu an iki oyun yapýyorum. Murat Atakla birlikte “Kösem Sultan” ve Yunus Emre Bozdaðan ile “Guguk Kuþu” oyunlarýnýn dekorlarýný hazýrlýyorum. Her ikisi de çok güzel, çok hoþ modern rejiler. “Guguk Kuþu”’nda oradaki hastalarýn iç dünyasýný oturduklarý sandalyelere yükledim. Onlarý bir merdiven formunda yaptým. Onlarýn kendi içlerindeki, “özgürlüðe ulaþma çabalarýný” herkesin kendi gücüne göre sandalye ve merdiven beraberliðindeki yükseklikle verdim. Dýþ dünyayý bir orman, bir cangýl gibi plastik borularla tanýmladým. Orada kapý, pencere yapmadým. Çünkü kapý, pencerenin dýþý onlar için karanlýk. Hakikaten bir orman gibi. Yunus Emre ile biz bu konuda çok keyifli çalýþýyoruz. “Guguk Kuþu”nu böyle yaptýk. Murat Ataklý ile “Kösem Sultan” çalýþýyoruz. Orada da sarayýn aðýrlýðýný yukarýda çerçevelere verdim ki, sarayda her an her þey olabilir. Sarayda kafana her an bir þey düþebilir. Yukarýda çerçevelerin arasýnda çok büyük bir kaftan, dönemin tuðralarý, bir gürz var. Bütün saray tavanda. Dolayýsýyla finalde çok keyifli bir þey oluyor. Kösem Sultan’ýn öldürülüþü var. Orada orkestra çukuru aþaðýya iniyor ve onu boðan yukarýda kalýyor. O olaydan önce, Kösem’in son çýrpýnýþýný izliyorsun. “Benim adamlarým mý geldi, Mehmet’i öldürmek için her þey hazýr mý?” diye baðýrarak kulislere koþarken, tavandaki bütün çerçeveler hareket ediyor. Saray burada yine canlý, oyunun bir parçasý. Çünkü saray öyle bir þey. Sarayda duvarlarýn gözü, kulaðý vardýr. Dolayýsýyla, onu çerçeveye yükledim. Platform çok eðimli çünkü saray kaygan bir zemin. Herkes, her an düþüp yuvarlanabilir. Bunlarý tabii göstere göstere deðil, tadýnda estetik yorumuyla beraber vermek lazým. Ýnsanlar bunu bilinç altýnda hissetmeli. Bu tatta çok keyifli bir çalýþma oluyor. Antalya’da “Figaronun Düðünü” nü yapacaðýz. Ýzmir’de Nino Rota çok sevdiðim bir besteci. Fellini filmlerinin bütün alt yapýsý onundur. Onun çok küçük bir oyunu var. “Asabi Adamýn Bir Gecesi” çok keyifli bir oyun. Sonra Antalya Opera ve Balesiyle, “Bir yaz Gecesi Rüyasý” ile Portekiz’e turneye gideceðiz. Belki orada dekoru yeniden yapýp, onlarýn öyle bir isteði var, çalýþacaðýz. “Çaðrý” Mehmet Balkan ile yaptýðýmýz bir bale. Mersin’de baþladý. Dönüþünde Samsun’a gitti. Þimdi Antalya’ya geliyor. “Çaðrý” gerçekten çok güzel bir bale oldu.

SDK – Son olarak bir iki cümleyle dekor senin için nedir?
Tayfun Çebi - Dekor benim gözümde, her zaman bir “oyuncudur”. Asla süsleyici bir öðe olmamýþtýr, deðildir, bunu kabul edemem. Bu “bezemeci” zihniyetinden nefret ediyorum. Dekor oyunun bir parçasýdýr. Bu yüzden, dekor yönetmene, rejiye, kostüme, oyuncuya hep hizmet etmeli, sahnede onlarla beraber oynamalýdýr.








Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn söyleþi kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Varmýþ Hiç Yokmuþ
"Beni Ben mi Delirttim?" : Ferhan Þensoy
Sineklidað"ýn Efsanesi : Keþanlý Ali"nin Ýbretlik Öyküsü
Tek Kiþilik Oyunlarýn Efsane Ýsmi : Müþfik Kenter
Yaðmur Yaðýyor, Seller Akýyor, Kral Übü Camdan Bakýyor
Rüzgara Býrakýlan Þiirler: "Ýpek Yarasý" ve Ahmet Günbaþ
Yazýyla, Resimle ve Fotoðrafla Geçen 60 Yýl: Fikret Otyam
Caz Fotoðraflarýna Aþýk Bir Usta : Aykut Uslutekin
Mustafa Kemal'in Latif'i
Ruhi Su Ýle Birlikte 40 Yýl : Sýdýka Su

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
'Kafkas Tebeþir Dairesi'nin Sebeb-i Hikmeti... ''
Ermiþler Ya da Günahkarlar, Ýyilik Ya da Kötülüðün Dayanýlmaz Lezzeti…
Uluslarararasý Ýzmir Festivali 20. Yaþýný Kutluyor.
Anton Çehov'dan Arthur Miller'a, Modern Zamanlarda Düþlerin
Ahmet Adnan Saygun"un Mirasýný Taþýyan Onurlu Bir Sanatçý : Rengim Gökmen
Sahibinden Az Kullanýlmýþ "Ýkinci El" Stratejiler
Ýlhan Berk"in Þiirleri ve Sait Faik"in Öykülerini Gravürde Eriten Adam: Fatih Mika
Efes'li Herostratus ve 'Hukukun Üstünlüðü Ýlkesi'
Tanrýlarýn Takýlarý
Ruhi Su"nun Ýzinde : Köy Enstitüleri

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ýbneler ve Çocuk Cesetleri [Þiir]
Komþu Çocuðu [Þiir]
Bir Bardak Soðuk Suyun Hatýrýna… [Þiir]
Ýhtiyaçtan [Þiir]
Deli mi Ne? [Þiir]
Sakýz Reçeli Seven Yare Mektuplar [Þiir]
Bir Nefes Alýp Verme Uzunluðunda… [Þiir]
Lord'umun Suskunluðunun Sebeb-i Hikmeti... [Þiir]
Pimpirikli Hanýmýn, Pimpiriklenmesinin Nedeni… [Þiir]
Yere Göðe Sýðamýyorum… [Þiir]


Seval Deniz Karahaliloðlu kimdir?

Bazý insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doðal bir ihtiyaçtýr. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatýmla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. Ýþte bu kadar basit.

Etkilendiði Yazarlar:
Etkilenmek ne derecede doðru bilemem ama beyinsel olarak beslendiðim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla Ýlhan, Ýlber Ortaylý, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.