Yalnýzca sevgiyi öðret, çünkü sen osun. -Anonim |
|
||||||||||
|
Sebze bahçeciliði için tekniðini iyi bilmek gerekir. Fazla ve zamansýz sularsan çiçek döker, ürün tutmaz, Az su verirsen iyi geliþmez. Yetersiz su ve verimsiz toprak nedeniyle iyi ürün yetiþtirmeleri olanaksýzdý. Ýnatla sürdürdüler sebze tarýmýný. Su yolunun kenarýna yiyecek çýkýnlarýný açarlar, kuru ekmeklerini suya banarlar, sonra da tuz kabaðý içerisindeki tuza. Hemen hemen üç öðün yemekleri kuru ekmek ve tuzdan oluþurdu. Büyük oðullarý bir sürü sahibinin yanýnda çoban olarak çalýþýyordu. Küçük oðlunu da babam iþe almýþtý. Çok çalýþkan ve oldukça güçlü kuvvetli bir insandý. Yorulmak nedir bilmezdi. Sebze ekim ve dikimi için gerekli olan dolama, arýk ve tavalarý onun kadar düzgün açabilen bir baþkasý yoktu. Baðýmýzdaki üzümlerin kurutulmak üzere kesimi yaklaþýk yirmi gün sürerdi. Kesilen üzümleri sergiye o taþýrdý. Her defasýnda dokuz keleter taþýrdý Dört tanesini omuzuna asar, dört tanesini omuzlarýnýn üzerine koyar, bir tanesini de diþleri arasýna alýrdý. Babam yapma oðlum bu kadar fazla taþýmana gerek yok dese de o bildiðini okurdu. Su kanalýnda sular kesikken ayaðýný akrep sokmuþtu. Koca adam kendini yerden yere atýyor, yandým allah, ölüyorum, ölüyorum diye bas bas baðýrýyordu. Ölecek diye korkmuþtum. Böylesine yedi canlý bir adamýn, küçücük bir akrep sokmasý yüzünden bu duruma düþmesine þaþýrmýþtým. Çocuk yüreðime öylesine bir akrep korkusu yerleþmiþ ti ki, halen akrepten ödüm korkar. gördüðüm yerde öldürmeye çalýþýrým. Öldüremezsem bulunduðum yeri terk ederim. Aylar sonra bile ayný yere geldiðimde akrebi ararým. Arnavut Haydar Aða sebze bahçeciliðini beceremeyeceðini iyiden iyiye anlamýþtý. Sonunda pes etti ve bahçeyi sattý. Yanýmýzda çalýþan oðlu Süleyman da askere gidince biri birimizi göremez olduk. Bir süre sonra Süleyman’ýn babasý Haydar Aða öldü. Mirasý paylaþýldýðýnda Süleyman’a otuz dokuz dönüm arazi kaldý. Hemen bir müþteri bulup otuz dokuz bin liraya sattý. Etrafýný dalkavuklar sardý. Pavyona gidelim Süleyman, Ýstanbul’a gidelim Süleyman diye onu oradan oraya sürükleyenlerle, para istemez, arabanýn benzinini koy yeter diyen taksiciler, her benzin istasyonundan güya benzin alan taksiciler yedi bitirdi. Bazen yapýlan üç kaðýtçýlýðý sezer gibi olurdu. Bas bas baðýrýrdý Ne biçim dalga ulan bunlar.... Süleyman’ýn parasý denizdi, yemeyense domuz. Otuz dokuz günde tükendi Süleyman’ýn tüm serveti. Ona bir bardak þarap ýsmarlayanlar gýr gýr olsun diye kýþ günlerinde bile hortumla su sýktýlar üzerine. Çok saðlam bir bünyesi vardý. Kolay beri hastalanmazdý. Taþ Hanýn üst kattaki rutubetli odalarýnýn birinde yatardý geceleri. Yataðý gazete kaðýtlarýndandý. Göðsüne Atatürk resmi asmak ve Ulu Önderimizin Samsun’daki heykelinin taklidini yapmak en büyük tutkusuydu Halamýn oðlu onu çok gözlerdi. Zaman zaman bahçesine götürür, iþ bitimine kadar þarap içmemesi kaydýyla çalýþtýrýrdý. Belki þarap içmeyi býrakýr diye yapýlmasý gerekmeyen iþler yaptýrýrdý kendisine. O yine de parasýný aldý mý doðru meyhaneye. Parasý bitinceye kadar çýkmazdý meyhaneden. Kardeþimin dükkaný önünde oturuyorum. Yanýma geldi Patron bir þarap parasý versene bana Vereyim Süleyman, önce otur þuraya. Sana bir kahve söyleyeyim, iç. Seninle konuþacaklarým var. Benimle ne konuþacaksýn be patron. Hele kahven gelsin iç, sonrada söyleyeceklerimi dinleyeceksin. Biliyorum söyleyeceklerim çok aðýr gelecek sana. Bu yüzden kahvemi içmek istemeye bilirsin. Allah, allah ne biçim dalga bu be.....Ne konuþacaksýn benimle. Bu ara kahvesi geldi. Þarap parasýna erken kavuþmak için hýzla içti kahvesini. Kahveyi içtim, hadi ver þarap parasýný Otur ve beni iyi dinle. Önce þu kýlýðýna, kýyafetine bak. Suda onarýlmýþ tavuktan betersin. Ne bu halin senin böyle. Bir bardak þarap için bu rezilliðe katlanýlýr mý. Bak þu ellerine, halen kartal pençesi gibi. Hani nerde senin o dokuz keleter üzümü taþýdýðýn günler. Yazýk deðil mi sana. Hadi gençliðini þarap uðruna heder ettin, bari orta yaþýný kurtar. Þarap parasý dileneceðine çalýþ, kendine uygun bir de eþ bulur evlenirsin ve bundan sonraki hayatýný bir düzene koyarsýn. Kartal pençesi gibi ellerin sözümden çok etkilenmiþti. Bak þu ellerime diye elini uzatýp tuttu. Kartal pençesinden farký var mý. Kolumu büküp gücünü göstermek istedi. Kolunu öyle bir büktüm ki kendine yerde buldu. Yerden kalkarken aðlýyordu. Beni çok utandýrdýn be patron dedi. Seni ben utandýrmadým Süleyman, Bu kötülüðü kendine kendin yaptýn. On lira istedi benden, bense yüz lira verdim. Çok sevindi. Sürekli takýldýðý meyhaneye doðru hýzla uzaklaþtý. Soðuk bir kýþ günüydü ve kandil gecesiydi. Kandil olduðu için meyhaneler kapalýydý. O gün içecek þarap bulamamýþtý. Alkolün ýsýttýðý bedeni, Taþ Hanýn taþ duvarlarýnýn daha da arttýrdýðý soðuða,alkolsüz dayanamamýþtý. Ve o kadir gecesinde ölüme yenik düþtü. Ne temiz kalpli adammýþ yahu diyorlardý. Ölümü bile kadir gecesi oldu. Özcan NEVRES .
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Özcan Nevres, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |