Paul'un Peter hakkýnda söyledikleri, Peter'den çok Paul'u tanýmamýzý saðlar -Spinoza |
|
||||||||||
|
8 mart yazýlarý – I’de kadýn hareketinin dünyada ve Türkiye’deki tarihçesine, kýsaca göz atmýþ, aný kýrýntýlarýný sizlerle paylaþmýþtým sevgili okur. Bir kadýn ve bir erkek; herhangi bir sektörde, sermaye yatýrdýðý için, BÜYÜK bir iþletmenin ya da BÜYÜK bir iþyerinin sahibi olarak iþveren konumunda deðilse... Alt kademelerinde çalýþtýrdýðý insanlarýn kol ya da beyin emeði sayesinde sermayesini büyütüp büyük gelir elde etmiyorsa... Bu kadýn ve erkekler, külliyen emekçidir sevgili okur. Bir kadýn; böyle BÜYÜK patronlarýn karýsý, anasý, kýzý, sevgilisi olup da erkeðe baðýmlý, onun baský ve boyunduruðundan þikâyetçi ve baþkaldýrýyorsa, yanýmýzda olmak istiyorsa... Onu da, kadýna özgü sorunlarýmýz nedeniyle yanýmýzda saymamýzda hiç sakýnda yoktur. Buyursun gelsin, baþýmýzýn üstünde yeri var. Cephemiz ve yüreðimiz, öylesine büyüktür. Yukarýda, kabaca tanýmlamaya çalýþtýðýmýz bu BÜYÜK sermayedar sýnýf, ayný zamanda, toplumda en sözü geçen, her istediðini yaptýrabilen, yöneten/ yönettiren sýnýftýr. Bunlarýn en kocamanlarý da, kendi aralarýnda birleþip, bir yýðýn kendilerine baðlý örgütler oluþturarak, dünyayý yöneten egemen güç haline gelmiþlerdir. Bunun dýþýnda kalan tüm sýnýf ve katmanlar, kadýnýyla erkeðiyle her yerde emekçidir ve harcadýklarý emekle, ürettikleri mal ve deðerle, bu sermaye sýnýfýnýn zenginleþmesini saðlarlar. Emekçi sýnýf ve katmanlarýn kadýný ise çok daha fazla emek harcar. Kadýn bir iþyerinde, tarlada, büroda çalýþýyorsa, ayrýca evde onu bekleyen yýðýnla iþ vardýr. Kocasýnýn gelirine baðýmlý ev kadýný ise evde harcadýðý emek nedeniyle yine EMEKÇÝDÝR. Konuyu böyle ele aldýðýmýzda, önümüze çýkan manzara nedir ? _ Toplumlarda ve dünyada, küçük bir azýnlýk, kendi büyük sermayesine dayanarak, az emekle büyük bir refahýn içinde yaþar. Toplumun büyük çoðunluðu ise yaratýlan refahtan, çok emek harcayarak , güçlüklerle deðiþik oranlarda boðuþarak, deðiþik oranda pay kapmaya çalýþarak yaþar/ yaþamaya çalýþýr. Bu pastanýn daðýlýmýndaki istatistiksel veriler, adaletsizliði açýkça göz önüne serer. Elbette bunlarý hiç bulamayanlar da vardýr ki o nokta insanlýðýn en büyük ayýbý, acýmasýzlýðý hatta vahþetidir. _ Çalýþanlarýn; eðitimine, yaptýðý iþe göre gelirleri arasýnda, ona baðlý olarak da yaþam düzeyleri arasýnda pek çok farklýlýklar oluþur. _ Ýnsanlýk, bu adaletsiz üretim- tüketim iliþkilerinden bugüne deðin kurtulamamýþtýr. Bu nedenle hâlâ savaþlar çýkmakta, halklar birbirine kýrdýrýlmakta, teknolojik silahlarýn geliþimiyle yeryüzü tarihinde görülmemiþ biçimde, gezegenle birlikte yok oluþa sürüklenmektedir. _ Sömürü ve eþitsizlik, tek tek ülkelerde, çeþitli rejimlerle süregiderken, ülkeler arasýnda da uçurumlar vardýr. Yeryüzünde yaratýlan deðerlerden kimi ülkeler çok pay alýr, kimileri az. Örneðin, ABD ve Avrupa ülkeleri, diðer ülkeleri sömürerek dünya gelirinden ve refahýndan kocaman payý kaparken, diðerleri yoksullaþýr. _ Konuya bu bütünsellik içinde yaklaþtýðýmýzda, dünya nüfusunun yarýsýný oluþturan kadýnlarýn, her ülkede, deðiþik oranlarda ama katmerli bir emek sömürüsüne uðradýðýný, ana ve kadýn olarak da ayrýca yoðun acýlara ve yoksunluklara maruz kaldýðýný rahatça görebiliriz. Bundan önceki yazýmda belirttiðim gibi, kadýnlarýn bu emek sömürüsünü fark edip, emekçi kadýnlar olarak baþkaldýrmalarýnda baþlangýç tarihi 1857’dir. Binlerce yýllýk sömürü tarihinde yalnýzca yüzyýllýk bir geçmiþi kapsar. Kadýnlarýn savaþýmý sonucu, bu gerçekliðin, Birleþmiþ Milletler Örgütü’nce kabulü ise çok daha sonradýr. 8 Mart’ý “Emekçi Kadýnlar Günü” olarak tanýmlamak, kadýnlarýn çok büyük bölümünün, sömürü karþýsýndaki konumunu saptar. Kadýnýn, sömürüldüðünün farkýna varýþýnýn, bilincinin uyanýþýnýn, baþkaldýrýsýnýn tarihini simgeler. Ayrýca “Kadýn”a vurgu yaparak, onun katmerli eziliþine dikkat çeker. Böylece, “Emekçi” sözcüðünden kaçýþýn anlamý da ortaya çýkýyor. Sizler, sömüren güçler içinde yer alsaydýnýz, ülkenizin, dünya nüfusunun yarýsýnýn, olabildiðince az ücretle emeði sömürülen bu koca nüfusun uyanýþýný, “Yeter artýk !” demesini ister miydiniz? Ben olsam istemezdim. Onlar da istemedi, istemiyor, istemeyecek. Bu nedenle, göbek havalarýyla, sevgililer gününe dönüþtürmekle, abuk sabuk hediyelerle içeriðinin boþaltýlmasý, geçiþtirilmesi gerekiyor. Kadýnlar, emekçi olduðunu, emeklerinin karþýlýðýný alamadýklarýný, sömürüldüklerini öðrenmemeliler. Bu temelde, cinsiyetlerinden ötürü, neden ayrýmcýlýða uðradýklarýný öðrenmesinler. Ne kadar geç öðrenirlerse kârdýr. Ne kadar az sayýda kadýn öðrenirse kârdýr onlar için. Bu kýsa yazý çerçevesi içinde, derdimi ne kadar anlatabildiðimi bilmiyorum. Ama kadýnlarýn, bu katmerli sömürüden doðan tüm sorunlarýný ve bu nedenle erkeklerden ayrýlan, onu toplumda acýya, ayrýmcýlýða, vahþete maruz býrakan diðer özgül sorunlarýný, bunlara iliþkin çözüm önerilerini ele almadan önce, bu konuya deðinmem gerekiyordu. Sevgili okur, demek ki önce üretim-tüketim- emek ve bunun paylaþýmýndaki yerimizi belirlemek zorundayýz. Emekçi miyiz, deðil miyiz ? Sorunlarýmýzýn kaynaðý nedir, koþullarýmýzý düzeltmek için ne yapmalýyýz ? Senede bir gün olarak egemenlerden 100 yýlda koparabildiðimiz 8 Mart’ý, hangi konumda ve hangi adla kutlayacaðýz? Hangi istemlerimizi dile getireceðiz/ getirmeliyiz ? Eve kapanýp, karý-koca bulma, alýp giyemeyeceðimiz giysilerin, takamayacaðýmýz takýlarýn sunulduðu moda programlarýný mý izleyeceðiz, yoksa sorunlarýmýzý ve çözüm yollarýný mý düþüneceðiz? Bunlarý, arpacýk kumrularý gibi, umarsýzlýk içinde, evimizde tek baþýmýza mý düþüneceðiz? Yoksa ortak sorunlarda buluþup birleþerek hakkýmýzý mý arayacaðýz? Kimden hak isteyeceðiz? Hakkýmýzý, bizim gibi sömürülen, emeðini satýp karþýlýðýný alamayan emekçi erkeklerimizden mi isteyeceðiz? Onlarý da uyandýrýp, o erkeklerimizle birlikte, hepimizi sömürenlerden mi isteyeceðiz? Cinsiyetlerimizin doðal farklýlýðýndan yararlanarak... Erkeklerin, binlerce yýldýr oluþturulmuþ þiþkin bencilliklerini körükleyerek... Bizleri aþaðýlayan deðer yargýlarýnýn durmadan üretilmesine katkýda bulunarak... Birbirini tamamlamasý kaçýnýlmaz ve vaz geçilemez olan kadýn-erkek çiftini, birbirine düþüren bu SÝSTEME, hep birlikte karþý mý çýkacaðýz?... Yani, oyunu onlarýn istediði gibi mi sürdüreceðiz ?... Sevgili okurlar... Sizler bu sorulara kafa yorarken, ben 8 Mart Haftasý nedeniyle, sorunlarýmýzý, çözüm önerilerimizi, aklým erdiðince, dilim döndüðünce dillendirmeye çalýþacaðým diðer yazýlarýmý yazadurayým. Ne dersiniz?... Not : 8 Mart Yazýlarý – I http://www.izedebiyat.com/yazi.asp?id=106150 04.03.2011 Vildan Sevil
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Vildan Sevil, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |