Kürtaj sadece kendileri bir zamanlar doðmuþ insanlar tarafýndan savunuluyor. -Ronald Reagen |
|
||||||||||
|
Kýna gecesi bitmek üzereydi, son hazýrlýklar yapýlýyordu. Gelinin kýz evine gitmesi gerekiyordu, damadýnsa damat evine… Kendisini evine býrakan kýz arkadaþlarýna seslendi Sultan. „Yarýn beni aranýza katmayý unutmayýn e mi“? Kapýsýný kapatýp odasýna geçti. Herkes uyuyordu, evde çýt çýkmýyordu. Çabucak soyundu, üzerindekilerden kurtuldu. Yorulan ayakçýklarýný eliyle bir güzel ovuþturdu. Ahmet’le düþüncelerinde karþýlaþtý. Onunla sarmaþ dolaþ oldu. Sonra bunlarý düþündüðü için kendinden utanmaya baþladý. Fakat elinde deðildi, onu düþünemeden edemiyordu bir türlü. “Nasýlsa yarýn düðün yerinde onu bir kez daha görürüm.“ diyordu kendi kendine. Sonra biri duyacak diye eliyle aðzýný kapatýyordu. Kendi yaptýðýna güldü, bir anlam veremedi. Düþünceleriyle boðuþurken uykuya daldý. Anasý dürtükleyerek uyandýrmasaydý onu, (kalkacaðý yoktu yataktan)hiç kalkmayacaktý belki de yataktan. Düðünü, Ahmet’i görecekti hep düþünde. Bir ara, “Acaba Ahmet’te beni, benim onu düþündüðüm gibi düþledi mi?“ diye geçirdi aklýndan. Ahmet’te onu düþünüyordu kuþkusuz. Uyuyamýyordu bir türlü, yataðýndan kalkýyor, sigara üstüne sigara içiyor, tekrar yataðýna giriyor, ama bir türlü düþüncelerinden Sultan’ý söküp atamýyordu. Ýkisi de güneþin doðuþunu, yeni bir günü, düðünün kaldýðý yerden devam etmesini sabýrsýzlýkla beklediler. Konuþamadýlar, yalnýzca halayda, düðün yerinde görebildiler birbirlerini. Þimdilik bu yetiyordu… Ya sonrasýný bilemiyorlardý. Düðün yerine ilk varan Ahmet olmuþtu. Þaþkýn bakýþlarla aradý Sultan’ý, bulamadý. Gelmeyecek diye korkuya kapýldý, üzüldü. Durgunlaþtý birden, çekip gitmek istedi oradan, sonra vazgeçti gitmekten. Ýçinden bir ses, „Gelecek O.“ diyordu. Ýçindeki ses yanýltmadý onu. Geç de olsa gelmiþti Sultan. Evdeki iþleri yüzünden geç kalmýþtý, anca varabilmiþti düðün yerine. Ahmet’i karþýsýnda görünce sevindi, yüzü heyecandan kýzardý. Baþýný yere eðdi, utancýndan. Benliðini bir ateþ sardý, terlemeye baþladý. Oyalý mendiliyle yüzünü sildi kuruladý. ‘’Sultan“ diye sesleniyordu Ziynet. “Halay bizi bekliyor.“ Ahmet ilk kez adýný duyuyordu. “Sultan ne güzel bir isim,“ dedi kendi kendine. “Ziynet az bekle, geliyorum hemen“ “Sultan doðruca Feride’nin yanýna gitti, usulca sokuldu yanýna, kulaðýna bir þeyler fýsýldadý, karþýsýnda ayakta durmakta olan Ahmet’i göstererek, ‘’Kimdir bu?“ diye sordu. Feride bu soru karþýsýnda þaþaladý, yüzü heyecandan al al olmuþtu, soðuk terler bastý vücudunu. Nasýl diyebilirdi hem, “Bu senin babanýn öldürdüðü Husonun oðlu Ahmet.“diye. Diyemedi, yalnýzca ismini söylemekle yetindi. “Ha o mu? Bizim köyden Ahmet.“ Halaylar çekiliyor, at üzerinde ciritler oynanýyor, havaya mermi yaðdýrýlýyordu… Nihayet düðün bitti. Gelini bir kýr ata bindirdiler, damadý da baþka bir ata… Herkes yollara döküldü, oynamalar davul zurna eþliðinde sürüyordu. Sultan ve kýzlar birlikte güle eðlene köylerine döndüler. Sultan odasýna geçti, aðlamaya baþladý. Feride artýk yoktu... Onunla caný çektiðinde, kafasý estiðinde görüþemeyecek ve dertleþemeyecekti. Kýz evini düþündü, Feride’nin annesini gözlerinin önüne getirdi. Onun çektiði üzüntüyü yaþadý. Onu nasýl özleyeceðini, yokluðunu hissetti. Ýçi acýdý, kalbi burkuldu. Oysa gelin olurken Feride’nin yüzündeki mutluluðu görmüþtü. Birden, „Keþke“ dedi kendi kendine aðlamasýna ara vererek. “Feride’nin yerine kýr ata binen gelin ben, damadýn yerinde de Ahmet olaydý... Ne güzel olurdu o zaman.“ Ama günün birinde bu hayali gerçek olacaktý. Ýnanýyordu buna, tüm kalbiyle. Feride gibi ayný köye gelin gidecekti. Sultan bir sevdaya tutulmuþtu, yemiyor içmiyor yalnýzca düþüncelere dalmýþtý. Zayýflamýþ, eski neþesini yitirmiþti. Anasý kýzýnýn bu durumunu fark etmiþti ama tarladaki iþlerden kaynaklandýðýný sanýyordu. Oysa durum farklýydý. Kýzý sevda çekiyordu. Hem de kanlý býçaklý olduðu birine. Üstelik tek taraflý bir sevda deðildi bu. Ahmet de ayný duygular içinde kývranýp duruyor, ne yapacaðýný bilemez bir hale gelmiþti. Bazen, „Ýyisi mi gidip Sultan’ýn yolunu çevirip, onunla konuþayým,“ diye kafasýnda kuruyor ama vazgeçiyordu bu düþüncesinden, yapamýyordu. Korkuyordu… devam edecek...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Necmettin Yalcinkaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |